CHP, HDP'lileşti 'Tutum'da programda anlaştılar
HDP'nin açıkladığı 'Demokratik Tutum Belgesi' kamuoyuna çok da yabancı gelmedi. Belgedeki birçok madde ve talep, CHP'nin son yıllardaki program ve açıklamalarında yer almasıyla dikkat çekiyor.
Kapatılma davası Anayasa Mahkemesi'nde devam eden HDP'ye muhalefet partilerinden destek gelmeye devam ediyor. CHP ise son yıllardaki çıkışlarıyla HDP'nin taleplerinin öncülüğünü üstlendi. HDP'nin açıkladığı 'Demokratik Tutum Belgesi'ndeki birçok madde CHP'nin program ve açıklamalarında da görülüyor.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu daha Eylül 2014'te düzenlenen 18. Olağanüstü kongrede yerel yönetimlere özerklik getireceğini ilan etmişti. Kongrede kullandığı 'Ben Dersimli Kemal' cümlesi dikkat çeken Kılıçdaroğlu, "CHP iktidarında yerel yönetim özerklik şartını mutlaka getireceğiz. Sadece ve sadece CHP’li olduğu için kentsel dönüşüm kararnamesi 2,5 yıl bekledi. Yerel yönetim özerklik şartı olsa bunlar olmayacaktı. Özerkliği mi, demokrasiyi mi savunuyorsunuz. Yerel yönetici yani belediye başkanı Maliye Bakanı’nın kapısında saatlerce beklememelidir." sözlerini kullandı.
CHP'nin tek çıkışı yerel yönetimlere özerklik başlığında değil. Kürt sorununun çözümünde güvenlik tedbirlerine karşı çıkan CHP, koruculuğun kaldırılmasını da talep etti. PKK kontrolündeki HDP'li belediyelere kayyum atanmasına karşı çıkan CHP, yargı bağımsızlığını getireceğini de iddia etti. İşte CHP'nin, HDP'nin 'Demokratik Tutum Belgesi'yle benzer politikalarından öne çıkanlar:
TERÖRLE SİLAHLI MÜCADELEYE KARŞI ÇIKTI
29 Kasım 2014'te 'Geleceği Birlikte Kuruyoruz' toplantıları çerçevesinde Diyarbakır’da düzenlenen bölge toplantısında Kılıçdaroğlu, "Adı ne olursa olsun ortada bir gerçek var. 30 yıldır devam ediyor mu, evet ediyor. CHP olarak söyledik, bu sorun güvenlik önlemleri ile çözülemez dedik. 35 yıldır sorunu çözmeyi güvenlik güçlerine havale ettiler. Kimler, siyasiler. Biz de dedik 30 yıllık tecrübe yetmedi mi? Akan kan yetmedi mi hâlâ? Sorunu demokrasi ve özgürlükle çözeceğiz. Çıkıp açıkça söylesinler, biz bunu yaptık, CHP karşı çıktı. Ne yaptın da karşı çıktık?"
KORUCULUK KALDIRILSIN TALEBİ
Ekim 2018'de CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Ankara Milletvekili Yıldırım Kaya, CHP olarak koruculuk sisteminin kaldırılması gerektiğini yıllardır söylediklerini belirterek, "Eğer bu ülkede Kürt sorunu çözülecekse bunu koruculuk sistemiyle çözme şansınız yoktur" dedi.
KİLİT PROGRAM: İKİNCİ YÜZYIL MANİFESTOSU
CHP'nin programında HDP'nin tutum belgesiyle gösterdiği benzerlikler, Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu'nun CHP 37. Olağan Kurultayı'nda açıkladığı 'İkinci Yüzyıl Manifestosu'nda da yerini aldı. İşte o manifestoda HDP'nin taleplerinin de yer aldığı maddeler:
'YENİ BİR MERKEZ-YEREL DENGESİ KURULACAKTIR'
"Reformların başarısı için devletin tüm kapasitesi en verimli şekilde kullanılacak, yeni bir 'merkez-yerel' dengesi oluşturulacaktır. Merkezi yönetimin kapasitesi ile yerel yönetimlerin halka doğrudan ulaşabilme kapasitesi birleştirilerek, hizmetin vatandaşa daha etkin ve verimli bir şekilde ulaşması sağlanacaktır. Bu bağlamda; yerel yönetimlerin gelirleri artırılacak, kayyum uygulamalarına son verilip, seçimle gelen belediye başkanlarının, ancak seçimle gidecekleri güvence altına alınacaktır.”
