Çiftçi millete sözünü tuttu tarlada çalışıyor, üretiyor
Çiftçi sözünü tuttu, üretiyor. Hepsi tarlada çalışıyor. Şimdilik idare ediyor etmesine, ama dertleri zaten arşı aşmıştı, bir de koronavirüs çıkınca halleri ne oldu?
Ziraat odalarına, mühendislere, üreticiye mikrofon uzattık, yurdun dört bir yanında tarlada ne olup bittiğini soruşturduk. Tedarik zinciri nasıl işleyecek, hasat nasıl toplanacak? 65 yaş üstü ne yapacak? Çoğu tarladaydı, durumu anlattılar, acil önlemleri dile getirdiler. Bugünkü bölümde Antalya'dan Devrim Aşkın Karasoy ile İzmir'den Hayati Özcan'ın aktardıkları şöyle:
Üretim alanlarından 'biz 85 milyonu doyururuz' demişlerdi. Çiftçilerimiz o sözlerini tutuyor. Mart ayı tarım bölgelerinde dirilişin ayı. Önemli ölçüde de hazırlık ayı. İşte bu olağanüstü günlerde bağlar, bahçeler, tarlalar onları bekliyor. Kumluca seralarda, Finike portakalın son hasadında. Alanya muz ve avokado topluyor, Demre fide dikiyor, Elmalı tohum ekiyor.
Milletin efendisi, her koşulda Türkiye'yi doyuracağına söz vermişti. Şimdi o sözü tutuyor. Alınterini yine ürününün can suyu yapıyor.
Bahar günleri doğada olduğu kadar tarım alanlarında da dirilişin günleri. Verimli bir sezonun temelini atan işler de bu günlerin vazifesi. Antalya'nın tüm çevre ilçeleri işte bu hummalı çalışmanın hareketli günlerini yaşıyor.
ÇİFTÇİLER GÖREV BAŞINDA
Elmalı Tekke köyünden Hüseyin Özel, Aydınlık'a konuştu. “Korona salgınının önü elbette bir şekilde alınacak. Ama bu insanlar ne yiyip içecek? Nasıl bir üretim yapılması planlanıyor. 82 milyon ülkemiz, ihraç yaptığı ülkeler... Nasıl kalkınacak?...”
"Evden çıkmayacağız da, iş çok!" diyor Özel. Nedir o işler? Yaş sebzelerin endemeleri yapılacak, bağlar budanacak, aşılar yapılacak, fidanlar dikilecek ve onlara can suyu verilecek... "Biz evde oturursak bunları kim yapacak?" diye soruyor. Tarlada izi olmayanın harmanda yüzü olmaz. İşte bu söz onların direnç kaynağı. Hasat mevsimine bereketle girebilmek için yapacak çok iş var.
Ancak talepleri de var. Örtü altı üretimin merkezi Kumluca'da çiftçilik yapan Ziraat Mühendisi Ahmet Dumanoğlu şu konuya dikkat çekiyor: "Salgın önlemleri başladığı anda vatandaşın ilk işi, buzdolabını doldurmak oldu. Gıda üretiminin önemi bu günlerde daha iyi anlaşılıyor. İşin aslı; salgın bize aynı zamanda bir üretim dersi veriyor. Her konuda olduğu gibi gıdada da kendi kendimize yetmeliyiz. Bunun için destek şart. Bakın ’çiftçi’ demiyoruz, Türk Tarımı desteklenmeli.”
'CİDDİ SORUNUMUZ YÜKSEK MALİYETLER'
Elmalı’dan Hüseyin Özel
Ziraat Odası başkanları da maliyetler üzerinde duruyor.
Aliağa Ziraat Odası Başkanı Mesut Gün: “Tarlada çalışmak istiyorlar, ama 65 yaş üstündekiler tarlaya gideceği zaman yolu kesilebilir, geri çevrilebilirler. Buna engel olmak için 155’i arayıp Vefa Grubuna gönüllü olarak isim yazdırıyorlar, geçiş izni alıyorlar. Girdi maliyetleri de yüksekti biliyorsunuz, hâlâ yüksek, henüz düşmedi! Bu nedenle sıkıntı devam ediyor. Hasat zamanında büyük sıkıntı olabilir, çalışacak kimse bulamayabiliriz. Ekmek kolay, toplama işinde işçi sıkıntısı doğabilir. Tarlaya gitmek isteyenler, 155’i arayıp Vefa Grubuna isimlerini yazdırıyorlar. Jandarma yolunu kesmesin, geri dönmesin diye Kaymakamlık kurmuş bunu!“
Tire Ziraat Odası Başkanı Halil İbişoğlu: “Mazotta, enerjide, gübrede, ilaçta indirim yok, her şey eskisi gibi. Ziraat Bankası'nın düşük faizli kredileri bize yetmiyor. Üç kere bakana gittik, durumu bildirdik. Özel banka da çok yüksek faiz uyguluyor! Faizin Allahını alıyorlar bizden! Ziraat Bankası bize düşük faizli kredilerin limitini yükseltsin. Elektrik parasını bizden altı ayda bir alın, faizsiz alın! Bunları bizzat Bakan’dan istedik. Bizim ciddi sorunumuz, maliyeti etkileyen kredilerdeki ve girdilerdeki yüksek maliyetler.”
Ödemiş Ziraat Odası Başkanı Ahmet Kocaağa: “Çiftçi tarlada! Bütün çiftçiler şu an tarlada! Sorunlarımızı biz aşarız, devletimize, milletimize güveniyoruz. Açığa vermek, elaleme duyurmak istemiyoruz, kendimiz çözeriz.”
Yarın: Çukurova acil önlem bekliyor