22 Kasım 2024 Cuma
İstanbul 17°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

‘Cazın Milli Takımı’destek bekliyor

Caz müzisyeni ve konservatuvar hocası Aycan Teztel, Türkiye’de caz müziğin usta isimlerinden. Teztel’in kurucusu olduğu ve ‘Cazın Milli Takımı’ olarak anılan İstanbul Superband’e büyüteci tuttuk

‘Cazın Milli Takımı’destek bekliyor
A+ A-

ALİ ULUSOY

“İstanbul Superband” isimli orkestra ile Ocak ayında unutulmaz bir konsere imza atan trombon sanatçısı Aycan Teztel, 50 yıllık müzik birikimiyle projeler geliştiriyor. Yurt dışındaki başarılarının ardından Türkiye’de yıllarca öğrenci yetiştiren Teztel, kurucusu olduğu orkestralarla ve albüm çalışmalarıyla Türkiye’de caz müzik dünyasına damga vuran isimlerden biri oldu. Usta müzisyen Teztel ile müzik ve müzik eğitimi üzerine konuştuk. Konservatuvar eğitimine ilişkin önemli püf noktalarını veren Teztel, şefliğini yaptığı İstanbul Superband’de yer alan müzisyenler gibi nice yeteneklerin hak ettikleri yerleri bulmasını istediğini söyledi.

1970 yılında İstanbul Belediye Konservatuvarı’nın yatılı kısmında başladığı trombon ve piyano eğitiminin üzerine Hollanda'daki Rotterdam Konservatuarı'na kabul edilen Aycan Teztel, Rotterdam Filarmoni Orkestrası birinci tromboncusu Gerard Velthuijsen ile beş yıl çalıştı. 1985 yılında Mimar Sinan ve İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarlarında öğretmenliğe başlayan Teztel, 1989 yılında ABD’de Boston Üniversitesi trombon yüksek lisans programını “Director’s Award” ödülü ile kazandı. Birçok usta isim ile çalışan ve konserler veren Teztel, İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarında Caz Anasanat Dalının kurulmasına ve lisans seviyesinde caz eğitiminin başlamasına öncülük etti. Aycan Teztel’in 2002’de ülkemizin en iyi caz trompetçilerinden biri olan Şenova Ülker ile birlikte kurdukları İstanbul Superband, “Cazın Milli Takımı” adıyla anıldı. Türkiye’nin en iyi caz müzisyenlerinin yer aldığı orkestra, Türkiye’deki kuruluşlar tarafından sahiplenilmeyi bekliyor.

Aydınlık’ın sorularını yanıtlayan Teztel, üniversitede kurulmasına öncülük ettiği caz bölümünü, konservatuvar eğitiminin püf noktalarını ve projelerini anlattı.

‘Cazın Milli Takımı’destek bekliyor - Resim : 1

‘KLASİK VE CAZIN ORTAK YÖNLERİ VAR’

  • Hem klasik müzik hem de caz müziği icrâ eden bir müzisyensiniz ve konservatuvarda da eğitimini veriyorsunuz. İki müzik dalına da hâkim olmak büyük bir zenginlik. Bu müziklerin birbirini besleyen yönleri var mı?

Klasik müziğe hâkim olmak, armonik hâkimiyet açısından caz icrâcılığında önemli; zira cazın armonik yapısı, temelinde Klasik Batı Müziği armonisinden yola çıkıyor. Yıllarca klasik müzik icra etmiş olmak, ayrıca enstrümandaki tını oluşturma, netlik, nüans ve renk gibi birçok icra özelliği konusuna katkı sağlıyor. Keith Jarrett, Herbie Hancock, Chick Corea gibi birçok büyük caz icracısı, klasik batı müziği çalışmış olan ve zaman zaman icra da eden sanatçılar. Bu konuya en güzel örneklerden biri, dünyanın gelmiş geçmiş en büyük basçılarından biri olarak kabul edilen Jaco Pastorius’un, Weather Report’un Havona isimli parçasındaki solosunda kullandığı Stravinsky’nin Bahar Ayini’nden bir kesit… Jaco’nun da klasik batı müziğine hâkim olduğunu bu örnekle görebiliyoruz. Bildiğiniz gibi klasik müziğin son derece zengin ve kapsamlı bir yapısı var. Bu da hangi alanda icra yaparsa yapsın, müzisyenin birçok açıdan ufkunu geliştiren; armonik ve melodik açıdan bütünlük, derinlik ve anlatım öğelerini zenginleştiren bir unsur. Eminim benim de beste ve sololarımda, 50 yıllık klasik batı müziği geçmişimin etkileri görülebilir.

