Canlı yayında sorulardan kaçtı: Akşener’in FETÖ sicili
15 Temmuz darbe gecesi Akşener’le FETÖ’yü kızdırmayacak bir tivit attıklarını belirten İyi Partili Bahşi, önceki gün CNN Türk yayınına katıldı. Ankara Temsilcimiz İsmet Özçelik'in de bulunduğu programda Bahşi soru kabul etmedi, telefonu kapattı. İşte konuşmaktan kaçtığı Akşener'in FETÖ sicili:
Meral Akşener’i Türkiye, Tansu Çiller döneminde tanıdı. O dönemden sonra da gittiği her yerde çıkardığı olaylarla gündem oldu. ABD'nin milli güçleri bölme projesinde Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu ile aynı görevi paylaştı, İyi Parti'den önceki durağı MHP’yi bölerek ayrıldı.
DYP, MHP ve İyi Parti. Her yerde olay her yerde kavga her yerde bölünme! İşte Meral Akşener’in siyasi sicili:
Meral Akşener 1994 yerel seçimlerinde DYP’den İzmit Belediye Başkan adayı oldu. Seçilemedi. 1995 yılında DYP’den Kocaeli, 1999 yılında da İstanbul Milletvekili seçildi. 8 Kasım 1996 - 30 Haziran 1997 arasında İçişleri Bakanlığı yaptı. Bu dönemde FETÖ’cü polisler hızla yükseldi.
3 Kasım 1996’da meşhur Susurluk kazası olduğunda devlet içindeki Gladyo mekanizması gün yüzüne çıktı. Kazadan önce 22 Eylül 1996’da Aydınlık dergisinde yayınlanan MİT raporunda ipuçları kamuoyuna yansıyan, ilişkiler zincirini ortaya koyan kazada, bir emekli Emniyet Müdürü, bir milletvekili ve sahte kimlik taşıyan kanun kaçağı eski bir ülkücü Gladyo tetikçisi hayatını kaybetmişti.
AKŞENER'LE KAÇAN TEMİZLİK FIRSATI
Kaza, Türkiye’de devlet içinde mafya Gladyo yapılanmasının tasfiyesi için bir fırsat ortaya çıkarmıştı. Ama özellikle Emniyet içinde tam tersi oldu. İçişleri Bakanlığı görevine getirilen Meral Akşener'in ilk işlerinden birisi Emniyet’te üst düzey değişiklikler oldu. Önce Emniyet İstihbarat Dairesi Başkanı Emin Arslan görevden alındı. Arslan tecrübeli bir istihbaratçı ve FETÖ konusunda uyanık bir polisti. Emniyet Genel Müdürlüğü’nün atamalarda topladığı Şura’da Fetullahçı polislerin terfisine şerh koymuş ve bunu, Ergenekon operasyonları döneminde bir tertiple tutuklanarak ödemek durumunda kalmıştı. Akşener, dönemin İçişleri Bakanlığı Müsteşarı, Emniyet Genel Müdürü ve diğer yetkililerin itirazlarına rağmen Emin Arslan’ı görevden alarak yerine Bülent Orakoğlu’nu getirdi.
'İKNA EDEMEDİM' SÖZÜ VE KÖZ BAĞI
FETÖ’nün emniyet içindeki A Takımı önce İstihbarat Dairesi’nde daha sonra diğer birimlerde kilit konumlara bu dönemde yükseltildi. O dönemde Akşener’in, bütün itirazlara karşın Orakoğlu’nu görevde tutma çabası akıllarda soru işaretine neden olmuştu. Akşener’in Orakoğlu ısrarında gerekçesi, adresi belli olmayan bir yeri kastederek söylediği “İkna edemedim…” cümlesi, İçişleri Bakanlığı Müsteşarı Teoman Ünüsan’ın Deniz Kuvvetleri Askeri Mahkemesi’ndeki ifadesinde geçer. FETÖ’nün tertiplerine maruz kalan Emniyetçilerin belirttikleri bir bilgi, tam da bu soru işaretini aydınlatmaya yarıyor: “Akşener ile o dönemde FETÖ’nün Emniyet İmamı olan Kemalettin Özdemir arasında çok yakın ilişkiler vardı.”
YASADIŞI DİNLEME VE TAKİP
O dönemi yaşayan polis şefleri dikkat çekici başka bir bilgi veriyor: “Bu yıllar, FETÖ’nün Ergenekon vb. tertiplerinde bütün yönleriyle ortaya çıkan yasadışı dinleme, düzmece belge yerleştirme gibi tertip faaliyetlerinin esas başladığı dönemdi.”
FETÖ sırtını Akşener’e dayayarak paralel devlet yapılanmasını örgütlemeye başlamıştı. Örgütün hedef aldığı milletvekili, gazeteci, bürokratlar dinleniyordu. Bu mekanizmanın başında da Akşener vardı. Meral Akşener, 17 Aralık 1998’de bir basın toplantısı yaparak, eski Devlet Bakanı Güneş Taner, Yargıtay üyesi Ahmet Köksal ile Doğan Holding yöneticilerinin arasında geçtiği öne sürülen telefon konuşmalarının yer aldığı bir ses kasetini açıkladı. Dört ayrı telefon konuşmasını içeren ses bandının kaydedilmesi, hazırlanması ve kamuoyuna açıklanması ve Akşener'in açıklaması, yasadışı faaliyetin ulaştığı boyutları ve yapılan işteki pervasızlığı ortaya koydu.
