Borçla büyümeye alışınca faiz artışına TOBB ses verdi
Merkez Bankası'nın faizleri artırması sonrası bankalar da mevduat faizlerini yukarı çekti. BDDK ve Merkez Bankası'nın genişlemeci uygulamalarının da ortadan kalkmasıyla krediye erişim zorlaştı, maliyet arttı. TOBB Başkanı bankalara seslendi
Merkez Bankası kasım ve aralık aylarındaki toplantılarda politika faizini 675 baz puan artırarak yüzde 17'ye çıkardı. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) bankaları kredi vermeye zorlayan aktif rasyosunu yeni yıl itibarıyla kaldırdı. Merkez Bankası kredi kartı faizlerini yukarı çekti. 2018 kur şoku sonrası ve koronavirüs salgınının ilk dönemlerinde uygulamaya alınan bir dizi genişlemeci politikaya yeni dönemde son verilmiş oldu. Dolarizasyonu azaltmak ve TL mevduatlara kayışı sağlamak için mevduat faizleri de yükseldi. Para politikasında sıkılaşmaya gidilince özel bankalar nezinde kredi faizleri yüzde 24'lere yükseldi. Haliyle bankalar yüzde 17 olan fonlama faizinin üzerinde bir mevduat faizi veriyorlar. Bunun üzerine kredi riski ve banka payı da eklendiğinde kredi faizleri Merkez faizinin oldukça üzerine çıkıyor.
BOL VE UCUZ PARAYA ALIŞTIK!
Bu dönemde işletmeler ve esnaf zora girmesin diye Ziraat Bankası, Halkbank, Vakıfbank öncülüğündeki kamu bankaları TOBB ve TESK ile protokoller yaparak özel kredi imkanlarını devreye aldılar. Yine Kredi Garanti Fonu (KGF) tarafında da belli bir orana kadar Hazine garantili kredi imkanı var. İş insanları bu kredilere erişmekte zorluk çektiklerini aktarıyorlar. KGF'li kredilerin hiçbir yerden kredi bulamayan zorda olan şirketlere verdiği yorumları yapılıyor. Özel kampanyalar ise yaraya pansumandan ibaret kalıyor. Elbette bunun nedeni 2003 sonrası kurulan borçlanma ekonomisi. Teknik anlamda kaldıraç kullanımı. Dünyada finansman bol ve ucuz olunca Türkiye kredi ile büyümeye hız verdi. Geçen hafta düzenlenen Ekonomik Araştırmalar Forumu toplantısından da sizlere aktardık; eski Merkez Bankacı, Ekonomi Yazarı Uğur Gürses'in deyişiyle Türkiye, Çin'den sonra kredi ile büyümede rekor kıran ülke oldu. Eskiden Hazine kağıtları alarak iş döndüren bankalar, geçen dönemde şirketlere, vatandaşlara kredi vermeye yöneldi. Muazzam bir kredi büyümesi yaşandı.
KREDİSİZ YAŞAYAMAZ HALDELER
Zaten öteden beri özkaynak yetersizliği olan ve işletme sermayesi bile krediden mürekkep bulunan Türk müteşebbisleri 2013'ten sonra gündeme gelen kur şokları sonrası her faiz artışına itiraz etti. Esasen kasım ayında Merkez Bankası faiz artışı gelmeden önce de Ankara Sanayi Odası Başkanı Nurettin Özdebir faiz artışının sakıncaları konusunda birden fazla açıklama yapmıştı. En nihayetinde yeni yılla birlikte dolarizasyonu kırmak, kredi ile sağlanan riskli büyüme yerine enflasyonu durdurmak için durgunluğun tercih edilmesiyle genişlemeci adımlar sonlanınca Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği'nden (TOBB) ses yükseldi. TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, yaptığı çağrıda, son dönemde bankaların uyguladığı yüksek kredi faizlerinin üretimin ve yatırımın önündeki en önemli engellerden biri haline geldiğini belirterek, “Bankalar, kredi faizlerini maliyetlerindeki artışın çok üzerinde artırarak, büyümeye destek değil köstek oluyorlar” dedi.
BANKALAR SORUMLU MU, SORUNLU MU?
