26 Kasım 2024 Salı
İstanbul
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Çin’in yeşil kalkınma serüveni

Kömür zengini fakat petrol ve doğalgaz fakiri olan Çin, kısa bir sürede yenilenebilir ve temiz enerjiye büyük yatırımlar yaparak önemli yol kat etti. Yenilenebilir ve temiz enerji politikası ortaya koyarken iki önemli hususu gözden kaçırmamak gerekiyor. İşte bu alanda yapılan çalışmalar.

Çin’in yeşil kalkınma serüveni: yeşil kalma yeşil enerji kuşak yol girişimi
A+ A-
UTKU GÜNGÖR / PEKİN UZAY VE HAVACILIK ÜNİVERSİTESİ

Enerji, bir ülkenin atardamarlarından birisini oluşturuyor. Herhangi bir ülkenin enerjisi dışa bağımlı ise o ülkenin sürdürülebilir bir kalkınma planı ve bağımsız bir politika yürütmesi neredeyse imkânsız hale geliyor. Özellikle, Türkiye gibi emperyalizme karşı mücadele eden bir ülkenin “bağımsız” enerji politikası üretmesi bir tercihten çok zorunluluktur. Türkiye’nin, enerji talebini karşılamada yaklaşık yüzde 74 oranında dışa bağımlılığı bulunuyor. Bununla birlikte Türkiye elektrik tüketiminin yüzde 60’ından fazlasını doğalgaz veya kömür yoluyla elde ediyor. (1)

Günümüzde bağımsız ve aynı zamanda yeşil enerji politikası önemli bir yer tutuyor. Aslında bu iki kavram birbirini tamamlıyor. Eğer kömür, doğalgaz veya petrol zengini değilseniz, temiz ve yenilenebilir enerji bir tercihten çok zorunluluk oluyor. Kimi zaman temiz ve yenilenebilir enerji politikası Batılı ülkeler tarafından bir “araç” olarak kullanılsa da temiz ve yenilenebilir enerjiye dönüş kaçınılmaz olarak öngörülüyor. Küresel ölçekte ortaya çözüm olarak sunulan kimi yenilenebilir enerji türleri, ortama yaydıkları yüksek ısıdan dolayı atmosferin delinmesinden sorumlu tutuluyor. Küresel boyutta en yaygın kullanılan ısıl kaynaklarının düşük entalpili, yenilenebilir ve elektrik üretiminde kullanılmayacak olması ısının hangi yollarla ve daha verimli taşınacağı konusunda apayrı bir tartışma konusunu açıyor. (2) Fakat bu yazı, Çin’deki enerji dönüşümü üzerine odaklanıyor. Çünkü Çin temiz ve yenilenebilir enerjiyi kullanma konusunda çok kısa zamanda önemli başarılar elde etti.

ÇİN’DEKİ ENERJİ DÖNÜŞÜMÜ

ÇKP 18. Ulusal Kongresi’nin 5. Genel Oturumunda “5 Kalkınma Fikrinden” birisi olarak “Yeşil Kalkınma” fikri ortaya kondu. (3) Bununla birlikte “Çift Karbon Hedefi” Çin’in en önemli kalkınma yollarından birisi olarak uzun vadede planlanıyor. Çin ekonomisini “Hızlı Kalkınma Yolu’ndan” “Kaliteli Kalkınma Yolu’na” planlarken, aynı zamanda “Yeşil Kalkınma” Çin’in en önemli gündem maddelerinden birisi olarak ortaya koyuyor. (4) Öyle ki Çin Devlet Başkanı Xi Jinping, 22 Eylül 2020 tarihinde Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun 75. oturumunda Çin’in düşük karbonlu dönüşüme katkılarını arttıracağını ve buna yönelik politikaları güçlendireceğini duyurdu. Çin, 2030 yılında karbon salınımının zirve yapacağını ve 2060 yılında ise nötr karbon hedefine ulaşacağını öngörüyor. 2025 yılına gelindiğinde, 2020 yılına kıyasla kişi başına düşen karbondioksit salınımının %18 azalacağı öngörülüyor. Bununla birlikte ormanlık alanların aynı dönemde %24 artış göstereceği planlanıyor. Dünyada üretilen her iki elektrikli araçtan en az birisi Çin’de üretiliyor. Dünyada üretilen fotovoltaik panellerin %60’ından fazlası gene Çin’de üretiliyor. Bununla birlikte Çin’de güneş enerjisinden elektrik üretimi 20 yıl önce neredeyse yok denecek kadar az iken günümüzde ise Çin, güneş enerjisinden elektrik üretim kapasitesi 340 GW ile dünyanın en büyük güneş enerjisi ekipmanları üreticisi olarak yerini alıyor. (5)

