Böyle iyi komşuluk ilişkisi mi olur?
Yunanistan, Adalar Denizi'nin kuzeyinde neredeyse Türkiye'nin tüm harekât alanını kısıtlayan 6 aylık NAVTEX yayınladı. Türkiye ise bu alanlarda atış eğitimleri yapacağını hatırlattı.
Yunanistan, 17 Ocak'ta yayınladığı yeni bir denizcilik bildirimi (NAVTEX) ile Adalar Denizi'nin kuzeyindeki açık su alanlarını neredeyse kapattı. Limnos İstasyonu'ndan yayınlanan bildirime göre Yunanlar, çok geniş bir sahada 6 ay boyunca eğitimler yapacağını iddia etti ve bölgeden geçişler konusunda diğer gemileri uyardı. Türkiye ise karşı bir bildirimde bulunarak, söz konusu NAVTEX'in Türkiye'nin belirlediği saha ile çakıştığını duyurdu.
Türkiye'nin İzmir İstasyonu'ndan yayınladığı karşı bildirimde, şu vurgular yapıldı:
1) Limnos İstasyonu tarafından 17 Ocak 2022'de yayınlanan LA41-17/22 numaralı NAVTEX mesajı ile Semadirek ve Limni adalarının 1923 Lozan Barış Antlaşması ile belirlenen gayri Askeri Statüsü ihlal edilmiştir.
2) Limnos İstasyonu'ndan yayınlanan saha, Türk Deniz Kuvvetleri için İzmir İstasyonu tarafından daha önce IA13-1250/21 numarası ile yayınlanmış atış sahası ile çakışmaktadır.
3) İzmir İstasyonu tarafından Türk Deniz Kuvvetleri için yayınlanmış olan IA13-1250/21 numaralı mesaj yürürlüktedir.
4) Seyir emniyeti açısından denizcilere duyurulur.
YUNANLAR GELMİYORLAR
Yunanistan, maksimalist iddialarına zemin hazırlayabilmek için her yıl Adalar Denizi'nde neredeyse tüm yılı ve tüm deniz alanlarını kapsayan NAVTEX'ler ilan ediyor. Bunların pek çoğu adaların Gayri Askeri Statüsü'nü ihlal ederken, açık denizlerin özgürce kullanımı ilkesini de kısıtlıyor. Fakat Yunanistan, gücü yetmediği için çoğu zaman bu NAVTEX sahalarına gemi gönderemiyor.
TÜRKİYE DOSYA HAZIRLIYOR
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Temmuz 2020'de yaptığı bir açıklamada, Türkiye’nin Doğu Akdeniz ve Ege başta olmak üzere bölgedeki yol haritasını ve kırmızı çizgilerini anlatmış; adalar için “Yasal anlamda çalışmalar fiilen başladı.” ifadelerini kullanmıştı. Türkiye'nin hukuki hazırlığı kapsamında geçmişten farklı olarak Gayri Askeri Statü'deki adalara ilişkin tüm ihlaller NAVTEX'ler ile kayıt altına alınmaya başladı. Geçen yıl Sakız, Sisam, Semadirek, Limni, Ahikerya ve Batnoz adalarında 1923 Lozan Barış Antlaşması ve 1947 Paris Antlaşması ile belirlenen Gayri Askeri Statü'nün ihlaline yönelik 3 NAVTEX yayınlanmış, Doğu Ege adalarının statüsünü ihlal eden eylemlere ilişkin Birleşmiş Milletler'e (BM) şikayet mektubu gönderilmişti.
