Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi: Yeni Soğuk Savaş girişimini reddediyoruz
Son dönemde gerilen ABD-Çin ilişkilerini değerlendiren Wang Yi, ABD'nin amacının Çin ile ilişkileri zayıflatmak, iki halk arasında düşmanlığı körüklemek ve iki ülke arasındaki güveni aşındırmak için McCarthyism'i canlandırmak olduğunu söyledi.
Çin Devlet Konseyi Üyesi ve Dışişleri Bakanı Wang Yi, Xinhua Haber Ajansı ile özel bir röportaj yaptı. Wang Yi röportajda ABD-Çin ilişkilerini şöyle değerlendirdi:
Xinhua: ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, Başkan Nixon’dan beri birbiri ardına gelen ABD yönetimlerinin sürdürdüğü Çin ile diyalog öngören politikanın amacına ulaşamadığını ve başarısız olduğunu öne sürdü. Pek çok insan onun bu iddiasını ileriye dönük net ve uygulanabilir bir yol olmasından ziyade “ideolojik bir söylem” olduğunu söyleyerek sorguluyor. Bu konudaki yorumunuz nedir?
Wang Yi: ABD'nin Çin ile diyalog politikasının başarısız olduğu iddiası, Soğuk Savaş zihniyetinin yeniden ortaya çıkışıdır. Bu iddia Çin-ABD ilişkilerinde geçen on yıllarda elde edilen her şeyi görmezden gelmekte, tarihsel süreci inkar etmekte, Çin ve Amerikan halklarına karşı saygısızlık etmektedir. Bu, Birleşik Devletler’deki ve uluslararası toplumdaki insanlar tarafından makul bir şekilde sorgulanan ve kınanan bir siyasi virüstür.
Kırk yılı aşkın bir süre önce, Çin ve ABD liderleri büyük Pasifik Okyanusu kıyısında el sıkıştılar. Bunu mümkün kılan, her iki ülkenin de ideolojik farklılıkları bir kenara bırakarak karşılıklı saygı ve ortak zemin arama ilkesine bağlı kalmasıydı.
İki ülkenin diplomatik ilişkilere girmesinden bu yana geçen 40 yıl ve daha uzun süredir, Çinli ve Amerikalı birkaç nesil, Çin-ABD ilişkilerini ilerletmek için birlikte çalıştı. Bunun sonucunda, ikili ilişkiler dünyanın geniş işbirliği alanlarına ve kapsamlı ortak çıkarlarına sahip en derin iç içe geçmiş ilişkilerinden biri haline gelmiştir.
Çin ve ABD, küresel ekonomik üretimin üçte birinden fazlasını ve küresel büyümenin yüzde 50'sinden fazlasını oluşturuyor. Diplomatik ilişkilerin ilk günlerinden bu yana ikili ticaret hacmi 250 kat arttı ve küresel toplamın beşte birini yakaladı. İki yönlü yatırım neredeyse sıfırdan yaklaşık 240 milyar ABD dolarına sıçradı ve iki halkın yıllık karşılıklı ziyaretleri beş milyona ulaştı. İki ülke, dünya barışı ve kalkınmasıyla ilgili hemen hemen tüm küresel meselelerde önemli sorumluluklar üstleniyor. Bu gerçekleri kimse inkar edemez.
Kırk yıldır, Çin ve ABD sosyal sistemlerinde ve diğer birçok açıdan oldukça farklıyken, bu farklılıklar iki ülke arasındaki barış içinde bir arada yaşama ve işbirliğini etkilemedi ve gelecekteki ikili ilişkilerini de etkilememelidir. İki tarafın birbirini değiştirmesi ne gerekli ne de mümkündür. Bunun yerine, diğer tarafın halkı tarafından bağımsız olarak yapılan seçime saygı duymalıyız.
Çin'in son on yıllardaki büyük başarıları, Çin’e özgü sosyalizm yolunun Çin'e uyduğunu ve Çin halkından en geniş ve sağlam desteği aldığını göstermektedir. Aynı zamanda dünyaya ve Amerikan halkı da dahil olmak üzere diğer ülkelerin halklarına da fayda sağlamıştır.
