Çinli markalar hükümetten elektrik alamadı!
Çin, Kovid-19 sonrası küresel pazarlara hızlı bir giriş yaptı. Birçok sektörde Çinliler, değişen rekabet politikaları ve lojistik güçleri ile rakiplerini zorluyor.
Esasen konuyu 26 Ekim 2022 tarihinde kaleme aldığımız “İhracat savaşı kapıda sanayici cephane istiyor” başlıklı haberimizde ilk dile getirenlerden olmuştuk. Çinliler'in ticaret pazarlarında artan nüfuzu yıllardır Batı'nın elinde tuttuğu otomotivde de kendini göstermeye başladı. Avrupa yollarında birçok yeni Çinli elektrikli araç markasını görmeye başladık. Tedarik ve çip krizi gibi nedenlerle geleneksel firmalar termin sıkıntısı yaşarken geçen yıl pazarlara hızlı bir giriş yapan Çinli firmalar Avrupa'nın yeşil dönüşüm politikalarından da istifade ederek pazarlarda kendilerine yer buldular. Hatırlayalım geçen yıl ocak ayında Çin'den kalkan otomobil dolu bir geminin rotasının Türkiye olduğuna ilişkin bizzat Çinli makamlarca sosyal medya paylaşımları yapılmıştı.
ACELECİ DAVRANDIK
Çevremizde de gözlemledik. Rekabetçi fiyatlarla pazara gelen Çinli markalar sadece Avrupalı değil Türk tüketicisinin de teveccühünü kazandı. ODMD verilerine göre yılın ilk 11 ayında 35 binden fazla Chery, pazara henüz girmesine rağmen 552 BYD, 12 bine yakın MG, 2.5 binden fazla Skywell satıldı. Çinli firmaların biraz da ihtiyaç ve vasıta bulunamaması yüzünden pazarda yer etmesi sonucu Türk hükümeti biri bahar aylarında biri de geçenlerde olmak üzere ithal araçlara yönelik iki karar aldı. İthal elektrikli araçlara yönelik ÖTV düzenlemesi basında “Togg ayarı” diye haberleştirildi. Oysa Avrupalı Stellantis'in CEO’su Carlos Tavares “rekabet için ek vergi” çağrısı yapmıştı ve Avrupa bu yönde henüz adım atmadan ilk adımı atan Türkiye oldu. Oysa Çinliler, Türkiye'de üs kurup Avrupa'ya satış yapmak derindeydi. Togg için Çinli ortakla batarya yatırımı yapılması da Çinlilerin bu yöndeki niyetini gösteriyordu. Ayrıca Çinli firmaların “pazar olgunlaştığında” Türkiye'ye yatırım yapılacağı yönündeki beyanları da otomotiv editörlerinin haberinden izlenebiliyordu.
YATIRIM İŞTAHINI KAÇIRIYOR
Türk hükümetinin attığı bu adım sonrası konuştuğumuz sektör temsilcilerinden bazılarını kararı desteklerken bazıları ise Çinliler kendilerinin de rakibi olmasına karşın erken davranıldığı görüşündeydiler. Buna göre Türkiye, Avrupa'dan önce hareket ettiği. Avrupa henüz soruşturma başlatmayı konuşurken Türkiye adeta vergiyi dayadı. Bu da öğrendiğimize göre Çinli firmalarda, “Türkiye bizi istemiyor.” algısına neden oldu. Haliyle yatırım iştahı da azaldı. Avrupalılar, rekabette Çin'in kendilerini zorlayacağını biliyorlar. Yıllardır zaten Avrupalı firmaların üretim yeri de pazarı da olan Türkiye, özellikle Volkswagen yatırımının “siyasi” olduğu öne sürülen yatırımını başka ülkeye yapmasıyla bir sorgulama dönemine girdi. Avrupalılar artık Türkiye'ye büyük ilave yatırımlar yerine Doğu Avrupa'yı tercih ediyorlar. Bunun yanında otomotiv tedarik sanayisi anlamında yetkin olan Türkiye'den de vazgeçebilmiş değiller. Çinliler için ise tek bir firmanın 15-16 milyar doları bulabileceği belirtilen yatırım projeleri konuşuluyor. Yıllardır banka satın alınması dışında sıfırdan milyarlarca dolarlık yatırım görmemiş Türkiye için elektrikli çağı bir fırsat sunarken ikinci bir kararla adeta buna da kapı kapatıldı.
