Çin, ABD'nin 'Orta Doğu'daki hakimiyetine meydan okuyor'
Pekin, Gazze'deki savaş başladıktan sonra Tel Aviv ile son 10 yılda kurduğu ekonomik ilişkileri bir kenara bıraktı: İsrail limanlarına yatırımlar durdu, yüksek teknoloji değişimi askıya alındı. Çin'in yeni Orta Doğu siyaseti, ABD'nin bölgedeki gücünün azaldığı bir ortamda 'Ejderha'yı güçlendiriyor
Aksa Tufanı Operasyonu Orta Doğu'dan başlayarak dünya dengelerini altüst etmeden önce İsrail'in askeri yardım ve diplomatik destek için bir numaralı müttefiki ABD idi ve hala da öyle. Fakat Tel Aviv özellikle son on yılda altyapı geliştirme ve ileri teknoloji alanlarında Çin Halk Cumhuriyeti'ne de yöneldi. İsrailli yöneticiler bu dönem içerisinde Pekin ile bağlarını derinleştirmek için gayret sarf etti ve her iki taraf da bu anlaşmanın meyvelerini topladı. Ancak 7 Ekim tarihinden başlayarak Çin'in Gazze Şeridi'ndeki krize verdiği tepki ve Filistinlilerin yanında yer aldığına dair açıklamaları, iki ülke arasında kurulan ekonomik ilişkileri zora soktu.
PEKİN'İN ORTA DOĞU STRATEJİSİ
ABD merkezli düşünce kuruluşu The Council on Foreign Relations'a (CFR - Uluslararası İlişkiler Konseyi) göre Çin'in İsrail'den elde ettiği ekonomik faydayı feda etme pahasına da olsa Filistin yanlısı tutumu, Orta Doğu'da Washington'ın ağırlığı azalırken Pekin'in bölgedeki etkisini arttırma arzusunu yansıtıyor. CFR'de yayımlanan Simone Lipkind imzalı makalede geçtiğimiz on yıl boyunca Çin'in, ABD'nin en yakın ve en eski müttefikleri de dahil olmak üzere Orta Doğu ülkeleriyle hem ekonomik hem de siyasi bağlarını güçlendirmek için çalıştığı belirtildi. Pekin'in Orta Doğu politikalarında gösterdiği davranış değişikliğinin Washington'un “bölgesel hakimiyetine meydan okuduğunun” ifade edildiği makalede, geçtiğimiz bahar Çin'in, ABD ile tarihsel anlamda güçlü bağlara sahip olan Suudi Arabistan ile İran arasında yapılan diplomatik anlaşmaya aracılık ettiği hatırlatıldı.
The Wall Street Journal'ın 25 Ağustos 2023 tarihli haberinde, Suudilerin ülkede bir nükleer enerji santrali inşa etmek için Çin'in teklifini değerlendirdiğine yer verilmiş ve bu hamlenin Biden yönetimine, Suudi Arabistan'ın nükleer enerji arayışında “ABD'nin yardıma yönelik koşullarından ödün vermesi için baskı yapmak üzere tasarlandığı” ileri sürülmüştü.
Daha eski yıllara gidecek olursak 2013'te, kendisini ABD'nin “yakın dostu ve güçlü müttefiki” olarak tanımlayan Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Washington'ın Emirliklere kendi modelini satmayı reddetmesinin ardından ABD yapımı Predator silahlı insansız hava araçlarının (SİHA) Çin versiyonunu satın almak için başvuruda bulunmuştu. Uluslararası güvenlik konularını elen RUSI'de Predator'lara ilişkin haberde şu ifadeler kullanılmıştı: “ABD'nin BAE'ye SİHA'ları satmayı reddetmesinden kısa bir süre sonra ülke, Çin'in Predator'a eşdeğer Wing Loong'larını satın aldı.”
6. FİLONUN HEMEN YANINA LİMAN
Yeniden Pekin-Tel Aviv ilişkilerine dönecek olursak, 2013 yılında İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Çin ile daha yakın ticari ilişkiler geliştirmek için harekete geçti. CFR'nin Orta Doğu uzmanı Lipkind'e göre 2013, başta altyapı projeleri ve yüksek teknoloji sektörüne yapılan yatırımlar olmak üzere İsrail'in Çin ile bağlarını genişletme çabalarının başlangıcı oldu. Çinli şirketlerin başta limanlar ve yüksek teknoloji sektörü olmak üzere İsrail'deki yatırımlarını bu tarihten itibaren arttırdığı biliniyor.
