Bizde yaşlı nüfus sorunu yok
Dünyada ve Türkiye’de 1 Ekim, Yaşlılar Günü olarak çeşitli etkinliklerle kutlandı. Veriler Türkiye nüfusunun çok hızlı bir biçimde yaşlandığını gösteriyor.
İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi ve 65+ Yaşlı Hakları Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Murat Şentürk, Türkiye'de yaşlanan nüfusa yönelik atılabilecek adımları sıraladı. AA’da yayınlanan makalede özetle şu görüş ve öneriler yer aldı.
KUZEYDE DAHA ÇOK YAŞLI VAR
Türkiye nüfusu giderek yaşlansa da ülkemizde bir "yaşlı nüfus sorunu" yoktur. Zira ne yaşlılar ne de yaşlılık bir sorun olarak nitelendirilemez çünkü sadece yaş, insanı yaşlı olarak tanımlamaya yetmez. Fakat araştırmacılar değişimleri gözlemlemek adına bazı belirlemelerde bulunurlar. Günümüzde araştırmalarda genellikle 65 yaş üstü nüfus yaşlı kabul ediliyor. Türkiye'de 65 yaş üstü nüfus, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre 2017'de 6 milyon 895 bin 385 kişiyken son beş yılda yüzde 22,6 artarak 2022'de 8 milyon 451 bin 669 kişi oldu. 2017'de 65 yaş üstü nüfusun oranı yüzde 8,5 iken, 2021'de yüzde 9,9'a yükseldi. Nüfus projeksiyonlarına göre 2030'da yüzde 12,9, 2040’da yüzde 16,3, 2060’da yüzde 22,6 oranında yaşlı nüfusun olması öngörülüyor. Cinsiyete göre dağılıma bakıldığında, 2022’de yaşlı nüfusun yüzde 44,4'ü erkek, yüzde 55,6'sı kadınlardan oluşuyor. Türkiye'nin kuzeyinde yer alan kentlerde yani Sinop, Kastamonu, Giresun, Artvin, Çankırı ve Çorum'da yaşlı nüfus oranı daha yüksektir. Bu kentleri ülkenin batısında yer alan Balıkesir, Edirne, Çanakkale, Burdur takip ediyor.
YAŞLI DEMEK SORUN DEMEK DEĞİL
Veriler Türkiye nüfusunun çok hızlı bir biçimde yaşlandığını gösteriyor. Bu durum elbette başta aile olmak üzere toplumsal ilişkilerde, ekonomik yapıda ve siyasal bağlamda ciddi değişimleri beraberinde getirecektir. Ancak bütün bu değişimlerin "sorun" olarak nitelendirilmesi; yaşlanmayı ve elbette ki "yaşlıyı" "sorun" ile eşleştirmek anlamına gelir ki bu durum doğrudan yaşlı haklarının ihlalidir. Türkiye ileri düzeyde sanayileşmiş ve gelişmiş ekonomilere sahip ülkelerden çok daha hızlı biçimde yaşlandığı için kriz-önleyici politikalara ihtiyacı olduğu açıktır. Fakat yaşlanmayı sorun olarak nitelendirmekte acele etmek yerine, nüfusun yaşlanmasının getireceği sorunları önlemek ya da etkisini azaltmak mümkün.
TÜRKİYE YAŞLANMAYA HAZIR MI
Türkiye nüfusun yaşlanmasıyla yaşanacak değişimler için henüz hazır değil. 2007 yılında bir Ulusal Yaşlılık Eylem Planı yapıldı. Ancak en önemli adımlar yakın zamanda atıldı. Bunlar 2019 yılında Birinci Yaşlılık Şurası'nın yapılması ve On Birinci Kalkınma Planı'nda yaşlılığa yönelik hedeflerin belirlenmesidir. Ayrıca On İkinci Kalkınma Planı’nda "Aktif Yaşlanma" adlı bir Özel İhtisas Komisyonu kurulmuştur ve plana hazırlık çalışmaları yürütülmüştür. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile TÜİK’in hazırlıklarına başladığı ve 2024 yılında sonuçlarını açıklayacakları Türkiye Yaşlılık Profili araştırmasının sonuçları ve verileri alandaki araştırmacılar tarafından merakla bekleniyor. Bu gelişmelere rağmen yaşlanmanın Türkiye'nin öncelikli meselelerinden biri haline geldiğini söylemek için henüz erken. Kuşaklararası etkileşim ve iletişim olanakları azalıyor ya da yeni biçimler alıyor. Yaşlıların mutluluk kaynağı önemli ölçüde hala aileleridir ancak bu durum görece değişir. Yaşam memnuniyeti araştırması sonuçlarına göre yaşlıların 2017 yılında en önemli mutluluk kaynağı yüzde 65,8 ile aileleri ve yüzde 16,5 ile çocukları iken 2022 yılında yüzde 59,5 ile aileleri ve yüzde 21,7 ile çocukları olmuştur. Diğer taraftan kuşaklararası transferde, dayanışma biçimlerinde, bilgi ve tecrübe aktarımında ve iletişimde yaşanan farklılaşmalar kısa ve orta vadedeki önemli sorun alanlarına dönüşme potansiyeline sahiptir.
YENİ POLİTİKALARA İHTİYAÇ VAR
Nüfusun yaşlanmasıyla birlikte sağlık harcamaları ve bakım masrafları artıyor. Daha çok yaşlı için bakım olanaklarına, personele, mekana vb. ihtiyaç duyuluyor. Aile Yapısı araştırması sonuçlarına göre kendilerine bakamayacak kadar yaşlandıklarında 65 ve daha yukarı yaştaki bireylerin yüzde 30,7'si evde bakım hizmeti almayı, yüzde 27,5'i çocuklarının yanında kalmayı, yüzde 15'i ise huzurevine gitmeyi istiyor. Bu sonuçlar gelecek yıllarda evde ve kurumlarda bakım desteğinin giderek daha önemli bir beklenti olacağını gösteriyor.
60 YENİ PROJE BAŞVURUSU
TOPLUM SERVİSİ
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, "Yaşlı Destek Programı'nı (YADES) ülke genelinde yaygınlaştırma çalışmaları kapsamında 27 il ve 33 ilçe belediyesinden olmak üzere toplam 60 yeni proje başvurusu aldık. 6 milyon 205 bin TL destek verilmesini planladığımız toplam 60 projenin değerlendirme süreci devam ediyor. Değerlendirme sürecinin tamamlanmasının ardından desteklediğimiz yeni projeleri de kamuoyuyla paylaşacağız.” dedi
Bakan Göktaş, 1 Ekim Dünya Yaşlılar Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada, Türkiye'de "yaşlı" olarak tanımlanan 65 yaş üstü nüfusun toplam nüfusa oranının yaklaşık yüzde 10 iken, 2080 yılında bu oranın yüzde 25,6’ya varmasının beklendiğini belirterek, “ Bu oranlar bize her 4 kişiden birinin 65 yaş ve üzeri olacağına işaret ediyor. Bu öngörüden hareketle bakanlıkça yaşlılara yönelik evde bakım ve gündüzlü bakım hizmetlerini yaygınlaştırmak, yaşlıların yerinde ve aile yanında bakımını destekleyen politikalara ağırlık vermek amacıyla birçok çalışma yürütüyoruz. Hayata geçirdiğimiz aile odaklı bakımı destekleyen "Bütünleşik Bakım Modeli" ile yaşlının ihtiyacına göre kurumsal bakım, evde bakım yardımı, evde bakıma destek ve gündüzlü bakım modellerini uyguluyoruz.” ifadelerini kullandı.