Cephe ülkesi Türkiye
ABD’nin Yükselen Asya’ya karşı yeni cephesi Umman Denizinden başlayarak Basra Körfezi, Irak-İran ve Türkiye-İran sınır hattı ile Türkiye’nin doğusunda Ermenistan, Gürcistan ile Karadeniz’in kuzeyinde ve batısında Ukrayna ile Bulgaristan ve Romanya şeklinde oluşturulmaya çalışılmaktadır.
ABD, Türkiye ve İran’ı cephe ülkesi durumuna getirerek, Yükselen Asya’ya karşı safları netleştirmeye çalışmaktadır.
ABD tarafından kışkırtılan Rusya-Ukrayna krizi, Kazakistan’da meydana gelen demokrasi söylemli olaylar, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Suudi Arabistan’ın petrole dayalı ekonomilerini çeşitlendirme politikaları, Ermenistan Cumhurbaşkanı Sarkisyan’ın istifası ve Paşinyan hükümetinin Türkiye ile yakınlaşma politikası, Türkiye-BAE, Türkiye-Suudi Arabistan, Türkiye-Mısır, Türkiye-Bahreyn ilişkilerindeki gelişmeler, ABD’nin EastMed projesinden çekilmesi ve son günlerde meydana gelen olaylar ve gelişmeler ile bunların öncesinde gerçekleşen ABD’nin Afganistan’dan çekilmesi, İsrail’in BAE, Suudi Arabistan, Mısır ve Bahreyn ile “Normalleşme Anlaşmaları” (Abraham Accord) imzalaması... Biden yönetiminin Rusya ve Çin politikasına yönelik açıklamalar birlikte düşünüldüğünde Orta Doğu ve Kafkaslarda yeni bir emperyalist projenin ABD tarafından yürürlüğe konduğu görülmektedir.
Komşularımızla iş birliği, bölgesel tehditleri bertaraf eder.
ABD, Afganistan’dan çekildikten sonra ülke içinde Yahudi lobisi ile Anglosakson lobi arasında oldukça sert tartışmaların yaşandığı, Yahudi lobisinin İsrail’in bölgede yalnız bırakılmaması gerektiği, Afganistan çekilmesinin İsrail’in uzaktan savunmasını zora soktuğuna dair iddialarına karşılık, ABD yönetiminde etkili olan Anglosakson lobinin Çin’in yükselen değeri ve gücüne karşılık Asya Pasifik bölgesine ağırlık verilmesi gerektiği yönündeki iddiaları ABD iç siyasetinde Biden yönetimini en çok zorlayan konular olduğu bilinmektedir.
ABD yönetimi Afganistan’da Taliban güçleri karşısında verdiği mücadeleyi kaybetmiş ve işgalin daha fazla yönetilemez olduğunu düşünerek askerlerini apar topar çekmiştir. ABD yönetimi Afganistan’dan çekilmesi ABD’nin kısa vadede Orta Doğu’dan çekileceği umudunu artırmıştır. Ancak İsrail’in Trump döneminde Körfez ülkeleri ile yaptığı “Normalleşme Anlaşması”, Biden yönetiminin Rusya politikası ABD’nin İsrail’in güvenliğini sağlamaya devam edeceği ve Orta Doğu’dan çekilmeyeceği aksine Karadeniz ve Kafkasya’yı da içine alan ve Rusya’yı çevreleyen yeni politikalar üreteceği anlamına gelmektedir.
YÜKSELEN ASYA'YA KARŞI YENİ CEPHE
ABD’nin bu politikalarını “Yükselen Asya” karşısında yeni cephe oluşturması şeklinde okumak belki de daha doğru olacaktır ABD Afganistan’dan çekilerek bölgeyi istikrarsız bir halde bırakmış, terör örgütleri vasıtasıyla çevre ülkelerini tedirgin etmeyi amaçlamıştır. Çin, Pakistan, İran ve Afganistan kuzeyindeki Türk devletleri ile Türkiye gibi Afganistan ile sınırı bulunmayan ülkeler bu çekilmeden olumsuz yönde etkilenmiştir. ABD yenilerek çekildiği Afganistan’dan böyle bir sonuç elde ederken, Yükselen Asya’ya karşı yeni bir cephe kurmaya başlamıştır.
Türkiye dikkatli politikalar üreterek komşularıyla çatışmaya girmemeye özen göstermek zorundadır.
ABD’nin Yükselen Asya’ya karşı yeni cephesi Umman Denizinden başlayarak Basra Körfezi, Irak-İran ve Türkiye-İran sınır hattı ile Türkiye’nin doğusunda Ermenistan, Gürcistan ile Karadeniz’in kuzeyinde ve batısında Ukrayna ile Bulgaristan ve Romanya şeklinde oluşturulmaya çalışılmaktadır. ABD, bu cepheyi oluştururken Orta Doğu’daki devletleri Sünni-Şii şeklinde ayrıştırmaya çalışmakta, Sünni yönetime sahip Arap devletlerini İsrail ile Normalleşme Anlaşması yaptırıp bir araya getirerek karşılarına İran’ın liderliğini yaptığı Suriye’yi de kapsayan Şii blokunu almaktadır.
