28 Eylül 2024 Cumartesi
İstanbul 27°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Bizim Lina’mız

Müslüman’dan daha Müslüman, bir Musevi’den daha Musevi olan, yalnız Hıristiyanların değil, tüm inançların manevi lideri olsa gerek: Lina Nasif. Mersin’in kanatsız meleği. En önemlisi de bir Atatürk çocuğu. O artık bizim Lina’mız olmuş.

Bizim Lina’mız
A+ A-
ŞADİYE ZEYNELOĞLU ÇELİK

Kimine göre Mersin’deki Hıristiyanların manevi önderi, kimine göre ise bir azize… Bana sorarsanız, yaptığım söyleşiden sonra anladım ki, bu tanımlamaların hepsi biraz eksik. Yerine göre bir Müslüman’dan daha Müslüman, bir Musevi’den daha Musevi olan Lina, yalnız Hıristiyanların değil, tüm inançların manevi lideri olsa gerek. Çünkü Lina her düğünde, her cenazede insanların yanında… Lina hem kilisede, hem camide… Eski Mersin evlerinin resmini yapıp sergiler de açmış, Mersin Kültür Festivali’nde orkestra eşliğinde “Sordum Sarı Çiçeğe” ilahisini de okumuş.

İşte bunun içindir ki, o artık bizim Lina’mız olmuş. Başka neler yapmış derseniz…

İMAM VE RAHİP BİR ARADA

Mersin Şehir Mezarlığında Müslümanlar, Hıristiyanlar ve Museviler yan yana yatmaktadır. Birçok araştırmacıya göre bu, dünyada pek de rastlanan bir durum değil. İşte bu mezarlıkta Kurban Bayramının ilk günü Müslüman ve Hıristiyan din adamları bir araya geliyor. Kuran’dan ve İncil’den dualar okunuyor, Kilise korosunun şarkıları ve ilahiler söyleniyor. Daha sonra Şehitliğe gidilerek karanfil ve gül bırakılıyor. İşte bu etkinliği de Lina Nasif organize etmiş. Adını da “Evrensel Dua Buluşması” koymuş. “Çocukluğumdan beri tüm dinlere saygım ve merakım vardı. İstanbul’da öğrenciyken de Şişli Camiinde teravih namazını izlemeye giderdim. Müslümanlarla iç içe büyüdüm. Çocukken mahallede onlar sahura kalkınca biz de bazen onlara giderdik. Hatta davulcu ve zurnacı da gelir, soframızda yemek yerlerdi. Hangi dinden olursa olsun, mahallede bir cenaze varsa 40 gün radyo açılmaz ve koyu renkli giysiler giyilirdi. Herkes kendine bir din seçmiş, ama sonuçta aynı Allah’a inanıyoruz. Tek amacım insanlarımızı kaynaştırmak, birbirlerini tanımasını sağlamak” diyor.

MÜSLÜMAN CENAZESİNE KİLİSE TÖRENİ

Çocukluk arkadaşı, Mersin Temiz Toplum Derneği Başkanı Mustafa Müderrisoğlu’nun anısından öğreniyoruz: “Babam vefat ettiğinde, Katolik Kilisesi ruhani lideri Gregori Bey beni aradı ve “Lina bize babanızın pek muhterem bir insan olduğundan bahsetmişti. İzniniz olursa kendisi için biz de kilisede ayrıca bir tören yapmak isteriz” dedi. “Onur duyarım” diyerek kabul ettim. Ailece gidip töreni izledik. Çok etkilenmiştim… Ben Kuran’ı da okudum, İncil’i de… Her iki kutsal kitapta da, örnek bir insan tipi çizilmiştir. İşte o, Lina’dır.”

Şimdi de, benimle paylaştığı değerli anılarından bir demet sunuyorum sizlere…

ATATÜRK SEVGİSİ

“O gün ilkokula başlayacağım için çok heyecanlıydım. Kahvaltıdan sonra babam bana şu nasihatleri yaptı: ‘Halkın içinde ve öğretmenlerinin yanında sakız çiğnemeyeceksin, kulaktan kulağa konuşmayacaksın. En önemlisi de, sen bir Atatürk çocuğusun. Vatanını, milletini ve Mersin’i seveceksin.’ O sözler hayatım boyunca hiç aklımdan çıkmadı. Babam hemen her akşam, eve geldiğinde beni elimden tutup evimize de yakın olan Atatürk anıtına götürür, ‘Bak, bu Atatürk. O olmasaydı biz burada huzur içinde yaşayamazdık’ derdi. Atatürk sevgisi yalnız benim aileme has değil. Gururla söyleyebilirim ki, Mersin Hıristiyan camiasında Atatürk sevgisi adeta bir ibadet gibidir. Dini, mezhebi, ırkı ne olursa olsun bu cennet ülkede yaşayıp da Atatürk’ü sevmemek olur mu?

