22 Kasım 2024 Cuma
İstanbul 18°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

CKD'den 'uyuşturucuyla mücadele' atağı

Cumhuriyet Kadınları Derneği Genel Başkanı Prof. Dr. Tülin Oygür, 'Madde Bağımlılığına Karşı Anneler Hareketi' kapsamında düzenlenen basın toplantısında konuştu.

CKD'den 'uyuşturucuyla mücadele' atağı
A+ A-

CKD Başkanı Tülin Oygür'ün basın açıklaması şu şekilde:

Değerli Basın Emekçileri,

Değerli Milletimiz,

Cumhuriyet Kadınları Derneği olarak Türkiye genelinde başlatacağımız “Madde Bağımlılığına Karşı Anneler Hareketi” çalışmamızı sizlerin aracılığıyla Kamuoyuna duyurmak amacıyla toplanmış bulunuyoruz. Bu çalışmanın başta anneler olmak üzere ailelerimize en geniş şekilde duyurulması ve tanıtılması son derece önemlidir. Çünkü Derneğimiz bu çalışmada, uyarıcı ve uyuşturucu maddelerin kullanılmasını önlemede anneler ve ailelerle beraber çalışacaktır. Bu bakımdan buradaki varlığınız ve vereceğiniz katkılar sonsuz önem ve değerdedir. Hepinizi Genel Yönetim Kurulumuz adına sevgi ve saygılarımla selamlıyorum, burada bulunduğunuz için teşekkürlerimi sunuyorum.

Derneğimizin uyuşturucuyla mücadele kapsamında iki yıl önce başlattığı bir çalışma, Kovid-19 salgınının araya girmesiyle tamamlanamamıştır. Cumhuriyet Kadınları Derneği yeniden kolları sıvamış ve bu defa çocuklarımızı, gençlerimizi yani geleceğimizi hedef alan madde kullanımı sorununu, temelinde yatan ideolojik yönüyle ele alarak yeni bir çalışma hazırlamıştır. Çalışmanın ayrıntılarına girmeden önce bu sözlerimi açmak istiyorum.

KÜRESELLEŞMENİN NEOLİBERAL İDEOLOJİSİNDEN UYUŞTURUCU SORUNUNA

Batı ülkelerinde başlayan ve 19. yüzyılda doruğa çıkan üretime dayalı rekabetçi kapitalizm bir yüzyıl içinde, bu ülkelerin, kapitalizme geçememiş ülkeleri ve yoksul kıtaları acımasızca sömürdüğü emperyalizme evirilmiştir. 20. Yüzyıl emperyalizm çağıdır ama aynı zamanda emperyalist devletlere karşı milli devletlerin uyanış ve mücadele çağıdır. Nitekim 1. Dünya Savaşı dediğimiz Paylaşım Savaşında, emperyalist Batı ülkelerinin en başta gelen hedefi Osmanlı Devleti’ni yıkıp paylaşmaktı; buna karşılık Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde milletimiz bağımsızlık savaşını verdi ve Türkiye Cumhuriyeti kuruldu.

Yirmi bir yılını tamamladığımız 21. Yüzyılda, emperyalist tahakküme direnebilecek tek güç olan milli devletlerin emperyalizme karşı mücadelesi yükselmiştir. Herhalde ileride Kara Çağ diye adlandıracağımız emperyalizmin hâkimiyet dönemi son bulmaktadır. Emperyalizmin baş temsilcisi ABD’nin Türkiye’yi bölme hevesinin, PKK ve FETÖ’ye karşı verdiğimiz mücadele sonucunda kursağında kalması ve Irak, Suriye ve en son olarak Afganistan’da yenilmesi, sömürüye geçit vermeyen milli devletlerin güçlenme çağının başladığını göstermektedir.

ABD ve diğer emperyalist devletler yalnız silahla değil, ekonomik, siyasal ve sosyal baskılarla da bağımsızlıkçı milli devletlerin güçlenmesini engellemeye çalışmaktadır. Bu baskıları “küreselleşme” adı altında yürüttükleri politikalarla hayata geçirmektedirler. Küreselleşmenin ideolojik aracı ise neoliberalizmdir. Neoliberalizmin gerçek yüzünü tek cümleyle anlatmak istersek “özgürlük ve demokrasi kandırmacasıyla bireyleri bütün değerlerine yabancılaştırarak milletleri parçalamak” olarak tarif edebiliriz.

