Boğaziçi ADK:Üniversitemizin talebi teröre özgürlük değil!
1 Ocak 2021 tarihinde Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile Boğaziçi Üniversitesi’nin de içinde bulunduğu bazı üniversitelere rektör atanması üniversitemiz özelinde rektör seçimine ilişkin bir tartışma başlattı.
Üniversiteler özgür, bilimsel üretimin ve demokratik tartışma ortamının tesis edildiği yapılar olup üniversitelerin gelenekleri yani kendine özgü ruhları vardır. Bu ruhun geliştirilerek korunması ve milletimize her alanda hizmet edecek gençler yetiştirilmesi adına yönetim, akademik kadrolar ve öğrenciler arasında uyum ve dengeyi en iyi şekilde tesis etmek, okul içi demokrasiyi en yukarıdan düzgünce kurmak için rektörün üniversite tarafından seçilmesi gerekmektedir.
Atama kararının ardından bu gerekçelerle üniversitemiz akademisyenleri ve öğrencileri olarak tek bir haklı talep etrafında birleştik: Üniversite rektörünü üniversite seçmelidir! Bu talep doğrultusunda üniversitemiz içerisinde demokratik protesto sınırları içerisinde atama kararına karşı mücadele başlattık.
Yürüttüğümüz bu mücadeleyi ilk günden beri çeşitli hamlelerle haklı mecrasından çıkarmaya çalışan Türkiye düşmanı siyasi odaklar var. Üniversitemiz bu hamlelerle ilk olarak 4 Ocak günü karşılaştı. Protestoları üniversite dışına taşıyarak “katil polis” sloganı atanların, emniyet güçlerimize saldıranların niyetleri rektör değişimi değildir. Ardından Kâbe fotoğrafına yapılan saldırı ile haklı talebimize gölge düşüren ve birliğimize zarar veren provokasyon girişimleri yaşandı.
Geldiğimiz noktada öğrenciyi istismar eden terör destekli gruplar, kampüs önünde nöbet tutan HDP milletvekilleri, olaylar üzerinden ülkemiz aleyhine propaganda yapan Atlantik basını ve hepsinin tepesinde “kaygıyla izliyoruz” açıklamasında bulunan ABD, Boğaziçi’nde yaşananlardan kendilerine fayda sağlamanın peşinde. O faydanın ne olduğunu çok iyi biliyoruz! 15 Temmuz’da ele geçiremedikleri ülkemizi iç karışıklıklar yoluyla teslim almak, kararlılıkla üzerine yürüdüğümüz HDP/PKK’ya nefes borusu açmak!
Niyetlerinin böyle olduğu bir tahminden öte hakikat. Bu hakikat HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan’ın gözaltına alınan öğrencilere yaptığı ziyaret videosunda gözler önüne serilmektedir. Bu görüşmede “kayyum rektör” sloganının HDP’li belediyelerle dayanışmak için kullanıldığı, üniversite dışına taşınan eylemlerin HDP/HDK ile birlikte planlandığı itiraf ediliyor.
Aynı hakikat “Boğaziçi Dayanışması” adı verilen sayfanın “12. Cumhurbaşkanına Açık Mektup” paylaşımında da kendini gösteriyor. Sözde Boğaziçi öğrencisinin talebi “Demirtaş’a, Kavala’ya, KHK’lılara özgürlükmüş!” Onların “Boğaziçi Dayanışması” adını verdiği şey PKK’yla HDP’yle dayanışma. Terör örgütlerini meşrulaştırmak için yazılmış olan bu bildiri Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerini ve taleplerini kesinlikle yansıtmamaktadır. Bu bildiri öğrencilerin taleplerine gölge düşürmüş ve marjinalleştirilmesine hizmet etmiştir.
Atatürkçü Düşünce Kulübü olarak bizim de üniversitemizin de tavrı net! Üniversitemizde terör uzantılarını istemiyoruz! Eylemlerin ilk gününden itibaren öğrencilerin “katil polis” tarzı sloganlara karşı çıkmaları, sosyal medyada provokatif gruplara gösterdiği tepkiler ve Öğrenci Temsilciliği Kurulu tarafından okul içinde yapılan ve demokratik sınırlar içerisinde gerçekleşen eylemlere katılması bunun kanıtıdır. Yönetim kadromuz, akademisyenlerimiz ve öğrenci arkadaşlarımızla birlikte üniversitemizde teröre geçit vermeyeceğiz!