ÇİN NASIL BAŞARDI?

2017 yılında Türkiye’den Pekin’e ilk geldiğimde neredeyse nefes alınamıyordu. Hava oldukça kirliydi. 2022 yılının Kasım ayında Pekin’e geldiğim günden bugüne Pekin’in havasının oldukça temiz olduğu çok açık bir şekilde fark ediliyor. Çin, uzun vadeli politikalar geliştirerek yeşil ve yenilenebilir enerjinin önünü açmaya devam ediyor. Bu kapsamda; uzun vadeli enerji politikası ülkenin en önemli gündem maddelerinden birisi oldu.

Yenilenebilir enerji ekipmanları -özellikle güneş paneli- üreticilerine “sıfır vergi” politikası uygulandı. Bu sayede maliyetler indirildi ve yenilenebilir enerjiden elektrik üretimi, fosil yakıtlarla yarışabilecek bir seviyeye geldi.

“Yeşil enerji” bölgeleri inşa edilerek Ar-Ge çalışmalarına destek verildi.

Pekin, Tianjin ve Hebei’de yenilenebilir enerji araştırma üsleri kuruldu.

Üniversitelerde sayıları yıldan yıla artan enerji enstitüleri kuruldu. Kimi üniversitelerin fizik, kimya ve malzeme mühendisliği gibi bölümleri enerji enstitüleri ile birleştirildi.

Yüksek karbon salınımına neden olan fabrikaların bir kısmı kapatıldı.

Çin’in yeşil kalkınma serüveni - Resim : 1

Kömür tüketilen yerlerde yüksek verimli bacalar kurularak karbon salınımı azaltıldı. Ulaşımda “yeşil” dönüşüm gerçekleştirilerek dünyanın en kapsamlı elektrikli şarj istasyonları kuruldu. Aynı zamanda elektrikli araçların kullanılması teşvik edildi.

Hidrojen enerjisine yönelik çalışmalar teşvik edildi. (6)

Nükleer enerjiden elektrik üretiminde ısrar edildi ve bugüne dek 51 nükleer güç ünitesi kuruldu.

Yenilenebilir ve temiz enerjiye olan yönelim, Türkiye’nin doğalgaz çalışmaları önünde bir engel oluşturmuyor. Nitekim Çin’in yenilenebilir ve temiz enerjiye dönüşümü fosil yakıtlardan bir anda vazgeçmesiyle olmadı.

Kömür zengini fakat petrol ve doğalgaz fakiri olan Çin, kısa bir sürede yenilenebilir ve temiz enerjiye büyük yatırımlar yaparak önemli yol kat etti. Yenilenebilir ve temiz enerji politikası ortaya koyarken iki önemli hususu gözden kaçırmamak gerekiyor. Birincisi sürdürülebilir ve bağımsız temiz ve yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelim. İkincisi ise doğayla uyumlu, sıfıra yakın karbon salınımı ve gerçekten atmosfer dostu enerji kaynakları. Nitekim yenilenebilir enerji her zaman çevre dostu olmayabiliyor.

TÜRKİYE NE YAPMALI?