Çin, halkının arzusunu karşılamak ve insanlığa yeni, daha da büyük katkılar sağlamak için gelişme ve ilerlemeyi sürdürmeye devam edecektir. Bu süreci bozmaya çalışan herkes ancak başarısızlığa uğrayacaktır.
ÇİNLE TİCARET ABD’YE DE KAZANDIRDI
Xinhua: Amerika Birleşik Devletleri'ndeki bazı insanlar, Çin-ABD ilişkisinin uzun süredir eşit ve karşılıklı olmadığını ve ABD'nin Çin'i yeniden inşa ettiğini ancak onun bundan yarar sağlamadığını iddia ediyor. Sizce durum böyle mi?
Wang Yi: Çin-ABD işbirliği hiç bir zaman bir tarafın diğerine iyilik yaptığı veya bir tarafın diğerinden yararlandığı bir ilişki olmadı. Her iki ülke de bu işbirliğinden çokça faydalandı ve hiç kimse tek başına bundan yarar sağlamıyor.
Yıllar boyunca karşılıklı yarara dayanan işbirliği, Çin ve ABD'yi ortak çıkarları olan bir topluluğa dönüştürdü. Çin, ABD de dahil olmak üzere dünyanın geri kalanına açılımı ve işbirliği sayesinde kısmen hızlı bir büyüme elde etti. Çin'in devam eden büyümesi, ABD ve diğer ülkeler için sürekli talep ve muazzam bir pazar yarattı.
İstatistikler, Çin-ABD iş bağlarının 2,6 milyon Amerikan işini desteklediğini gösteriyor. Çin ile yapılan ticaret, her Amerikalı ailenin yılda 850 ABD doları tasarruf etmesine yardımcı oluyor. 70 binden fazla Amerikan şirketi, 700 milyar ABD dolar toplam satış hacmi ile Çin'de yatırım yaptı. Ticari sürtüşme ve Kovid-19’a rağmen Çin'deki Amerikan şirketlerinin büyük çoğunluğu hala Çin’de kalmayı sürdürmek istiyor ve Çin'deki yatırımlarını ikiye katlıyorlar.
Küreselleşen dünyada bugün, ülkelerin çıkarları sıkı bir şekilde iç içe geçmiş durumda. Çin'in ve ABD'nin gelişimi birinin kaybedip diğerinin kazanacağı bir oyun değildir ve birbirimizi reddetmemeliyiz. Yapmamız gereken ortak gelişime ulaşmak için birbirimizin gücüne dayanmaktır.
Kovid-19 küresel ekonomiyi olumsuz etkilerken, dünyanın en büyük iki ekonomisi olarak, Çin ve ABD, eşit şartlarda karşılıklı yarar için çalışmalı, ayrışma girişimlerini durdurmalı, işbirliği yoluyla ilişkiyi ilerletmeli ve dünyaya karşı sorumluluklarını yerine getirmelidir.
KÜRESEL BARIŞI VE KALKINMAYI SAVUNACAĞIZ
Xinhua: ABD son zamanlarda Çin ile insanlar arası ve kültürel ilişkilere zarar veren bir dizi adım attı. ABD'deki Çinli öğrencileri taciz etti, normal akademik değişimi engelledi ve ABD'de faaliyet gösteren Çinli medyaya kısıtlamalar getirdi. Birçok insan bunun McCarthyism'in yeniden canlanması olduğuna dair endişe taşıyor. Sizce iki ülke yeni bir Soğuk Savaş'a düşecek mi?
Wang Yi: Çin-ABD ilişkileri, diplomatik ilişkilerin kurulmasından bu yana en büyük zorluklarla karşı karşıyadır ve birçok alandaki karşılıklı değişimleri ve iş birlikleri ciddi şekilde kesintiye uğramaktadır. Bunun temel nedeni, Çin'e karşı önyargılı ve düşman olan bazı Amerikalı politikacıların, Çin'i uydurma iftiralarla lekelemek ve çeşitli bahanelerle Çin ile normal bağları engellemek için güçlerini kullanmalarıdır. İstedikleri şey, ABD'nin Çin ile ilişkilerini zayıflatmak, iki halk arasında düşmanlığı körüklemek ve iki ülke arasındaki güveni aşındırmak için McCarthyism'i canlandırmak. Nihayetinde, Çin ve ABD'yi yenilenmiş çatışma ve yüzleşmeye sürüklemek ve dünyayı tekrar kaosa ve bölünmeye sürüklemek istiyorlar.
