Büyük Avrasya Ortaklığı Almanya gündeminde
Almanya ve AB içindeki hararetli NATO ve Atlantik tartışmalarını hesaba katarsak artık Avrasya’nın yükselişi Batı’da da tartışılamaz bir gerçekliktir. Büyük Avrasya Ortaklığı ilan edildi, Avrupa’da şafak attı
ALİ MERCAN
Rusya ve Çin, Batı saldırganlığına karşı eskisine göre çok daha yakınlaşarak güçlerini birleştiriyor. Batı medyası telaşta. "Batı'ya tepeden bakabilecek" bir "Mega-Doğu bloğu" konusunda uyarılar yapılıyor. Alman Dış Politika Bülteni German Foreign Policy (GFP) 7 Şubat’ta “The Greater Eurasian Partnership” başlığıyla Rusya ve Çin’in ortaklık bildirisini yukarıdaki giriş cümleleriyle tanıttı. Özellikle “Atlantik köprüsü”nün temsilcisi olan “yandaş medya” ise ortaklığı hedef alıyor.
ATLANTİK‘TE BÖLÜNME AVRASYA’DA BİRLEŞME
GFP’ye yansıdığı gibi Çin ve Rusya arasındaki “Büyük Avrasya Ortaklığı” sıradan bir yakınlaşma değildir. Küresel çapta büyük etkileri olan, dengeleri Avrasya lehine pekiştiren bir adımdır. Batı’da Atlantik merkezli olarak yükselen savaş kışkırtıcılığı ve NATO’yu doğuya doğru genişletmek için yürütülen yalan kampanyaları bu süreci hızlandırmıştır. Ortaklığın diğer önemli yanı ise Rusya’yı etkileyerek ABD tarafından esas hedef ilan edilen Çin’i yalnızlaştırma adımlarına cevap olmasıdır. Özetle, Bülten şunları öne çıkıyor:
- Almanya ve diğer Batılı güçler, Rusya ve Çin iş birliğinin genişlemesine, bölücü planlar ve sert bir medya kampanyasıyla tepki gösteriyorlar.
- 4 Şubat Cuma günü yaptıkları ortak açıklamada Moskova ve Pekin, eskisinden çok daha yakın iş birliği yapacaklarını duyurdular; Soğuk Savaş döneminin siyasi ve askeri ittifaklarından daha üstün olan yeni ilişkilerden söz ediliyor.
- Rus-Çin iş birliğinin amaçlarından biri Batı saldırganlığını püskürtmektir. Özellikle, iki taraf da her şekilde NATO’nun genişlemesine ve Çin yakınlarına ABD orta menzilli füzelerinin yerleştirilmesine karşı olduklarını ilan ediyor. Ayrıca, ekonomik iş birliğini yoğunlaştırmak ve Çin’in Yeni İpek Yolu'nu Rusya liderliğindeki Avrasya Ekonomik Birliği ile koordine etmek istiyorlar.
- Batı’ya yükseklerden bakabilecek bir "yeni, devasa Doğu Bloğu"ndan söz ediliyor. Aynı zamanda, Pekin Kış Olimpiyatları’na karşı kışkırtıcı medya kampanyası körükleniyor.
TEMEL ÇIKARLAR DEVLET EGEMENLİĞİ TOPRAK BÜTÜNLÜĞÜ
Rusya ve Çin, yayınladıkları ortak açıklamada, "temel çıkarları, devlet egemenliği ve toprak bütünlüğünü savunmada karşılıklı olarak birbirlerine güçlü ve sınırsız desteklerini" açıkladılar. Bu birlik, "belirli devletler, askeri, siyasi ittifak ve koalisyonlar" aracılığıyla, diğerleri zararına "tek taraflı askeri avantajlar" elde etmek ve böylece "uluslararası güvenlik düzenini ve küresel stratejik istikrarı bozma" çabalarına karşı bir birliktir. Bu bağlamda her iki taraf, NATO’nun herhangi bir şekilde genişlemesine karşı olduklarını beyan ediyor. Böylece Pekin, Ukrayna konusundaki ihtilafta açıkça Rusya tarafında bir duruş sergiliyor. Ayrıca, "Asya-Pasifik bölgesinde... kapalı blok yapıların oluşmasına" karşı çıkılıyor; AUKUS Paktı “endişe duyulan” bir örnek olarak görülüyor. Çin tarafı ayrıca, Rusya'nın "Avrupa'da uzun vadeli bağlayıcı güvenlik garantileri" yaratma önerilerini desteklediğini beyan ediyor; Moskova ise "tek Çin ilkesi"nin yanında olduğunu kabul ediyor ve hangi biçimde olursa olsun Tayvan'ın bağımsızlığını reddediyor.
Moskova ve Pekin konumlarını, “Küresel siyasette Birleşmiş Milletler için merkezi bir koordinasyon rolü olan uluslararası sisteme” dayandırıyor. "Birleşmiş Milletler Şartı'nın amaç ve ilkeleri de dahil olmak üzere, uluslararası hukuka dayanan dünya düzeni" savunuluyor. Bu, Batı Avrupa ve Kuzey Amerika'daki son on yıllarda uluslararası hukuku defalarca çiğneyen güçlerin politikalarından farklı görülüyor: Örneğin Yugoslavya'ya (1999), Irak (2003), Libya'ya (2011) karşı savaşlarda olduğu gibi. Bu bağlamda, Rusya ve Çin, “İkinci Dünya Savaşı'nın sonuçlarını” tersine çevirmeye ve Nazi işgalcileri veya “militarist işgalciler” tarafından işlenen vahşetlerin sorumluluğunu inkar etmeye yönelik her türlü girişime karşı duruyor. Böylece, İkinci Dünya Savaşı'nın başlıca saldırganları olan Almanya ve Japonya'nın yanı sıra, örneğin Baltık Devletleri ve Ukrayna'daki işbirlikçilere atıfta bulunuyorlar.
