Çin’de ekonomik durgunluğa karşı özel sektör teşvikleri: Susuzluğu gidermek için zehir içmek mi?
Eğer özel teşebbüsün güçlü gelişimi Çin ekonomisinin mevcut zorluklarını çözebiliyorsa, ABD neden 1930’lardaki 'Büyük Buhran'dan ancak Roosevelt’in 'Yeni Düzen'i ve II. Dünya Savaşı sırasında ulusal mali açık oranındaki önemli artış sayesinde çıkabildi?
Kovid-19 salgınından sonra Çin, toparlanmayı sağlamak amacıyla ekonomi politikasında özel ekonominin gelişimini güçlü bir şekilde teşvik etmek, ülkeye yönelik yabancı yatırımını artırmak, kredi faiz oranını düşürmek, konut satın alma talebini artırmak, sermaye piyasasını canlandırmak ve mevduatlar için rezerv oranını düşürmek gibi bir dizi politika uygulamaya koyuldu.
Çin’de geleneksel olarak kamucu ve planlı anlayışla ekonomiye yön verme eğiliminde olanlar, bu süreci, Türkçeye “susuzluğu gidermek için zehir içmek” olarak çevirebileceğimiz “yǐn zhèn zhǐ kě” deyimiyle (饮鸩止渴) sorguluyorlar.
Bu süreçte Deng Xiaoping dönemi başlatılan “Reform ve Dışa Açılma”nın kavramları da sıkça kullanılmaya başladı. Bunlar; “reform ve dışa açılmayı derinleştirmek”, “piyasa odaklı, hukukun üstünlüğüne dayalı ve uluslararasılaştırılmış reform girişimlerinin uygulanmasını hızlandırmak” ve “piyasa canlılığını ve sosyal yaratıcılığı daha da teşvik etmek” olarak özetlenebilir.
Ancak bunların önemli etki göstermeyeceği görülüyor. Bunun nedeni ise, kapitalizmin 21. yüzyıldaki büyük mali krizi 2008’den sonra, Çin ekonomisinin içine düştüğü aşırı üretim ve aşırı kapasite sorunudur. Bu Çin ekonomisinin temel çelişkisidir ve arz tarafında değil, talep kısıtlamaları, yani paranın satın alma gücüne sahip etkin talep eksikliğidir.
Bunu tasarruf karşıtlığı olarak okumamak gerekir. Ekonomik canlanmayı teşvik etmek için alınan önlemlerin çoğu hala “arz yönlü yapısal reform” zihniyetindedir ve bu da Çin ekonomisindeki bu büyük çelişkiyi çözmeye yardımcı olmamakla kalmayıp, Çin ekonomisini uzun vadede “L-büyüme” olarak adlandırılan döneme sokabilir.
ÖZEL EKONOMİYİ TEŞVİK ETMEK…
Çin ekonomisinin küresel ekonomik durgunlukla da tetiklenen iç çelişkilerini ele alırsak esas çelişki “özel ekonomiyi teşvik etme” stratejisidir. Çin ekonomisinin en büyük sorunu paranın satın alma gücüne sahip nihai tüketim için etkin talep eksikliğidir. Doğal olarak özel ekonominin gelişimini güçlü bir şekilde teşvik etmek bu sorunu çözebilir mi? Açıkçası hayır.
Hem Batılı liberal öğretinin hem de bunun Çin’deki tetikçilerinin yıllardır tekrar ettikleri “Çin ekonomisinin hızlı büyüme döneminde özel işletmelerin katkısı büyüktür.” retoriği büyük bir yanılsama yarattı.
Elbette özel sektörün devlet ve Çin Komünist Partisi (ÇKP)’nce sıkı kontrolü ile ekonomiye katkısı önemlidir.
Ancak süreç kendi içinde yarattığı çelişkileri bir dönüm noktasına ulaştırmıştır. Şimdi sorulacak sorular şunlardır: Çin ekonomisi durgunluk içindeyken, özel işletmelerin gelişiminin yeterli olmadığı ve iş ortamının iyi olmadığı nasıl söylenebilir?
Özel ekonominin hızlı büyüme dönemindekinden daha kötü bir durumda olması mümkün mü? Mevcut ekonomik gerileme hükümetin özel sektöre yönelik politikasından mı kaynaklanmaktadır?
BATI’DA KRİZLERE KARŞI ‘DEVLETİN GÖRÜNEN ELİ’ ÇÖZÜMÜ
Eğer özel teşebbüsün güçlü gelişimi Çin ekonomisinin mevcut zorluklarını çözebiliyorsa, ABD neden 1930’lardaki “Büyük Buhran”dan ancak Roosevelt’in “Yeni Düzen”i ve II. Dünya Savaşı sırasında ulusal mali açık oranındaki önemli artış sayesinde çıkabildi?
