CKD: Bir ulu çınar
Ankara’da, 15 Şubat 1997’de “Şeriata Karşı Kadın Yürüyüşü” düzenlendiğinde, on binlerce kadın Cumhuriyet devrimleri kazanımlarına sarıldığını gösteriyor. Aynı yıl, Cumhuriyetimizin en önemli kadın devrimlerinden, kadının milletvekili seçme ve seçilme hakkını kazandığı 5 Aralık 1934 tarihinden tam 63 yıl sonra, 5 Aralık 1997’de Cumhuriyet Kadınları Derneği Ankara’da kuruluyor.
Cumhuriyet Kadınları Derneği tarihi, dünyadaki ve ülkemizdeki emperyalist müdahalelere karşı tam bağımsızlık bilinciyle verdiği kadın mücadeleleriyle, başarılarla geçen 24 yıllık bir tarihtir. Tüzüğünün 2. maddesiyle yolunu çizmiştir: “Ulusal Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet Devrimleri ile kazanılmış olan ekonomik ve siyasal bağımsızlığın, özgürlük, demokrasi ve aydınlanmanın korunması, savunulması, ülke ve halk yararına geliştirilmesi için çalışır.”
Türkiye’de kadın mücadelesinin önündeki sorunların başında, kadını sosyal ve ekonomik hayatın dışına çeken dar ve sığ, kadın gerçeğimize yabancı sözde evrensel, ayrılıkçı, ayrıştırıcı, bölücü, nefreti ve yabancılaşmayı yayan anlayışlara karşı mücadele yürütüyor.
Cumhuriyet Kadınları Derneği’nin ödünsüz, sağduyulu çalışma anlayışı karşılığını buluyor. Her geçen gün gittikçe büyüyerek yaklaşık 60 şube ile bugün Türkiye’nin en büyük kadın derneği olarak çalışıyor. Bugünlerde, çok etkili bir kampanya yürütüyor. Türkiye’nin işsizlikten sonraki en büyük sorunu uyuşturucuya karşı başlattığı Anneler Hareketi ile sokakta, evlerde, salonlarda anneleri, babaları, aileleri aydınlatıyor, tehlikeye karşı bilinçlendiriyor, uyarıyor.
Birleşmiş ve örgütlü bir halk yenilmez. Kadınlar da öyle. Bölgemiz, deyim yerindeyse bir kaynayan kazan iken, kenara çekilip suskun kalmanın faturasını milletçe ödediğimiz günlerden geçerken, Cumhuriyet Kadınları Derneği’ne gitmeli, üye olmalı ve Atatürk’te birleşilmelidir.
CKD, Atatürk Devrimi felsefesine ve ilkelerine sıkı sıkıya bağlı, sapasağlam büyüyen bir ulu çınar olmuş. Kadın ve ülke sorunlarının çözümlerini yaratıcı çalışmalarla millete ulaştıran, 24 yıldır Türkiye topraklarına saldığı kendi köklerinden beslenen, Milli Kadın Hareketi’nin biricik temsilcisi durumundaki, bu ulu çınara emek veren, temellerini sağlam atan, Atatürk’ün gerçek emaneti felsefesinden ve ilkelerinden ayırmayanlara bin selam olsun.