MESUT YILMAZ: DEVLETE SAVAŞ AÇTI
Başbakan Mesut Yılmaz, Milliyet gazetesi yazarı Fikret Bila’ya 2 Temmuz 1997 tarihinde yaptığı açıklamada, Akşener'in rolünü adeta özetledi: “Devlete savaş açtı.”
Yılmaz şunları söyledi: “Refahyol’un bırakın uyumlu çalışmasını, devletle neredeyse savaşa tutuşmuşlar. Emniyet Genel Müdürlüğü, Genelkurmay’ı izleyip istihbarat topluyor. Bunun için özel birim kuruyor. Böyle şey olur mu? Sayın Demirel, hükümetimi onaylarken bu konuda beni uyardı. ‘Bakın devlet ne hale gelmiş?’ dedi. Sayın Genelkurmay Başkanı da bu konuda Başbakanlığa yazı yazmış. Ama 20 gün cevap alamayınca, Emniyet Genel Müdürlüğü’ne yazı göndermek zorunda kalmış. Bu işin başında görünen ve Amerika’ya atanan Bülent Orakoğlu’nu İçişleri Bakanı hemen geri çağırdı. Ya hemen geri gelecek ya da oraya iltica edecek. Devlette böyle iş görülmemiştir.” (Milliyet, 3 Temmuz 1997.)
28 ŞUBAT DÖNEMİ
Mesut Yılmaz’ın bahsettiği olay, 28 Haziran 1996- 30 Haziran 1997 tarihleri arasında görev yapan Refahyol Hükümeti döneminde oldu. Bu dönemde Başbakanlığı Refah Partisi Genel Başkanı Necmettin Erbakan yaparken, hükümet ortağı Doğru Yol Partisi Genel Başkanı Tansu Çiller de Başbakan Yardımcılığı yaptı. O dönem Susurluk kazasıyla Çiller Özel Örgütünü açığa çıkardı.
Milli Güvenlik Kurulu’nda bu tür faaliyetler gündeme geldi. Özellikle yükselen “Batı destekli irtica”yani FETÖ'nün ezilmesi için Devrim Kanunları hatırlatıldı. Devlet ve TSK içindeki FETÖ'cülerin temizlenmesi istendi. İşte bu kararlılık, 28 Şubat 1997 MGK toplantısında gösterildi ve kanunun verdiği yetkiyle mücadele kararları alındı. Hükümet, 28 Şubat Kararlarını onayladı. Uygulayacağını da açıkladı. Ancak sürüncemeye bıraktı. Hükümet protokolü gereği Erbakan 30 Haziran 1997 günü görevini bırakarak Çiller’e devretmek istedi. Cumhurbaşkanı Demirel kamuoyunda oluşan tepkiyi de göz önüne alarak bunu kabul etmedi. Görevi Mesut Yılmaz’a verdi.
SARMUSAK OLAYI
İşte bu gerginlik günlerinde Emniyet içinde örgütlenen FETÖ’cüler, İçişleri Bakanı Meral Akşener’den de destek alarak harekete geçti. Orduyu dinlemeye ve aleyhte yayınlar yapmaya başladı. Bunu öyle ileriye götürdü ki Deniz Kuvvetlerinde askerliğini Deniz Onbaşı olarak yapan polis memuru Kadir Sarmusak gizli belgeleri Emniyet’e sızdırdığı gerekçesiyle tutuklandı ve yargılandı. Bunun açığa çıkması büyük olay oldu.
Bu faaliyetin içinde Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı Bülent Orakoğlu’nun da bulunduğu ileri sürüldü. Görevden alındı ve yargılandı. Mamak cezaevine atıldı. 56 gün cezaevinde kaldı.
'BÜTÜN CEMAAT TARİKAT ÖNDERLERİNİ BİREBİR TANIRIM'
FOX TV'de Çalar Saat Programına katılan Akşener Doğru Yol Partisi (DYP) döneminde görevinin tarikat cemaatlerle temas olduğunu söyledi: “Hiçbir cemaatin tarikatın üyesi değilim. Ama ben bu ülkenin bir dindar kulu olarak ve DYP döneminde özellikle DYP'nin cemaat ve tarikatlarla olan kurumsal iletişimini kuran kişi olduğum için ben Türkiye'nin bütün dini kanaat önderlerini birebir tanırım. Hepsini de tanırım.”
