Çalıntı eser sergiliyorlar
Türkiye, ülkemizden kaçırılan 5 bin yıllık tarihi eser Yıldız Avcısı’nın peşinde koşarken, New York’taki Metropolitan Sanat Müzesi de çalıntı eserlerle gündemde
FATMA BATUKAN BELGE
GEÇEN hafta, Türkiye’nin, ülkemizden kaçırılan 5 bin yıllık kadın heykeli Yıldız Avcısı’nın satışının durdurulması için çabalarından bahsetmiştim. Hatırlanacağı üzere bu idol Christie’s Müzayede Evi tarafından Nisan ayında düzenlenen açık artırmada, 14,5 milyon dolara satılmıştı. Christie’s’in sözcüsü ülkelerin kültürel mülkiyet haklarına büyük saygı duyduklarını ancak bu heykelin son 50 yılda kamusal alanda pek çok kez sergilendiğini söyleyerek kendilerini savunmuştu. İşte sorun da burada zaten; ülkelerin çalınan kültür varlıkları uluslararası yasa ve anlaşmalara rağmen müzayedelerde alıcı buluyor, dünyanın en büyük müzelerinde sergilenebiliyor.
İKİ ÇALINTI DAHA
Türkiye Yıldız Avcısı’nın peşinden koşarken, New York’taki Metropolitan Sanat Müzesi ise başka çalıntı eserlerle gündeme geldi. Yıldız Avcısı’nı da 1966-1993 yılları arasında sergileyen Met, son bir ay içinde iki ayrı çalıntı tarihi eser yüzünden soruşturmayla karşı karşıya kaldı. Şüpheli eserlerden ilki İtalya’dan 1970’lerde kaçırıldığı düşünülen antik bir Yunan vazosuydu. İ.Ö. 360’lara tarihlenen vazo müzenin Yunan ve Roma galerilerinde sergileniyordu. Manhattan Bölge Savcılığı’nın isteği üzerine Met vazoyu teslim etti. Aradan daha bir ay bile geçmemişti ki, gözler bir başka tarihi eser dolayısıyla yine Metropolitan’a çevrildi. Yetkililer bu kez 1980’lerdeki iç savaş sırasında Lübnan’daki bir depodan çalındığı düşünülen bir mermer heykel yüzünden zor durumda kaldı. 2300 yıllık mermer boğa başı da Bölge Savcılığı’na teslim edildi. Müzenin geniş salonlarından savcılığın kanıt odasına yerleşen eserlerin yolculuğu gerçekten ait oldukları ülkelere ulaştıklarında sona erecek. Aslında vazonun çalıntı olduğu 2014 yılında bir fotoğrafının yayınlanması üzerine ortaya çıkmış, İtalyan Kültür Bakanlığı ile temaslar başlamıştı. Ancak Met, vazoyu birkaç ay önce sergiden kaldırmıştı. Yani bir eserin çalıntı olduğunun anlaşılmasından ülkesine teslim edilmesine kadar birkaç yıl geçebiliyor.
ISRARLI TAKİP
Bu yüzden Yıldız Avcısı ve buna benzer durumdaki eserlerimizi ısrarla takip etmemiz gerekiyor. Mesela Lübnan 50 yıldan fazla bir süredir boğa başının çalınması üzerine yurtiçi veya uluslararası herhangi bir adım atmamış. Metropolitan başını ağrıtan vazoyu 1989 yılında Sotheby’s’den 90 bin dolara satın almış. Yetkililer bu vazonun 1997’de tutuklanan İtalyan satıcı Giacomo Medici’nin elinden geçtiğine inanıyor. Mermer boğa başı ise 1996 yılında William ve Lynda Beierwaltes çifti tarafından 1 milyon dolara satın alınmış. 2010’da ise çalıntı eser alıp satmaya olan merakıyla tanınan Michael Steinhardt’a satılmış (Yıldız Avcısı’nı da Christie’s müzayedesine veren o).
KAYNAK VE PAZAR ÜLKELER
Kültür Varlıkları konusunda uluslararası tanınırlığa sahip hukukçu John Henry Merryman, 1986 yılında ülkeleri kültür varlıklarıyla ilişkilerine göre “kaynak ülkeler” ve “pazar ülkeler” olarak sınıflandırmıştı. İtalya, İspanya, Yunanistan gibi ülkeler kaynak, İskandinav ülkeleri ve ABD bu kaynaklardan eser satın alan pazar ülkelerdir. Binlerce yıllık tarihi ve kültürel katmanlarıyla Türkiye de kaynak ülkeler arasında yer alıyor. Ve tabii son yıllarda savaş ve çatışmalar yüzünden eserleri yağmalanan Ortadoğu ülkeleri de önemli bir kaynak. Çalıntı eser alışverişinde müzayede evleri, müzeler ve koleksiyoncuların masumiyetine ne kadar inanabiliriz? Milyonlarca dolar verilen bir eserin çalıntı olduğundan şüphelenmeyecek kadar büyük bir safdillik olabilir mi? Olsa olsa gerçek ortaya çıkana kadar olabildiğince faydalanma çabasıdır.