Cenaze töreni diplomasi trafiğine dönüştü
Helikopter kazasında şehit olan Reisi ve devlet görevlileri için önceki gün yapılan törende bazıları ilk kez olmak üzere birçok devlet yetkilisi İran’a gitti. Bu sırada ülkenin lideri Ayetullah Hamaney ile görüşmeler yapıldı
Önceki gün İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ve beraberinde şehit olan İranlı devlet yetkililerinin cenazesi Tahran’da milyonlarca kişinin katılımıyla yapıldı. Akşam saatlerinde yurt dışından gelen devlet liderleri ve yetkililerinin katıldığı törende 40’dan fazla delegasyon vardı. Tören için Tahran’a gelen devlet liderleri, Ayetullah Ali Hamaney ile görüşmelerde bulundu.
TUNUS CUMHURBAŞKANI İLK KEZ İRAN’A GİTTİ
Önceki gün Tahran’a giden Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said görevi süresince ilk kez İran’a gitmiş oldu. Hamaney ile yaptığı görüşmede Said, yaşanan olay için Tunus hükümeti ve halkı adına içten taziyelerini ifade etti. "İran'ın merhum Cumhurbaşkanı ile son görüşmemiz kısa bir süre önce Cezayir'de gerçekleşmiş ve Tahran'ı ziyaret edeceğim konusunda mutabık kalmıştık ancak vefatından dolayı taziyelerimi sunmak üzere Tahran'a geleceğimi hiç düşünmemiştim." dedi. Tunus Cumhurbaşkanı, her iki ülkenin de tüm sektörlerde ilişkileri geliştirme yönündeki ortak arzusunun altını çizerek, anlaşmaların sürdürülmesinin iki ülke arasında pratik işbirliğini teşvik edeceğini umduğunu ifade etti.
Said ayrıca bölgedeki durum ve İsrail’in Gazze halkına yönelik katliamı hakkında da değerlendirmelerde bulunarak, "İslam dünyası mevcut pasif konumundan çıkmalı ve birlik içinde tüm Filistin topraklarında Filistin halkının haklarını ve başkenti Kudüs olan bağımsız bir devletin kurulmasını sağlamaya çalışmalıdır." ifadelerini kullandı.
‘İLERİYE YÖNELİK YOL HARİTASI BELİRLEDİK’
Hamaney ile görüşen bir diğer devlet lideri de Pakistan Başbakanı Şahbaz Şerif’ti.
İran lideri, "Sayın Reisi'nin son Pakistan ziyareti iki ülke arasındaki ilişkilerde bir dönüm noktası olabilir ve Cumhurbaşkanı Vekili Muhbir de işbirliği ve anlaşmalar yolunu izleyecektir.” dedi. Hamaney, "kardeş ülkeler arasındaki dostane ilişkilerin her zaman sorunsuz bir süreç olmadığını, engellerin aşılması ve işbirliğinin ilerlemesinin özenle takip edilmesi ve eyleme geçirilmesi gerektiğini" kaydetti.
Görüşmede Şerif de Reisi’nin son Pakistan ziyaretini çok verimli olarak değerlendirdi ve ilişkilerin daha da geliştirilmesi ve geleceğe yönelik bir yol haritası için zemin hazırladığını belirtti. İlişkilerin çeşitli alanlarda geliştirileceğine dair iyimserliğini ifade etti.
‘TEHDİTLERE KARŞI KOYMANIN TEK YOLU BİRLİK’
Hamaney ile görüşen Katar lideri Tamim bin Hamad Al Sani de Reisi ve beraberindekilerin vefatı dolayısıyla taziyelerini sunarken, "İran ve Katar arasındaki ilişkiler her zaman güçlü olmuştur ve bu yol devam edecektir." dedi. Bölgedeki tehditlere karşı koymanın tek yolunun bölge ülkeleri arasındaki işbirliği ve dayanışmanın önemine dikkat çekerek, "İran ile ilişkilerimizi geliştirmek için herhangi bir sınır koymadık." dedi.