FETÖ'NÜN TÜRKÇE OLİMPİYATLARINDA
4. Uluslararası Türkçe Olimpiyatlarının final gecesine katılan Akşener burada konuşma da yapmıştı:
“Programın başından beri izliyorum. Her din, her renk, her dilden çocuklarımız vardı. Sizin alkışlarınızı, coşkunuzu dinledim. Ve Sayın Fetullah Gülen'in kendisine söylenen bir söze verdiği cevabı hatırladım. Amerika'da Afrika kökenli Müslümanlar Türkiye'ye geldikleri zaman bu hizmetin değerli mensupları tarafından ağırlandıklarında Amerika'da sayın Gülen'le bir araya geliklerinde bir söz söylüyorlarmış. Diyorlar ki dünyanın her tarafından Müslüman ülkelere gittik ağırlandık. Ama hep farklı olduğumuzu, düşündük öyle davranıldı. Bir tek sizin arkadaşlarınız öyle davranmadı. Sayın Gülen'in de cevabı biz renk körüyüz.”
MHP'Yİ BÖLDÜ, ALTILI MASA’YA KATILDI
2001 yılında MHP’ye geçti. 2007 yılı seçimlerinde İstanbul Milletvekili olarak Meclis’e girdi. 2004 yılında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı oldu. Kazanamadı. Haziran 2015’te tekrar vekil seçildi. Kasım 2015 seçimlerinde ise vekil adayı yapılmadı. MHP’nin az oy almasını bahane ederek Bahçeli’ye karşı kazan kaldırdı. Olaylı kongre girişiminden sonra 8 Eylül 2016 tarihinde partiden ihraç edildi. Buna itiraz etti. 2016 darbe girişiminin bastırılmasının ardından harekete geçerek Bahçeli’ye bayrak açtı. MHP’yi böldü. MHP'deki muhaliflerin içinden birden sıyrılarak genel başkanlığını dayattı. Bir süre sonra kendisiyle birlikte hareket edenleri tasfiye ederek İyi Parti'ye hakim oldu. ABD ve Batı’ya göz kırpan siyasetler izlemeye başladı. CHP’nin desteğiyle Meclis'te grup kurdu.
Altılı Masa’da yer aldı. Biden’ın “kilit partisi” HDP'ye göz kırptı. HDP’yi yumuşatarak tabana kabul ettirmeye çalıştı.
Akşener’in darbe sonrası yaptığı bir konuşmada “Bunlar zenginleri çıkardı, Mehmetçik hapiste, garip gurabe, çaycı çorbacı hapiste.” sözleri 15 Temmuz sonrası darbeden dolayı içeriye atılanlara destek olarak nitelendirildi. Benzer sözleri Altılı Masa ortağı Kılıçdaroğlu da sık sık gündeme getirdi.
ÇİN’E KARŞI ABD MÜTTEFİKİ
Meral Akşener’in önemli bir vazifesi de Çin düşmanlığı. Erdoğan’ın ve Bahçeli’nin titiz davrandığı Çin ilişkilerini bozacak “Uygur” konusunu dilinden düşürmüyor. Yükselen Çin’e karşı ABD siyasetini Türkiye’de en hararetli sürdüren siyasetçi. Bu konuda MHP lideri Bahçeli bile son derece temkinli ve “Uygurlara baskı yapıldığı yalanını ABD yürütüyor. Bu oyuna gelmeyiz” diyor... Akşener Uygur ayrılıkçılarını Meclis kürsüsünden konuşturuyor. Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek açıklamalarında sık sık oynanan oyuna dikkat çekerek Akşener’i de uyarmış ve “Bu dil Türkiye’nin dili değil” demişti.
‘BAKANLIĞINI GÜLEN İSTEDİ’
FETÖ'nün bir dönem en etkili isimlerinden olan ve daha örgütü deşifre eden Nurettin Veren, Akşener'le ilgili önemli bir açıklama yapmıştı. CNN Türk yayınına katılan Veren, Akşener'in ıslak imzalı mektubu göstererek şunları söyledi: “Tansu Çiller zamanında Meral Akşener'in bakan olması için, Işılay Saygın'ın -milletvekilydi 15 sene ama hiç milletvekili olmadı- ve Ufuk Söylemez'in bakan olması için ben rica ettim Hoca'nın şeyiyle... Belki o (Akşener) bilmiyor olabilir.Fakat ona şunu sormak lazım milletvekili olmadığı halde pat diye nasıl bakan oldu? Orada (mektupta) Benim şeyimle ilgili göstermiş olduğunuz yakın destek ve ilginize teşekkür ederim diyor. Ben Nuurettin Veren olarak bir şeyin başındayım. Teşekkür adres,i de Samanyolu Televizyonu adresi. O gün 93-95 yıllarında arkasında cemaatin desteği vardı.”
ZİYARET İTİRAFI
İyi Parti lideri Meral Akşener, Fetullah Gülen'i İçişleri Bakanı iken Altunizade’deki evinde ziyaret ettiğini de şu sözlerle itiraf etmişti: “Ben Fetullah Gülen’i İçişleri Bakanı iken (...) Altunizade’deki evde ziyarette gördüm."
1990’lardan sonra Gülen’e yakınlığı sayesinde DYP içine yerleştirildiği iddia edildi. Bu yıllarda Sapanca ve Kocaeli’de etkili isimleri “Cemaat”e götürdüğü belirtiliyor.