23 Kasım 2024 Cumartesi
İstanbul 12°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

CHP’nin raporunda neler var?

CHP’nin raporunda neler var?
A+ A-
MUSTAFA SOLAK

CHP Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun talimatı ile Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu’na ‘Yasama Yetkisi Devredilemez’ (27. Yasama Dönemi Uygulaması: Temmuz 2018-Aralık 2019) adlı bir rapor hazırlatılıyor. “Demokratik muhalefet” kavramı kullanılarak buna HDP de dahil ediliyor. “Sırtımızı PKK’ye yaslıyoruz” diyen, Öcalan’ın projesi olduğu sözcülerince açıkça dillendirilen HDP ile demokrasi yan yana kullanılabiliyor. Kılıçdaroğlu’nun “Önsöz” yazdığı raporda Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi (CBHS)’nin bilançosu ortaya konuyor ve bu muhalefetin, yeni izlemesi gereken anayasa konusunda yol haritasına dair öneriler sıralanıyor. Rapor TBMM’deki partilere de dağıtılıyor. Raporda göze çarpan hususlar şöyle:

1) Anayasanın değiştirilemez 2. maddesindeki “Atatürk Milliyetçiliği” ifadesi kullanılmadı.

2) “Atatürk Milliyetçiliği” ifadesini kullanmak yerine “anayasal yurtseverlik” kavramını tercih ediyor.

3) Türkiye yerine “Ülke”, Türkiye Devleti yerine “Cumhuriyet”, Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı yerine “Türkiye Cumhuriyeti insanı” kavramlarının kullanılması öneriliyor.

BÖLGESEL ÖZERKLİĞE VURGU

Kaboğlu “Avrupa’da üç demokratikleşme dalgası” başlıklı kısımda Avrupa’nın geçirdiği demokratikleşme aşamalarıyla ilgili açıklamada bulunuyor ve Avrupa’da bir ulusal birlik ve belli bir bölgesel özerklik arasında “orta yol” arayışının dikkat çektiğini belirtiyor.(1)

Kaboğlu’nun amacı Avrupa’daki anayasal gelişmenin tarihini yazmak olmadığına göre Avrupa’daki bölgesel özerklikle ilgili neden bilgi veriyor?

Sorunun yanıtını vermiyor ama “demokratik muhalefet”i, “ülke-toplum-devlet sıralaması ve ilişkileri üzerine 21. yüzyıl eğilimleri ışığında kuramsal öneriler”(2) geliştirmeye çağırdığına göre 21. yüzyıl eğilimleri ile bölgesel özerkliği kastediyor olmalı. Ülkemizdeki bölgesel özerklik tartışmasını düşündüğümüzde bu ifade bölünme kaygılarını körükleyicidir.

Anlaşılıyor ki yeni anayasa çalışmasında HDP ile CHP’nin temasta olması arzulanıyor. Zaten raporun birçok yerinde “demokratik muhalefet” kapsamına HDP de alınarak bu belli edilmiş oluyor.

CHP 2015 yılı seçim bildirgesinde “Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’ndaki çekinceleri kaldıracağız” ve “CHP, Kürt sorununu da eşit yurttaşlık ve tam demokrasi anlayışı içinde çözecektir” cümleleri yazılıydı.(3) 2018 seçim bildirgesinde de çekincelerin kaldırılacağı ve eşit yurttaşlık ifadesi tekrarlanmıştı.(4)

Raporda Türk milletinden bahsedilmiyor; fakat iki yerde “Türkiye toplumu” ifadesini kullanılıyor.

‘DEMOKRATİK MUHALEFET’E YENİ ANAYASA ÖNERİSİ’

Raporda CHP-HDP-İYİ Parti-Saadet Partisi-Demokrat Parti-Türkiye İşçi Partisi’nden oluşan “demokratik muhalefet” kavramından bahsedilmektedir.(5) Anlaşılıyor ki CHP, yeni anayasayı toplamına “demokratik muhalefet” dediği bu partilerle yapmak istiyor. “TBMM’de temsil edilen demokratik muhalefet partilerinin tarihsel görevi” başlıklı kısımda demokratik muhalefetin, demokratik anayasa için çalışması şu şekilde öneriliyor.