İmam Hamaney, Sayın Reisi gibi çok yönlü bir cumhurbaşkanını kaybetmenin zor olduğunu kabul etti. "Bu kayba rağmen ülkenin rotası değişmeyecek ve merhum cumhurbaşkanının döneminde İran ve Katar arasında hakim olan iyi niyet ve güven ruhu Muhbir döneminde de devam edecektir" dedi. Bölgedeki duruma ve düşmanların istikrar ve barışı baltalamaya yönelik çabalarına işaret eden Hamaney, "Bölge ülkelerinin tek bir seçeneği kaldı, o da dayanışma ve empati içinde bir arada durmaktır" ifadelerini kullandı.
‘SİZİN REHBERLİĞİNİZDE İRAN’DA BİR AKSAMA OLMAYACAK’
Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan da Hamaney ile görüşen liderler arasındaydı. Paşinyan taziye mesajını iletirken, “İran Cumhurbaşkanı, İran Dışişleri Bakanı ve beraberindekilerin uçak kazasında hayatlarını kaybettikleri haberini duyunca şoke olduk ve hayretler içinde kaldık. Ancak sizin de belirttiğiniz gibi, sizin rehberliğiniz ve liderliğiniz altında İran'ın işlerinde herhangi bir aksama olmayacağından eminiz.” ifadelerini kullandı.
‘MİLYONLARIN KATILIMI IRAK’A ÖĞRETİCİ OLMUŞTUR’
Hamaney ile görüşen Irak Başbakanı El-Sudani de cenaze törenine katılımın yüksekliğine de dikkat çekti. Sudani, "Bugün televizyonda izlediğim görüntüler net mesajlar veriyordu, bunlardan en önemlisi de tüm baskılara, yaptırımlara ve bu trajik olaya rağmen halk ile İslam Cumhuriyeti yetkilileri arasındaki güçlü ilişkinin derinliğiydi." dedi. Al-Sudani şunları vurguladı: "Cenaze törenine katılan milyonlarca insanın verdiği bir diğer mesaj da halka hizmet etmemiz gerektiğidir. Bu görkemli cenaze töreni halka hizmet etmenin etkisinin bir kanıtıdır ve bu ders Irak'ta da yol gösterici ilkemiz olmalıdır."
Hamaney de Sudani’nin söylediklerine, "Muhbir şimdi Anayasa uyarınca ağır bir sorumluluk üstlenmiştir ve inşallah Irak hükümetiyle aynı işbirliği ve anlaşma yolu devam edecektir." karşılığını verdi.
NEO-CON SİYONİSTLER KAYGILI: REİSİ’NİN YERİNE BİZİM İÇİN DAHA KÖTÜSÜ GELEBİLİR
Demokrasileri Savunma Vakfı (Foundation for Defense Democrasies) uzmanları New York Times’a İbrahim Reisi’nin ölümüyle ilgili bir makale yazdı. Uzmanlar Reisi’nin ölümünün iyi olmadığını belirterek, Reisi’den sonra daha radikal bir siyasetin gelebileceğini yazdı. FDD uzmanları, İran'ın dini lideri Ali Hamaney’in, “ülkesinin cumhurbaşkanlarıyla her zaman aynı görüşte olmadığını” vurgulayarak şu ifadeleri kullandı: “Ekber Haşimi Rafsancani, İslam Cumhuriyeti'ni Dini Lider'in hoşuna gitmeyecek kadar Batı'ya yaklaştırdı. Muhammed Hatemi, inanç ve özgürlüğün nasıl bir arada var olabileceğine dair yıkıcı konuşmalarıyla muhafazakâr eliti sarstı. Mahmud Ahmedinejad fazla itaatsiz ve fazla popülistti, Hasan Ruhani'nin Amerikalılarla flörtü ve hayal kırıklığı yaratan silah kontrol anlaşması ise onu iç çemberin dışına itti.” Reisi için ise farklı bir tablo çizen uzmanlar, “Reisi Hamaney'in ideal ortağıydı. Moral bozucu söylemlere ve hırçın bir çizgiye sahip cansız bir yönetici olan Reisi, 85 yaşındaki Hamaney'e kararlılıkla sadıktı ve onun sorunsuz bir halefiyet sağlama planının ayrılmaz bir parçasıydı. Reisi'nin pazar günü bir helikopter kazasında ani ölümü bu planı altüst etti, İran'ın arka oda siyasetini karıştırdı ve daha genç, daha radikal bir siyasetçi neslini daha da güçlendirerek içeride daha fazla baskı ve dışarıda saldırganlık getirebilir.”