Çin bu insanların yoluna taş koymalarına izin vermeyecektir. Çin ve Amerikan halklarının temel çıkarlarına ve kalkınma ve ilerlemeye yönelik küresel eğilime aykırı olduğu için, sözde "yeni bir Soğuk Savaş" yaratma girişimini reddediyoruz.
Bugünün Çin'i eski Sovyetler Birliği değildir. Başka bir Birleşik Devletler olma niyetimiz yok. Çin ideoloji ihraç etmez ve hiçbir zaman diğer ülkelerin içişlerine karışmaz. Dünyanın en büyük gelişmekte olan ülkesi ve BM Güvenlik Konseyi'nin daimî bir üyesi olarak Çin, barışçıl kalkınmaya ve karşılıklı yarar sağlayan bir açılış stratejisini sürdürmeye bağlı kalacaktır. Çin, küresel barışı ve kalkınmayı desteklemeye ve uluslararası düzeni savunmaya devam edecektir.
EGEMENLİĞİMİZİ SABOTE ETTİRMEYECEĞİZ
Xinhua: Son zamanlarda Hong Kong, Çin-ABD ilişkilerinde önemli bir konu haline geldi. ABD, Çin'in ulusal güvenlik yasasını yürürlüğe koyarken Tek Ülke, İki Sistem'den vazgeçtiğine inanıyor. Hong Kong'a bir dizi yaptırım uyguladı. ABD'nin Hong Kong konusunda daha fazla sorun çıkarmasını bekliyor musunuz?
Wang Yi: Hong Kong, Çin topraklarının bir parçasıdır ve Hong Kong işleri Çin'in iç işlerine girer. Diğer ülkelerin içişlerine karışmamak uluslararası ilişkileri yöneten temel bir normdur ve hiçbir ülke diğer ülkelerin kendi egemenliğini veya toprak bütünlüğünü açıkça sabote etmesine izin vermeyecektir.
AMAÇLAR TEKNOLOJİDEKİ TEKELLERİNİ KORUMAK
Xinhua: Amerika tarafı Huawei şirketini kapsamlı bir şekilde engellemeye ve kısıtlamaya çalışmaktadır, hatta diğer ülkelere “Temiz Ülkeler Koalisyonu” kurma çağrısında bulundu. Birçoğu bunu Amerika’nın endişe ve korkusunun bir yansıması olarak görüyor. Siz buna nasıl bakıyorsunuz?
Wang Yi:ABD’nin herhangi bir gerçek ve somut kanıt olmadan dünya çapında her türlü yöntemi kullanarak Çin’in özel bir şirketini engellemesi ve kısıtlaması tipik bir zorbalık örneğidir. Herkes bunu çok net görüyor, ABD’in amacı tekonolojideki tekelini korumak ve diğer ülkeleri normal gelişme haklarından mahrum etmektir. Zorbalığını gizlemeye bile zahmet etmiyor. Bu sadece adil uluslararası ticaret ilkelerini ihlal etmekle kalmaz, aynı zamanda serbest küresel piyasa ortamına da zarar verir. Tekrar söylemek isterim ki, Huawei dahil ABD tarafından tek taraflı olarak yaptırım uygulanan Çin şirketleri masumdur. Onların teknolojileri ve ürünleri de güvenilirdir, hiçbir ülkeye zarar vermez. Tam tersine, Prism Olayı ve Echelon Olayı gibi skandalların arkasında ABD’nin rolü vardır. Herkes biliyor ki, ABD diğer ülkelerin hareketlerini gizlice dinlemekte ve gözlemektedir. Sözde “Temiz Ülkeler Koalisyonu” kurma hakkı yoktur, çünkü kendi elleri zaten kirlidir.
ÇİN’İ İSTİKRARSIZLAŞTIRMAK
Xinhua: Bazı ABD’li siyasetçiler son dönemlerde sık sık ÇKP’ye saldırıyor, ÇKP ile Çin halkını karşı karşıya getirmeye çalışıyor. Çin ile ABD'nin diplomatik ilişkiler kurmasından kırk bir yıl sonra, sizce ABD tarafı neden böyle yapıyor?
