Bu bir nostalji yazısı değildir
Tam bağımsız ve gerçekten demokratik bir Türkiye mücadelesi veren Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın idam edilişlerinin 49. yıl dönümü. Bu vatansever ve devrimci gençlik önderlerini anlamak için 1968 Gençlik Hareketini yaratan koşullara ve eylemlerine mercek tutmamız gerekiyor.
O yüzden bu yazıda nostaljiyi bir kenara bırakacağız. Deniz’lerin ve 68’in başarısını, hatalarını olgularda arayacağız. Günümüze ders çıkarma sorumluluğunu üstleneceğiz.
Gençlik tarihten bu yana toplumsal hareketlerin itici gücü oldu. Yükselen kitle hareketlerinde gençliğin hep bir taraf olduğunu ve o hareketin başarıya ulaşmasında başat rolü oynadığını görüyoruz. 1968 Gençlik hareketi de taraftı. Sadece Türkiye’de değil, dünyada da büyük etki yarattı. Fakat Türkiye’nin çelişkisi ve Türk Gençliğinin talepleri açısından diğer ülkelerden ayrıldı.
68 gençlik hareketi, kendiliğinden oluşan ve bir anda parlayan olaylar bütünü değildir. Bu büyük eylem pratiğinin arkasında 1876 ve 1908 devrimlerine uzanan hürriyet mücadeleleri, 1960 devrimi gibi köklü değişiklikler vardır. 1961 Anayasasının getirdiği işçi ve memurlara sendika kurma, grev yapma haklarının verilmesi, üniversitelerin özerkleştirilmesi ve Devlet Planlama Teşkilatının kurulması gibi halktan yana, kamucu atılımların olması 68 Gençliği’nin yaratılmasında en büyük etken olmuştur. Cumhuriyet Devriminin yarattığı kuşağın çocukları olarak dünyaya gelen bu nesil, Atatürk devrimleriyle hemhal olarak üniversite mücadelelerini doruk noktasına ulaştırmıştır.
KİTLE HAREKETİNİN BAŞARISI
68’in demokratik üniversite eylemlerinde çok meşhur bir fotoğraf vardır. Kara tahtada ‘’Sağ Sol Yok Boykot Var’’ yazılıdır. Bu slogan aynı zamanda 1968 Gençlik Hareketinin başarısının parolasıdır. Öğrencileri sağ-sol demeden birleştirmek, mücadeleyi birlikte örgütlemek ve demokratik taleplerinin başarıya ulaşmasını sağlamak esas hedeftir. Ayrımcılık, kısımcılık yoktur. Türkiye’nin sorunlarını birlikte ve beraber çözme kararlılığı vardır. Amfilerde örgütlenen büyük forumlar, ‘’Tartışmada hoşgörü, eylemde birlik’’ ilkesiyle sabaha kadar süren tartışmalar Türk gençliğinin hala hafızasındadır.
Aynı zamanda bu gençliğin karakteri anti-emperyalizme yoğrulmuştur. 6. Filo Defol eylemleri, Türkiye’nin Amerikan emperyalizminin yörüngesine girmesine verilmiş en büyük tepkiydi. Deniz Gezmişlerin de içinde olduğu Dev-Genç’li ve DÖB’lü gençler 1968 yazında ABD askerlerini denize döktü. Türkiye’nin sömürgeleştirilmesine karşı bayrak açmışlardı. Emperyalizme karşı tavizsiz tutum, 68 gençliğinin tüm Türkiye’ye mal olmasında en büyük rolü oynamıştır.
14-19 Mayıs tarihlerinde ‘’NATO’ya Hayır’’ haftası düzenlemeleri de bunun göstergesidir. Eylemin ilk basın bildirisinde ‘’Nitekim yeryüzünde emperyalizme karşı ilk kurtuluş savaşını vermiş olan Türkiye'miz, ne gariptir ki, bu oyuna düşerek, kurtuluş savaşlarının baş düşmanı ve emperyalizmin sömürü aracı NATO'ya girdi.’’ diyerek ülkemizin hala başına bela olan NATO tehlikesini 50 yıl öncesinde görmüşlerdi. NATO terör örgütünün 15 Temmuz’da Türkiye’ye darbe tezgâhlayacağını bizlere yarım yüzyıl öncesinde söylemişlerdir.
