CHP’nin seçim bildirgesi Öcalan’ın el yazılarında
Kemal Kılıçdaroğlu’nun açıkladığı CHP’nin 24 Haziran seçimlerine ilişkin bildirgesinde yer alan ‘Kürt sorunu’ ve yeni anayasa vurgularıyla, Öcalan’ın 2011’de İmralı’ya giden heyete verdiği ‘çözüm’ şartları arasındaki benzerlikler dikkat çekti
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP)’nin 24 Haziran seçimlerine ilişkin hazırladığı bildirgeyle PKK lideri Abdullah Öcalan’ın 2011’de el yazısıyla kaleme aldığı sözde ‘çözüm süreci’ taslakları arasındaki benzerlik dikkat çekti.
Türkiye, 24 Haziran’da sandık başına giderek hem yeni cumhurbaşkanını hem de TBMM’deki temsilcilerini seçmeye hazırlanıyor. Siyasi partiler seçimlere yönelik beyannamelerini açıkladı. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun 26 Mayıs Cumartesi günü okuduğu seçim beyannamesinde en dikkat çeken kısımlardan biri ‘Kürt Sorunu’na ilişkin ifadeler oldu. Terör örgütü PKK’nın lideri Abdullah Öcalan’ın 10 Mayıs 2011’de AKP iktidarıyla PKK arasındaki ‘çözüm’ görüşmeleri sürerken İmralı’ya giden heyete el yazısıyla hazırlayarak takdim ettiği ‘Türkiye’de Temel Toplumsal Sorunların Demokratik Çözüm İlkeleri Taslağı’, ‘Türkiye’de Devlet ve Toplum İlişkilerinde Adil Barış İlkeleri Taslağı’ ve ‘Kürt Sorununun Demokratik Çözüm ve Adil Barışı İçin Eylem Planı Öneri Taslağı’ adlı metinlerdeki ifadeler, benzer biçimde CHP’nin seçim bildirgesinde yer aldı.
‘SİLAHSIZ DEMOKRATİK ÇÖZÜM’
CHP’nin bildirgesinde ve Öcalan’ın el yazmalarında yer alan iki önemli vurgu var. Bunlardan ilki fiziki müdahalenin son bulması ikincisi de demokratik yöntemlerin uygulanması:
| CHP bildirgesi: “Kürt Sorunu’nun bir güvenlik sorununa indirgenmesi ve olağanüstü dönemlerde yapılan yanlış uygulamalar, yurttaşlarımızın önemli bir bölümünü mağdur etmiş ve aidiyet duygularını zayıflatmıştır. (...) Çözüm için gerekli olan, tek başına güvenliğe, ekonomik kalkınmaya, insan haklarına ya da eşit vatandaşlığa odaklanan bir yaklaşım değil, bunların tümünü içine alan yeni bir demokrasi anlayışıdır. (...) Cumhuriyet tarihinin en önemli sorunlarının başında gelen Kürt Sorunu, temelinde bir demokrasi eksikliği meselesidir. Kalıcı çözüm için esas olan, daha fazla özgürlük, demokrasi ve hukuk devletidir. Ancak bu şekilde yurttaşlarımızın hakları korunabilir ve halkın refah seviyesi yükseltilebilir. (...) Kürt Sorunu’nu eşit yurttaşlık ilkesi ve diyalog temelinde, salt güvenlikçi anlayışa teslim olmaksızın, cesaret ve kararlılıkla çözeceğiz.”
| Abdullah Öcalan: “Türkiye toplumunda bölgeselliği her zaman kaçınılmaz olan yeni tarihsel bir gelişme dönemine girebilmek için en az demokratik bir anayasa kadar adil bir barışa da ihtiyaç ertelenemez bir talep durumundadır. (...) Bunun için; toplumsal sorunların çözümünde fiziki (kaba iktidar güçleri, devletin cebir erki) güçleri bir çözüm aracı olarak görmemek; çözüm aracı olmaktan çıkarmak, bu gücün yerine anlam ve demokratik siyaset güçlerini (yumuşak güç ilişkileri) ikame etmek (esastır).
‘MECLİS’TE KOMİSYON’ ÖNERİSİ
CHP’nin de Öcalan’ın da ortak talebi ve vaadi, TBMM bünyesinde ya da ona bağlı bir komisyonun kurulması olarak metinlerde yer aldı:
| CHP bildirgesi: “CHP, Kürt Sorunu’nun çözümünü TBMM bünyesinde kuracağı bir Toplumsal Mutabakat Komisyonu ile gerçekleştirecektir. TBMM içinden ve dışından geniş temsil platformu oluşturarak kurulacak bir Ortak Akıl Heyeti ile sorunu tüm boyutları ile ele alacak, toplumsal barışın düşünsel ve psikolojik altyapısını oluşturacaktır.”
| Abdullah Öcalan: “3-Başta Kürt sorunu ve ona dayalı kimlik ve özgürlük arayışından kaynaklanan çatışmalar olmak üzere gerek toplumla devlet ilişkilerinde; gerekse toplumun ve devletin kendi içinden kaynaklı benzer çatışmaların, şiddetle çözüm arayışlarının varlığını asgariye indirmek için yetkisini TBMM’sinden alan bir Barış Konseyini teşkil etmek (esastır). Barış Konseyini hem iç hukuku bağlayan uluslararası hukuku temsilen hem de devlet ve toplum geleneğini temsilen akademik, politik ve pratik tecrübesi olan zengin bir bileşimle donatmak (esastır).”