Wang Yi:ABD içinde hep bir güç var, Çin Komünist Partisi’nin liderlik rolünü ve Çin’e özgü sosyalizm yolunu boşa çıkarmaya çalışıyor. Onların amacı çok net, Çin’i engellemek ve Çin’i istikrarsızlaştırmak.
Gelecek yıl Çin Komünist Partisi’nin 100. kuruluş yıldönümü kutlanacak. Geçen yüz yıla bakarsak, şunları görebiliyoruz: Çin Komünist Partisi’nin liderliğinde Çin halkı sömürgeci yönetiminden ve sömürüden kurtuldu ve ulusal kurtuluşa ve bağımsızlığa kavuştu. ÇKP’nin önderliği bir zamanların yoksul ülkesi olan Çin’i dünyanın en büyük ikinci ekonomisi konumuna getirdi. ÇKP’nin liderliğinde kişi başı GSYH kırk yıl önceki 200 dolar civarlarından bugünkü 10 bin dolarlık seviyelerine geldi, 800 milyondan fazla insan yoksulluktan kurtarıldı. ÇKP’nin liderliğinde Çin halkının gösterdiği büyük gayretler tarihe yazıldı, insanoğlunun modernleşme tarihinin en parlak bölümü olarak kaydedildi.
Pratik gerçeğin tek ölçütüdür ve tarihin sınav kağıdına puan veren ise halktır. Çin’in sisteminin iyi olup olmadığı konusunda söz hakkı Çin halkına aittir. Harvard Kennedy School tarafından Çin’de gerçekleştirilen 13 yıllık araştırmanın sonucuna göre Çin halkının partinin liderliğindeki Çin hükümetine yönelik memnuniyet oranı yüzde 93’tür, bu çok yüksek bir rakamdır. Son yıllarda birçok uluslararası kuruluşun anketlerine göre Çin halkının hükümetine yönelik güven endeksi yüzde 90’dan yüksektir. ÇKP ile Çin halkı arasındaki ilişki tıpkı balık ve su gibi iç içedir, tıpkı toprak ve tohum gibi birbirine dayanmaktadır. ÇKP ile Çin halkı arasındaki bu kan bağını kesmeye ve kışkırtmaya çalışanlar kendilerini 1.4 milyar Çin halkının düşmanı yapmaktadır.
DÜNYANIN ASIL SORUNU ABD
Xinhua: Pompeo, Çin'in dünya hegemonyasını kurmak istediğini söyledi. Ancak herkes uluslararası anlaşmalardan ve kuruluşlardan kasten geri çekilenin ABD olduğunu biliyor. Dünyadaki birçok insan gelecekteki uluslararası düzenin bundan büyük ölçüde etkileneceğinden endişeleniyor. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Wang Yi: Mevcut uluslararası düzen ve sistemin karşı karşıya olduğu asıl zorluk, dünyanın en güçlü ülkesi olan ABD'nin kendi çıkarlarını her şeyin üstüne koyması, tek taraflılık ve zorbalıkta aşırıya gitmesi ve uluslararası sorumlulukları ve çok taraflılığın kurallarını terk etmekten hiç pişman olmamasıdır. Salgının en kritik anında, ABD dayanaksız bir şekilde Dünya Sağlık Örgütü’ne darbe indirecek ve ondan ayrılacak kadar ileri gitti. Mevcut ABD yönetimi, öncekilerden daha fazla uluslararası antlaşmadan çekildi ve bu da kendisini mevcut uluslararası düzene en çok zarar veren güç haline getirdi. Çin, her zaman uluslararası düzen ve sistemin sadık bir savunucusudur. Çin Halk Cumhuriyeti'nin kuruluşundan bu yana geçen 70 yıl ve daha uzun sürede hiçbir savaşı kışkırtmamış ve diğer ülkelerin topraklarını işgal etmemiştir. Kendi barışçıl kalkınmayı sürdürmemizi anayasaya eklememizle dünyada söz konusu vaatte bulunan ilk ülke olduk. Barışçıl kalkınma yolunda istikrarlı bir şekilde yürümeye devam edeceğiz, asla bir dünya hegemonyası kurma, yayılmacılık peşinde olmayacağız ve her zaman barış için koruyucu güç olduk ve olacağız.