“Asıl hedef olarak demokratik anayasa ve yolunu hep güncel ve açık tutulmalıdır. Bu bakımdan, 2019 yazı boyunca TBMM’de temsil edilen beş parti tarafından yürütülen adil yargılanma hakkı yasa çalışması, Anayasa ve sistemi meşrulaştırıcı değil, tam tersine, parlamenter rejim ereğinde demokratik anayasal düzen için yol açıcı bir çalışma olarak görülmelidir.”(6)

TÜRK MİLLETİ, TÜRKİYE YOK, İNSAN VAR

48. sayfada “Türkiye yerine “Ülke”, Türkiye Devleti yerine “Cumhuriyet”, Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı yerine “Türkiye Cumhuriyeti insanı” kavramlarının kullanılması öneriliyor. Önerinin geçtiği ilgili ifadeyi gösterelim:

“Anayasal yurtseverlik gereği, en siyasal nitelik taşıyan söylemlerde bile kapsayıcı ve kucaklayıcı kavramlar öne çıkarılmalı: bir yandan, eşitlik/yurttaşlık/laiklik; öte yandan, insan hakları/demokrasi/hukuk devleti. Benzer şekilde; anayasal deyimlerin kullanılması sırasında kapsayıcı vurgular yeğlenmelidir: Türkiye (ülke), Türkiye Devleti/ Cumhuriyeti (devlet) ve Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı (insan).”(7)

Yasama ve yargı yetkileriyle ilgili anayasanın 7. ve 9. maddelerine değinirken “Türk Milleti adına” ifadesini çıkarak kullanılıyor. İlgili maddeleri şu şekilde kullanmış:

“Yasama yetkisi, TBMM’nindir. “Bu yetki devredilemez” (madde 7)”

“Yargı yetkisi, tarafsız ve bağımsız mahkemelerce kullanılır (madde 9)”(8)

Oysa maddelerin tam halleri şu şekildedir:

Madde 7: Yasama yetkisi Türk milleti adına Türkiye Büyük Millet Meclisi’nindir. Bu yetki devredilemez.

Madde 9:Yargı yetkisi, Türk milleti adına bağımsız ve tarafsız mahkemelerce kullanılır.

Anlaşılıyor ki Atatürk milliyetçiliği, milliyetçilik veya “Türk vatandaşlığı” yerine “anayasal yurtseverlik” kavramının kullanılmasını imalı şekilde öneriyor.

ATATÜRK MİLLİYETÇİLİĞİ İFADESİNİ KULLANMIYOR

Kaboğlu 21. sayfada “Anayasanın Üstün ve Temel İlkeleri” başlığında anayasanın 2. maddesini şu şekilde gösteriyor:

“Hukuk devleti (madde 2):

Türkiye Cumhuriyeti, insan haklarına dayanan ve başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir.”(9)

Oysa maddenin tam hali şöyledir:

“Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk devletidir.”

Madem yeni bir anayasa öneriyor, Atatürk milliyetçiliğinin (Altı Ok da ifade edildiği gibi milliyetçilik, vatanseverlik de, yurtseverlik de denebilir) uygulamadaki eksiğinden bahsetmesi gerekirdi. Demek ki Atatürk milliyetçiliğinden hoşlanmıyor. Kendisinin önerdiği “anayasal yurtseverlik” kavramını “Atatürk milliyetçiliği” yerine kullandığı anlaşılıyor. Zaten anayasal yurtseverlikten ne anlaşılması gerektiğini de belirtmiyor.

