CHP’nin adayı açılımın hocası
CHP’nin İstanbul 1. bölge 1. sıradan aday gösterdiği İbrahim Kaboğlu, HDP/PKK’nın sık sık gündeme getirdiği ‘Türkiyelilik’, ‘eşit yurttaşlık’ gibi kavramların mimarı. Kabaoğlu’nun açılım sürecine de destek verdiği biliniyor.
Türkiye 24 Haziran’da yapılacak baskın seçime giderken ‘eşit yurttaşlık’, ‘yerinden yönetim’, ‘Türkiyelilik’ gibi kavramlar yeniden gündeme gelmeye başladı. Sözde çözüm sürecinde PKK’nın talepleri arasında bulunan kavramlar, henüz 2004’te, bugün CHP’nin milletvekili adayı olan ve KHK ile üniversiteden ihraç edilen İbrahim Kaboğlu’nun başkanlığında hazırlanan “Azınlık Hakları ve Kültürel Çalışma Grubu Raporu”nda da yer almıştı.
TÜRKİYELİLİK ÖNERİSİ
Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu, Türkiye’nin AB’ye girmesi için zorunlu tutulan Kopenhag Siyasal Kriterlerine uyum çerçevesinde kurulan Başbakanlık İnsan Hakları Danışma Kurulu’nun (BİHDK) 26 Şubat 2003’teki ilk toplantısında kurul üyeleri tarafından başkanlığa seçildi. Kurulun hazırlayıp 1 Kasım 2004’te kamuoyuna açıkladığı, Azınlık Hakları ve Kültürel Çalışma Grubu Raporu’nda Türk sözcüğünün çoğu zaman etnik temele dayandırılması nedeniyle ortaya çıkan kimlikler çatışmasına işaret edilerek, buna karşılık üst kimlik olarak ‘’Türkiyelilik’’ ifadesi önerildi.
Raporda, Anayasa’nın değiştirilemez maddeleri arasında bulunan “Devletin dili Türkçe’dir” ibaresinin “Devletin resmi dili Türkçe’dir” olarak değiştirilmesi, özgürlükçü, çoğulcu ve demokratik bir anayasa hazırlanması ve ‘Türkiyelilik’ üst kimliği altında çok kültürlü yeni bir toplum modeli benimsenmesi, merkezî yönetim ve yerel yönetimlerin, yurttaşların katılımını ve denetimini esas alacak bir biçimde şeffaflaştırılması ve demokratikleştirilmesi önerileri de yer aldı.
Rapor açıklandığı günlerde çok fazla tepki çekmişti. Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu ve Alt Komisyon Başkanı Prof. Dr. Baskın Oran, ‘halkı kin ve düşmanlığa tahrik’ suçundan yargılanmış, dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, “Birlikte yaşayan toplulukların, kültürel haklar dışında, etnik, dinsel, mezhepsel kimliklerinin öne çıkarılması ulus-devleti yıpratmanın ötesinde, ulusal birliğe zarar verecek niteliktedir” diyerek rapora tepki göstermişti.
ÖCALAN’IN MESAJI ÖNEMLİ BİR ADIM
AKP’nin başlattığı açılım sürecine de destek veren Kaboğlu, 2013 Nevruzu’nda Öcalan’ın mesajının Diyarbakır’da okunmasını da barış yolunda atılan önemli bir adım olarak değerlendirmişti. PKK’ya yakınlığıyla bilinen DİHA’ya verdiği röportajda Kaboğlu, “Anayasa’daki 3’üncü madde de ‘Türkiye Devleti ülkesi ve milleti ile bölünmez bir bütündür’ der. Devlet Türkiye olursa ülkenin adı da Türkiye olduğuna göre millete siz Türk milleti diyemezsiniz” diyerek Türkiyelilik kavramını savunmuştu. Anadilde eğitimi de savunan Kaboğlu, PKK’nın taleplerinden özerklikle ilgili de şunları söyledi:
“Bütün Türkiye’nin ademi merkeziyetçi bir sisteme geçmesi ve o çerçevede bunların Anayasal kurallara bağlanarak düzenlenmesi ve duruma göre Fransa’nın yaptığı gibi bazı bölgelere daha öncelikli bir statü tanımak suretiyle kendi kimliğini öne çıkarabilmesi. Zannediyorum bu en azından Kürt yurttaşların yoğun talebi olarak Türkiye’nin koşulları çerçevesinde en rasyonel olanı gibi görünüyor.”
Yeni anayasa tartışıldığı 2011 yılında Meclis Başkanı Cemil Çiçek çeşitli girişimlerde bulunmuştu. Anayasa profesörlerine davet gönderen Çiçek, hocalardan görüşler aldı. Aralarında Prof. Dr. Ergun Özbudun’un bulunduğu listede, Prof. Dr. Kaboğlu da yer aldı.