‘GEÇMİŞLE YÜZLEŞME’ KOMİSYONLARI
İki metinde de yer alan bir başka nokta, Meclis bünyesinde “geçmişle yüzleşme”yi sağlayacak bir komisyon kurulması:
| CHP bildirgesi: “Geçmişte yaşanan ve kamu vicdanında ağır yaralar açan hak ihlallerinin ve toplumsal travmaların tüm boyutlarıyla açığa çıkması için Meclis Araştırma Komisyonu kuracağız. Dersim Olayları ile ilgili tüm devlet arşivlerini bir araya toplayarak araştırmacılara açılmasını sağlayacağız. Diyarbakır Cezaevini, İnsan Hakları ve Demokrasi Müzesi’ne dönüştüreceğiz.”
|Abdullah Öcalan: “6- Ya Barış Konseyinin kendisini ya da onunla iç içe aynı karar ve yetkileri olan yakın geçmişle yüzleşmek için seçilen bir Hakikat ve Adalet Komisyonu olarak işlevsel kılmak, teşkil etmek. Birlikte ve iç içe, art arda çalışır kılmak (esastır).”
YENİ ANAYASA VURGUSU
CHP’nin de Öcalan’ın da isteği yeni bir demokratik Anayasa hazırlamak. Anayasa’nın kimlerle ve nasıl hazırlanaacağına dair vurgular şöyle:
| CHP bildirgesi: “Saray rejimi, 1982 darbe Anayasası’nı değiştireceğini iddia etmiş, ancak 12 Eylül’den bile baskıcı ve geri bir siyasal rejim kurmuştur. Tek adam rejimi, artık Türkiye’yi anayasasız, meclissiz, adaletsiz, bürokrasisiz ve yurttaşsız bir biçimde yönetmeye çalışmaktadır. Cumhuriyet Halk Partisi, bu baskıcı ve çarpık yönetim anlayışına son verecek, tüm Türkiye’yi kucaklayan ve tek bir yurttaşımızı dahi dışarıda bırakmayan yeni bir demokratik anayasayı, tüm partilerle birlikte yaşama geçirecektir. Kuvvetler ayrılığı ilkesini tavizsiz bir biçimde yaşama geçiren, evrensel insan haklarına saygılı, sosyal adalet ve eşit yurttaşlık ilkeleri üzerine inşa edilmiş, yeni bir Anayasa hazırlanmasına öncülük edeceğiz. Yeni Anayasanın tüm siyasal partilerin, sivil toplum kuruluşlarının, demokratik kitle örgütlerinin, meslek örgütlerinin, sendikaların ve yurttaş inisiyatiflerinin geniş katılımıyla hazırlanmasını sağlayacağız.”
| Abdullah Öcalan: “2- Kapitalist modernitenin temel bir ayağı olan katı, aşırı merkeziyetçi devlet ulusçuluğu hemen aşılmazsa bile onunla yanyana, iç içe, barış içinde gelişecek demokratik toplum ve ulus eğilimine anayasal açıklık getirmek: Farklı modernitelerin; laik ulusalcı yönü ağır basan modernite kadar, dini-islami unsura yasaklayıcı olmayan islami modernite ile laik-demokratik modernitelerin birlikte barış içinde yaşanabilirliğine dair anayasal açıklık, çözüm getirmek (esastır). (...) Bunun için temel olarak; Kürt kimliği başta olmak üzere çeşitli toplumsal-kültürel kimliklerin varlığını ve kendilerini özgürce ifade etmelerine kayıtsız ve koşulsuz bağlı olmak. Giriş ve üç ilkenin ruhuna uygun demokratik bir anayasanın acilen, hiçbir bahaneye başvurmadan inşa edilemesini tüm toplumsal güçlere açık tutmak. En geniş toplumsal konsensusa dayalı bir anayasayı temel toplumsal sorunların çözümünde mihenk taşı olarak görmek. Demokratik anayasanın oluşumunda rol oynayacak temel güçler olarak TBMM’de temsil edilen partiler, sivil toplum ve devletin temel kurumsal katılımını öngörmek. Anayasayı hazırlama yöntemi olarak TBMM’de grubu bulunan partilerin eşit katıldığı, devlet ve sivil toplumun da yeterince dahil edildiği bir Anayasa Konseyini (konvansiyonel kurucu meclis rolüne yakın) oluşturmak, benimsemek (esastır).”
İşte PKK lideri Abdullah Öcalan’ın 2011’de el yazısıyla kaleme aldığı sözde ‘çözüm süreci’ taslakları