CHP nereye koşuyor?
Anadolu halkının çok güzel bir deyişi vardır. “İki karpuz bir koltuğa sığmaz.” ya da “İnsan iki sandalyeye birden oturamaz.” derler. Anlaşılan CHP maskesini indirmeye karar verdi. Sırtındaki Atatürkçü ‘yüklerden’ kurtulmaya çalışıyor. Çünkü hem Atatürkçü hem de Amerikancı olamazsınız.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu helalleşme turlarına çıkacağını ilan etti. ‘Partiyi dönüştürdüğünü, artık sıranın Türkiye’yi dönüştürmeye geldiğini’ ifade etti. Partisinin geçmişte ‘yaraları’ olduğunu, ‘mağdurlarla’ helalleşeceğini söyledi.
Kılıçdaroğlu’nun yaradan kastı 1937-1938’deki Dersim İsyanıdır. Burada Atatürk ‘katliamcı’ ilan edilecek, Seyit Rıza ve bugünkü takipçilerinden özür dilenecektir. Böylece bu zor günlerinde PKK ve HDP’ye el uzatılacak onlar kurtarılmaya çalışılacaktır.
Ayrıca 28 Şubat’ın hedef aldığı Fetullah Gülen gibi haçlı irticacılardan özür dileyecek, onlarla helalleşecektir.
ABD emperyalizmi Türkiye’de her şeyden vazgeçebilir ama PKK ve FETÖ’den asla vazgeçemez. Çünkü bu iki örgüt ABD’nin has adamlarıdır. CHP’ye verilen görev de bu iki ABD aparatına sahip çıkmaktır.
CHP nereden nereye geldi? Cumhuriyet Devrimine önderlik eden bir partiden ABD’nin verdiği görevi kabul eden karşı devrimci bir çizgiye oturdu.
150 yıla yaklaşan emperyalizm çağında dünyamızda yüzlerce milli bağımsızlık savaşları ve devrimler oldu. Bu devrimlere önderlik eden partilerin büyük bir kısmı bugün hâlâ varlığını sürdürüyor. Bunların bir kısmı iktidarda, bir kısmı da muhalefette mücadele ediyor.
Meksika’daki Kurumsal Devrimci Partiden, Cezayir’deki FLN’ye, Venezuela’daki Sosyalist Partiden, Hindistan’daki Kongre Partisine, Suriye’deki BAAS’tan, Çin’deki Komünist Partisine ve daha birçok devrim yapmış parti bugün iktidarlarını sürdürüyor. Bunun yanında Rusya’da, Türkiye’de, Orta Avrupa’da ve daha birçok ülkede halklar devrimlerini yitirdi. Bu ülkelerdeki devrimci partiler muhalefete düştü. Ama biri hariç hiç biri de milli, demokratik ve devrimci karakterini yitirmedi. Bugün antiemperyalist ve demokratik mücadelesine şu veya bu ölçüde devam ediyor.
CHP ise devrim yapmış bir partiden, dönüşerek karşı devrim cephesine geçti. Bu ihanet sürecinin iç ve dış nedenleri neler olabilir?
Her şeyden önce bunu CHP’nin tarihsel sürecinde aramak gerekir. Türkiye 1940’lara kadar dünya devrim cephesinde yer alırken İkinci Dünya Savaşından sonra emperyalist Batı kampına katılmıştır. Atatürk’ün ‘Sovyet Dostluğu’ vasiyetine rağmen CHP içinden bu kırılmaya bir itiraz gelmemesi ne kadar acıdır. Aslında bu devrimci partiden, emperyalizmin sol bacağı olan sosyal demokrasiye dönüşüm bu dönemde başlamıştır. Turan Güneşler, Bülent Ecevitler, Deniz Baykallar Atatürk Devrimlerini ‘tepeden inmecilik,’ ‘babaannesinin duvarda asılı resmi’ olarak görürken yine de 2010’lara kadar ‘demokratik’ karakterini koruyordu. 2010 yılında Deniz Baykal’ın bir kaset operasyonuyla yıkılmasından sonra Kemal Kılıçdaroğlu genel başkanlığa getirildi. İşte bu tarihten sonra CHP var olan ‘ilerici ve demokratik’ karakterini de adım adım yitirerek karşı devrimci ve gerici bir partiye dönüştü.
Çağımızda ilericiliğin ölçütü emperyalizme karşı alınan tavırdır. Bir partinin adı veya programı ne olursa olsun eylemi emperyalizmi zayıflatıyorsa ilerici, emperyalizmi güçlendiriyorsa gericidir.
CHP 1945’lerden sonra adım adım emperyalizm ile uzlaşmış, bugün ABD işbirlikçisi ve piyonu haline gelmiştir.
CHP, ABD’nin operasyon ile dönüştürdüğü bir partidir. 2000’li yıllarda ABD/FETÖ’nün Ergenekon ve Balyoz operasyonlarına karşı Türk halkında büyük mücadeleler başladı. 2007 Cumhuriyet Mitingleri, 2013 Haziran Halk Hareketi ve Silivri Eylemleri ABD’nin Türkiye planlarını hedef alıyordu. İşte bu şartlarda ABD tam teslim alamadığı CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ı bir operasyon ile devre dışı bırakıp Kemal Kılıçdaroğlu’nu getirdi.
Tarihin tunç yasasıdır. ABD emperyalizmini, tırnak tutturduğu bir yerden söküp atmak kolay değildir. Bu Afganistan halkının 20 yılına mal olmuştur. Suriye halkı 2011 yılından beri hâlâ uğraşmaktadır. O nedenle ABD’nin ele geçirdiği CHP umutsuz bir vakadır. İçinden düzelmesi olanaksızdır.
Türk halkının bu partiyi cezalandırması ve güçlerini günümüzün gerçek Atatürkçü partisi olan Vatan Partisi'nde birleştirmesiyle mümkün olur.