22 Kasım 2024 Cuma
İstanbul
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Kız kardeşinin anılarıyla Cemal Süreya

Süreya ‘Bir doğum günüm yoktur benim’ dediği halde, 10 Ağustos, 4 Mart'ta ve 28 Temmuz olmak üzere üç doğum günü tarihi dile getiriliyor. Kız kardeşi Perihan Bakır bu duruma açıklık getirdi.

Cemal Süreya’nın doğum günü tartışması: Son noktayı kız kardeşi koydu
Cemal-Süreya’nın kız kardeşi ağabeyine yöneltilen eleştirileri yanıtladı. Cemal Süreya’nın ruhunu incitmeyin.

Cemal Süreya, ilkokula başlamadan önce okumayı, yazmayı, matematiği ve resim yapmayı büyük amcası Memo'dan öğrenir. 3. sınıfın ilk dönemini bitirdikten sonra sürgün edildikleri Bilecik’e zorunlu olarak gider ve bir ilkokula kayıt olur. Bilecik’te, "Kürt damarı tuttu", "Sümüklü Kürt", "Kürt Cemo" olarak etiketlenir. Üvey annesi Esma Hanım'dan kaçmak için parasız yatılı sınavına girer ve sınavı kazanır. Bundan sonra bütün eğitim hayatı yatılıda geçer. “Ömrümce parasız yatılı okudum. Ben oradan, o evden kaçtım, ama kardeşlerimin derdi hep içimdeydi" diyerek o günleri anlatır.

YEMEĞİNDE CAM KIRIKLARI

“Küçük kalbimdeki kuş öle” diye yazan Süreya, üvey anneye mahkûm olmuştu. Kız kardeşlerine ve ona sürekli dayak atan üvey anne Esma Hanım, bir keresinde onu zehirlemeye kalkışmıştı. Yemeğine cam kırıkları karıştırdığı da birçok kişi tarafından bilinir.

Ailesi, 1938 yılında Dersim harekâtı sırasında amcası Memo'nun valiyle takışması sebebiyle Dersim İsyanı sonrası bölgeden sürülünce Bilecik'e yerleşir. Cemal Süreya günlük türündeki kitabı Günler’de sürgün gününü şöyle anlatır; "Bizi bir kamyona doldurdular. Tüfekli iki erin nezaretinde. Sonra o iki erle yük vagonuna doldurdular. Günlerce yolculuktan sonra bir köye attılar. Tarih öncesi köpekler havlıyordu. Aklımdan hiç çıkmaz o yolculuk, o havlamalar, polisler."

DOĞUM TARİHİ YOK

Cemal Süreya'nın bir doğum günü tarihi yok. Refik Durbaş; Kehanet 1985 adlı şiirinde şöyle yazacaktı; “Lokman şair senin hayatın / Yedi kırlangıcın hayatı kadar / Altısını ardı ardına yaşadın / Bir kırlangıcın daha var.” Ve Cemal Süreya ‘kehanet’ini tutturamasa da ölüm vaktini bilecekti, “Tanrım, üstü kalsın” diyerek…

Süreya; ‘Bir doğum günüm yoktur benim’ dediği halde, 10 Ağustos, 4 Mart'ta ve 28 Temmuz olmak üzere üç doğum günü tarihi var. Kız kardeşi Perihan Bakır bu duruma açıklık getirdi. Şairle ilgili bilinmeyenleri: Size Nefesimi Bırakıyorum adlı kitabında kaleme alan Çakır’la, ağabeyi Cemal Süreye üzerine söyleştik.

‘ABİMİN İSTEĞİNİ GERÇEKLEŞTİRDİM’

  • Kitabın yazılma hikâyesini anlatır mısınız? Nasıl karar verdiniz? Nasıl bir yol izlediniz?

Abim vefatından yıllar önce; “Ayten ve sen çocukluğumuzda yaşadıklarımızı arkadaşım Muzaffer Buyrukçu’ya anlatın o da yazsın. Ben anlatınca hayal ürünü sanıyor, inanmıyorlar” demişti.

İşleri ve hayatındaki sıkıntılar nedeniyle abimin bu isteği gerçekleşemedi. Vefatından sonra da hayatı hakkında yanlış anlatımlar duymaya başladık.

En basitinden, abim 1931 yılında Erzincan, Merkez, Molla Güzel mahallesinde bulunan evimizde dünyaya gelmişti. Ancak bu bilgi doğru olarak verilmiyordu.

Bir başka büyük yanlış da abimin doğum günüydü. Kendisi; “Bir doğum günüm yoktur benim” diye söylediği halde, ismini verdikleri derneğin kuruluş günü, abimin doğum günü olarak kutlanmaya başladı. İşte bu şekilde insanlar yanlış bilgiler ediniyor, bundan da çok rahatsız oluyordum. Abimin isteğini yerine getirmek için bu kitabı yazmak istedim. Ama sağlık sorunlarım vardı, ellerim titriyor, yazmakta güçlük çekiyordum. Anılarımı kızıma anlattım o da kaleme aldı. Böylece abimin isteğini gerçekleştirdim. Huzurluyum.

Kız kardeşinin anılarıyla Cemal Süreya - Resim : 1
Cemal Süreya kızkardeşi Perihan ve Ayten'le

‘SİZE NEFESİMİ BIRAKIYORUM’

  • Cemal Süreya’ya yakışır bir adı var kitabın. İçindeki başlıklar da öyle. Kitabın adına nasıl karar verdiniz?

