Çoban Ali Gök et sorununa çözümü anlattı: Küçükbaş hayvancılık aile işletmeciliği ile gelişir
8 yaşında çobanlıkla hayvancılığa başlayan Gök, ‘Bu iş ailece yapılır. Çiftliklerde hazır yemle maliyetli olur. En doğrusu koyun ve keçinin dağ bayır yayılmasıdır. Böyle olursa para kazandırır.’ dedi. Gök, işin inceliklerini anlattı


Türkiye uzun yıllardır et sorununu çözemedi. Son yıllarda aşırı artan et fiyatları vatandaşı bezdirdi. Hele ki asgari ücretin altında maaş alan emeklileri… Emekliler ucuz et satan kuruluşların önünde uzun kuyruklar oluşturuyor. Konunun uzmanları et sorununun süt sorunu, dolayısıyla hayvancılık sorunuyla ilgili olduğunu belirtiyorlar. Aydınlık da uzun süredir uzmanlarla konuşarak çözümü masaya yatırıyor. Konunun muhataplarından birisi de aile çapında hayvancılık yapanlar. Türkiye’de kırsalda bu çapta üretim yaygındı. Şimdi ise büyük çiftliklerde profesyonelce yapılıyor. Ancak bu sorunu çözmüyor.
‘BU İŞ AİLECE YAPILIR’
Pekiyi, bu iş nasıl çözülür? İşte bunun cevabını bize, 8 yaşından bu yana küçükbaş hayvancılık yapan Ali Gök verdi. Gök, şimdi emekli. Hem de turizm sektöründen. Bir zamanlar ailece 400’ün üzerinde koyun baktıklarını, dededen, babadan kalma bu usulün krizlerde küçülmeleri nedeniyle sürdürülemediğini belirtti.
Ali Gök, “2001 krizinde 1,5 milyar liralık destekleme kredisi almıştım. Krizde borcum 7-8 milyar lira oldu. Bu bana büyük darbe oldu. İflas ettim. Sonra küçüldük.” diyor.
Gök, Aydın’ın Koçarlı ilçesine bağlı kırsal Bıyıklı Mahallesi’nde yaşıyor. 61 yaşında. Lise mezunu. İngilizce ve Fransızca biliyor. Kendi deyimiyle uzun yıllar kışın koyun çobanlığı, yazın da Kuşadası’nda otel hizmetlisi olarak çalışmış. Ben de onu yakından tanıyorum. Okuyan ve araştıran bir insan. Sık sık memleket sorunlarını da konuşuyoruz. Bu sefer hayvancılığı konuştuk. Gök söze, “Bu iş ailece yapılır. Küçükbaş hayvancılık böyle gelişir. Çiftliklerde bu iş hazır yemle yapılmaz. Maliyetli olur. En doğrusu koyun ve keçinin dağ bayır yayılmasıdır. Böyle olursa para kazandırır. Hem de eti ve sütü sağlıklı olur. Ayrıca hayvan soğuğu sever. Serin yerde verimli olur. Hayvan sıcakta yanar. Verimi düşer. Hatta yavru verme dönemi de değişir.” diyerek başladı.
‘KOYUN SICAKTA GELİŞMEZ’
Ve kendi tecrübesini anlattı: “Bizim aileyi Bıyıklı’da herkes tanır. Dededen, babadan koyuncuyuz. 400’ün üzerinde koyunumuz vardı. 8 yaşında bu işe başladım. Annem beni hayvanların içinde doğurmuş. Hem okudum hem de dağda koyun güttüm. Ailece yaptık ve iyi para kazanıyorduk. Ancak zamanla koyunları güdecek insan bulamadık. Zor iştir. Herkes buna sabır gösteremez. Parası iyidir ancak hayatın da dağda bayırda geçer. Buna katlanacaksın.
“Zamanla koyun sayımız azalınca ben okulu bitirdikten sonra Bursa ve Kuşadası’nda turizm işine yöneldim. 1983 yılından sonra bu iş iyi para kazandırmaya başladı. Ben de sigortalı olarak çalıştım. Kendimi de geliştirdim. İki dil biliyorum. Avrupa ülkelerine de gittim. Dünyam açıldı. Ancak hayvancılıktan da kopmadım. Kışın geldim köyde bu işe omuz verdim. Şimdi bu işi sürdürecek genç bulamıyoruz. Arazi var adam yok… 8 yıldır da tamamen bıraktım.
“Bir zamanlar bu dağlarda (Bıyıklı- Koçarlı hattında) 20 bin koyun otlatılırdı. Şimdi toplasan bin koyun yok. Hayvancılığı öldürdüler. Aileler küçüldü. Gençler zora gelmiyor, bu işi yapmak istemiyor. Herkes işin kolayına kaçıyor. Şehirde rahat iş peşinde koşuyorlar. Böyle olunca da hayvancılık büyük çiftliklerde hazır yemle yapılmaya başlandı.
“Koyunun kapanması doğaya aykırı. Geç doğurur. Sıcakta gelişmez. Kuzu kışın gelişir. Soğuk havada. 100-110 günde kuzu gelişir. En makbul olan 3,5 ayda yetişir ve satarsın seni rahatlatır. Sonra sağım süt o da ekstresi olur. Süt fiyatı belli rakamda olursa sürdürülür.”