Boğaziçi Üniversitesi Atatürkçü Düşünce Kulübü (ADK) “Boğaziçi Dayanışması” adını taşıyan bir grubun Boğaziçi öğrencileri adına yayınladığı “12. Cumhurbaşkanına Açık Mektup” başlığıyla kaleme alınan metne tepki gösterdi. ADK “Üniversitemizin Talebi, Teröre Özgürlük Değildir” başlığı ile açıklama yaptı.
ADK, Boğaziçi Üniversitesi’nin demokratik mücadelesinin HDP’ye, Selahattin Demirtaş’a, Osman Kavala’ya kalkan yapılmasına izin vermeyeceklerini bildirdi.
ADK yaptığı açıklamada milli hassasiyetleri yüksek olan ve bu mücadeleye destek veren çok sayıda Boğaziçi Üniversitesi öğrencisinin “Boğaziçi Dayanışması” imzasıyla yayınlanan metne asla imza atmayacağını vurguladı. ADK, en başından beri haklı olan rektörün seçimle gelmesi talebinin haklılığına gölge düşüren ve birliğe zarar veren bu metnin amacının, HDP’ye nefes borusu açmak olduğunu belirtti.
HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan’ın gözaltına alınan öğrencilere yaptığı ziyaret sırasında “kayyum rektör” sloganının HDP’li belediyelerle dayanışmak için bilinçli olarak seçildiği söylenen videoya da dikkat çeken ADK, HDP milletvekillerinin yönlendiriciliği ve Boğaziçi Üniversitesi öğrencisi olmayan provokatif grupların öne çıkma gayreti konusunda da uyarıda bulundu.
Bu metni yayınlayanların dertlerinin rektörlük seçimi olmadığını, üniversitenin talebinin, teröre ve terörün kurumlaşmış ifadesi olan HDP/PKK’ya özgürlük olmayacağını açıkça belirten Atatürkçü Düşünce Kulübü “Biz bu tezgahta yokuz” dedi.
Tescilli FETÖ’cü Emre Uslu ise Twitter hesabı üzerinden yaptığı paylaşımda Boğaziçi öğrencilerini hedef aldı: “Bunlar 28 Şubat döneminde başörtüsü eylemlerine karşı çıkıyor, başörtülüleri fişleyip ikna odalarına alınmalarını savunuyorlardı. Şimdi de Boğaziçi öğrencilerinin taleplerine karşı çıkıyor, AKP'yi destekliyorlar. UlusolcuAKP ittifakının dönüp dolaşıp geldiği yer 28 Şubat kardeşliği.”
LGBTİ+ KULÜBÜ’NÜN FAALİYET RAPORU
Kabe provokasyonunun ardından aday topluluk statüsü iptal edilen LGBTİ+ topluluğunun faaliyet raporu oldukça kabarık:
2019 yılında İstiklal Marşı’nın sözlerini değiştirip LGBTİ marşına çevirerek büyük bir skandala imza atan kulüp, geçen yıl da sosyal medya üzerinden 'LGBTİ+ çocuklar vardır' ifadesiyle yaptığı paylaşım ile tepki çekmişti. Son olarak Boğaziçi Üniversitesi’nde yere serili Kabe fotoğraflarının altından da LGBTİ+ Kulübü çıktı. Buna ilişkin yürütülen soruşturmada Boğaziçi Üniversitesi Güzel Sanatlar Kulübü ile Boğaziçi Üniversitesi LGBTİ Kulübünde yapılan arama, polis kamerasına yansıdı. Aramada, PKK terör örgütü amblemli ve propaganda içerikli yasaklanmış bir kitap, LGBTİ bayrakları ile eylemlerde kullanılan çeşitli afiş ve pankartlar ele geçirildi.
792 LİSEDEN ÇAĞRI: TERÖRE KARŞI BİRLEŞELİM
YARATILMAYA çalışılan Türkiye düşmanlığına karşı liselerden de ses geldi. Türkiye Liseliler Birliği’nin (TLB) teşkilatlı olduğu 792 lise, Boğaziçi üzerinden terör propagandası yapanlara karşı ortak bildiri yayınladı. “Teröre karşı birleşelim” çağrısı yapan liseliler, tüm liselileri yayınladıkları bildiriyi imzalamaya davet etti. Liselilerin açıklamasının ardından 50’ye yakın lise daha bildiriye imza attı. Liseliler, Eren Bülbül’ün, Şenay Aybüke Yalçın’ın, Fırat Çakıroğlu’nun katilleri ile birlikte, demokrasi ve üniversite mücadelesi verilemeyeceğini vurguladılar.