05 Kasım 2024 Salı
İstanbul 13°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Bu sese kulak verin: Unumuzu hayvanımızı nereye koyacağız!

Yuvalı mahallesi sakinleri aylardır çoluk çocuk açıkta… Buğdaylar, fasulyeler, yatak yorganlar her şeyleri sokakta. Depremde evleri yıkıldı, ayakta kalanlara ‘tam hasarlı’ raporu verildi, giremiyorlar. Onlar da insan eliyle yıkılacak.

Bu sese kulak verin: Unumuzu hayvanımızı nereye koyacağız! Depremzede 15 metrekarelik konteynerle baş başa kaldı

Malatya’nın Doğanşehir ilçesinde, Yuvalı mahallesi ahalisi, 6 Şubat’tan bu yana hop oturup hop kalkıyor. Büyük depremde canlarını kurtardılar ama sarsıntılar her gün devam ediyor. Daha geçen gün 5 üstünde bir şiddetle yerlerinden fırladılar. Yuvalılı Songül Hatun, “psikolojimiz bozuldu. Her an sallanıyoruz” diyor. Sadece yeraltından gelen sarsıntılar mı? Yuvalı köylülerinin yatağı, yorganı, unu, bulguru, nohudu, orağı… Her şeyleri orta yerde. Yuvalı her haliyle hop oturup hop kalkıyor. Sadece toprağın hiçbir şey umurunda değil… Ekip biçin, sulayın, ürün vereyim, bana ne, diyor. Köylüler Aydınlık’ı aradı, nasıl çırpındıklarını anlattı. ‘Sesimizi duyurun’ dediler. Buyurun Yuvalı’nın sesine kulak verelim…

BİZ ÇİFTÇİYİZ KÖY YERİNDEN GİDEMEYİZ

Bu sese kulak verin: Unumuzu hayvanımızı nereye koyacağız! - Resim : 1
3 katlı evleri var, üst kat dağılmış, alt kat sağlam. Girişi depo olarak kullanıyorlar. Ya yıkarlarsa ne olacak?

Yuvalı sakinlerinden Yusuf Çelik gazetemize ulaştı. Kendisi Vatan Partisi’nin Battalgazi İlçe Başkanı. Köylerindeki durumu anlattı, büyük bir felaketten canını zor kurtarmış gibi heyecanlıydı. “Biz çiftçiyiz, köy yerinden başka yere gidemeyiz. Varımız yoğumuz burada. Ahıra bile hasarlı rapor çıkmış, yıkacaklarmış. Ürünümüzü nereye depolayacağız? Unumuz, buğdayımız ne olacak?” dedi.

Öğrendik ki, köye gelen uzmanlar, ahırlar da dahil olmak üzere evlere “tam hasarlı” raporu vermişler, yakında yıkım için gelecekler! Köyde olup olacak 170-180 hanenin 20’si hemen o gün, ilk depremde yıkılmış. Ağır hasarlı ev sayısı da 86 olarak kayıtlara geçmiş. Yuvalılılar evlerine giremiyor, başka bir yere de gidemiyorlar. Köy yeri olduğu için öyle yüksek katlı binalar yok. Yani, duvarlar yıkılmış, üstü çökmüş, ama içindekiler duruyor. Çiftçinin on yıllardır bin bir emekle, topraktan kazandığıyla toparladığı ev eşyaları ortada! Ancak ne Yusuf Çelik’in ne başka bir hemşerisinin derdi ortada kalan koltuk-dolap, tencere-tava değil! Onların derdi, ürünleri! Kışlıkları! Nereye koyacaklar? Soğuktan, yağmur yaştan nasıl koruyacaklar!

Bu sese kulak verin: Unumuzu hayvanımızı nereye koyacağız! - Resim : 2
Tarım araçları, kasası, brandası, silkeleme bezi, ev eşyası, buğdayı, fasulyesi, arpası orada

İÇERİ GİRMİYORUZ ONLAR BİZİM DEPOMUZ

Sadece Çelik değil, köyden Muharrem Dağcı, Hüseyin Talu… Köy halkı, yan mahalledekiler, bölgedeki tüm kaysı üreticileri mağdur! Bir yandan tarlalarına gidip ekip biçmeye devam ediyorlar biryandan ürünleri, eşyaları için tasalanıyorlar. Kış kapıda, tası tencereyi, yatağı yorganı, kışlık yiyeceği, ektikleri buğdayı, kaysıyı nereye koyacaklar? Nerede yatıp kalkacaklar? “Evlerimizi yıkmasınlar, bari bu kışı geçirelim” diyorlar. “Olur mu öyle şey? Ya altında kalırsanız” diyecek oluyoruz. Açıklıyorlar: “Zaten içeri giremiyoruz. Her dakika sallanıyoruz. Ama sağlam kalan yerler bizim depomuz. Unumuz, buğdayımız, nohudumuz hep dışarda, ortada! Hayvanımız, traktörümüz var, ahırda. Hepsi yıkılırsa, önümüz kış, soğukta yaşta yağmurda ne yaparız?”

