CKD, Diyarbakır Anneleri ile internette buluştu

Cumhuriyet Kadınları Derneği (CKD), Türkiye çapında 45 yöneticisi ile birlikte, bölücü terör örgütü PKK’nın elindeki çocuklarını geri almak için 268 gündür HDP önünde evlat nöbeti tutan Diyarbakır Anneleri ve Berlin’de PKK’nın kaçırdığı kızı için tek başına mücadele eden Maide Anne ile internet üzerinden bir araya gelerek bayramlaştı.

CKD Genel Başkanı Prof. Dr. Tülin Oygür, toplantıyla ilgili olarak bugün (27 Mayıs 2020) yaptığı yazılı basın açıklamasında, “Cumhuriyet Kadınları Derneği Diyarbakır ve Berlin’deki kahraman kadınlarımızın yanındadır. Bölücülüğe karşı verdiğimiz mücadeleye, evlat nöbeti tutarak katılan bu anneleri yalnız bırakmayacak, onların sesi olacağız. Çocuklarımızın bölücü terör örgütüne kaptırılmasını önlemek de onlardan kurtarmak da milli görevdir. Kendini Atatürk ve Cumhuriyet Devrimlerine bağlı sayan bütün kadınlarımızı, bizimle birlikte bu davaya sahip çıkmaya davet ediyoruz” dedi.

Prof. Dr. Tülin Oygür açıklamasında, Bayramın 3. günü, CKD Genel Merkez yöneticileri ile birlikte, Türkiye çapında çoğunluğu büyükşehirlerden şube başkanlarının aralarında bulunduğu 45 CKD yöneticisi ile internet üzerinden toplandıklarını ve toplantıya halen Diyarbakır’da olan birkaç anne ile birlikte, Berlin’deki Maide Anne’nin de katıldığını belirtti. Amaçlarının bayramlaşma vesilesiyle, mücadele eden annelerimize yalnız olmadıklarını hissettirmek olduğunu ifade eden Oygür, açıklamasına şöyle devam etti:

"Bizler bu bayramı evlatlarımızla, torunlarımızla ve sevdiklerimizle bir araya gelememenin burukluğu içinde geçirdik. Ama biliyoruz ki onlar evlerindeler, sağlıkları yerindedir ve karantina dönemi biter bitmez, hepimiz sevgi ve özlemle kucaklaşacağız. Diğer yanda ise evlatlarının HDP aracılığıyla kaçırılarak PKK’ya verilmesine isyan edip, 3 Eylül 2019 tarihinden bu yana Diyarbakır HDP il binası önünde evlat nöbetinde olan Diyarbakır Anneleri” var. Aralarında dokuz aile mücadelelerinin sonunda evladına kavuştu ama diğerlerinin bekleyişi sürüyor.

Bir de Almanya'nın başkenti Berlin'de yaşayan Maide Anne var. Kızının 12 Kasım’da terör örgütü PKK’nın gençlik yapılanması “Navende Kurdistaniyen li Berlin” tarafından kendilerinden koparıldığını söyleyen ve sesini Alman makamlarına duyurmak için çırpınan Maide Anne…

Bu kadınlar, şehit anneleriyle birlikte, ülkemizin en büyük sorunu olan bölücü terör yüzünden gerçek acıyı yaşayan kadınlardır. Bu annelerimizin güldükleri bir günleri ve bayramları yoktur. Yüreklerinin bir tarafına çökmüş yakıcı bir özlem, diğer tarafında canlı tuttukları büyük bir umut var. Toplantımızda onları, gösterdikleri cesaret ve azimleriyle, bölücü teröre karşı savaşımıza büyük katkı verdikleri için bir kez daha kutladık ve minnetlerimizi ilettik.”

Diyarbakır Annelerinin, PKK’nın ABD piyonu olduğunu; PKK HDP bağlantısını ve bunların esas amaçlarının Kürtleri bahane ederek, Türkiye’yi bölmek olduğunu açık bir bilinçle ifade ettiğini vurgulayan Oygür, açıklamasına şöyle devam etti:

“İki çocuk annesi ve sağlık emekçisi olan Maide Annenin anlattıkları ise ikiyüzlü emperyalist Batının, bölücü terör örgütü PKK’ya verdiği desteği, gerçek yaşam öyküleri üzerinden ortaya koymuştur. Kızının 15’li yaşlarında katıldığı sözüm ona kültürel faaliyetler gösteren bir dernekte, önce kadın hakları ve feminizm gibi fikirlerle kafasının çelindiğini; kızındaki değişimi fark ettiğinde, onu dernekten koparmaya çalıştığını ama dört yıl sürdürdüğü mücadelesinde başarılı olamadığını, üzüntüyle dinledik.

Kasım ayından beri kızını görmeyen Maide Anne, kızından, evden ayrıldıktan bir ay sonra İsviçre koduyla telefon geldiğini, bir PKK eğitim kampında olduğunu söylediğini anlattı. Bu kampların birçok Avrupa ülkesinde olduğunu, buralarda pek çok gencimizin bulunduğunu fakat bunlarla temas kurulamadığını söyleyen Maide Anne, kızını PKK’nın elinden kurtarmaya azmetmiş. Haftanın belirli bir günü tek başına evlat nöbeti tutuyor. Artık bu eylemini, parlamento binasının önünde sürdüreceğini söyledi. Bütün umudu aynı durumdaki annelere cesaret vererek ona katılmalarını sağlamak ve sesini Alman Meclisi'ne duyurmak…”