Bölgede sorun çözen model: Türkiye-Rusya-Azerbaycan-İran-Irak-Suriye ittifakı
Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, 'Türkiye - Rusya eksenli model, ABD ve İsrail’in Kürdistan planını bozguna uğrattı ve Azerbaycan toprağını işgalden kurtardı. Şimdi görev, bu modeli Doğu Akdeniz ve Kıbrıs’a taşımaktır.' dedi.
Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, Habertürk’te Hülya Hökenek’in sunduğu “Enine Boyuna” programında gündemi değerlendirdi. 24. Dönem Milletvekili Sinan Oğan, Em. Büyükelçi Murat Bilhan, Uluslararası İlişkiler Uzmanı Özgür Tör, gazeteciler Nagehan Alçı ve İsmail Saymaz’ın konuk olduğu programda, Türkiye’nin dış politikasında yaşadığı sorunlar ele alındı. Perinçek, bu konuda şu tespitleri yaptı: “Uluslararası düzendeki değişim, ‘çok kutuplu dünyaya geçiş’ olarak tarif ediliyor. Doğrudur, şöyle de söylenebilir: Batı Uygarlığı, 500 yıllık bir yükselişten sonra inişte ve Batı’daki tepelerin arkasından batıyor. Asya Uygarlığı ise yükseliyor, yeni dünyanın gerçeği bu. Türkiye olarak, Asya Çağı’nda yerimizi alıyoruz. Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan da Birleşmiş Milletler (BM) kürsüsünden ‘Tarihin sarkacı Asya’ya kayıyor, Yeniden Asya girişimimizle ilişkilerimize yeni bir dinamizm kazandıracağız.’
TÜRKİYE, AVRUPA KARŞISINDA NE YAPMALI?
Perinçek, Türkiye’nin AB karşısında nasıl bir siyaset izlemesi gerektiğini şu ifadelerle anlattı: “Bizim, Avrupa ile ilişkilerimizi berraklaştırmamız lazım. Bugün Sayın Cumhurbaşkanımızın, Sayın Merkel'le konuşması önemli. Merkel'in Almanya’sı yüzünü doğuya çevirdi, Çin ile olan ekonomik ilişkileri ekseninde siyasetlerini geliştiriyor. Yine Kuzey Akım projesi üzerinden Rusya ile stratejik bağlar kurdu. Ancak Almanya içerisinde iki tane Almanya var. İkinci Almanya’nın yüzü ise Atlantik’e bakıyor. ABD’ye bağımlı siyasetleri savunuyor. İşte o Almanya, firkateyniyle gelip, bizim Türk ticaret gemimize korsanlık yapıyor, silahlı bir baskında bulunuyor.
ABD’nin baskı yaptığı, ekonomik açıdan tehditler yükselttiği Almanya’nın güçlenmesinden yana olmalı ve bu yönde siyasetler üretmeliyiz. Doğuya bakan Almanya’yla ilişkilerimizi geliştirmek gerekiyor. Bu demek oluyor ki, Almanya içerisindeki ABD’yle de mücadele etmeliyiz. Avrupa’nın yek pare olmadığını Macaristan’ın duruşu da gösteriyor. Macaristan da Türkiye lehine kararlı tavırlar alabiliyor. Fransa konusuna gelince… Fransa’yı Almanya'dan ayrı tutmamız lazım. Fransa, ABD ve İsrail’le ittifak halinde, bize karşı doğrudan düşmanca bir tavır içinde.”
“AB’YE GİRELİM” SİYASETİNİN YANLIŞLIĞI
Türkiye’nin, AB siyasetinde tavrını netleştirmesi gerektiğini belirten Perinçek, “Doğru siyaset, Avrupa’yı toptan karşımıza almak değil, onu içinde ABD’den ayrışan ülkelerle ilişkileri ilerletmeyi sağlamak olmalı. Türkiye, Rusya ve Çin’le işbirliği yapan Avrupa bize lazım. Ancak AB’ye girmeyi savunmaksa yanlış. Birincisi, bizim AB’ye girme ihtimalimiz yok. İkincisi AB’ye girdiğimiz zaman, egemenliğimizi Brüksel’e yani Avrupa’ya teslim ediyorsunuz. AB’ye girerken sizi arıyorlar ve diyorlar ki: ‘Cebinden ordunu çıkar ve bırak, Ermeni soykırımı yalanını tanı, neoliberal ekonomiye teslim ol ve Kürdistan’a özerklik ver.’ Müzakerelerde önümüze yazılı olarak konulan şartlar, bunlar. Bu şartlar kabul edilemeyeceğine göre, ‘AB’ye gireceğiz’ demek vahim bir hata.” ifadelerini kullandı.
ERDOĞAN VE AKAR’IN SÖZLERİNİ YORUMLADI
Perinçek, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın AB’yle ilişkiler konusundaki mesajları ve Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın “S-400’ler için bir strateji amacını gütmedikleri” ifadesi hakkındaki soruya şu yanıtı verdi: “Her yiğidin bir yoğurt yiyişi var. Ben yoğurdu hızlı yiyorum, Sayın Tayyip Erdoğan ve Sayın Hulusi Akar üfleyerek yiyorlar. Ama bütün dünya üçümüzün de yoğurt yediğini görüyor. Burada yoğurt yemekle neyi kastediyoruz? İstediğimiz kadar tartışalım, ABD’de, Almanya’da, Fransa’da, İtalya’da yazılanları okuyalım. Türkiye’ye diz çöktürmek isteyen Batı, Erdoğan yönetimini diktatörlük, otoriterlik ve yayılmacılıkla suçluyor. Dikkat ediniz, Sayın Cumhurbaşkanımıza Saddam Hüseyin ve Kaddafi’ye yönelttikleri suçlamaları yöneltiyorlar. Burada bir ferman var. Ama başaramayacaklar. Türkiye, Atlantik tehditlerine karşı bir mevzilenme içine girmiştir.”