1-10 Kasım 1968 tarihlerinde düzenledikleri Samsun’dan Ankara’ya Mustafa Kemal Yürüyüşü, sapına kadar vatansever olduklarının göstergesidir. Deniz, bu yürüyüşte en öndedir. Türk bayrağını taşıyan bir genç olarak hafızalara kazınmıştır. Kendilerini İkinci Kurtuluş Savaşçıları olarak anmalarının sebebi budur. Yarım kalan Atatürk Devrimini tamamlamak, emperyalizm kıskacındaki Türkiye’yi tam bağımsızlığa ulaştırmak her zaman esas hedefi olmuştur. Arkadaşlarıyla şakalaşırken kendisini sürekli İttihat ve Terakki’nin fedailerinden Yakup Cemil’e benzetmesi, Türk devrimciliğine sadakatle bağlılığının göstergesidir.
Doğru eylem çizgisini doğru ideolojik mücadele yaratır. Denizler, 68’in MDD-SD saflaşmasında Milli Demokratik Devrim stratejisini benimseyerek hem yazmaya hem de eylemli olarak mücadele etmeye devam ettiler. Türkiye’nin çelişkisini burjuva-proleter olarak koyan ithal devrimcilere karşı tüm sınıfları birleştirerek Atatürk Devrimini tamamlama ve emperyalizme karşı mazlum uluslarla dayanışmanın uygulayıcısı oldular.
İKİ DENİZ GEZMİŞ VAR
İki Deniz Gezmiş var. Birincisi yukarıda anlattığımız, 68’in Deniz Gezmiş’i… Kitlelerin içerisinde olan, işçisiyle köylüsüyle yani halkın tüm kesimleriyle birleşmeye çalışan ve Türkiye’deki mücadeleyi örgütlü bir şekilde yürüten, maceracılıktan ve bireysel kahramanlıktan uzak bir Deniz Gezmiş.
İkincisi 71’deki Deniz Gezmiş… Öncü Savaş teorilerinin ortaya atıldığı, Latin Amerika’dan gelen delikli kitapların elden ele dolaştığı dönemde ortaya çıkan, kitle eylemlerinden kopuk bir Deniz Gezmiş. Yasal yollardan mücadele olanağının kalmadığı, Filistin’e gidişle birlikte maceracılığın farklı bir boyuta ulaştığı, en önemlisi tecrübesizlik ve partisizliğin yarattığı bu bireysel çıkış dönemi Deniz Gezmişleri hataya sürüklemiştir. 68’in gençlik önderi, Dev-Genç Genel Başkanı Dr. Doğu Perinçek, Deniz Gezmiş’i Filistin’e giderken ‘’Sen Türkiye’de Deniz Gezmiş’sin. Türkiye’deki mücadeleye çok önemli katkıların oluyor. Gençlik içerisinde bir otoriten var. Herkes seni çok seviyor. Filistin’de herhangi bir askersin. Çok yanlış olur.’’ diyerek uyarmıştır. Partisizlik ve tecrübesizlik, Deniz Gezmiş’i de hataya sürüklemiştir.
REDD-İ MİRASIÇILAR
PKK ve sahte sol grupların kahramanlaştırdığı maceracılık çizgisi, Deniz Gezmiş’i yaratan 68’in büyük gençlik hareketini yok saymaktadır. Deniz’in elindeki Türk Bayrağını, anti-emperyalist tutumunu vatana ve emeğe koşulsuz bağlılığı görmezden gelerek efsaneleştirilmiş bir Deniz Gezmiş yaratmışlardır.
ABD’den tonlarca tır silah alan PKK’nın aparatları Türk bayrağıyla Samsun’dan Ankara’ya yürüyen Deniz Gezmiş’i sahiplenebilir mi?
Kurtuluş Savaşı’nı Türk-Yunan savaşı diye küçümseyen CİA güdümlü sahte sol örgütler, ‘’Biz Türkiye’nin ikinci Kurtuluş Savaşçılarıyız’’ diyen Deniz Gezmiş’in mirasçısı olabilir mi?
68'DEN TÜRK GENÇLİĞİNE DÜŞEN GÖREV
68, gençliğin kitle hareketinin doruğudur. Hala bilincimizdedir. Bize kalan en önemli görev, vatanseverlikten ve anti-emperyalizmden taviz vermemektir.
Türkiye ikinci bir Kurtuluş Savaşı verirken, tüm çelişkilere Vatan mevzisinden yaklaşarak çözme sorumluluğumuz vardır.
68 ve Deniz Gezmiş’ler şatafatla ve beylik laflarla değil, doğru fikir ve eylem çizgisiyle anılırsa anlamlıdır.
Ne mutlu ki Türkiye Gençlik Birliği yarım yüzyıllık mücadele pratiğini omuzlarına alarak, kuruluşunun 15. Yılına günler kala Tam Bağımsız ve Gerçekten Demokratik Türkiye mücadelesini sürdürmeye devam etmektedir.