ABD, daha kuzeyde Batı yanlısı politika izleyen Ermenistan’daki Paşinyan hükümetini destekleyerek Türkiye-Ermenistan yakınlaşmasını sağlamaya çalışmaktadır. Ermenistan’da Rusya yanlısı Cumhurbaşkanı Sarkisyan’ın istifa etmesi ve Ermenistan’ın Türkiye yakınlaşması yeni cephenin dinamikleri arasındadır. İran’daki Azerbaycan nüfusuna etki edebilmek için diplomatik ilişkileri iyi durumda olan İsrail vasıtasıyla Azerbaycan’ı kendi cephesine çekme düşüncesi bu politikanın ürünüdür. ABD, Gürcistan’da Poti ve Anaklia Limanlarını hayata geçirerek Karadeniz’in doğusunda etkili olmaya çalışırken, Ukrayna ve Gürcistan’ı NATO üyesi yapma girişimleri, Romanya ve Bulgaristan’ın NATO üyesi olması yeni cephenin sınırları olarak karşımıza çıkmaktadır.
Ukrayna ve Gürcistan’ı NATO üyesi yapma girişimleri, yeni cephenin sınırları olarak karşımıza çıkmaktadır.
ABD, Batıdan-Doğuya ve Güneye doğru yukarıda belirtilen hattı Yükselen Asya’ya karşı yeni bir cephe olarak belirlemiştir. ABD bu yeni cepheyi tahkim edebilmek amacıyla yoğun bir çaba harcamaktadır. Bu cepheyi tahkim edebilmek için Müslüman devletler arasında Sünni-Şii ayrılığını körüklerken, Sünni Körfez ülkelerinden dışlanan Katar’ı, Katar Emiri’nin son ABD ziyareti ile bu bloka dahil etmeyi başarmış, Avrupa’ya enerji sağlama konusunda boru hatları vasıtasıyla Türkiye-İsrail, Türkiye-Mısır ilişkilerini geliştirmeye yönelik girişimlerde bulunmaya başlamıştır. İsrail’in geçtiğimiz yıllarda Körfez ülkeleri ve Mısır’la yapmış olduğu normalleşme anlaşmalarına Türkiye’nin ve Katar’ın dahil edilmesinin hedefi İran başta olmak üzere Şii yönetime sahip Müslüman devletlerdir. Böylelikle İsrail’in güvenliği için Arap dünyasının parçalı halde bulundurulması politikasından vazgeçilerek Sünni-Şii ayrımı ile şu anda İsrail için en büyük tehdidi oluşturan İran-Suriye cephesinin hareket alanını daraltmaya çalışmaktadır.
TÜRKİYE KOMŞULARIYLA ÇATIŞMAYA GİRMEMELİ
ABD, Ukrayna-Rusya krizi çıkartarak Rusya’nın bütün dikkatini ve enerjisini bu bölgede yoğunlaşmasını sağlayarak Orta Doğu, Doğu Akdeniz, Asya ve Pasifik bölgesindeki etkisini azaltmaya çalışmaktadır. ABD, Türkiye ve İran’ı cephe ülkesi durumuna getirerek, Yükselen Asya’ya karşı safları netleştirmeye çalışmaktadır. Türkiye bu proje ile kuzeyde Karadeniz bölgesinde, doğuda İran’a ve güneyde ise ABD’nin Orta Doğu’daki kara gücü olan PKK/PYD karşısında cephe ülkesi durumunda kalmaktadır. ABD bu projesinin ön cephesine Bulgaristan, Romanya, Ukrayna, Gürcistan, Ermenistan, Türkiye ve Körfez ülkelerini koyarken, ikinci hattı Akdeniz bölgesinde Yunanistan, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ve Fransa ile tahkim etmeye çalışmakta, Kıbrıs adasında bulunan İngiliz üsleri ve kendisine ait dinleme istasyonları vasıtasıyla Kafkasya’ya kadar olan bölgeyi kontrol etme imkânı elde etmektedir. ABD Yunanistan’da Dedeağaç ve Girit’te kurduğu üsler vasıtasıyla ikinci hattı tekemmül etmeye çalışmaktadır. ABD, Yükselen Asya’ya karşı NATO şemsiyesi altında Kıta Avrupası ülkelerini birlikte hareket ettirebilmek için AB ülkelerinin Rusya’ya olan enerji bağımlılığını azaltma girişimlerine hız vermektedir. AUKUS’tan dışlanan Fransa’ya Akdeniz’de inisiyatif tanınırken, Almanya’ya Mısır, Libya ve İsrail üzerinden elektrik ve güneş enerjisi elde imkânı tanımaktadır.
ABD yönetimi Afganistan’da Taliban güçleri karşısında verdiği mücadeleyi kaybetmiş ve işgalin daha fazla yönetilemez olduğunu düşünerek askerlerini apar topar çekmiştir.
Bütün bu gelişmeler Yükselen Asya’ya karşı ABD’nin yeni projesidir. ABD adım adım bu projeyi hayata geçirmeye çalışmaktadır. ABD’nin bu projesinin gerçekleşmesi durumunda bir sonraki adım bölgede gerilimi artırmaktır. Türkiye’nin İran ve Rusya ile karşı karşıya kalması ve kuzey, güney ve doğu sınırlarında cephe ülkesi durumunda olması ve bu bölgelerdeki gerilim ve çatışma riski Türkiye’nin dikkatini Akdeniz ve Ege Denizinden uzaklaştırmasına neden olacaktır. Böyle bir gelişme ise Yunanistan’ın Türkiye’nin aleyhine olan Ege Denizi ve Akdeniz politikalarını hayata geçirmesi anlamına gelecektir. Aynı zamanda Kuzey Kıbrıs Türk Devletinin varlığının sorgulanması ve bugüne kadar elde edilen kazançların kaybedilmesine neden olacaktır.
Türkiye ABD’nin yeni projesine karşı oldukça dikkatli politikalar üreterek komşularıyla çatışmaya girmemeye özen göstermek zorundadır. Türkiye hiçbir ülkenin politikasının ön cephesini oluşturacak bir ülke değildir.