Bu sese kulak verin: Unumuzu hayvanımızı nereye koyacağız! - Resim : 3
Kayısı buğday, elma armut, elmalarımızı armutlarımızı koyacağız. Daha satmadığımız kaysılarımız var ambarlarda. Yıkılmayan kısımlarda muhafaza ediyoruz.

Telefonu Songül Hanım alıyor: “Her an sallanıyoruz, zaten psikolojimiz bozuldu. Aylardır bu haldeyiz. Dışarda yaşıyoruz. 15 metrekarelik bir konteyner getirip evlerin önüne koydular. Ne su var ne elektrik! Soğuk ve küçük! Hangi eşyamızı alsın konteyner? Hangi buğdayımız sığsın? Nasıl ısıtalım içini?”

VARLAR AMA YOKLAR

“Öyle çözüm mü olur? Konteyner vermişler size” diyoruz. Dışardan ahkam kesmişiz… Yanıt şöyle:

“Konteyner 15 metrekare. İçi boş, soğuk! O bize bakıyor biz ona! Isıtamayız bile elektrik yok, su yok!” Ya toprak? Tarlaları baraj suyuyla suluyorlar, kendileri henüz yıkılmamış evlere koşar adım girip hızla yıkanıp çıkıyorlar. Dışardaki hayatta su yok! Evlerin suyu elektriği de bir bir kesilecek, çünkü hane numarası da yıkımla beraber ortadan kalkacak. Yani abonelikleri olmayacak. Varlar ama yoklar!

Bu sese kulak verin: Unumuzu hayvanımızı nereye koyacağız! - Resim : 4
Konteynerlerde gider yok, elektrik su yok. Burası konteyner kent değil, konteynerler kapılara bırakılmış

Bu taleplerini Valiliğe bildirmişler, dilekçe vermişler. Henüz bir yanıt gelmemiş. Avukata danışmışlar, nasıl itiraz ederiz diye. Elbette itiraz hakları var, ama yeni keşif isteyecek olsalar daha ilk adımda dosya açılışı 1500 TL, keşfe geldiklerinde 10-12 bin TL dosya parası.

ÜRETİME DEVAM

Bu sese kulak verin: Unumuzu hayvanımızı nereye koyacağız! - Resim : 5
Mahkemeye giden vatandaşlar da var, hak talebinde bulunuyor ya da yıkım istemiyorlar. Dilekçe veriyor, itiraz ediyor. Eğer gelip ahırı keşfe gelirlerse 15 bin TL para talep ediyorlar. Tespite gelen heyetin para talep etmemesi gerek. Depremzede bunlar

Yuvalılı bu vaziyette tarlada çalışıyor, tarlaya gidip geliyorlar, ekip biçiyorlar. Toprak deprem dinlememiş, ürün vermeye devam edecek. Baraj suyuyla sulama yapıyorlar, elma, armut, kaysı, buğday alacaklar. Son kayısıyı tüccar ucuza kapatmış, çünkü her yer hasarlı ne depolayacak yerleri ne de pazarlık etmeye mecalleri kalmamış. Hala bir miktar ürün bekliyormuş. Yıkım için gelirlerse ikinci deprem yaşanacak, tarlaya da gidemeyiz artık, diyorlar.

BUNLARI NEREYE KOYACAĞIM?

Bu sese kulak verin: Unumuzu hayvanımızı nereye koyacağız! - Resim : 6
Güllü Çelik

Küçük çocuklardan nenelere herkes sokakta. Eşyalar arasında dolaşan bir ayağı aksayan Güllü Çelik, köydeki dul yaşlılardan biri:

“Biz köylüyüz. Köy yerinde yaşıyoruz. Köy yerinde arpamız var, buğdayımız var, ineklerimiz var. Unum bulgurum, yatağım, dolabım, kabım kaşığımla nereye gideyim? Önümüz kıştır! Kuruluk var. Topal halimle nereye gideceğim, bunları nereye koyacağım? Yatak yorgan yiyecek hep dışarda. Hadi gittik çadırda yattık, unumuz bulgurumuz, hayvanımız ne olacak? Evlerimizi yıkmayın, bahara kadar bekleyin. Kışı atlatalım, yaza çingeneler gibi çadırda yatarız… Onlar da insan nihayetinde, biz de öyle yaşarız” diye feryat ediyor.

Kahramanmaraş Malatya Deprem Üretim Depremzede depremzede vatandaşlar konteyner