Çin-Hindistan sınır sorununda müzakere ve işbirliği
Çin-Hindistan sınırında, yapılan görüşmeler sonrası tansiyon düştü. İki ülkenin siyasi ve ekonomik işbirliğini görmezden gelen, çatışmanın büyüyeceği ve derinleşeceği yönünde tahmin yürüten Batılı analistlerin öngörüleri ise tutmadı
Asya’nın yükselen iki önemli ekonomik gücü Hindistan ile Çin arasında 15 Haziran Galwan Vadisindeki çatışmada 20 Hindistan askeri hayatını kaybetmesiyle gerilim yükselmişti. Sonrasında Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi ile Hindistan Ulusal Güvenlik Danışmanı Ajit Doval’ın telefon görüşmesi sonrası iki ülke askerlerini sınırdan uzaklaştırarak sorunda uzlaşmaya vardılar.
Çatışma, Çin medyası ve toplumunda büyük bir etki yaratmamasına rağmen Hindistan toplumunda ve medyasında önemli bir etki yarattığını söylemek mümkündür. Özellikle Hintli uzmanların çatışması sonrası aşırı milliyetçi dil kullanması tansiyonu artırırken Çin’in işbirliğini sürdürmeye yönelik söylemleri tansiyonu düşürdü. İki ülkenin siyasi ve ekonomik işbirliğini görmezden gelen; çatışmanın büyüyeceği ve derinleşeceği yönünde tahmin yürüten Batılı analistlerin öngörüleri de tutmadı.
EKONOMİK İŞBİRLİĞİ
Çin-Hindistan sınır çatışması sonrası iki ülke ilişkilerinde önemli bir kırılma yaratmayacağını söylemek mümkündür. Çünkü her iki ülke arasında yapılan ekonomik ticari faaliyetlere bakıldığında önemli bir ortaklık olduğunu görülmektedir. 1984'te karşılıklı olarak iki ülke birbirini 'ticarette en çok gözetilen ulus' ilan etti. Ticaret hacmi 1991'de 3 milyon dolardan 2000'lerin başında 2.9 milyar dolara, 2019'da 85 milyar dolara yükseldi. 2010 yılında ticaret hacmini 40 milyar dolara çıkarmayı kabul ederken, gelişmekte olan ülkeler statüsünden küresel ekonomiye şekil veren iki ülke için rekabete değil işbirliğine dayalı olarak bir arada bulunma fırsatı olduğunu açıkladılar.
Hindistan, Çin’in en fazla ihracat gerçekleştirdiği 7 ülkeden biridir(75 milyar dolar). Aynı zamanda Çin, Hindistan’ın 17 milyar dolarlık ticari hacimle en fazla ihracat gerçekleştirdiği 3’üncü ülkedir. Ticari denge Çin lehine gibi gözükmesinde önemli faktör Çin’in Hindistan’a teknolojik ürünler ithal etmesinden kaynaklanmaktadır. Aynı zamanda Çin, Hindistan’daki teknoloji şirketlerine en büyük yatırım sağlayanlar arasında yer almaktadır. Hindistan ile Çin arasında ticari ilişkilerinin bozulması kısa vadede Çin için ekonomik kayıplar oluşturmasından ziyade; Hindistan’ın ihracat yaptığı ürünlerde Çin ürünlerinin ara mal olarak kullanılmasından dolayı uzun vadeli etkiler doğurabilecektir. Kısaca Çin ile Hindistan arasında iç içe geçmiş bir ticari etkileşim vardır ve bu ekonomik zincirin politik nedenlerle bozulması muhtemel gözükmemektedir.
24 Kasım 2015 tarihinde Türkiye-Rusya ilişkilerinde yaşanan uçak düşürme krizi sonrası iki ülkenim ilişkilerin bozulacağını, Türkiye’nin ABD ile yakınlaşacağını hatta Rusya ile Türkiye arasında çatışma yaşanılacağı düşünülüyordu. Fakat bozulan ilişkiler bir yılını doldurmadan 14 Haziran’da resmi temas kurularak çözüldü. İkili ekonomik işbirliklerinin yüksek olduğu ülkelerde yaşanan krizlerin kısa sürede düzelmesinin en temel faktörü ilişkilerin ekonomik derinliğinde yatmaktadır. Çin ile Hindistan’ın Şanghay İşbirliği Örgütü üyesi olmalarının yanı sıra, BRICS üyesi olmaları da onları siyasi ve ekonomik stratejik hedeflerde buluşturmaktadır ve bu durum küçük çaplı gerginliklerde ikili ilişkileri etkileyecek kırılmalar yaratmayacaktır.
KOMŞULARLA İŞBİRLİĞİ
Hindistan’ın çatışma sonrası ülkedeki 59 Çin uygulamasına yasak getirmesini Mike Pompeo “ÇKP tarafından kontrol edilen uygulamaların yasaklanmasını memnuniyetle karşılıyoruz” diyerek desteklemişti. Çünkü Çin’in yükselişini dengelemek için bölge ülkelerinde Çin karşıtlığını artırmak ve çatışma alanları yaratmak ABD’nin stratejik vizyonudur.
Hindistan İngiliz sömürgesi dönemi ve Çin Afyon Savaşları’ndaki acı tecrübesiyle 19. yüzyılda zor günler geçirdi. İki ülke de aynı dönemde Batı sömürüsünden kurtularak zincirlerini kırdı ve bugün ikisi de işbirliğiyle yükselen komşu Asyalı değerlerdir. Hindistan ile Çin’in komşularla siyasetinde Gandhi’nin “En yakını pahasına uzak bir komşuya hizmet etmemeliyim” sözü altın değerindedir. Çünkü uluslararası dengeler ve küresel lider değişir fakat sınır komşuları değişmez.
SORUNLARIN ÇÖZÜMÜNE DAİR
Xi Jinping Güney Afrika’daki 5. BRICS zirvesindeki konuşmasında “Uluslararası arenada ne yaşanırsa yaşansın her zaman barışçıl gelişme ve ortak kazanca dayalı işbirliğinde ısrar ederek, savaş yerine barışı, zıtlaşma yerine işbirliğini arayalım, kendi çıkarlarımızı savunurken başkalarının haklı kaygılarını da dikkate alalım” demişti.
Xi Jinping’in 2012 yılından beri küresel yönetişimde tüm insanlığın yararına ortak kader birliğini ön plana çıkaran söylemi çatışmalarda barışı ve müzakereyi ön plana çıkarmaktadır.
Çin, eşitlik ve karşılıklı kazanca (win-win) yönelik dış politika anlayışıyla yeni uluslararası düzeni inşa etme vurgusunu her ortamda dile getiriyor. Bu basit bir söylem olmaktan öte Çin dış politikasında pratik olarak uygulanmaktadır. Örneğin Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, Hindistan Dışişleri Bakanı S. Jaishankar ile yaptığı konuşmasında: "Bir milyardan fazla nüfusa sahip olan Çin ve Hindistan, kendi gelişimlerini ve gençleşmelerini hızlandırmanın tarihi misyonunu taşıyorlar. Bu nedenle karşılıklı saygı ve karşılıklı destek doğru yoldaki her iki ülkenin uzun vadeli çıkarlarına uygundur" diyerek sorun çözümünde ikili çıkarlar doğrultusunda ilişkileri ileri taşımaya yönelik bir yaklaşım göstermiştir.