S – 400’LER BİR SİLAH TARTIŞMASI MI?
Perinçek, S-400’lerin bir strateji tercihi olduğunu şöyle açıkladı: “Türkiye, güvenliğini hangi mevzide sağlayacağı konusunda çeşitli tecrübelerden geçti. Geçmişteki bocalamaları atlattığı bir döneme girdi. Bu yüzden, NATO silah sistemleri içerisinde, Türkiye için bir savunma şansı yok. Onun için S-400 bir silah seçimi değil, bir strateji seçimidir. S-400’ü aldığın zaman Türkiye’ye yönelik tehdidin ABD ve İsrail merkezli olduğunu saptamış oluyor; tehdidi bertaraf edecek bir silah sistemine yöneliyorsunuz. Bu olay şuna benziyor, 1. Dünya savaşı öncesi, biz İngilizlere muhrip ısmarlamış ve parasını da yatırmıştık. İngilizler, tam savasın eşiğindeyken, bize o muhripleri vermediler. Biz de kalktık, Yavuz ve Midilli zırhlılarını, Almanlardan aldık. Çünkü ortada bir saflaşma var. Osmanlı’yı parçalamak isteyen merkez sana zırhlı vermez. O savaşta bizim yerimiz Almanya’nın yanıydı ve o safta savaşa girdik. Zırhlıları da doğal olarak onlardan aldık.”
'RUSYA, KKTC’Yİ TANIMA SÜRECİNE GİRMİŞTİR'
“Doğu Akdeniz odaklı bir güvenlik stratejisi oluşturmamız lazım” diyen Perinçek “Zihinleri açacak bir soru soruyorum. ABD, KKTC’yi tanır mı? Yunanistan KKTC’yi tanır mı? Fransa KKTC’yi tanır mı? İtalya, Almanya, Norveç, Belçika, Hollanda gibi diğer Batı ülkeleri? Tanıma ihtimalleri sıfır.
Peki, Abhazya tanır mı? Vatan Partisi olarak, geçen sene Aralık ayında, Abhazya Meclisi’yle bir protokol imzaladık. Abhazya, KKTC’yi tanıyacağını o protokolle ifade etti. Şimdi de Abhazya, KKTC’yi ziyaret edecek. Önümüzdeki günlerde bu ziyaret yapılacak. Ortak bildiri olarak ‘KKTC ve Abhazya tanınacaktır’ diye madde var. Bu önerinin arkasında kim var? Rusya. Buradan Rusya’nın KKTC’yi tanıma sürecine girdiğini belirtiyorum. KKTC’yle ilgili soruları niçin soruyorum? KKTC’yi tanımayacak olanlar, ABD, Fransa, Almanya, İtalya yani NATO ülkeleri, Doğu Akdeniz’de karşımızda. Bizimse bunun karşısına, kendi öz gücümüzün ötesinde caydırıcı bir güç yığmamız şart. O caydırıcı güç, ittifak potansiyeliyle sağlanır. İttifak yapılacaklarımızı belirlerken de olgulara bakıyoruz. KKTC’yi tanıma potansiyeli olanlara, yani dostlarımıza bu nedenle dikkat çekiyoruz.” ifadelerini kullandı.
TÜRKİYE’NİN BAŞARILARI VE ‘NASIL BİR STRATEJİ?’ SORUSUNA YANIT
Perinçek şöyle devam etti:
“Bunun yanında meseleye, geçmişteki başarılarımız üzerinden bakmak da çözümü gösteriyor. ABD ve İsrail, 2017 sonbaharında Irak’ın kuzeyinde sözde Kürdistan’ı, 2. İsrail devletini ilan etmeye kalktı. Türkiye İran, Irak, Suriye, Rusya birleşti ve bu planı bozguna uğrattı. Aslında bölgesel bir model oluştu. ABD ve İsrail’e karşı bir model. Strateji böyle kurulur. Bu model, Karabağ’da da zaferi getirdi. Azerbaycan; Türkiye, Rusya ve hatta İran’ın da dolaylı desteğiyle vatan topraklarını kurtardı. Bölgede kalıcı barış ve dostluğun anahtarı burada. Bu nedenle, Cumhurbaşkanı Erdoğan; Türkiye, Rusya, İran, Azerbaycan, Gürcistan ve kabul ederse Ermenistan’dan oluşacak bir “Altılı Platform” önerdi. “Türkiye dostlarını azaltıp, düşmanlarını artırıyor’ deniyor. Düşmanlarımız çoğaltılarak İsrail projesi engellenebilir miydi? Azerbaycan toprakları kurtarılabilir miydi?”
'AMERİKAN AŞISI OLACAĞIM'
Perinçek, Hülya Hökenek’in “Aşı olacak mısınız?” sorusu üzerine “Amerikan aşısı olacağım. Böylece bana yönelen saldırılar kesilecek.” dedi. Perinçek’in bu yanıtı üzerine konuklar kahkahalarla güldü.