Kitabın adı abimle olan bir anımızdan. Biz üç kardeşin yaşadığı en güzel, ama en hüzünlü anıdır bu. Kitap bitmiş, birkaç kitap adı da düşünmüştük. Bu arada kızım farklı bir konuda karar verememiş Necati Güngör’e danışmak istemişti. Necati Güngör, abimin sevdiği biriydi ve abimi yakından tanıyordu. Necati Güngör kitabı okudu, bazı düzeltmelerini yaptı. Kitabın adının ne olacağı konuşulduğunda ise Necati Bey, abimin söylediği; “Size Nefesimi Bırakıyorum” sözünü önerdi. Biz de en güzel bunun olacağına karar verdik, böylece kitabın adını Necati Güngör koymuş oldu.

  • Cemal Süreya’nın ilk şiiri, Ankara’da Mülkiye’de öğrenciyken okulun dergisinde yayımlanır. Annesi için yazdığı “Şarkısı Beyaz” adlı bu şiir daha sonra kitaplarına girmez. Bunun nedeni ile ilgili ne söylersiniz?

Abim ölümünden üç yıl önce (1987) Gençlik Kitapevi’ndeki söyleşisinde “İlk şiirim ‘Şarkısı-Beyaz’ şiiridir ve onu kitaplarıma almadığım için üzgünüm. Onu koymalıydım. Hiç değilse benim o zaman üzerinde uğraştığım yayımlanan ilk şiir olduğu için” demişti.

Bir gün o şiirini de kitaplarına alacaktı ne yazık ki çok erken kaybettik abiciğimi.

Kız kardeşinin anılarıyla Cemal Süreya - Resim : 2

ÜVEY ANNE ELİNE KALMAK

  • Kardeşinizle birlikte zorlu bir çocukluk geçirdiğinizi biliyoruz. Özellikle üvey annenizin sevgisizliğinin Cemal Süreya’nın daha sonraki hayatında bir etkisi oldu mu? Bu konuyu hiç abinizle konuşabildiniz mi?

Biz üç kardeş, babamdan ve bizi büyüten babaannemden sevgi gördük, ama anne sevgisini tadamadık. Annem ölünce babam anneme olan sevgisinden bize üvey anne getirmek istemediğinden yedi yıl evlenmemişti. Ama babaannem yaşlanmıştı ve artık bize bakacak durumda değildi. Babam bu nedenle evlendi. Gelen kadın sevgisiz ve sadistti. Hepimizin hayatını kötü etkiledi. Abim yatılı okulda okuduğu için üvey anne ile çok bir arada olmadı. Onun da yaşadığı kötü anıları oldu elbette, ama onu en çok etkileyen annemin yokluğuydu.

Ben bir buçuk, kardeşim Ayten altı aylıkken annemizi kaybetmiştik, hayatımız boyunca da annesizliğin acısını çok çektik. Ancak abim annemle yaşamış ve onun sevgisini tatmıştı, şefkatini biliyordu. O nedenle abimin yarası pek derindi. Abim annemin ölümünü “küçük kalbimdeki kuş ölmüştü” diye anlatırdı.

‘SEVMEK NE UZUN KELİME’

  • Cemal Süreya’nın ömrü boyunca aradığı tek şey neydi sizce?

Hayatı boyunca şefkat aradı abiciğim. Bir de gerçek sevgiyi…Ne yazık ki bulamadı.

Şöyle bir dizesi var; “Sevmek Ne Uzun Kelime”

  • Peki, Cemal Süreya’yı en mutlu eden şey neydi?

Onu en mutlu eden olayların çocuklarının doğumu olduğunu söyleyebilirim. Sonralarda onlar tarafından çok üzüntü yaşasa da bence mutlu olduğu anlar yine onların doğum anlarıydı.

  • Kitaptan, 2014 yılında yengenizin vefatının ardından Cemal Süreya’nın mezarı açılıp oraya gömüldüğünü okuyoruz. Bu durum aile içinde bir sorun yarattı mı?
Kız kardeşinin anılarıyla Cemal Süreya - Resim : 3
Perihan Bakır

BARİ YATTIĞI YER ONUN OLSUN

Evet. Onlara; “Abim yatıyor orada, abime bunu yapmayın. Hayatta hiçbir şeyi olmadı bari yattığı yer onun olsun” dedim. Dinlemediler.

O gün yengemin defini sırasında biz de oradaydık. Abimin kemikleri bir tarafa toplandı ve anneleri abimin mezarına konuldu. Biz bir kez daha öldük abimle…

Şimdilerde hayatımı kızlarım, damatlarım, torunlarım, eski dostlarım ve abimin sevenleri ile geçiriyorum. Ailem onlar benim. İyi ki varlar…

  • Bizimle kardeşinizle ile ilgili hatırladığınız anılarınızdan birini paylaşır mısınız?

Bilecik’te oturuyorduk, beş yaşındaydım. Abim arkadaşlarıyla gezerken çoğu kez Ayten’ciğimizi ve beni yanına alırdı. Yine bir gün evimizin uzaklarında epeyce gezdik, çok susadık. Su içeceğiz, abim akan sudan avucu ile su içti. Ben de avuçlarımı açtım içeceğim; su parmaklarımın arasından kayıp gidiyor, içemiyorum. Abim “dur ben sana içereyim” diyerek avucu ile bana suyu içirdi. Ayten’e de suyu içirirken; “Bakın, parmaklarınızı böyle tam kapatın o zaman akmaz” dedi. Akan sudan su içmeyi abiciğim öğretti bize. Yüzümü yıkamak için akan suya avucumu açtığımda o anı hep hatırlarım. Kardeşim canım Ayten’i ve abiciğimi çok özlüyorum. Onlarla yaşadığım anları unutmam mümkün değil.

Son Dakika Haberleri