Pekin'in 7 Ekim öncesi Orta Doğu'daki girişimleri, ABD'nin bölgedeki çıkarlarını tehdit ettiğinden Washington'ı tedirgin ediyordu. Nitekim 18 Ağustos 2021 tarihinde Axios internet sitesi, CIA Direktörü Bill Burns'ün Başbakan Naftali Bennett'e, Çin'in İsrail'de özellikle teknoloji sektörüne yaptığı yatırımlardan ve limanlar gibi büyük altyapı projelerine dahil olmasından endişe duyduklarını söylediğini ve buna bağlı “potansiyel casusluk” konusunda uyardığını aktardı. İsrail'in o dönemde Çinli bir şirkete Hayfa'da konteyner gemileri için bir liman inşa etme izni verdiğini, limanın Washington'da alarm zillerinin çalmasına neden olduğunu çünkü ABD 6. Filosunun limanın hemen yakınlarında bulunduğunu da hatırlatalım. Ayrıca İsrail'de yayın yapan Haaretz, 9 Aralık 2022'de Washington'ın Tel Aviv'i, Çin'in yarı iletkenler gibi çift kullanım kabiliyetine sahip kritik teknolojilere odaklanan İsrailli şirketlerle ilişkisi konusunda da uyardığını bildirdi.
NETANYAHU'NUN DENGE OYUNU
CFR'deki makalede İsrail'in zaman zaman ABD'nin isteklerine boyun eğdiği fakat Netanyahu'nun Biden yönetimiyle anlaşmazlık yaşadığı anlarda, ABD'nin Çin-İsrail ilişkilerine dair endişelerini İsrail'in çıkarları için “sömürmeye” çalıştığı ifade edildi. Düşünce kuruluşunun uzmanı Lipkind buna örnek olarak, 2023'ün başlarında Joe Biden'ın, İsrail'deki yargı reformları çevresindeki tartışmalar nedeniyle Netanyahu'yu Beyaz Saray'a davet etmeyeceğini açıkça belirtmesinin ardından İsrail Başbakanı'nın, Çin Devlet Başkanı Xi Jinping'i ziyaret edeceğini duyurmasını gösteriyor.
TEL AVİV'DE HAYAL KIRIKLIĞI
Çin'in Gazze'deki savaşa verdiği tepki göz önüne alındığında Netanyahu'nun Washington ile Pekin arasındaki denge oyunu da sonlanmış gibi görünüyor. 7 Ekim'den bir gün sonra Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mao Ning yaptığı açıklamada, Tel Aviv yetkililerini düş kırıklığına uğratarak, ne HAMAS'ı kınadı ne de İsrail'in “kendini savunma hakkına” ilişkin bir ifade kullandı. Çin Devlet Başkanı Xi Jinping, o tarihten beri İsrail'i açıkça eleştirirken 21 Kasım 2023'te yayımladığı bildiride, “Gazze'deki insanların zorla nakledilmesi ya da su, elektrik ve yakıttan mahrum bırakılması şeklinde uygulanan toplu cezalandırma durdurulmalıdır. Uluslararası toplum çatışmanın yayılmasını ve Orta Doğu'daki istikrarı bir bütün olarak tehlikeye atmasını önlemek için pratik tedbirlerle hareket etmelidir.” ifadelerini kullandı. Tel Aviv yöneticileri durumdan yaşadıkları memnuniyetsizliği İsrail'de yayın yapan The Jerusalem Post'un haberine göre daha çatışmanın en başında 13 Ekim tarihinde Çinli yetkililere iletti.
'ÇİN RİSK ALMAYA HAZIR'
CFR'nin analisti Lipkind, Pekin'in Filistin'in arkasında durma pahasına yaşayacağı kayıplara dikkat çekerek, Çin'in tutumunun “İsrail'in yüksek teknoloji şirketlerinin Çin'den çift kullanımlı bileşenler ithal etmesini de zorlaştırdığını” belirtiyor. Analist, ortaya çıkan durumu “ABD'nin yıllardır İsrail'i Çin'e karşı teşvik ettiği bir adım” olarak nitelendiriyor.
Pekin, Tel Aviv'den yükselen tüm itirazlara ve maddi kayıplara rağmen Gazze konusundaki rotasından sapmadı. Lipkind'e göre Çin'in Filistin yanlısı tutumu “Ejderha”ya bölgede orta ve uzun vadede kazanımlar getirecek ve ABD ile arasındaki ayrımı vurgulayacak. Uzmanlar, Pekin'in imajı iyice bozulan Tel Aviv'in yanında olmak yerine bölgesel güçlerle işbirliğine gitmeyi daha akılcı bulduğuna işaret ederken Lipkind'in CFR'deki makalesi “Çin'in yaklaşımı İsrail ile ilişkilerini tehdit etse de Pekin bu riski almaya hazır.” sözleriyle noktalanıyor.