Kaboğlu Atatürk milliyetçiliğinin anayasal olarak uygulanmasında sorun görmediği (belli ki bu kavramı yazmaktan hoşlanmadığı) için 14 ve 42. sayfalarda da anayasanın 2. maddesinden bahsederken Atatürk milliyetçiliğine değinmiyor. Kaboğlu’nda Prof. Dr. Ersan Şen’in dediği gibi “Atatürk milliyetçiliği alerjisi” var.(10) Haber Türk’te 3 Şubat tarihli Didem Arslan Yılmaz’ın sunduğu programda raporun ele alınırken programa telefonla bağlanan Kaboğlu Türkiye yerine “ülke”, Türkiye Devleti yerine “Cumhuriyet”, Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı yerine “Türkiye Cumhuriyeti insanı” kavramlarının kullanılması önerisini “kapsayıcı olmak, kucaklayıcı kavramları kullanmak” diyerek savundu. Dahası “ırkçılıktan bahsetseydim, dinden, mezhepten bahsetseydim, o zaman anayasal yurtseverlik kavramına ters düşmüş olurdum” dedi.(11) Aslında bu cümlesi Atatürk milliyetçiliği yerine anayasal yurtseverlik kavramını kullanmak istediğini ortaya koyuyor. Çünkü milliyetçilikte de ırk, din, mezhep sorgulanmaz, ortak tasa ve sevinçte birleşilir.

KABOĞLU YENİ ANAYASA ÖNERMİYOR MU?

Kaboğlu telefonda yeni anayasa yazmadığını söylüyor ama bazı kavramların yerine başka şeyler öneriyor ve kapsayıcı, kucaklayıcı olmaktan bahsediyorsa “Anayasa böyle yazılmalıdır” mesajı veriyordur. Basbayağı ortada anayasa yazma çabası var. Zaten raporun yeni bir anayasanın yol, yöntemlerine dair öneriler içermesinin başka anlamı da yoktur.

Kaboğlu yeni anayasa önermiyor olsa raporun 6. başlığının adı “Nitelikli Yasa ve Demokratik Anayasa İçin Nasıl Bir Yol Haritası?” olmazdı.

RAPOR KİMİN?

Kimileri Kaboğlu gibi “CHP’yi kesinlikle bağlamamakta” diyor ama Kılıçdaroğlu rapora yazdığı Önsöz’de neden yeni anayasa yolunda Kaboğlu’nun çalışmasını el kitabı niteliğinde görüyor. Dahası rapor TBMM’deki partilere ve TBMM Başkanı Mustafa Şentop’a da iletiliyor. CHP’yi bağladığı için olsa gerek raporun CHP dışına dağıtılmasına CHP’li milletvekillerin itirazı yok.

DİPNOTLAR:

(1) İbrahim Kaboğlu,

‘YASAMA YETKİSİ DEVREDİLEMEZ’ (27. Yasama Dönemi Uygulaması: Temmuz 2018-Aralık

2019), 31.12.2019, s.12-13.

(2) Age, s.50.

(3)

https://chp.azureedge.net/1ad6a863883e456ea3eb6c84db38c771.pdf

(4)

http://secim2018.chp.org.tr/files/CHP-SecimBildirgesi-2018-icerik.pdf?v=3

(5) Age, s.8.

(6) Age, s.50.

(7) Age, s.48

(8) Age, s.42.

(9) Age, s.21.

(10)

https://www.haberturk.com/tv/programlar/video/turkiyenin-nabzi-3-subat-2020-idlib-dugumu-nasil-cozulecek-guvenilir-muttefik-rusya-mi-abd-mi/672528,

2. saat 37. dakika. Programın ilgili raporun tartışıldığı kısmın tamamı 2. saat

1. dakikadan 3. saat 11. dakikaya kadar.

(11) Aynı programda

2. saat 33. ve 34. dakikalar

CHP Anayasa taslağı ibrahim kaboğlu