'YARGI BAĞIMSIZLIĞI KESİN OLARAK SAĞLANACAK'
"Birinci hedefimiz, yeni bir anayasa ile güçlendirilmiş demokratik parlamenter sisteme geçilecektir. Bunun için geniş bir toplumsal mutabakat sağlanacak. Her türlü vesayetten uzak, darbe hukukundan arındırılmış bir anayasa oluşturulacaktır. En son değişiklikler, sivil darbe ve OHAL koşullarında yapılmıştır. Bu anayasada partili cumhurbaşkanı uygulaması sonlanacak. Cumhurbaşkanı tarafsız olacak, ahlaklı olacak, kandırılmayacak, bu toprakların evladı olacak. Yargı bağımsızlığı kesin olarak sağlanacak. Yüksek mahkemelerde yasama ve yürütmenin doğrudan veya dolaylı vesayeti sonlanacak. Yasa teklifleri komisyonlarda görüşülürken, sivil toplumun ve uzmanların görüşü zorunlu olarak alınacak. Baro ile ilgili kanun çıkarıyorsan uzmanları çağıracaksın. Kaptı-kaçtı kanunu olmaz."
METİN KILIÇDAROĞLU'NUN KONUŞMASINDA
CHP'nin Haziran 2021'de açıkladığı 689 sayfalık Bağımsız ve Tarafsız Yargı Raporunu sunuşunda konuşan Kılıçdaroğlu'nun yaptığı açıklamalarla HDP metnindeki maddelerin benzerliği dikkat çekiyor:
“Adaleti sağlayacağız. Türkiye’yi ekonomik buhrandan çıkaracağız. Güçlendirilmiş parlamenter sistem ile şahsın hükümeti sistemine son vereceğiz. Devleti adalet, liyakat ve istişare ile yöneteceğiz. Türkiye’yi mafyaya, çetelere, yağmacılara yedirmeyeceğiz. Siyasi partiler demokrasinin vazgeçilmez unsurlarıdır. Doğayı, çevreyi, yaşamı koruyacağız. Dış politikamızı tekrar ‘yurtta barış, dünyada barış’ eksenine sokacağız. Kadına yönelik şiddet ile gerçekten mücadele edeceğiz. Üniversiteler üzerinde kurulan siyasi vesayete son vereceğiz.”
KHK'LILARA SAHİP ÇIKTILAR
CHP son günlerde Kanun Hükmünde Kararnameler üzerinden (KHK) FETÖ ve PKK ile mücadeleyi de hedef aldı. CHP haziran ayında başlattığı kampanyayla 35 ilde KHK'larla ihraç edilenlerle buluşma düzenliyor. İstanbul’daki toplantıda konuşan Gülizar Biçer Karaca, "Hakkında kesinleşmiş yargı hükmü dahi olsa KHK ile ihraç edilip, mahkûmiyet veya ne olursa olsun tamamının dosyasını yeniden ele alacağız." şeklinde ifadeler kullandı. Karaca, 20 Temmuz'da verilen OHAL kararı hakkında "20 Temmuz sivil darbesi" dedi, "Hukuksuzca, adaletsizce işinden edilen, KHK zulmüyle sivil ölüme terk edilen bu anlayışa mutlaka son vereceğiz" şeklinde konuştu. Karaca yargının bağımsız olmadığını ima ederek, "Adil, eşit ve bağımsız bir yargı önünde tekrar yargılanarak gerçekten suçlu olan varsa, elbette hukuk nazarında gereken cezayı alacak" diye konuştu.
Aydın’da yapılan KHK Buluşmasında konuşma yapanlardan, KHK ile görevinden ihraç edilen CHP Milletvekili Cihangir İslam, “Tek bir kişinin hakkını yerde bırakmadan tüm KHK'lıların hakkını savunacağız.” dedi.
Ağustos ayında Çorum ziyaretinde konuşan Kılıçdaroğlu, KHK'lılara şu sözlerle sahip çıktı: "Sözüm söz, bütün bu adaletsizlikleri düzelteceğim. O kanun hükmünde kararnamelerle görevden alınan, işine son verilen, ekmeği elinden alınan herkesi görevine iade edeceğim. Yeter ki teröre bulaşmasın."
CHP Manisa İl Başkanı Semih Balaban da KHK ile ihraç edilen FETÖ'cülerin suçsuz yere kamu görevlerinden alındıklarını savundu. Balaban, "Özellikle 15 Temmuz bahane edilerek esas 20 Temmuz'da bu ülkede sivil bir darbe gerçekleştirildi. Binlerce insan suçsuz bir şekilde görevlerinden alındı. Açlığa mahkûm edildi. Biz bunun farkındayız. CHP olarak her zaman kim nerede bir mağduriyet yaşıyorsa onun yanındayız. KHK ile haksız yere atılan arkadaşlarımızın siyasi düşünce ayrımı yapmaksızın yanındayız. Mücadelemizi Millet İttifakı'nın iktidarında olumlu bir şekilde sonlandıracağız. Herkese gerekli haklarını iade edeceğiz" dedi.