Rusya ve Çin, “egemen devletlerin iç işlerine herhangi bir bahaneyle müdahale etme” ve “renkli devrimler” için zorlama girişimlerinin tümünü reddetmekle kalmıyor, ayrıca hiçbir devletin “kendi güvenliğini dünyanın geri kalanından ayrı ve diğer devletlerin güvenliği pahasına sağlamaya çalışmaması” ilkesinin tanınmasını da destekliyor. Bu, 1999 tarihli Avrupa Güvenlik Şartı'na karşılık gelen formüllerle bağlantılıdır ve bunları küresel düzeye aktarmayı amaçlamaktadır. Özel olarak, Moskova ve Pekin, ABD'nin Doğu-Güneydoğu Asya'da ve Avrupa'daki diğer ülkelerde Çin'e ve Rusya'ya karşı orta menzilli füzeler yerleştirme planlarına karşı çıkıyor.
İPEK YOLU VE AVRASYA EKONOMİK ORTAKLIĞI’NIN BİRLEŞTİRİLMESİ
Ortaklık, ekonomik düzeyde iddialı hedefler öngörüyor. Çin'in Yeni İpek Yolu'nu (Kuşak ve Yol Girişimi, BRI) Rusya liderliğindeki Avrasya Ekonomik Birliği ile birleşiyor. Bu bağlamda “Büyük Avrasya Ortaklığı”ndan söz ediliyor. İşbirliğini çok pratik bir düzeyde teşvik etmek için yalnızca ekonomik iş birliğinin genel bir genişlemesini değil, özellikle Rusya'nın Çin'e petrol ve gaz arzının genişletilmesini sağlayan, 100 milyar avro değerinde bir dizi anlaşma da imzalandı. Doğal gaz sektöründe de iş birliğini önemli ölçüde yoğunlaştırma planları yapıldı.
‘HEYBETLİ BİR DOĞU BLOKU’
German Foreign Policy (GFP), Rus-Çin iş birliğinin genişlemesinin avantajlarını şöyle tanıtıyor: Bu birlik Almanya ve Batı'yı çeşitli şekillerde etkiliyor. Birincisi; Rusya ve Çin'in ekonomik yaptırımlardan askeri baskıya kadar Batı saldırganlığını püskürtmesini kolaylaştırıyor. Örneğin Moskova’yı, küresel finans sisteminden kopartılma tehdidinden koruyor. Çin'e verdiği doğal gaz arzındaki artış, Rusya'nın Almanya ve AB'ye tedarikine yeni alternatiflerin yolunu açıyor: Sonuç olarak, Berlin ve Brüksel şimdiye kadar Rus gazına neredeyse istisnai olan erişimlerini kaybediyorlar. Her şeyden önce Batılı güçler, potansiyellerini giderek daha fazla birleştiren iki rakiple karşı karşıyalar: Dünya genelinde dengeleri değiştirecek gücü olan yeni bir Mega Doğu Bloğu ortaya çıkıyor. Perspektif olarak, askeri, ekonomik ve en azından coğrafi boyutu ve nüfusu nedeniyle Batı'ya yukarıdan bakabilecek bir Blok.
1936 NAZİ OLİMPİYATLARI’YLA 2022 PEKİN OLİMPİYATLARI PARELELLİĞİ KURAN ‘SOL’ GAZETE
Diğer yorumlar da şöyle:
“Rusya ve Çin'i öncelikle Batı saldırganlığı bir araya getirdi. Ancak çok farklı çıkarlar peşinde oldukları dikkat çekiyor: Örneğin, 'doğal ortak değiller' ve 'çok kutuplu dünyanın küresel güç mücadelelerini destekliyorlar.'
Alman Silahlı Kuvvetlerinin eski baş müfettişi Harald Kujat, kısa bir süre önce şunu ifade etti: Moskova ile müzakerelerde, Ukrayna ihtilafının arka planında, Çin'in daha büyük, daha tehlikeli olması nedeniyle ABD’nin Rusya ile istikrarlı bir ilişki için çaba göstermesi yatıyor. Bu yoldan, Moskova ile Pekin arasına bir kama sokulması amaçlandı. Bu beklentilerin önü ‘Büyük Avrasya Ortaklığı’ ile kesilmiş oldu.”
Rusya ve Çin'e yönelik saldırganlık yeni propaganda biçimleri buluyor. Örneğin, Nazi başkenti Berlin'deki 1936 Olimpiyatları ile Pekin'deki 2022 Kış Olimpiyatları arasında paralellik kuruluyor. Yeşiller paralelindeki Taz gazetesi (Tageszeitung), Uluslararası Olimpiyat Komitesi (IOC) Başkanı Thomas Bach, Çin Devlet Başkanı Xi Jinping ve devlet yetkilileriyle Olimpiyat açılışında çekilen bir fotoğrafa yorum yaparak manşet attı: “Dünya suçluların misafiri oldu.” Bu yorumuyla aslında ağırlıklı bir Batılı yetkili topluluğunun olimpiyatları ziyaret ettiğini kabul ederek hedef almış oldu.
Alman dış politika bülteni GFP’nin değerlendirmesi, Avrasya’nın yükselişi ve Çin-Rusya ortaklığı ile programatik bir açıklamaya kavuştuğunun Batı’da anlaşıldığını ortaya koyuyor. Almanya ve AB içindeki hararetli NATO ve Atlantik tartışmalarını da hesaba katarsak artık Avrasya’nın yükselişi Batı’da da tartışılamaz bir gerçekliktir.
Büyük Avrasya Ortaklığı ilan edildi, Avrupa’da şafak attı.