Ülkemiz 1980’lerden itibaren dâhil olduğu küreselleşmenin ve neoliberal ideolojinin etkisi altında zorluklar yaşayarak bugünlere gelmiş, fakat 2015 yılından itibaren, ABD’nin kuklası bölücü ve gerici terör örgütlerine karşı büyük bir mücadele içine girerek emperyalist tahakkümü kabul etmeyeceğini göstermiştir.

Bununla birlikte neoliberal ideolojinin milletimizi ve özellikle gençlerimizi; soylu tarihsel gerçeklerimizden, milli ve manevi değerlerimizden, kültürümüzden ve öz sanatımızdan uzaklaştırıp “tek dişi kalmış” Batı medeniyetinin “yeni özgürlükçü” yoz kültürüyle zehirleme amacının devam ettiğini de görmek zorundayız. Silahla esir alamadıkları Türk Milletini gençliğimizi bozarak ele geçirme planları emperyalist devletler için şüphesiz ki çok daha ekonomiktir. Küreselleşmeyle birlikte kendimizi içinde bulduğumuz neoliberalizmin hedefinde, yarınımız olan çocuklarımız ve gençlerimiz vardır. Ülkemizi daha çok sömürmelerinin yolu gençlerimizin milli kimliğinden koparılması ve uyuşturulmasından geçmektedir. Ailesine, milletine, diline ve ülkesine yabancılaşmış, yalnız kendi çıkarları için yaşayan bilinçsiz, düşünmeyen, okumayan, sorgulamayan, üretmeyen, haz peşinde koşan, sahte özgürlüklere esir olan, uyuşmuş nesillerin yolunu açmaya uğraşıyorlar.

Böylesi bir yabancılaşmanın ön şartı bireyin kendisine yabancılaşmasıdır. Burada sınır tanımıyorlar. Küçücük çocuklarımıza cinsiyetlerini sorgulatıyor ve işe bedenlerine yabancılaştırmayla başlıyorlar. Yaşı gelen çocuklarımızı ise bağımlılık yapan maddelere övgüler düzen müziklerle, dizilerle, sosyal medya fenomenleriyle etki altına alıp uyarıcı ve uyuşturucu madde kullanmaya ve sonunda bağımlı olmaya teşvik ediyorlar. Yarattıkları bu yoz kültürle uyuşturucu kullanmayı, gençliğin başkaldırı ve isyan dürtüsünde geçerli bir biçim olarak gençlerimize sunuyorlar. Emperyalizmin, sistemi yeniden üretmesi için kendi gençlerine giydirdiği “hiçlik gömleği”, milli devletlerde gençliği kendi emelleri için kullanma silahına dönüşmektedir. Biz gençlerimize hiçliğin, kimliksizliğin giydirilmesini asla kabul etmeyiz.

Şimdi ülkemizde uyuşturucu kullanımıyla ilgili bazı bilgileri ve ardından, Cumhuriyet Kadınları Derneği olarak başlattığımız Madde Bağımlılığına Karşı Anneler Hareketi’ni kamuoyunun bilgisine sunuyorum.

TÜRKİYE’NİN UYUŞTURUCU SORUNU

Günümüz dünyasının en önemli sorunları arasında yer alan madde kullanımı, bağımlılığa neden olan ancak tedavi edilebilir bir hastalıktır. Madde kullanımının hafıza, muhakeme, dikkat, düşünme gibi bilişsel işlevler üstüne kalıcı etkilerinin yanı sıra suç ile ilişkileri de önemli bir toplumsal güvenlik sorunu oluşturmaktadır. Bölücü terör örgütü PKK ve FETÖ ile mücadele içinde olan ülkemiz açısından son derece önemli olarak; uyuşturucu imalatı ve kaçakçılığıyla terör örgütleri milyarlarca dolar gelir elde etmekte, buradan kazandıkları paraları teröristlerin ihtiyaçlarının karşılanması ve silahlanma için kullanmaktadırlar. PKK’ya yönelik operasyonlarda tonlarca uyuşturucu madde ele geçirilmektedir.

Türkiye uyuşturucu kaçakçılığında çok önemli bir güzergâh olan “Balkan Rotası” üzerindedir. Ülkemiz hiçbir yasa dışı uyuşturucu maddenin ana üretim alanlarından biri olarak gösterilmemektedir. Buna rağmen, gerek Asya’dan bitkisel kökenli uyuşturucunun, gerekse Avrupa’dan sentetik olarak üretilen uyuşturucunun karşılıklı kaçakçılığında transit ülkeyiz ve %15 oranındaki genç nüfusumuzla hedef durumdayız.

Türkiye’nin uyuşturucuyla mücadele alanında yaptığı kamu harcamaları 2019 yılında 2018’e göre %7,3; 2020 yılında ise 2019’a göre %28,2 oranında artmıştır.