Her ne kadar bu uygulama sonraki dönemlerde yerini yazılı kadanslara bıraksa da, Mozart gibi klasik dönem bestecilerinin konçertolarında kadanslar icracının doğaçlamasına bırakılmıştı… Caz müziğinin ortaya çıkışı mutlaka ki çok daha sonraki yüzyıllarda; ancak doğaçlama aslında klasik müziğin de her zaman içinde var olan bir olgu… Caz öğeleri; Ravel, Gershwin ve birçok başka klasik batı bestecisinin yaratılarında yer almış.

‘TÜRK CAZ MÜZİĞİ’ HAK ETTİĞİ YERİ ALMALI

  • İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarında caz bölümünün açılmasında öncü oldunuz. Bu yeni açılan bölümün hedefleri nelerdir?

Klasik Batı Müziği alanında eğitim veren birçok köklü konservatuvarımız varken, cazın eğitimi yıllardır usta-çırak yöntemiyle, ya da cazcıların yurt dışında eğitim almalarıyla mümkün oluyordu. Ülkemizde caz müziğinin akademik bir ortama taşınması, son yıllarda farklı kurumların girişimiyle ortaya çıktı. Bizim İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarında caz anasanat dalı açmamızın en büyük hedefleri; donanımlı bir eğitmen kadrosu yoluyla akademik düzlemde cazın eğitimini verebilmek, ülkemizde caz müziğinin gelişimine katkıda bulunabilmek ve bu alanda yetkin öğretim üyeleri yetiştirebilmektir.

Türkiye’de Dünya çapında caz müzisyenleri var. Ayrıca son derece üretken, yetenekli, virtüöz olarak bahsedebileceğim genç müzisyenler de yetişmekte… İleride ”Türk Caz Müziği” olarak isimlendirilebilecek, içinde bizim ülkemizin değerlerini, lezzetlerini taşıyan ezgiler, ritmler zenginlikler ile evrensel bir Caz Müziği stilinin dünya müziğinde hak ettiği yeri almasını da ümit ediyorum.

‘Cazın Milli Takımı’destek bekliyor - Resim : 2

‘EĞİTİMDE İLK HEDEFİM MÜZİĞİ SEVMELERİNİ SAĞLAMAKTIR’

  • Öğrencileriniz tarafından çok sevilen ve sayılan bir öğretmensiniz. Birçok başarılı öğrenci yetiştirdiniz. Konservatuvar eğitiminde, öğrenciyi başarıya götüren yolun anahtarları nelerdir?

Öğretmenliği isteyerek, severek yapıyorum; bir başarı varsa öncelikle buradan geliyordur. Türkiye, Avrupa ve Amerika’daki konservatuvarlarda aldığım müzik eğitimi, 52 yıllık müzik deneyimim ve birikimimi öğrencilerimle paylaşmak beni çok mutlu ediyor. Öğretmenlikte sanırım en önemli şey mesleğine, öğrencine sevgi ve saygıdır. Tabi ki öğrenciyi tanıma, anlayış, psikolojik bilgiler ve sabır da önemli faktörleri oluşturmakta… Düzen ve devamlılık da diğer bir konu: Yaklaşık 36 yıldır öğretmenlik yapıyorum; eğitim hayatımda derse gidemediğim gün sayısı 3-4 günü bulmaz. Eğitimde ilk hedefim, öğrencilerimin enstrümanı ve müziği sevmelerini sağlamak, dürüst, sevgi dolu birer birey olmalarına katkıda bulunabilmektir.

Bildiğiniz gibi müzisyenlik ruhu, zerafet, incelik, saf ve temiz bir duygu birikimi gerektirmektedir. Şöyle bir baktığımda mezunlarımın çoğunun içinde idealizim var, bu beni çok sevindiren diğer bir ayrıntı. Enstrümanlarını düzenli çalışıp ilerlemeye devam ediyorlar. Onların konserlerini, CD’lerini dinlemek bana ayrıca mutluluk veriyor. Birinden kıymetli, çok başarılı 30’a yakın mezunum var. Çoğunluğu klasik batı müziği alanında, bir kısmı da caz alanında önemli başarılara imza atıyor. Yurt içi ve yurt dışında çalıştıkları orkestralarda çalıyorlar. Onların başarılarını gözlemliyor, merakla takip ediyorum. Kendilerinden övgüyle bahsediliyor olmalarını duymak bir öğretmen için güzel bir duygu. 10 yaşında tanıştığım, öğretmenliğini yaptığım öğrencimle ileride aynı sahneyi paylaşıp, bir meslektaş olarak birlikte müzik yapabilmek ise tarif edilemeyecek bir his…

Verimli, istekli ve düzenli çalışmak, yeteneğe sığınmamak, bir önceki performansını ilerletmeye ve geçmeye çalışarak kendisiyle yarışmak, büyük bir sabırla becerilerini en iyi noktalara getirmek, aynı mesleği yapan dünyaca ünlü meslektaşlarını takip edip, evrensel müzikte aynı seviyelere gelebilmek için çaba sarfetmek, eksiklerini gidermek, bir öğrencinin başarısı yolunda önemli unsurlar… Ayrıca sadece notaları çalmak değil, bu notaları müzikal ifadeye, anlatıma dönüştürme, öncelikli yaklaşım olmalıdır.