ÜÇ MADDELİK İTİRAZ
Ticaret Bakanlığı tarafından 29 Kasım 2023 tarihinde çıkarılan “Bazı Elektrikli Araçların İthaline İlişkin Tebliğ” ile Avrupa Birliği menşeli ve Serbest Ticaret Anlaşmaları ile ülkemize ithal edilen araçlar haricindeki tüm elektrikli araçların ithalatı, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı veya yetki verdiği kurumca düzenlenen “izin belgesine” bağlı hale getirildi. OYDER bu kararı eleştirdi. Dün yayınlanan pazar verileri haberinde kısaca değindik. Bugün detayları vermek istiyoruz. OYDER, “Yetkili Satıcılık mesleği açısından ortaya çıkan sakıncalar ve tehditleri” şöyle özetledi:
“1-Yeni tebliğ ile ilgili markanın modellerinin ülkemize ithalatı duracağı için, yeniden izin belgesi alınana kadarki süreçte yetkili satıcıların araç kaynağı kesilecek ve ticaret tamamen duracaktır. Bu markalara yatırım yapmış olan yetkili satıcılar için ilk etapta zarar, sürecin uzaması halinde de iflas kaçınılmaz olacaktır.
2-Tebliğ ile distribütörlerin 7 bölgede 20 adet TS 12047 ve TS K 646 belgeli servise sahip olmaları şart olarak ileri sürülmüştür. Yeni hüküm ile tüm bölgelerde yetkili satıcılar kendi yaptıkları yatırımlarına karşılık bir de distribütörün aynı işkoluna yatırım yapması sonucu ile karşılaşıp rekabet etmek zorunda kalacaklardır.
3- Yeni yayınlanan tebliğ tüm markaların en az 40 çalışan ile bir çağrı merkezi sahibi olmasını da amir hüküm olarak getirmektedir. Yetkili satıcıların gerçekleştirdiği satışların ardından servis ihtiyacı doğan tüketiciler yetkili satıcılar ile bu ihtiyaçlarını gidermek yerine çağrı merkezi aracılığıyla distribütörün sahibi olduğu servislere yönlendirilecektir. Bu da serbest rekabet açısından ayırımcılık doğuracak ve yetkili satıcıların iş hacminde önemli bir düşüşe neden olacaktır.”
AVRUPA'DAN DAHA AKILLIYIZ YA!
OYDER ayrıca üç maddelik de çözüm önerisi sundu. Elbette tebliğ artık elektrikli araç popülasyonu yüzünden tüketicilerin servis anlamında sorun yaşamaması için çıkarıldı. Önceki yıllarda ülkemize giriş yapan ve sonrasında birçok kullanıcının mağdur olduğu örnekler de var. Ancak Çinliler bu kez daha oturaklı bir şekilde hem Avrupa hem Türk pazarına giriş yaptılar. Şunu da belirtmek gerekir ki; Çinliler bugün hem otomobil hem de elektronikte gelişmiş sistemler ile zengin pazarlarda kabul görüyorlar. Batı, Çin'i engellemek yerine ticaretini dengeleme ve işbirliği kozunu oynuyor. Türkiye ise Huawei eliyle bilişim altyapısını kuran Çinliler ile elektrikli araçlar konusunda da işbirliği yapmak yerine iştah kaçıran bir politika izlememeli. Burada bir sermaye dengesi de gözetildiğini düşünen sektör paydaşları da var. Örneğin Batılı elektrikli otomobil devlerinin ürünlerini pazara Ferit Şahenk'in Doğuş Otomotiv sunuyor. Çinliler'in bazılarını getiren ise Aydın Doğan'ın Doğan Trend Otomotiv şirketi. Çin'e yönelik bir ambargo niteliğindeki bu kararlar bir yana Gümrük Birliği'nin aleyhimize işlemesi sonucu birçok üçüncü ülkenin ürünü ülkemize Avrupa üzerinden girerken, yakında Çinli otomobiller de Avrupa üzerinden gelmeye başlarsa şaşırmayalım. Böylece hem ithalatı önleyemezken hem de yatırıma çekme şansımızı kaçırmış olacağız. Bana kalırsa Çinliler ile bu otomotiv işini daha doğru bir zeminde konuşmanın zamanı geldi ve geçiyor.