24 Kasım 2024 Pazar
İstanbul
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

CKD Genel Başkanı Prof. Dr. Tülin Oygür: Halkımızın asıl talebi şiddetin son bulması

Prof. Dr. Tülin Oygür, ‘İstanbul Sözleşmesi'ne karşı çıkanların asıl hedefi 6284 sayılı yasanın kaldırılması veya iyice budanmasıdır. Önemli olan kanunun etkin şekilde uygulanmasıdır; eksiklerinin giderilmesidir’ dedi.

CKD Genel Başkanı Prof. Dr. Tülin Oygür: Halkımızın asıl talebi şiddetin son bulması
A+ A-

Cumhuriyet Kadınları Derneği Genel Başkanı Prof. Dr. Tülin Oygür, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Numan Kurtulmuş’un halkın beklentisi olduğunu öne sürerek, “İstanbul Sözleşmesi’ne nasıl imza atıldıysa usülünce çıkılır” sözüne tepki gösterdi. Oygür, “Bu sözün, aslında İstanbul Sözleşmesi hükümleri göz önüne alarak çıkarılan 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanunun, ‘örf ve adetlerimizi yok eder, namusumuzu bozar’ gibi akıl almaz çıkışlarla değiştirilmesini isteyen, güya dindar bir kesimin talebiyle söylendiğini biliyoruz” dedi. Halkın beklentisinin kadına yönelik şiddetin son bulması olduğunu ifade eden Oygür’ün açıklaması özetle şöyle:

“Halkımız ve özel olarak kadınlarımız terörün kökünün kazınmasını, işsizliğe çare bulunmasını, insanca yaşamaya imkân verecek geçim şartlarına ulaşmayı ve birlik ve beraberlik içinde, kadın ve erkeğiyle şiddetten uzak, huzur içinde yaşamayı istemektedir. Kadınlarımızın; terör, geçim derdi, eğitimden erken koparılma gibi sorunlarının yanında, toplumsal cinsiyetleri, yani kadın olmaları yönüyle ayrımcılığa uğradıkları ve şiddete maruz kaldıkları bir gerçektir. Bu sorun devletin ve toplumun işbirliği içinde çözüme kavuşacaktır.

Kadına yönelik şiddetin modernleşmenin sonucu ortaya çıktığını, çare olarak da kızların ve kadınların bin 500 yıl önceki konumlarında tutulmalarını savunanlara bizim söyleyecek tek sözümüz şudur: Ortaçağ'dan gelen sesinizin ulaşacağı bir yer yoktur. Türkiye Cumhuriyeti, 100 yıl önce, milletinin bağımsızlık iradesiyle ve medeniyetin aydınlık yolunda ilerleme kararlılığıyla kurulmuş ve bugünlere ulaşmıştır. Erkeğiyle kadınıyla halkımız, esaretin her türüne karşı durmuştur ve karşı duracaktır.

İktidarın görevi, kadına yönelik şiddete karşı verilen mücadeleden hiçbir surette geri adım atmamak, bu mücadelenin belirleyici esaslarını toplumun her kesimine çok iyi anlatmak ve benimsetmektir.

İstanbul Sözleşmesi uluslararası bir belgedir, çünkü kadına, toplumsal cinsiyeti, yani kadınlığı üzerinden şiddet uygulanması, tarihten gelen evrensel bir sorundur.

İstanbul Sözleşmesi, kadına yönelik ayrımcılığın kaldırılmasında ve kadına yönelik şiddetin önlenmesinde büyük yararlar sağlayan yönüyle önemlidir. Türkiye bu sözleşmeye imza koymuş ve sözleşmenin hükümlerine göre kendi kanununu yapmıştır. 6284 sayılı kanunda geleneklerimizi, örf ve adetlerimizi zayıflatacak, aile kavramımızı zedeleyecek, aile temelli toplumsal yapımızı sarsacak hiçbir unsur yoktur. Kanunda kadını şiddetten korumanın, bu şiddeti önlemenin örgüsü ortaya konmaktadır.

ASIL HEDEF YASA

İstanbul Sözleşmesine karşı çıkanların asıl hedefi 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’un kaldırılması veya iyice budanmasıdır. İstanbul Sözleşmesinde 4. Madde 3. bendinde geçen ‘Özellikle mağdurların haklarını korumaya yönelik önlemler olmak üzere, işbu sözleşme hükümlerinin cinsiyet, toplumsal cinsiyet, ırk, renk, dil, din, siyasi veya başka görüşe sahip olma, ulusal veya sosyal menşe, bir ulusal azınlıkla bağ, mülkiyet, doğum, cinsel yönelim, cinsel kimlik, yaş, sağlık durumu, engellilik, medeni hal, göçmen ya da mülteci olma durumu veya başka statüler temelinde herhangi bir ayrımcılık olmaksızın Taraflarca uygulanması güvence altına alınmıştır’ ifadesi; 12. Madde 1. bendinde geçen ‘Taraflar kadınların aşağı bir cins olduğu veya kadınlar ve erkekler için alışılagelmiş rollerin bulunduğu düşüncesine dayanan ön yargıları, örf ve adetleri, gelenekleri ve her türlü farklı uygulamaları ortadan kaldırmak amacıyla kadınlar ve erkeklere ilişkin sosyal ve kültürel davranış modellerinin değişimini sağlamak için gerekli tedbirleri alır’ ifadesi ve 12. Madde 5. bendindeki ‘Taraflar kültür, örf ve adet, gelenek, din veya sözde ‘namus’un işbu Sözleşme kapsamındaki herhangi bir şiddet eylemini için mazeret oluşturmamasını sağlar’ ifadesi 6284 sayılı Kanunda ve Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Ulusal Eylem Planlarında yoktur.

YASANIN EKSİKLİKLERİ GİDERİLMELİ

6284 sayılı kanunun eksiklikleri giderilmelidir. Bizim davamız kadınımızı yaşamın her alanında öne çıkarmak üzere bütün yasal ve toplumsal düzenlemeleri savunmak ve geliştirmek üzere çalışmaktır.”

Son Dakika Haberleri