Üstelik 1930’lardaki Büyük Buhran döneminde ABD’deki neredeyse tüm büyük işletmeler özel teşebbüstü! Yani kapitalizmin metropol ülkeleri bile “daha fazla devlet” diyerek işin içinden sıyrıldı.
2008’in sonundan bu yana Çin ekonomisi, Batı’da 1930’larda yaşanan Büyük Buhran sırasında olduğundan çok daha iyi durumda, ancak sorunun doğası benzer: Yetersiz efektif talep ve paranın satın alma gücüne oranla aşırı üretim bulunması.
Bu bağlamda baktığımızda Büyük Buhran dönemi ABD başta olmak üzere hiçbir Batılı ülke ekonomik krize karşı mücadeleyi özel teşebbüsü artırma stratejisi ile yola çıkmadı. Hatta tam tersi liberal amentü ters-yüz edildi ve devletin haşmetli gücü ekonomiye geri döndü.
“Görülmez el” denilen safsata yerle bir edildi. Batılı ülkelerin hiçbiri o dönemde “fazla üretim kapasitesini azaltma” ve “stokları eritme” gibi “arz yanlı yapısal reformu” benimsemedi, çünkü bu tür bir “piyasa temizleme” fikri birçok işletmeyi iflas ettirebilir ve işsizlik sorununu ağırlaştırabilirdi.
O dönemde tüm Batılı kapitalist ülkeler “Büyük Buhran”dan talep sorununa karşı devlet eliyle piyasaya müdahale ederek çıktılar.
Üstelik benzer yöntem 2008 Küresel Mali Krizine karşı da yaşandı. ABD’de krizi tetikleyen Lehman Brothers’ın batışına karşı merkezi bütçeden sadece “Sorunlu Varlıkları Kurtarma Programı” (Troubled Asset Relief Program) adı altında 700 milyar dolar; “Amerikan İyileştirme ve Yeniden Yatırım Yasası” (American Recovery and Reinvestment Act) ile de 831 milyar dolar bütçe ayrıldı! Devlet, piyasanın acımasız kurallarıyla şekillenen ekonomik buhrana karşı yine yaraları sarmak için yetişmişti.
ARZ TARAFINA YÖNELİM SORUNU ÇÖZER Mİ?
2008 küresel mali krize karşı Çin Devlet Konseyi “ekonomik teşvik planı” açıklamış ve 4 trilyon RMB’lik (o dönemki kura göre yaklaşık 587 milyar dolar) teşvik paketi hazırlanmıştır. Ekonomik teşvik planı başarılı olmuş ve 2008 sonu itibarıyla Çin ekonomik büyümesi yüzde 6’ya düşerken 2009’da tekrar çift haneleri yakalayarak yüzde 10’u aşmıştır.
Sorunun “talep eksikliği”ni aşmak için olduğu tespiti yapılmış ve hastalığın doğru tespitine doğru bir tedavi yöntemi uygulanmıştır. Fakat ciddi kusurlardan kaynaklanan bu ekonomi politikası yeni politika değişikliklerini de tetiklemiştir: Talep tarafından arz tarafına yönelim.
Dolayısıyla arz tarafındaki sıkılaştırmayı Çin ekonomisinin son on yılda sürekli düşüş eğiliminin önemli faktörlerinden biri haline getirmiştir.
Son birkaç yılda Çin’in ekonomik toparlanmayı teşvik etmeye yönelik ekonomi politikası hala büyük ölçüde “arz yönlü yapısal reform” stratejisiyle yönetildi ve bu da bazı Çinli uzmanlar dahil “Çin’i kronik bir ekonomik bunalıma düşme tehlikesiyle karşı karşıya bırakabilir” eleştirilerini getirdi.
Çin’de mevcut nihai tüketim için etkin talep eksikliği sorununu çözmeden, özel ekonominin gelişimini nasıl teşvik ederseniz edin yardımcı olmayacaktır.
Çin’de son alınan ekonomik önlemlere bakıldığında, hükümetin doğrudan büyük ölçekli harcama planları yerine kademeli ve daha küçük ölçekli tedbirlerle piyasaları canlandırmaya çalıştığı görülüyor. Bu tür politikaların olası bir durgunluğu aşmada etkili olup olmayacağını ise bir sonraki yazımızda değerlendireceğiz.