‘EN AZ 70 KOYUNLA BAŞLANMALI’
Ali Gök’ün hayvancılığın geliştirilmesi konusunda önerisi ise şöyle: “Bir çobanın kendini idame ettirmesi için en az 70 koyun ve iki koç ile işe başlaması gerekiyor. Yani devletin 15-20 koyun yardımı vermesi yeterli değil. Hatırı sayılır bir destekleme ya da kuzu başı destekleme olursa bu iş yapılır. Bu bölgede eylül ile ocak arasında sonbahar çok sıkıntılıdır. Hayvanı örtü altına alacaksın. Saman ve yemi ağıla stoklayacaksın. Bu sırada hayvanı elinde tutarsa çoğaltır. Ayrıca sürüyü çoğaltması için ona yeni yavrular eklemesi gerekir. Kasım- aralık ayında sıkıntısız geçirmesi için bunlar olmazsa olmaz. 12 aylık dönemde, 70 koyunun yünü, sütü geliri kaleme vurduğun zaman kendisini kurtaracak seviyeye gelir. Bu da bir çobana, ailesine bakma olanağı sağlar. Bu döngüyü sağlarsanız bu iş sürdürülür. Bunu desteklerle sağlamak gerekiyor. Para kazandırmayan iş yapılmaz. Vatandaş geçimini burada görecek ki bu işe soyunacak.”
‘İTHAL ÇOBANLA OLMAZ’
Hayvancılık sorununun ithal çobanla da çözülemeyeceğini belirten Gök sözlerine şöyle devam etti: “Çoban bu işin parçasıdır. Asli unsur değildir. O sana nefes aldırır. İşin patronu sensin. Bu iş ailece yapılır. Böyle olursa bilgi ve tecrübe nesilden nesile aktarılır. Hayvan sahibi ve çoban yeri gelecek bir veteriner olacak, yeri gelecek hayvanı evladı gibi görerek onun dilinden anlayacak. Ben dağda çok hayvanı sezaryenle doğurttum. 5 doğumdan biri ölümle sonuçlandı ancak çok hayvanın canını da kurtardım. Ayrıca onun hastalığını da bilecek ve anında müdahale edeceksiniz. Böyle olursa bu iş verimli olur. Yoksa dağda veterineri nasıl bulacaksın. Annesi olmayan kuzuya süt bulamadığında yumurta kırıp içireceksin. Böyle incelikleri var.”
Değerli Aydinlik.com.tr okurları.
Aydinlik.com.tr ekibi olarak Türkiye’de ve dünyada yaşanan ve haber değeri taşıyan her türlü gelişmeyi sizlere en hızlı, en objektif ve en doyurucu şekilde ulaştırmak için çalışıyoruz. Yoğun gündem içerisinde sunduğumuz haberlerimizle ve olaylarla ilgili eleştiri, görüş, yorumlarınız bizler için çok önemli. Fakat karşılıklı saygı ve yasalara uygunluk çerçevesinde oluşturduğumuz yorum platformlarında daha sağlıklı bir tartışma ortamını temin etmek amacıyla ortaya koyduğumuz bazı yorum ve moderasyon kurallarımıza dikkatinizi çekmek istiyoruz.
Sayfamızda Türkiye Cumhuriyeti kanunlarına ve evrensel insan haklarına aykırı yorumlar onaylanmaz ve silinir. Okurlarımız tarafından yapılan yorumların, (yorum yapan diğer okurlarımıza yönelik yorumlar da dahil olmak üzere) kişilere, ülkelere, topluluklara, sosyal sınıflara ırk, cinsiyet, din, dil başta olmak üzere ayrımcılık unsurları taşıması durumunda yorum editörlerimiz yorumları onaylamayacaktır ve yorumlar silinecektir. Onaylanmayacak ve silinecek yorumlar kategorisinde aşağılama, nefret söylemi, küfür, hakaret, kadın ve çocuk istismarı, hayvanlara yönelik şiddet söylemi içeren yorumlar da yer almaktadır. Suçu ve suçluyu övmek, Türkiye Cumhuriyeti yasalarına göre suçtur. Bu nedenle bu tarz okur yorumları da doğal olarak Aydinlik.com.tr yorum sayfalarında yer almayacaktır.
Ayrıca Aydinlik.com.tr yorum sayfalarında Türkiye Cumhuriyeti mahkemelerinde doğruluğu ispat edilemeyecek iddia, itham ve karalama içeren, halkın tamamını veya bir bölümünü kin ve düşmanlığa tahrik eden, provokatif yorumlar da yapılamaz.
Yorumlarda markaların ticari itibarını zedeleyici, karalayıcı ve herhangi bir şekilde ticari zarara yol açabilecek yorumlar onaylanmayacak ve silinecektir. Aynı şekilde bir markaya yönelik promosyon veya reklam amaçlı yorumlar da onaylanmayacak ve silinecek yorumlar kategorisindedir. Başka hiçbir siteden alınan linkler Aydinlik.com.tr yorum sayfalarında paylaşılamaz.
Aydinlik.com.tr yorum sayfalarında paylaşılan tüm yorumların yasal sorumluluğu yorumu yapan okura aittir ve Aydinlik.com.tr bunlardan sorumlu tutulamaz.
Aydinlik.com.tr yorum sayfalarında yorum yapan her okur, yukarıda belirtilen kuralları, sitemizde yayınlanan Kullanım Koşulları’nı ve Gizlilik Sözleşmesi’ni peşinen okumuş ve kabul etmiş sayılır.
Bizlerle ve diğer okurlarımızla yorum kurallarına uygun yorumlarınızı, görüşlerinizi yasalar, saygı, nezaket, birlikte yaşama kuralları ve insan haklarına uygun şekilde paylaştığınız için teşekkür ederiz.