HDP'Yİ MEŞRU İLAN ETTİLER
"Bay Kemal ve İttifakları" adlı belgeselde, CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun 2013-2015 arasında yürütülen çözüm süreciyle ilgili yorumları da yer aldı. Kılıçdaroğlu konuşmasında HDP'nin 'meşru' olduğunu savundu: “HDP'nin parlamentoda olması çok önemli. Aynı düşünceyi bugün de koruyorum. Siyaset kurumunun 35-40 yıldır çözemediği bir Kürt sorunu var. Kürt sorununu çözmek için meşru bir organa ihtiyacımız var. Devlet dediğimiz kurum gayrimeşru organla muhatap olmaz. Erdoğan bunu yaptı. Devleti İmralı'yla muhatap kıldı. İmralı meşru bir organ değil. Meşru organ kimdir? HDP'yi meşru organ olarak görebiliriz. Halkın desteği var, parlamentoya gelmiş. Bu sorun çözülecekse meşru bir organla çözebiliriz."
ANAYASA KİTAPÇIĞINDAN TÜRKLÜĞÜ ÇIKARTTILAR
HDP'nin talepleri hem CHP'nin hem de İyi Parti-Saadet Partisi ve HDP ile ortaklaşa hazırladıkları anayasa çalışmalarında da görülüyor. 2018'de CHP’li Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu başkanlığında CHP, HDP, İyi Parti ve Saadet Partisi yeni anayasa için çalışma yaptı, bir rapor hazırladı. Temmuz 2018'de sunulan raporda öne çıkan talepler şunlardı:
"Anadilde eğitim, yerel yönetimler güçlendirilmeli, adil yargılanma hakkı düzenlenmeli, yargı yürütmeden kopmalı."
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun talimatı ile İstanbul Milletvekili Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu “Yasama Yetkisi Devredilemez” adlı bir kitapçık hazırladı. Temmuz 2018-Aralık 2019 arasında hazırlanan kitapçıkta, Anayasa’nın 2. maddesindeki “Atatürk Milliyetçiliği” ifadesi çıkarıldı. “Türk Milleti” yerine “Anayasal Yurttaşlık” anlamında “Anayasal Yurtseverlik” kavramı kullanıldı. Kılıçdaroğlu’nun önsözünü yazdığı kitapçıkta, Türkiye yerine “ülke”, Türkiye Cumhuriyeti yerine de “cumhuriyet” denilmesi istendi. Aydınlık'ın haberi üzerine paniğe kapılan Kaboğlu, üzerinde parti logosu olan, önsözünü Kılıçdaroğlu’nun yazdığı kitapçığın CHP’yi bağlamadığını savundu. Anayasamızdaki ‘Türk’ ifadelerini çıkardıkları anayasa önerilerinin, ‘sadece kendi sorumluluğunda’ olduğunu iddia etti.
‘BİZ DAHA ÖNCE SAVUNDUK’
HDP'nin metnine CHP'den ilk yorum Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek'ten geldi. "Milletin seçip Meclis’e gönderdiği tüm temsilciler meşrudur.” ifadesiyle HDP'nin meşruluğu tartışmalarına da değinen Erkek, belgedeki 'yerel yönetimlere kaynak ve yetki aktarımı' vurgusuna ilişkin “Bizim İkinci Yüzyıla Çağrı beyannamemizde de yeni bir merkez-yerel yönetim dengesi var. Yerel yönetimler güçlendirilmeli ama bunun nasıl olacağı, sonra hep beraber çalışılarak değerlendirilecek.” ifadelerini kullandı.
HDP’NİN ‘DEMOKRATİK TUTUM’ MADDELERİ
- Evrensel temel hak ve özgürlüklerin sağlandığı, yerel demokrasinin güçlü şekilde işlediği güçlü demokrasi inşa edilmeli.
- Tüm siyasi davalar ve mahkumiyetler, sonuçlarıyla birlikte ortadan kaldırılmalı.
- Kayyımlar rejimi anlayışına son verilecek, kayyımların yarattığı tahribatlar giderilecek, mağdurların tüm hakları iade edilecek.
- Kürt sorunu demokratik müzakerelerle, Meclis’te çözülmelidir.
- Savaş ve çatışmadan uzaklaşılmalı, dış politika diyalog ve barışçıl yöntemlerle yürütülmeli.