Elbette Türkiye’nin enerji politikasını ortaya koymak ve çözümler üretmek için bir kitap bile yazılabilir. Fakat konuyu Türkiye-Çin ilişkileri zemininde değerlendirip daraltabiliriz. Çin, “Yeşil Kalkınma” konusunda büyük yatırımlar yaptığı gibi aynı zamanda ülkeler arası iş birliğinin de önemli bir konusu haline getiriyor. Stratejik düzlemde iyi ilişkilere sahip olduğu Pakistan ile yaptığı anlaşmalar neticesinde, Karaçi bölgesine Pakistan’ın dördüncü ve en büyük nükleer santralini kurdu. Üç reaktörlü bir tesis olan Karaçi Nükleer Santrali, Çin devletine ait olan China National Nucleer Corp tarafından inşa edildi. Karaçiye kurulan yeni reaktör 1.100 MW elektrik üretme kapasitesine sahip. (7)

Çin’de “Yeşil Enerji Transferi” konusunda uçsuz bucaksız imkanlar bulunuyor. 2019 yılından beri bünyesinde bulunduğum ve araştırma yaptığım Pekin Uzay ve Havacılık Üniversitesi’nde (Beihang Üniversitesi) Çinliler ile aynı imkanlara sınırsız bir şekilde erişilebiliyor. Öyle ki araştırma grubumuzda otuza yakın yüksek lisans ve doktora öğrencisi bulunuyor. Araştırmaların tamamı laboratuvar ortamında, bilimsel deneylere dayalı ve şirketlerle iş birliği içerisinde ilerliyor. Çin’in neredeyse bütün üniversitelerinde benzer imkanlar bulunuyor. Enerjide bilgi transferinin gerçekten kalıcı olması için iki ülke arasındaki ilişkilerin stratejik zemine oturtulması ise bir zorunluluk halini alıyor. Nitekim Türkiye’den Çin’e giden ve enerji üzerine araştırma yapan öğrenci sayısı iki elin parmağını aşmakta zorlanıyor. Oysa, Çin’in stratejik düzlemde ilişkileri olan diğer ülkelerden on binlerce öğrenci Çin’e gidip bu alanlarda araştırma yapıyor. Türkiye’nin bu fırsatı geç olmadan kaçırmaması için: Türkiye Çin arasındaki ilişkiler stratejik zemine oturtulmalı.

Shanghai Jiaotong Üniversitesi’nin ortaya koyduğu Çin İngiltere Düşük Karbon Koleji (China-UK Low Carbon Collage) örnek alınarak Türkiye Çin Düşük Karbon Koleji Türkiye’nin en seçkin üniversitelerinde kurulmalı. Yüksek lisans, doktora öğrencileri ve akademisyenler çalışmalarını ortaklaştırmalı.

Kuşak Yol Projesi kapsamında yeşil kalkınma ülkeler arası iş birliğinin merkezine oturtulmalı. Bu alanlarda araştırma yapan yüksek lisans, doktora öğrencilerinin değişim programlarıyla ve burs imkanlarıyla teşvik edilmeli. Türk ve Çin üniversiteleri arasında düzenlenen enerji konulu sempozyumlar arttırılmalı.

Kaynaklar

1/ https://www.mfa.gov.tr/turkiye_nin-enerji-stratejisi.tr.mfa

2- https://briqjournal.com/index.php/yesil-hidrojen-kusak-ve-yol-girisiminin-ortak-bagi

3- http://www.fjrd.gov.cn/ct/49-102133

4- http://www.csrc.gov.cn/ningxia/c105510/c6678217/content.shtml

5- https://ornatesolar.com/blog/the-top-5-solar-countries-in-the-world

6- Changping Bölgesinde Hidrojen Enerjisi Endüstrisinin Yeni Gelişimi İçin Eylem Planı Raporu (2021-2025).

7- https://asia.nikkei.com/Business/Energy/China-s-4th-homegrown-reactor-goes-online-in-Pakistan

Çin