Çelik sektörüne engelleme arttı
Türk çelik sektörü Batı'dan ihracat, Doğu'dan ise ithalat kıskacı altında. Çin ve diğer ucuz üretim yapabilen ülkeler dampinli mallarla pazara nüfuz ederken, Batı devletleri Türk üreticilere set çekiyor. Yetmiyor bir de Rusya yaptırımlarına uymaya zorluyor
Dünyanın önde gelen çelik üreticileri İstanbul'da buluştu. Uzun çelik piyasası konferansı IREPAS Toplantısı’nın 89’uncusu Çelik İhracatçıları Birliği (ÇİB) iş birliği ile düzenlendi. Biz de bu konferansı yerinde takip ettik.
Çelik İhracatçıları Birliği (ÇİB) Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Aslan ve ÇİB Başkan Yardımcısı Uğur Dalbeler'e sektördeki gelişmelere ilişkin sorular yönelttik. Türkiye'nin çelik ihracatında son dönemde sert düşüş yaşanıyor. Bunun bir nedeni küreseldeki durgunluk. Bir başka neden enerji maliyetleri yüzünden Türk çelik sektörünün rekabet gücünün zayıflamış olması. Üçüncü neden ise ülkelerin korumacılık eğilimleri.
AVRUPA KOTA KOYDU ABD DUVAR ÇEKTİ
ÇİB yöneticileri ise yaptığımız sohbette çelik piyasası ve ihracatına yönelik bilgileri sizlere aktaracağız. Ancak öncelikle ihracatın düşmesine neden olan korumacılık eğilimlerine değinmekte fayda var. "Bizim özellikle sıkıntı yaşadığımız ve son beş yıldır Batı tarafında başlayan, dünyadaki korumacı politikaların gittikçe yaygınlaşıyor olması. Özellikle Amerika'da ve Avrupa'da Türkiye'ye karşı alınmış ciddi ticari önlemler var.” diyen ÇİB Başkanı Adnan Aslan, şu bilgileri verdi:
“Öncelikle Amerikalılar çelik ithalatına vergi koymaya başladılar ki Amerika pazarı Türkiye'nin toplam çelik ihracatının yüzde 10'unu temsil etmekteydi. Halbuki aynı Amerika, daha sonraki yıllarda Japonya gibi, Avrupa gibi, Brezilya gibi ülkelere muafiyet tanıdı ama maalesef Türkiye’ye hâlâ aynı korumacı sistem uygulanmaya devam ediyor. Avrupalılar da bir kota sistemi getirdiler. Türkiye maalesef bu kota sisteminden dolayı da negatif etkilenmiş durumda. Bizim mutlaka hem Amerika'da hem AKÇT'den (Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu) dolayı Avrupa nezdinde bu ticari önlemlerin sonlandırılmasına yönelik birtakım girişimlerimizi sürdürmemiz gerekiyor."
DTÖ ÇALIŞAMAZ HALE GETİRİLDİ
Çelik sektörünün Batı cephesinde karşılaştığı sorunlar sadece bununla da sınırlı değil. Ukrayna krizi yüzünden Batı'nın Rusya'ya yönelik yaptırımları da sektörü vuran bir etken. Konferansta konuştuğumuz sektör temsilcilerinin aktardığına göre, Avrupalılar “Yaptırıma tabi olmayan şirketler var onlardan ürün alabilirsin ama bize satamazsın” diyor.
Sektör Rusya'dan 500 dolara aldığı kütüğü başka ülkelerden alında 550 dolara geliyor. Bu da maliyeti artırdığı için rekabetin yoğun olduğu sektörde Türk ihracatçıların pazar kaybetmesine neden oluyor. Yani Batı bir yandan kendi pazarlarını korurken diğer yandan da Rusya yaptırımlarını bahane ederek Türkiye'nin ağır sanayisinin omurgası olan çelik sektörüne darbe vuruyor. ABD beş sene önce “Ulusal güvenliğimi tehlikede görüyorum” diyerek ithal çeliğe vergi koydu. ABD, Rusya ve ulusal güvenliği bahane ederek korumacılık yapıyor. Avrupa tarafı karbonsuzlaşma adı altında çelik sektörünü sübvanse ediyor. Türkiye haksız rekabete karşı Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) bünyesinde dava açtı. Fakat hakim atamaları yapılmadığı için mekanizma tıkandı.
İTHALATA TESLİM OLUYORUZ
Batı'nın “İmalat tarafımı güçlü tutman lazım. Çünkü onu yaparsam hepsini yaparım.” şeklinde bakmaya başladığını belirten çelik sektörü temsilcilerinin Türkiye'nin ise “Ucuza gelsin de nereden gelirse gelsin” mantığında olduğunu belirttiler. Avrupa'nın Çin menşeli elektrikli araçlara damping soruşturması açtığını anımsatan sektör temsilcileri, şu mesajları verdi:
“Bütün dünya üretimini korumaya odaklandı. Bizde ithalat lobisi ihracat lobisinden daha güçlü kapılar ardına kadar açık. Çin kaynaklı ithalatta patlama var. Mısır bile bize ürün ihraç etti orada asgari ücret 100 doların altında. Çin'de zaten çoğu devletin adamı; maliyetle fiyatla alakası yok üretimi kolluyor. ABD çelik endüstrisi ilave 100 milyar dolarlık sermaye biriktirdi. Şimdi onu sektörün yenilenmesine harcıyorlar. Hiç destek almadan yenilenebilir enerjiye yatırım yapıyoruz. 2027-2028'de çelik üreticileri enerji ihtiyaçlarını yenilenebilirden sağlar hale gelecek. İngiltere, Galler'de üretim yapan Hintli firmaya 500 milyon pound destek verdi. Hine işini Baltık ülkeleri başlattı.”
