05 Kasım 2024 Salı
İstanbul 11°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Buğdaya iyi fiyat ekim alanlarını genişletir

Daha fazla buğday üretip toplam tüketimimizde yerli buğdayın payının artırılması gerektiği bildirildi. Buğday fiyatlarının yakında açıklanması bekleniyor. Üretici buğday fiyatının 2 lira 57 kuruş olmasını istiyor. Buğdayda verilecek iyi fiyatın ekim alanlarındaki daralmayı durduracağı kaydedildi.

Buğdaya iyi fiyat ekim alanlarını genişletir
A+ A-

Türkiye 2020 yılında 9 milyon 750 bin ton buğday ithalatına karşılık bisküvi, un, makarna gibi ürün gruplarında ihracat yaptı. Un ihracatı ise 3 milyon ton oldu. 164 ülkeye yapılan un ihracatıyla Türkiye'nin kasasına 1 milyar doların üzerinde gelir girdi.

Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) Dünya Hububat ve Bakliyat Raporuna göre dünya buğday üretiminin 2020/21 sezonunda yüzde 1,4 artışla 773 milyon ton, 2021/22 sezonunda da dünya buğday üretiminin yüzde 3 artarak 790 milyon ton olması öngörülüyor. Buğdaya iyi fiyat ekim alanlarını genişletir - Resim: 1

HAMMADDE ÜRETİMİ GÜÇLENDİRİR

Buğdayın anavatanı Türkiye’de buğday ekim alanlarının arttırılmasının önemine dikkat çeken Türkiye Un Sanayicileri Federasyonu (TUSAF) Başkanı Dr. Eren Günhan Ulusoy, hammadde üretimindeki gücün un sanayicilerini dış piyasada da daha güçlü hale getireceğini belirtiyor.

164 ÜLKEYE İHRACAT

Ulusoy, 164 ülkeye buğday ihracatı yapıldığını söyledi. Türkiye'nin dünyayı “beslediğini” belirten Ulusoy şöyle sürdürdü:

“Toprağın hediyesi buğday, çiftçinin emeğiyle hayat bulurken, sanayicilerin de ihracatla Türkiye bayrağını dünyaya taşımasını sağlamaktadır. Bugün tam 164 ülkeye un ihracatı gerçekleştiren ve ülkenin kasasına 1 milyar doların üzerinde gelir girmesini sağlayan sektörümüz, bir başka deyişle dünyayı beslemektedir. Ne de olsa dünya nüfusunun yüzde 90’ı, Türk unu tüketmektedir. Başarımız bizi; ABD içinde 10 ve global ölçekte 4 direktörlük olmak üzere toplam 14 bölgeden oluşan, 123 yıllık Uluslararası Un Sanayicileri ve Hububatçılar Birliği Avrasya Bölge Başkanlığı’na taşıdı. Toplam nüfusları 2 milyarı aşan ve toplam 7,1 trilyon dolar ekonomik büyüklüğü bulunan, 32 ülkeden oluşan dünya buğday üretiminin yüzde 30’unu ve dünya un ihracatının yüzde 55’ini temsil eden Avrasya Bölgesinin başkanlığını üstleniyoruz. Bu da Türkiye’nin buğday ve un piyasaları açısından ne kadar önemli olduğunu vurguluyor.”

EKİM ALANLARI ARTIRILMALI

Dünya un piyasasındaki güçlü konumumuzu lehimize kullanabilmemiz için buğday ekim alanlarının arttırılması gerektiğini vurgulayarak sözlerine şöyle devam etti:

“Kendi buğdayımızdan daha fazla üretip toplam tüketimimizde yerli buğdayımızın payını maksimum düzeye çıkarmalıyız. Bu sayede çiftçilerimiz daha fazla kazanırken, un sanayimiz tamamen iç pazardan elde ettiği hammadde ile ihracatını gerçekleştirecek ve gerçekleşen ihracat ile ekonomimize daha fazla döviz kazandırmış olacağız.”

STRATEJİK ÖNEME SAHİP

Türkiye her yıl 19-21 milyon ton arasında buğday rekoltesi yapıldığını söyleyen Ulusoy, şöyle devam etti:

“Buğdayın pandemi nedeniyle yeniden stratejik bir ürün olarak ön plana çıkması, buğdaya ilgiyi yeniden arttırdı. Ülkemizde ise son 2 senedir, buğdaya enflasyonun neredeyse 2 katı oranında artış verilmesi, buğday ekim alanlarındaki daralmayı durduracaktır. Çiftçimizin buğdaydan elde ettiği geliri artırarak, ekim alanlarının genişlemesini sağlayacaktır. Buğday ülkemiz için un ve ekmeğin hammaddesi olduğundan stratejik öneme sahiptir.”

Ulusoy, fiyat artışıyla stratejik ürün olan buğdayın üretiminde sürdürülebilirliğin sağlanabileceğini ifade etti. Verilen fiyat artışıyla Türkiye’deki buğday fiyatlarının dünya fiyatlarının üstüne çıktığını belirten Ulusoy, buğdaya verilen fiyat artışının buğday üretimini artırıp ithalatı düşüreceğini de sözlerine ekledi. Buğday üretiminin artmasının un sanayicisi açısından da olumlu bir gelişme olduğunun altını çizen Ulusoy, “Hammadde üretimindeki artış, sanayicimizi dış piyasalarda daha güçlü hale getirecektir” dedi.