Türkiye’de 2020 yılında gerçekleşen toplam 159.268 uyuşturucu olayında %77,6’ sının kullanma amaçlı, diğerlerinin imalat, ticaret gibi suçlarla ilgili olduğu belirlenmiştir.

Narkotik Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı’nın, uyuşturucu suçlarından adli işlem gören 23.526 kişinin cevaplarıyla hazırladığı 2021 Narkolog Projesi Analiz Raporu’ndan seçtiğimiz bazı sonuçlar şöyledir (2020 verilerine göre):

Uyuşturucu suçlarına karışanların büyük çoğunluğu erkektir.

Uyuşturucu suçuna karışanların %87,2'si aile fertleriyle yaşamaktadır.

Madde kullanmaya başlamada merak etkisi %38 ile ilk sırada gelmektedir.

Uyuşturucu kullanmaya başlama bakımından 25’e kadar olan yaşlar en riskli dönemi oluşturmaktadır.

%80 olguda madde kullanmaya esrar ile başlanmıştır.

En fazla kullanılan uyuşturucu %45,7 ile yine esrardır.

Esrar kullanarak maddeye başlayan her 5 kişiden 3’ünün, farklı maddelere kaydığı görülmüştür.

UYUŞTURUCU SORUNUNU BATAKLIĞI KURUTARAK ÇÖZERİZ

Madde kullanımı önlenebilir bir halk sağlığı sorunudur. Yalnız kullanan kişide değil, aynı zamanda ailesini ve çevresini de etkileyen, toplumda ekonomik, sosyal ve güvenlikle ilgili zararlara yol açan çok yönlü bir sorundur. Bu nedenle çok yönlü çözümler gerektirmektedir. Devlet kurumlarımızın bu mücadelede aman vermeyen yaklaşımlarını büyük takdirle izliyoruz. Sahada görev yapan emniyet güçlerimize, jandarmamıza başarıları ve güçleri daim olsun diyoruz.

Ancak, yukarıda da belirttiğimiz gibi, toplumumuzu ve özellikle gençlerimizi hedef alan çürümüş, yozlaşmış kültürel saldırı ile bu sorunun sürekli beslenmesi karşısında topluma ve kitle örgütlerine de görev düştüğünü kabul ediyoruz. Eğitim ve sosyal çalışmalar yapan kurumlarımız başta olmak üzere, bütün kurum ve kuruluşların ve demokratik kitle örgütlerinin uyuşturucu maddeye bağımlılık gelişmeden önce, bu maddelerin kullanılmasını önleme aşamasında yapacağı çalışmalar, sıtmaya karşı bataklığı kurutmak ölçüsünde değerlidir.

Yukarıda Narkolog Projesi Analiz Raporu’ndan aktardık: madde kullanımına en fazla merak ederek başlanıyor. O zaman bataklığın merak bileşenini kaldıracağız. Bu gençlerde merakı uyaran ne? Gençlerimizi hiçlik, köksüzlük duyguları içinde bocalamaya terk eden neoliberal etkilerin buradaki rolünü ele alacağız. Bu çürümeye direnecek tüm kurumlarımızı, tabii ki başta aile kurumunu harekete geçireceğiz. Bütün gençlerimizi ilgilerine, yeteneklerine göre mutlu ve üretken bir hayata hazırlayacak bilimsel eğitim sisteminde ısrar edeceğiz. İşte Rapor önümüze koyuyor: Madde kullananlar, çoğu genç olduğu için, büyük oranda aileleriyle yaşıyorlar. Bu veri çok değerlidir. Anlıyoruz ki, aileyi güçlendirmek, doğru şekilde yönlendirmek, ailenin madde karşıtı duruşunu pekiştirmek, bataklığı kurutmada en güçlü araçlarımızdan birisidir. Kötülüğün başı diyebileceğimiz esrara ve esrarı masum gösterenlere savaş açacağız. Özetle, bataklığı oluşturan bütün elementlerin tek tek üzerlerine yürüyeceğiz.

MADDE BAĞIMLILIĞINA KARŞI ANNELER HAREKETİ

Cumhuriyet Kadınları Derneği kuruluş amacı ışığında, milli devletimize ve milletimize yönelik tehditlere karşı mücadele etmeyi varlığının temeli olarak görmektedir. Derneğimiz emperyalizme ve onun neoliberal ideolojisine karşı durma mücadelesi içindedir. Bir demokratik kitle örgütü olarak, birçok ülkede olduğu gibi ülkemizde de yaygınlaşan madde kullanımı ve bağımlılığını bu çerçeveden ele almayı uygun görüyoruz. Bu toplumsal sorunumuzla mücadelede, neoliberalizmin hedef aldığı “güçlü kadın, güçlü anne, güçlü aile” olgusunun en önemli silahımız olduğunu milletimizin dikkatine sunmak istiyoruz.