İHRACATTAKİ KAYIP 7 MİLYAR DOLAR
Çelik sektörünün ihracat tutarı 2021 yılında 22 milyar doları aşmıştı. ÇİB Başkanı Adnan Aslan'ın aktardığına göre ihracat bu yıl 15 milyar dolara kadar düşecek. Emtia fiyatlarının gerilemesi bu düşüşte bir miktar etkili olsa da düşüşün temel nedeni miktar bazında ihracatın küçülmesi. Aslan, inşaat çeliğinde ton bazında yüzde 58 düşüş olduğu bilgisini paylaştı.
“Yılda artık 5.5 milyon ton inşaat çeliği ihraç etme durumu olmayacak. Yarı mamül de düşecek.” diyen Aslan'a 2028 yılı sonunda hedeflenen 400 milyar dolarlık ihracatın yol haritası için çelik sektöründen ne kadar katkı geleceğini sorduğumuzda, “Çalışmaları yapıyoruz. Miktar olarak ton başına değerimiz artacak. Çünkü katma değerli ürünlere yöneliş var. Fiyatlar da böyle kalmayabilir.” bilgisini verdi. Sektör yüzde 50 kapasite ile çalışsa bile istihdamda düşüş olmayacağını kaydeden Aslan, “O personeli bir daha ikame edemiyorsun. Üretimdeki personeli çıkartamıyoruz. Yetişmiş personel bir daha bulunamıyor.” ifadelerini kullandı.
ENERJİDE DÜŞÜŞ DURDU
ÇİB Başkan Yardımcısı Uğur Dalbeler de seçimden sonra piyasanın durgunlaştığına dikkat çekerek, şunları söyledi:
“Üretimleri azalttık. Tesisler yüzde 60'larda çalışıyor. Bu sebeplerden dolayı 2026'ya kadar ihracat durgunlaşacak. Enerji tarafında ciddi maliyet artışı ile karşı karşıya kaldık. Günlük referans fiyat ortalaması düşmeye başladı. Ama bir noktaya geldi artık düşürmüyorlar. Devlet o sayede konuta verdiği tarifeyi ucuz tutabiliyor. Bizde maliyet konuta göre 2 misli. Çelik sektöründe yatırım için en 1.5 milyar dolar harcama, en az 500 milyon dolar da sermaye lazım. Bizde fonlara ulaşım imkansız halde. Avrupa ise 'çelik yatırımı yapacağım' diyene teşvik veriyor.”
ABD HEYETLERİ TEHDİT ETMEK İÇİN GELİYOR
Yılda iki kez yapılan organizasyonun 40. yılında 20 ülkeden 60'tan fazla çelik üreticisinin katılımı ile toplamda 750'nin üzerinde sayıda katılımcı İstanbul'da buluştu. Burada konuştuğumuz çelik sektörü temsilcileri Rusya yaptırımları bahane edilerek Türk üreticiler üzerinde kurulan baskıdan şikayet ettiler. Sektör temsilcilerinin bu konuda verdiği bilgiler özetle şöyle oldu:
“Rusya yaptırımları sonrası heyetler geldi gitti. ABD'nin sadece 30 ülkede bulunan Hazine Ateşesi gelip Türk üreticilere “Rusya'ya iş yapıyor musunuz?” diye sordu. Diyoruz ki; 'Biz sizi bombalamadık, dünya savaşına girmedik, 50'den beri sizle iş yapıyoruz, Kore'de beraberdik. Geliyorsunuz Rusya ile iş yapmayın diyorsunuz. Ama bize gelince vergi koyuyorsunuz, Japonya'yı muaf tutuyorsunuz.'
ABD Hazine Bakan Yardımcıları geldi. Ekimde yine bir heyet geliyor. 'Türkiye'de bir şirket komşu ile işi var. Biz bir iki sene iş yapmadık diyelim bize yüz milyonlarca dolara mal olur.' dediğimiz cevap vermiyorlar. Bizi tehdit etmek üzere geliyor. Madem öyle de ki; Rusya ile iş yapmayan şirketleri ben de vergiden muaf tutuyorum. 'O ayrı konu' diyorlar. Gelen hanımın işi Türkiye'deki şirketleri uyarmak. 'Buraya gönderdiğin çelik içinde Rusya menşeili bir içerik olmayacak.' diyorlar ama Avrupa'nın kendisi doğrudan Rusya'dan ürün alıyor. Şirket, 'Bu mala erişimim zor Rusya'dan alırsam şu kadar, dışarıdan alırsam şu kadar' diyor, Avrupa resmi izin veriyor. Bunlara uymadık diyelim; ABD devleti gelip üç sene beş sene sonra dolar bazlı havale yaptığında Rusya ile daha önce iş yapmışsın diyerek onu dondurabiliyor. Küreselde bir işin yoksa başka ama varsa seni sıkıntıya sokabilir.”