“Kredi faizlerinin geldiği seviye, dünya genelindeki düşük faiz ortamına uymamaktadır ve girişimcilerimizin küresel rekabette ayakta kalmalarına engel oluşturmaktadır” ifadelerini kullanan Hisarcıklıoğlu, şunları söyledi: “Dolayısıyla reel sektör üzerindeki finansman yükü azaltılmalıdır. Enflasyonun ve faiz oranlarının makul bir düzeye gelmesi için makroekonomik dengelerin gözetilmesine ihtiyaç vardır. Öte yandan kredi faizleri konusunda bankalardan daha sorumlu bir yaklaşım da bekliyoruz. Zamanında faiz indiriminde zorluk çıkaran bankalar, iş faiz artırımına geldiğinde gayet hızlı hareket edebiliyorlar. Kredi faizlerini, maliyetlerindeki artışın çok üzerinde yükselterek, büyümeye destek değil köstek oluyorlar. Bankalar, faizleri kolayca artırma alışkanlarına son vermeli ve sadece kendi gelirleri odaklı düşünmeyi bırakıp, ellerini taşın altına koymalılar. Ayrıca pandemi nedeniyle gelir kaybı yaşayan firmaların kredilerine yönelik daha yapıcı bir tavır sergilemeliler.”
FAİZ DÜŞÜKKEN YATIRIM YAPILDI MI?
Anlaşılan o ki 400 milyar TL'ye dayandığı bilinen sorunlu krediyi yönetmek zorunda kalan bankalar, faiz artışı ve reform sözüne rağmen yerlilerin döviz mevduatında kalma inadı da kırılmayınca ellerini daha sıkı tutmaya başladılar. Bu da hayatını özkaynak yerine krediyle sürdüren işletmeler için büyük sorun demek. TOBB Başkanı'nın bu anlamda çağrısı oldukça haklı. Ancak bankalarında ilave sorunlu kredi artışına ne kadar tahammülleri olduğu tartışılır. Özellikle Türkiye Bankalar Birliği Başkanı Hüseyin Aydın'ın geçen haftalarda bir sunumunda belirttiği üzere TL kredi/mevduat açığı 700 milyar TL'ye çıkmışken. Esasen kamu bankaları dışında hiçbir dönem risk almaktan yana olmayan bankaların bu dönemde de fırsatı değerlendirdikleri görülüyor. Ancak Hisarcıklıoğlu'nun “Kredi faizlerinin geldiği seviye, dünya genelindeki düşük faiz ortamına uymamaktadır” sözü de ülkede yüzde 15'e doğru giden enflasyon dikkate alındığında pek anlamlı olmuyor. Türkiye'nin kredi risk priminin 315 olduğunu hatırlatalım. Bu ülke dışarıdan normal faizle kredi alsa bile ilave 3 puan faiz ödeyecek demek. İlaveten faizlerin düşük olduğu dönemlerde yatırım yapılmadığını da 2017 yılında yüzde 80'lere ulaşan kapasite kullanımı seviyesinin ardından milli gelir verilerinde en az beş çeyrek süren yatırım harcaması azalışından anlıyoruz.
VUR DEYİNCE ÖLDÜREN BANKALAR
Dünyada para bol görünse de finans kapitalin spekülatif alanlara kaydığını kripto paralardaki değer artışından ve borsaların rekor kırmasından da görebiliyoruz. Petrol fiyatlarının yüksek tutulması, bunca paraya rağmen altının uluslararası fiyatının baskılanması da cabası. Bu anlamda Türkiye gibi gelişen pazar ekonomilerine kredi akışı bir miktar artacak olsa da eski partiler bitti. İçerde bir hasar tespiti yapılarak yüzdürülen, batan sorunlu krediler meselesi çözülmeden ilave genişleme olmayacağı zaten atılan adımlarla gösterildi. Fakat üretimin aksamaması için ve ilave yatırımlar için uygun kaynak nasıl sağlanacak? Bugüne kadar ilave krediyle yüzdürülen firmaların batmasına göz yumulacak mı? Enflasyon ve işsizliğin yanında ekonomi yönetimin gündeminde en önemli sorunlardan biri de bu. 2 Ocak 2021 tarihinde gazetemizde yayınlanan “Faizin artmasını sanayici istedi” başlıklı haberimizde TOBB Yönetimi'nin artan dövizin yarattığı risklerin daha büyük olduğunu görerek faiz artışından yana tavır aldığını sizlere aktarmıştık. Dolayısıyla TOBB Başkanı'nın çıkışı, ilave kredi artışıdan ziyade “bankaların vur deyince öldüren tavrına” bir sitem.