MİLLİ BAYRAMLAR

Çocukluğumdan beri her bayrama katılırım. Ama eski bayramlar bambaşkaydı. Herkes en güzel elbiselerini giyer, faytonlar süslenirdi. Özellikle kurtuluş günümüz 5 Ocak’ta (şimdi 3 Ocak) devlet büyükleri ata binerek, esnaflar ise murt (mersin) dallarıyla süslenmiş arabalarda hünerlerini sergileyerek resmi geçide katılırlardı. İlkokul ikideyken 23 Nisan Bayramına iki gün kala hocamız Çocuk Esirgeme Kurumundaki çocuklara verilmek üzere yiyecek bir şeyler getirmemizi istedi. Babama anlattım, o da üç kutu bisküvi aldı. Kutulardan birini öğretmenime verdim, diğerlerini kuruma kendim götürdüm. Zaten Çocuk Esirgeme Kurumuna hep bir şeyler götürürdüm. Oradaki yöneticilerle bile dost olmuştum. Orada çalışan bir bayanı hiç unutmuyorum. İki kolu da yoktu ama çok çalışkandı, ayak parmaklarıyla o çocukların söküklerini dikerdi.

Aradan 40 yıl geçtikten sonra, bir sabah birisi beni arayarak “Paskalyanız kutlu olsun” dedi. Tanıyamamıştım. İş yerimi tarif ettim, resmi arabası ve korumasıyla geldi. Çocuk Esirgeme’de büyüyen arkadaşlarımdan birisi imiş, Subay olmuş.

Bizim Lina’mız - Resim: 1

LİNA’NIN ANLAMI

“Müftülük, bizim eve çok yakındı. Biz sokakta oynarken, müftü amca yanımızdan geçer, bazen de saçımı okşardı. Henüz okula gitmiyordum. Bir gün bana “Sen adının anlamını biliyor musun?” diye sordu. Ben de bilmediğimi söyledim. Ertesi gün, elime bir kâğıt vererek “Bunu babana götürür müsün?” dedi. Babam da okuduktan sonra, Müftü Bey’e gidip teşekkür edeceğini söyledi. Meğer o kâğıtta benim adımın ne anlama geldiğini yazılıymış: Hz. Muhammed’in çok sevdiği, az bulunan ve değerli bir hurma türü.

DİN DERSİ YASAK

“İlkokul 3. sınıfta, öğretmenim bana ve bazı öğrencilere “Çarşamba günleri saat 11’de evlerinize gideceksiniz, saat 13’de tekrar geleceksiniz” dedi. Meğer o saatlerde din dersi verilecekmiş, ama Müslüman olmayan çocukların derse girmesi talimatla yasaklanmış. Gazeteci Yavuz Donat sınıf arkadaşımdı. Ona “Ben de din dersine girmek istiyorum, ama yasakmış. Senin sıranın altına saklanıp dinlesem olur mu? Ama ayaklarını hiç oynatmayacaksın, tamam mı” dedim. Kabul etti. Ders başladı, ama zilin çalmasına bir dakika kala öğretmen beni fark etti. “Sen benim meslek hayatımla mı oynuyorsun?” diye kızdı. Ben de gözlerimden yaşlar akarak “Hocam, senin Allah’ın ayrı, benim Allah’ım ayrı mı?” diye sordum. Sonraları o yasak kalktı, ama benden başka da kimse derse girmedi.

İSTANBUL ANILARI

“İstanbul’da Saint Benoit Fransız Lisesinde okurken 6-7 Eylül 1955 olaylarına da maalesef şahit oldum. Okulumuza zor gidebildik. Her tarafı yakıp yıkıyorlardı. Sadece kilise ve azınlık dükkânlarını değil, bazı camileri bile yıktılar. Allah o kötü günleri bir daha yaşatmasın bize.

Bir de güzel anı paylaşayım. Biz öğrenciler genellikle trenle seyahat ederdik. Kompartıman aralarında, bazen de yerlerde oturur şarkı söyler, şiirler okurduk. Böyle bir gün bizi izlemekte olan şapkalı, gözlüklü bir bey yanımıza gelerek, “Okuduğunuz bu şiirlerin şairini tanımak ister misiniz?” diye sordu. Hep bir ağızdan “Tabi ki, ama nasıl olacak?” dedik. Cevap bizi hem çok şaşırtmış, hem de çok sevindirmişti: Tam karşınızda! Ben Attilâ İlhan.”

Bizim Lina’mız - Resim: 2

Lina'nın kaleminden...

İSMİ SOKAĞA VERİLDİ

“Doğduğum sokağa adımın verileceğini yerel bir gazetede öğrendim. Ben, yaptığım şeylerin söylenmesinden veya medyada paylaşılmasından çok rahatsız olurum. Hemen belediye yetkililerine ulaşarak, böyle bir şeyi istemediğimi söyledim. “Karar çıktı, artık değiştiremeyiz” dediler. Yazılı dilekçe verdiysem de olmadı. Burası doğduğum evin sokağı, ama o ev artık yok. Zaten o güzelim eski evlerden yalnızca birkaç tane kaldı. Anılarımız ve tarihimiz yok oluyor, çok üzülüyorum.”

Lina’ya söyleşi için teşekkür ederken, başka bir sözü olup olmadığını sordum. Cevabı “Şehit haberleri gelince çok üzülüyorum. Televizyon bile izlemek istemiyorum bazen. Bir an önce ülkemize huzur gelmesini diliyorum. Savaşan askerimize, polisimize Cenabı Allah yardımcı olsun” oldu.

Son Dakika Haberleri Lina dua buluşması