‘DİJİTAL PLATFORMLAR İMKAN SAĞLIYOR’

  • Kendi beste ve düzenlemelerinizin yer aldığı “After a Dream” albümünüz 2019'da dinleyiciyle buluştu. Albümle ilgili nasıl geri dönüşler oldu?

Öncelikle bu projemde benimle olan, büyük bir istek ve özveriyle çalışan müzisyen arkadaşlarım, Şenova Ülker, Volkan Öktem, Batu Şallıel, Gökay Gökşen, Burak Dursun, Ercüment Ateş, Erdem Sökmen, Okan Ersan, Gülden Teztel  ve Mehmet Akatay’a tekrar teşekkür ederim.

Müziğin dijital platformlara taşınması, müziğinize dünyanın her noktasından ulaşılabilmesine imkan sağladı. Büyük bir reklam, tanıtım olmamasına rağmen, 60-70 ülkede dinlendiğini gözlemledim. Yurt içi ve yurt dışından övgü dolu mesajlar, mail’ler, tebrikler aldım. Özellikle beni en çok etkileyen ise senelerdir yurt dışından hayranlıkla takip ettiğim müzisyenlerden bazılarının, beni bulup albümümü dinleyip, bana harika mesajlar atması oldu.

‘Cazın Milli Takımı’destek bekliyor - Resim : 3

BİR KURULUŞ BU ORKESTRAYA KUCAK AÇMALI

  • Istanbul Superband'den bahsedelim. "Cazın milli takımı" olarak adlandırılan bu orkestrayı görmek istediğiniz yer neresidir?

Superband gerçekten çok çok yetenekli, özel müzisyenlerin birlikte olduğu güzel bir oluşum. Şimdiye kadar Natalie Cole, Dianne Reeves, Kurt Elling gibi Grammy ödüllü dev sanatçılara festivallerde veya büyük konserlerde eşlik etmiş bir tecrübeye sahip. Superband’in Almanya’daki “WDR big band”, Hollanda’daki “Metropol Orkest” gibi güçlü bir yapıda kurumlaşması, her ay en az bir konser verebilmesi en büyük idealim.

Böyle bir gruba kucak açacak, sahiplenecek bir TV kanalının, bir büyük şirketin, bir bankanın veya bir özel kuruluşun destek olmasını arzu ediyorum. Bu pırıl pırıl müzisyenlerin gururla ülkemizin Caz Müziğinin seviyesini çok yukarılara taşıyabilecekleri inancındayım.

  • Ülkemizde müzisyenlerin sorunlarına ilişkin nasıl çözümler üretilebilir?

Sanırım Almanya’daki gibi güçlü bir Müzisyenler Sendikasının kurulması, müzisyenlerin sigortalı bir sistemde çalışması, özellikle günlük performanslarla geçimini sağlayan, kadrolu olmayan müzisyenler için çözüm olabilir inancındayım.

  • Geriye dönüp baktığınızda müzikte "şunu da yapmalıydım" dediğiniz bir şey var mı?

Hayallerimin çoğunu gerçekleştirdim diyebilirim, ama gençken şimdiki beynim olsaydı daha iyi şeyler yapabilirdim. Yaratıcılığım ve üretimim daha fazla olabilirdi. 

  • Görünürde yeni projeleriniz var mı?

After a Dream isimli albüm çalışmamdaki geri dönüşlerin iyi olması, bana sevinç verdiği gibi, doping etkisi de yarattı. Pandemi döneminde eve kapanıp beste üretimine ağırlık verdim. 2020-2022 arasında yakın zamanda kaybettiğimiz yakın arkadaşım, sevgili Levent Altındağ için bestelediğim Mr. Levo’yu kaydettik, aynı parçayı daha sonra İsviçre’den ünlü bir Solist Daniela Simmons seslendirdi. Daha sonra Captain Swing The Dark Side, Corvino, Green Jackets, Suçlama Beni, The Bosphorus, Serenat, Carpe Diem, Time Flies gibi 12 yeni beste ile tekli projelerim dijital platformlarda yayınlandı. Şimdi iki yeni bestemin kayıtlarını yapıyoruz. Kısmetse birkaç ay içerisinde onları da tamamlayıp yeni bir albüm yapacağım.

Son Dakika Haberleri Caz Aycan Teztel Cazın Milli Takımı