Madde Bağımlılığına Karşı Anneler Hareketi, madde kullanımına karşı koruma ve önleme amacıyla düzenlenmiş olup hedef kitlesi anneler ve ailelerdir. Uyuşturucu bataklığının kurutulacağı yer ailedir; aile içinde de çocukla, oluşumundan itibaren başlayan özel bağı nedeniyle, annedir. Çalışmanın isminde Anneler Hareketi ifadesi var, çünkü milletimiz harekete geçen annelerin asla pes etmeyeceğini bilmektedir. Bununla birlikte çalışmamızda elbette ki ailenin iki temel direği olan anne ile babayı beraber ele aldık.

Gençler arasında giderek yaygınlaşan madde kullanımını önlemeye katkıda bulunmak amacıyla hazırladığımız çalışmanın hedeflerini şöyle sıralayabiliriz:

Madde kullanımını önlemede aile denetimini doğru bir çerçeveye oturtmak;

Toplumda madde kullanımını sıradanlaştırmaya yönelik algı oluşturma çabalarına karşı madde karşıtı duruşu güçlendirmek;

Madde kullanımının zararlarının, olumsuz sonuçlarının farkında olan bilgili, bilinçli, bilgisi sayesinde sesini duyuran güçlü bir kitle oluşturmak;

Aile içi bağları kuvvetlendirmek, çocukların aile değerlerini benimsemesini sağlamak.

Çalışmada, amaca uygun olarak anne babalara yönelik, standardize edilmiş videolar ve basılı malzemeden oluşan eğitim setleri kullanılacaktır.

Bu çalışmayı öncelikle, Derneğimiz Şube Yöneticilerinin üyelerimizle örgütleyeceği mahalle ziyaretleriyle yürüteceğiz. Mahalle muhtarlarımızdan büyük destek alacağımıza inanıyoruz. Bizlere o mahallede anne ve ailelerle en elverişli şekilde nasıl buluşacağımız konusunda onlardan yardım alacağız. Anneler ve ailelerle toplantılarımızı kısa videolarımız ve broşürlerimiz üzerinden yapacağız. Ayrıca bilgilendirme amaçlı masa çalışmaları ve esnaf-çarşı-pazar ziyaretleriyle yaygın afişleme ve broşür dağıtımı yapacağız. Valiliklerimize, Kaymakamlıklarımıza, İl-İlçe Belediyelerimize çalışmamızı anlatacak ve kıymetli yardımlarını talep edeceğiz.

Çalışmanın diğer önemli ayağı ise etkin şekilde kullanacağımız sosyal medya üzerinden olacaktır. Anneler Hareketi ismiyle internet sitemizi açtık. Sitemizde çalışmanın kamu spotu benzeri kısa videoları ve basılı materyaller yanında konuyla ilgili Türkçe bilimsel makalelere ve kurumlarımızın ilgili raporlarına ulaşmak mümkün olacak. Uzmanlarla çevrimiçi canlı konferanslar düzenleyeceğiz ve sitemize yükleyeceğiz. Anneler Hareketi sitesini uzun süre aktif tutacağız.

Madde Bağımlılığına Karşı Anneler Hareketi çalışmamızı bir proje olarak İçişleri Bakanlığı Sivil Toplumla İlişkiler Genel Müdürlüğü’ne sunduk ve desteklerini talep ettik. Bu çalışmanın Genel Müdürlüğümüzce desteklenmeye layık bulunduğunu gururla belirtir, Bakanlığımıza Derneğimiz adına teşekkürlerimi sunarım.

Değerli Basın Emekçileri,

Çalışmanın geniş toplum kesimlerine duyurulması için ulusal ve yerel basınımızdan güçlü bir destek beklediğimizi başta belirtmiştim. Lütfen sesimize ses olun. Bu çalışmayı ne kadar çok anne ve aileye duyurursak, bataklığı kurutmaya o kadar katkı veririz. Bu da, neoliberal safsataya kulak asmayan, ailesine, milli değerlerimize, milletine ve ülkesine bağlı, bireyci değil toplumcu, bencil değil paylaşımcı tertemiz gençlerimizle geleceğe güvenle bakmamız demektir.

Hepinize Genel Yönetim Kurulumuz adına teşekkür ediyorum.

uyuşturucu Cumhuriyet Kadınları Derneği ckd