Bu grevin milli güvenlikle ne ilgisi var?
Schneider Enerji'de başlatılan grev, 'milli güvenliği bozucu nitelik' öne sürülerek ertelendi. Dün akşam saatlerinde işveren sendikası MESS'in daveti üzerine yapılan görüşmede uzlaşma sağlandı. İşçilerin mücadele kararlılığı zafer getirdi
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın imzasıyla Resmi Gazete'de yayımlanan karara göre, Schneider Enerji Endüstrisi Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi'nin Kocaeli'nin Çayırova ilçesinde yer alan iş yerinde Birleşik Metal-İş Sendikası tarafından alınmış olan grev kararı, "milli güvenliği bozucu nitelikte" olduğu öne sürülerek 60 gün süreyle ertelendi. Söz konusu karar, 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu'nun 63'üncü maddesi gereğince verildi. Uzmanlar ise, bunun bir erteleme değil "yasak" olduğunu kaydetti. Aydınlık'a konuşan Pamukkale Üniversitesi Ç̧alışma Ekonomisi ve Enduüstri İliş̧kileri Bö̈lümü Araştırma Görevlisi, Sosyal Politika Uzmanı Erkan Kıdak, "Schneider işçilerine yönelik grev erteleme kararı, Türkiye’de grev hakkının fiilen bulunmadığını bir kez daha gösterdi." dedi. Kıdak, şöyle devam etti:
YETKİ DÜŞÜREN KARAR
"Yalnızca toplu iş sözleşmesi süreciyle sınırlı olarak tanınan kanuni grev, Cumhurbaşkanlığı Kararı ile kullanılması mümkün olmayan bir hak durumuna düştü. Bunun nedeni 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nun 63’üncü maddesi. Bu madde hükmüne göre kararlaştırılmış veya başlamış olan grev, genel sağlığı veya milli güvenliği tehdit edici nitelikte görülmesi durumunda Cumhurbaşkanı tarafından 60 gün süreyle ertelenebiliyor. Ancak erteleme sözcüğüne aldanmamak gerekiyor. Zira bu 60 günlük süre içerisinde taraflar anlaşamazsa, uyuşmazlık Yüksek Hakem Kurulu tarafından çözülüyor. Kısacası erteleme aslında fiili bir yasaklama olarak karşımıza çıkıyor. Eğer işçi veya işveren taraflarından biri Yüksek Hakem Kurulu’na başvuruda bulunmazsa sendikanın yetkisi düşüyor.
ILO YÜKÜMLÜLÜKLERİ
"Grev hakkı konusundaki diğer bir husus da Türkiye’nin taraf olduğu ILO’nun 87 ve 98 sayılı sözleşmeleri. Bu sözleşmeler taraf ülkelere sendikal örgütlenmeyle birlikte toplu pazarlık ve grev hakkını tanıma yükümlülüğü getiriyor. Türkiye de bu sözleşmenin tarafı olan bir ülke. Üstelik Anayasa’nın 90’ıncı maddesi usulüne uygun bir şekilde yürürlüğe konulan uluslararası sözleşmelerin kanun hükmünde sayılacağını belirtiyor. Aynı maddeyle, temel hak ve özgürlüklere ilişkin uluslararası sözleşmelerle kanunlar arasında çelişki olması durumunda uluslararası sözleşmenin esas alınacağı düzenleniyor. Türkiye’de 6356 sayılı yasanın 63’üncü maddesi çerçevesinde 'milli güvenliği bozucu nitelik' öne sürülerek alınan grev erteleme kararını Anayasa’nın 90’ıncı maddesi çerçevesinde de düşünmek gerekiyor. Üstelik elektrik malzemeleri üreten Schneider fabrikasında başlayan grev ile milli güvenlik arasında kurulan ilişki de oldukça muğlak durumda. Dolayısıyla Scneider işçilerinin grevi, Anayasa ve uluslararası sözleşmeler çerçevesinde düzenlenen bir hak olarak yorumlanmalıdır."