- Erkek şiddeti ve kadın cinayetleriyle mücadele edilmeli, İstanbul Sözleşmesi geçerli hale getirilmelidir.
- Bütçe kaynakları, saraylar, savaşlar, yandaşlara değil, halkın ekonomik güvencesi için seferber edilmelidir.
- Kamu yönetiminde liyakat esas alınmalıdır.
- İklim krizine karşı çılgınca doğa ve çevre tahribatına yol açan tüm projeler acilen durdurulmalıdır.
- Gençlerin kendilerini serbestçe ifade edebilmeleri ve özgürce yaşayabilmeleri desteklenmelidir.
- Farklı kültürlere, kimliklere, inançlara, anadillerine ve yaşam tarzlarına saygıya dayalı eşit yurttaşlığı esas alan sivil, özgürlükçü, demokratik bir anayasa oluşturulmalıdır.
TANRIKULU BELGEYİ ÖVDÜ
AYDINLIK / ANKARA
CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, HDP’nin açıkladığı ‘Tutum Belgesi’ ile CHP’nin ‘2. Yüzyıla Çağrı’ metni arasındaki benzerliklere dikkat çekti. Artı TV’de konuşan ve belgeye güzelleme yapan CHP’li Tanrıkulu, şunları söyledi:
“Bir Türkiye partisinin, Türkiye’de iktidar olmak isteyen ve iktidarın bir parçası olmak isteyen siyasi partinin Türkiye’nin güncel sorunlarına kendi yaklaşımını ortaya koyan bir metin var. Tabi ki odağında aynı zamanda Kürt meselesinin çözümü var. Yerelden yönetim, yerinden yönetim ilkeleri var. Anadilde eğitim meseleleri ve bir de eşit yurttaşlık var. Ama Türkiye’nin diğer sorunları da bu metinde ihmal edilmemiş.”
CHP’nin ‘2. Yüzyıla Çağrı’ metni ile HDP’nin ‘Tutum Belgesi’ arasındaki benzerlik üzerinde duran Tanrıkulu, “Geçtiğimiz yıl CHP büyük kongresini yaptı. O kongrede 2. Yüzyıla Çağrı metni yayımladı. Bu parti belgesinde dış politikadan toplumsal barış ve Kürt meselesine kadar Türkiye’nin en temel sorunlarına temas var. Yeni bir cumhuriyeti nasıl inşa ederiz. Türkiye’nin temel sorunlarını nasıl çözeriz. Eşit yurttaşlığı nasıl sağlarız. Kürt meselesini güvenlikçi politikalardan nasıl kurtarıp barış içerisinde çözeriz. Bunu o metinde söylemiş. Birebir aynı cümleler olmayabilir.”
HDP PROPAGANDASININ ‘SÖZCÜ’SÜ OLDULAR
HDP’li Ahmet Türk, Türkiye’de barışçıl sürecin başlaması için Abdullah Öcalan ve Selahattin Demirtaş’la birlikte diğer tutuklu HDP’lilerin serbest bırakılması gerektiğini söyledi. Sözcü gazetesi yazarı Ruhat Mengi’nin sorularını yanıtlayan Türk, “Türkiye'de 10-12 bin siyasetçi bugün fikirlerinden, düşüncelerinden dolayı cezaevinde. Bu enkaz ortadayken nasıl bir süreç başlayabilir?” dedi.
Ruhat Mengi, Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı’yken terörle iltisaklı olduğu gerekçesiyle görevden alınan HDP’li Ahmet Türk’le HDP, PKK ve “Kürt sorununa” ilişkin konuştu. Terör örgütü üyeliğinden yargılanan Türk’ün görüşlerine Sözcü’de yer verilmesi dikkat çekti. Röportaja sosyal medyada çok sayıda tepki de geldi.
‘HDP PKK’DAN AYRI MI’ SORUSU YANITSIZ KALDI
Röportajda Mengi’nin “HDP kendini PKK'dan ayırıyor mu, ona terör örgütü diyor mu?” sorusuna net bir cevap vermeyen Türk, “HDP demokratik siyaset yapan bir parti, Meclis'te grubu olan bir parti. Halkın temsilini yürüten bir parti. Bunu farklı noktaya çekmenin anlamı yok. Siz demokrasiyi, insan haklarını, Kürt meselesinin çözümünü savunuyorsanız sizi hemen terörist ilan ediyorlar, böyle bir mantıkla hareket edilemez ki. O zaman 6 milyon oy almış bir partinin bütün mensuplarını, seçmenini terörist ilan etmek gibi bir şey. Adil bir yaklaşım değil. Biz her türlü şiddetin ortadan kalkması için çaba gösteriyoruz.” şeklinde konuştu.