Çiftçinin mecali kalmazsa

Dünya pandemiden sonra,

Yeni bir döneme girdi.

“Param var ithal ederim” devri geçti.

Tüm ülkeler gıda güvenliğini konuşuyor.

“Kendi kendine yeten ülke” olmak,

Öne çıkıyor.

TÜRKİYE’DE…

Türkiye için de aynı şey geçerli.

Salgın döneminde yaşadıklarımız,

Acil önlem alınmasını zorunlu kılıyor.

Eskiden tarımda,

Kendi kendine yeten,

Dünyanın sayılı ülkelerindendik.

IMF ve Dünya Bankası politikalarına uyduk,

Birçok şeyimiz gibi,

Tarımsal üretimi de kaybettik.

Şimdi yapılan hataların,

Bedelini ödüyoruz.

KURAKLIK

Yaşanan sıkıntılar yetmezmiş gibi,

Bir de kuraklık derdi çıktı.

TZOB’un raporuna göre 52 ilde sıkıntı var.

Kuyularda sular çekiliyor.

Sorun giderek büyüyor.

Buğdayda, arpada, mercimekte, samanda, …

Rekolte düşüyor.

Türkiye’nin her yerinden gelen haberler,

Diğer ürünlerin de tehlikede olduğunu gösteriyor.

ÇİFTÇİYE DESTEK

Yaşananlar, çiftçinin desteklenmesini,

Bir kez daha gündeme getirdi.

Yürürlükte bir kanun var.

Tarım Kanununun 21. Maddesi,

Çiftçilere milli gelirin yüzde 1’i oranında,

Tarımsal destek verilmesini öngörüyor.

Ama yarısı bile ödenmiyor.

Geçen hafta bugün,

Türkiye’nin buğday depolarından Polatlı’da,

Vatan Partisi’nin düzenlediği,

“Üretim Devrimi Kurultayı” vardı.

Ulusal Kanal’da canlı yayında izledim.

Köylüler, “böyle gitmez” diyordu.

Her yerden gelen ses aynı.

TÜRKİYE AÇ KALIR

Vatan Partisi Genel Başkanı Perinçek’le,

Kurultay sonrası,

“Çıkış Yolu” programında buluştuk.

Hem kurultayı, hem köylüleri konuştuk.

Perinçek özetle;

“Çiftçi desteklenmeli.

Köylü üretim yapmalı.

Tarıma yapılacak destek ve yatırım,

Sadece tarıma da yapılmış olmaz.

Köylüyü tarlasında tutar,

Şehirlere göçü önler.

Türk geleneklerini korur.

Her konuda yarar sağlar.

Çiftçinin üretim yapacak mecali kalmazsa,

Türkiye aç kalır” dedi.

ÇİFTÇİ SİYASALLAŞIYOR

Perinçek’e,

“Sürekli Türkiye’yi dolaşıyorsunuz.

Pandemi öncesinde de,

Çiftçilerle, köylülerle buluşuyordunuz.

Son ziyaretlerinizden izleniminiz nedir?

Eskiye göre bir fark var mı?” diye sordum.

Kısa ve net bir yanıt verdi:

“Çiftçiler, köylüler hızla siyasallaşıyor.

Sorunlarının çözümünün,

İktidardan geçtiğine inanıyorlar.

Bu nedenle de,

Gözlerini iktidara dikmişler.

Gördüğüm en önemli değişim bu.”

İSTANBUL KANALI

Son günlerde İstanbul Kanalı konuşuluyor.

Maliyeti tartışılıyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’a göre 15 milyar dolar.

TL karşılığı yaklaşık 130 milyar.

Ama maliyetin 50 milyar doları,

(TL karşılığı 450 milyardan fazla)

Aşacağını iddia edenler de var.

Konya’da, Şanlıurfa’da, Mardin’de,

Adana’da, Niğde’de, Diyarbakır’da, …

Topraklar su istiyor.

Boşa giden suların topraklara akması,

Üretimin olması gerekiyor.

Ama iktidar susuz topraklara su verme yerine,

İstanbul Kanalı’na su verme peşinde.

Oysa ki bu paranın çok çok azıyla,

Susuzluktan çatlayan topraklar sulanır.

Binlerce fabrika açılır, gençlere iş bulunur.

KANAL AÇILIRSA

Peki kanal açılırsa ne olacak?

Kanal boyu ormanlar kesilecek.

Tarım arazileri yok olacak.

Kanal civarına göç başlayacak.

Milyonlarca insan gelecek.

Çiftçinin üretim yaptığı, yemyeşil alanlara,

Her yere beton dikilecek.

Ama betonlar hiç yeşermeyecek.

Hiç çiçek açmayacak..!