YUNANİSTAN İNKAR ETMİYOR
Yunanistan da Gayri Askeri Statü'deki adaları silahlandırdığını inkar etmiyor. Bunu Birleşmiş Milletler Antlaşması'nın 51. maddesindeki 'meşru savunma hakkı'na dayandırdığını iddia ediyor. Halbuki sözleşmelerle Gayri Askeri Statü'nün kabul edilmiş olması, devletin egemenliğine getirilen bir kural dışılığın kabulü anlamına geliyor. Çünkü Gayri Askeri Statü (demilitarized), Silahsızlandırılmış Statü'den (disarmed) farklı olarak egemen ülkenin tüm tahkimat olanağını ortadan kaldıran, üç boyutlu devlet ilkesi gereğince hava, kara ve deniz ülkesinde geçerli olan bir rejimi ifade ediyor. Silahsızlandırılmış ifadesinin kullanılması askeri amaçlarla kullanılmayan askeri hava araçlarının uçuşuna ve hatta ikametine müsaade ederken, Gayri Askeri Statü ne uçuşlara, ne Sahil Güvenlik gemilerine ne de insansız deniz ve hava araçlarına izin veriyor.
Londra Antlaşması'nın 5'nci, Atina Antlaşması'nın 15'nci, Lozan Anlaşması'nın 13'ncü, Boğazlar Sözleşmesi'nin 4 ve 6'ncı maddesi ile 1947 Paris Antlaşması'nın 14'üncü maddesi ve ilgili ekleri, Gayri Askeri Statü'nün tartışmaya mahal vermeyecek şekilde kabulünü içeriyor. Bu sözleşmelerde hava ve deniz ülkesine yönelik özel hükümler getirilmediği için de rejimin en geniş yorumuyla uygulanması gerekiyor. Nitekim Finlandiya’nın güvenliğini gözeterek “1921 tarihli Aaland Adası’nın Tarafsızlaştırılmasını Düzenleyen Sözleşme”de, Gayri Askeri Statü içindeki çeşitli imtiyazların özellikle tanımladığı görülüyor. Bu bakımdan mevcut rejimde; askeri amaçlarla kullanılan sivil uçakların dahi hava sahasından geçmesine müsaade edilmemesi gerekiyor. Aynı şekilde 1994 tarihli San Remo Manüeli gereğince de askeri faaliyetler için kullanılan ticari gemilerin de önlenmesi, askeri gemi statüsündeki sahil güvenlik botlarının ise geri çekilmesi gerekiyor.
Ayrıca deniz hukukçuları ve uzmanlar; Yunanistan'ın adalardaki statükonun gereklerini yerine getirmemesi durumunda; adaların devir şartının ortadan kalkacağı belirtiyor. Türkiye'nin yaptığı karşı bildirimlerde devir şartının ortadan kalkacağını özellikle belirtmesini isteyen hukukçular, defansif değil ofansif bir dış politika izlenmesini istiyor.
MİÇOTAKİS'TEN YAPTIRIM TEHDİDİ
Yunanistan Başbakanı Miçotakis, Strazburg'da Avrupa Halk Partisi vekillerine seslendi. Miçotakis, “Türkiye daha da agresifleşirse AB her zaman yaptırımlarla vurabilir.” dedi.
Strazburg’da Avrupa’nın en büyük siyasi parti hareketlerinden biri olan merkez sağcı Avrupa Halk Partisi’nin toplantısında konuşan Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis, Türkiye’ye yönelik tehdit ifadeleri kullandı.
Partisi Yeni Demokrasi’nin de bir üyesi olduğu Avrupa Halk Partisi’nin toplantısında vekillere Yunanistan’a sağlanan destek için teşekkür eden Miçotakis, “Türkiye’nin Yunanistan’a karşı politikası çok net bir şekilde değişmedi. Fakat eğer Türkiye daha da agresif olursa, Avrupa Birliği, yaptırımlarla Türkiye’yi vurabilir.” yorumunu yaptı.
Miçotakis, “Hepinize desteğiniz için teşekkür etmek istiyorum. Özellikle insan hakları ihlalleri konusunda, insan haklarına saygı konusunda çok da başarılı bir performans sergilemeyen ülkeden gelen suçlamalar sebebiyle. Elbette Türkiye’den bahsediyorum.” ifadesini kullandı.
Miçotakis, Türkiye’nin Yunanistan ve Kıbrıs Rum Yönetimi’ne yönelik “saldırgan tutuma” devam etmesi durumunda gerekli adımların atılacağını ileri sürdü.