TABAN FİYATI EN AZ 2 LİRA 57 KURUŞ OLMALI

TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) Adana Şube Başkanı Feyzullah Korkut, buğday maliyetinin 2 lira 14 kuruş olduğunu, taban fiyatın, karlılık ve sürdürülebilir bir üretim için en az 2 lira 57 kuruş olması gerektiğini belirtti.

Korkut, Türkiye’de buğday hasadının ilk olarak mayıs ayında Çukurova kentlerinde başladığını, bu nedenle hasat başlamadan önce Toprak Mahsulleri Ofisi’nin (TMO) açıklayacağı fiyatın, tüccarın alım fiyatında belirleyici olacağını ifade etti. Korkut şöyle konuştu:

“Ancak Türkiye’de TMO’nun buğday alımında ve fiyat belirlemede piyasa etkisi zayıf olduğundan çiftçinin eline geçen buğday satış fiyatı uzun zamandır tatmin edici düzeyde değildir. Bununla birlikte, buğday girdi fiyatları, çiftçi eline geçen buğday satış fiyatından daha yüksek oranda artması çiftçiler üzerinde maliyet baskısını artırmakta ve üretimi devam ettirmesini zorlaştırmaktadır. Dolayısıyla çiftçiler buğday üretiminden uzaklaşmaktadır. Ülke nüfusunun beslenmesi ve gıda güvencesi tehlikeye girmektedir.”

BUĞDAY ÜRETİM ARTIŞI GERİDE KALDI

Türkiye’nin yaklaşık son yirmi yılda izlediği tarım politikaları sonucunda 2002 ile 2020 yılları arasında kaybedilen 3,5 milyon hektar tarım arazisinin yaklaşık 2,5 milyon hektarının (yüzde 73) tarla bitkilerine ait olduğuna dikkat çeken Korkut, kaybedilen tarla bitkileri arazilerinin 2 milyon 378 bin hektarının (yüzde 96) gıda güvencesi açısından çok önemli olan buğday arazilerine ait olduğunu belirtti. Korkut, 2002 ile 2020 yılları arasında Türkiye nüfusunun yüzde 29 artmasına karşılık, buğday ekim alanlarının yüzde 26 azalmış ve buğday üretiminin yüzde 5 artmış olduğunu vurgulayarak konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Son 20 yıldır buğday üretimi 20 milyon ton etrafında dolaşmasına karşılık buğday ithalatı giderek artmış, 2002 ile 2018 yılları arasında yaklaşık 43 milyon ton buğday ithal edilmiştir. Bu ithalata da 11,5 milyar dolar para ödenmiştir. Ayrıca son yıllarda sıfır gümrükle buğday ithal edilmesi buğday fiyatlarının çiftçiler aleyhine gelişmesini de etkilemektedir.

İTHALE YÜKSEK FİYAT

“Buğday ithalatına harcanan bu paralar buğday üretimin geliştirilmesi ve artırılması için çiftçilere aktarılmalıdır. 2020 yılında 2,02 TL’nin altında olmaması gerektiğini açıklamamıza rağmen TMO ülkemiz çiftçisi için 1,65 TL fiyat açıklayıp bu açıklamasından birkaç ay sonra 2,40 TL’yi bulan rakamlarla ithalat yaptı.

“Ayrıca döviz kurlarında son bir yılda yaşanan aşırı artış nedeniyle girdi maliyetlerinin daha da artması çiftçilerin buğday üretimini devam ettirebilmesi için bu desteklere her zamankinden daha çok ihtiyaç duyar hale getirmektedir.”

ÇİFTÇİLER DESTEKLEMEDE ÖNCELİKLİ OLMALI

Türkiye Damızlık Koyun Keçi Yetiştiricileri Merkez Birliği (TÜDKİYEB) Genel Başkanı Nihat Çelik, tarımın ve çiftçilerin, salgın dönemi de dahil her zaman desteklemede ilk planda yer almaları gerektiğini bildirdi.

Çelik, yeni tip koronavirüs salgınına işaret ederek, bu dönemde çiftçilerin hayati rol oynadığını artık herkesin kabul etmesi gerektiğini belirtti. Çelik, çiftçilerin 365 gün boyunca hatırlanmasını ve hak ettikleri değerin kendilerine verilmesini istedi.

Çelik, şu ifadeleri kullandı:

"Milyonlarca insanın açlık çektiği günümüzde, kuraklık, iklim değişiklikleri ve ekonomik krizlere rağmen çok zor şartlarda üretmeye çalışan çiftçilerimizin emeğine, kutsal alın terine ne kadar muhtaç olduğumuz apaçık ortadadır. Salgın sürecinde de tarımın, toprağın, çiftçinin vazgeçilmez olduğu iyice anlaşılmıştır. Bu zor günlerde bile üretmeye devam ederek rafları boş bırakmayan çiftçilerimizle ne kadar övünsek azdır."

Çiftçilerin, gıda üretiminin temel taşı olduğunu vurgulayan Çelik, "Salgın dönemi de dahil her zaman tarımın ve çiftçilerin desteklemede ilk planda yer alması gerekir" değerlendirmesinde bulundu. Çelik, her türlü zorluğa rağmen en güzel eti, sütü, sebzeyi, meyveyi, tahılı ve yüzlerce gıdayı sofralara getirmek için yoğun çaba sarf eden çiftçilerin 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü'nü kutladı, bütün İslam aleminin, tüm vatandaşların ve çiftçilerin Ramazan Bayramı'nı tebrik etti.

14 Mayıs buğday çiftçiler günü