GÖRÜŞMELERDEN ZAFER ÇIKTI
İşçilerin "yasağa" rağmen mücadelele kararlılığı başarı getirdi. Dün işveren sendikası ile yapılan görüşmelerde toplu iş sözleşmesi imzalandı.
Birleşik Metal İş Sendikası Gebze Şube Başkanı Necmettin Aydın önceki gün Aydınlık'a müzakerelerin devam ettiğini söylemiş, şunları kaydetmişti:
"Genel merkezimizle beraber greve çıktık. Aslında biz dün (önceki gün) bekliyorduk erteleme kararını, gece Resmi Gazete'den öğrendik. Daha önce de Bekaert ve diğer iş yerlerinde de bu erteleme kararlarını önümüze çıkardılar ama şu anda grevimiz devam ediyor. Valilik de talimat verdi çadırların kaldırılması yönünde, arkadaşlarımız ise alana sobaları vs. getirdi. Umuyoruz ki arkadaşlarımızın istekleri çerçevesinde sonuç elde edeceğiz."
‘İŞÇİ KARŞITI KARAR GERİ ALINMALIDIR’
Vatan Partisi, Schneider Enerji grevinin "ertelemenmesi"ne ilişkin kararın işçi karşıtı olduğunu ifade etti, kararın geri alınmasını istedi. Vatan Partisi Merkez İşçi Sendika Bürosu Başkanı Hüseyin Karanlık, "Elektrik malzemeleri üreten bir fabrikanın milli güvenlikle ne ilgisi var?" diye sordu. Karanlık, "Milli güvenlik gerekçesi haksız ve yasa dışı. Bu Cumhurbaşkanlığının yasayı ve yetkisini kötüye kullanmasının somut bir uygulaması. İşçi karşıtı, emek karşıtı bir tavır. Sendika işçinin hakkını savunmakla görevlidir ve grev en doğal yasal hakkıdır. Yapay gerekçelerle bu hakkın kullanılması kesinlikle yanlıştır. Cumhurbaşkanlığı bu kararı derhal geri almalıdır." dedi.
‘ANAYASA’YA AYKIRI’
CHP milletvekili Kani Beko, grev erteleme kararına ilişkin yaptığı değerlendirmede grev hakkının askıya alınmasının Anayasa'ya aykırı olduğunu söyledi.
Son 20 yılda ertelenen grev sayısının 20'yi bulduğunu bildiren Beko, "Bu grevlerden yüz binlerce işçi etkilenmiştir. İşçiler daha grev pankartlarını işyerlerine asamadan, saray yönetimi yayınladığı kararlarla bu grevleri engellemektedir. Artık bu ülkede grev hakkı yoktur! Ama unutulmasın ki, grev işçilerin anayasal hakkıdır." diye konuştu.
Daha önce verilen mahkeme kararını hatırlatan Beko, "Alınan grev kararının milli güvenliği neden ve nasıl bozucu nitelikte olduğu yer, zaman ve olay gösterilerek belirtilmemiştir. Milli güvenlik kavramı keyfi ve geniş yorumlanmıştır. Dolayısıyla işçiler Cumhurbaşkanının kararına rağmen bugün anayasal haklarını kullanarak greve başlamışlardır. Bildiğiniz gibi işçi sınıfının yaşadığı gelir kaybını telafi etmesinin en önemli yolu sendika ve grevli toplu sözleşme hakkıdır. Bu nedenle sendika ve grev hakkının kullanımının önündeki tüm engeller kaldırılmalıdır. Ancak ne yazık ki, anayasal bir hak olmasına rağmen bu ülkede grev artık, fiilen, idarenin uygun bulmasına bağlıdır.
İdare istediği her grevi yasaklayabilir durumdadır. Grev hakkı uzun bir süredir askıdadır ve bu durum açıkça Anayasa’ya aykırıdır."
Beko, "Bugün burada Sayın Cumhurbaşkanı'ndan aldığı bu yanlış karardan dönmesini ve erteleme kararını iptal etmesini beklediğimizi vurgulamak istiyorum. Önemli olan işçi grevlerini engellemek değil, ülkemizde iş cinayetlerini durdurmaktır." diye konuştu.