Çocuk eğitime anne üretime! Devlet kreşte öncü olmalı
Art arda gelen zamlar kreş fiyatlarına da yansıyor. Anne babalar için durum can yakıcı. Kadınlar eve mi hapsolacak? Zuhal Of, Tekel’de 40 yıl önce başladığı kreş öğretmenliği dönemini anlattı, devletin yeniden sorumluluğunu yerine getirmesi gerektiğini söyledi
Zuhal Of, 1982 yılında Tekel Genel Müdürlüğü Malatya Sigara fabrikasının kreşinde öğretmen olarak işe başladı. 1985 yılında Tekel İzmir Merkez Müdürlüğü Anaokulu’na kendi isteğiyle tayin oldu. Of, İzmir’deki kreşi şöyle anlattı:
“Anne doğumdan hemen sonra kayıt sırasına yazılıyordu.110 kapasitemiz vardı. Günde ortalama 100 çocuk devam ediyordu. Kışın ise idarenin inisiyatifiyle açık tutuluyordu ve mevsimlik işçilerin gitmesi nedeniyle çocuk sayısı düşüyordu. Merkez Müdürlüğü’ne bağlı diğer işletmelerde kayıtlar alınıyordu, mevsimlik işçi gelince çıkartılıyordu. 6 yaşını dolduran çocuk derhal mezun ediliyordu ve sırada bekleyen geliyordu.”
SAĞLIK, BESLENME VE HİJYEN HER YERDE İYİYDİ
O yıllarda da elbette sorunlar yaşanıyordu. Önce Malatya Tekel’deki sorunlardan söz etti Of:
“Bizden önce ortaokul ve ilkokul diploması olan elemanlar çalışıyordu. Kreş ve anaokulu binaları ayrıydı, doktoru, hemşiresi yoktu, zorunluluk ve talep üzerine bir hemşire alındı… İzmir’de daha iyi koşullar beklerken büyük bir hayal kırıklığına uğradım. Lise, ortaokul ve ilkokul diploması olanlar çalışıyordu. Artısı, doktor ve hemşire vardı. Ancak fiziki koşullar hiçbir şekilde anaokulu olmaya uygun değildi, eğitim materyalleri aynı şekilde, hatta yoktu diyebilirim. Sağlık,beslenme ve hijyen iyiydi. Burası mevsimlik işçi kadının çocukları için açılmıştı.”
ZAMANLA EĞİTİMDE DE KALİTE YÜKSELDİ
Anneler için kreş o kadar önemliydi ki, fiziki koşulları, eğitim kalitesini dert etmiyorlardı. Zuhal Ok,
“Çocuğu güvende olacak, karnı doyacak, önemli olan buydu" dedi ve şöyle sürdürdü: “Anneler için eğitim önemli değildi. Komşusuna,7-8 yaşındaki kardeşine, ablasına veya tek başına bırakıp geliyordu. Parayla baktıracak bütçesi yoktu. “Zamanla velilere ve çocuklara yaklaşım değişti. İdare ve sendika arasında iletişim gelişti. Fiziki ve eğim aracı gereçleri çeşitlendi. Kız meslek lisesi çocuk gelişimi ve eğitimi mezunu görevliler alındı. Kreşlerin bakımevi olmadığı anlaşıldı. Çocuğun doğru ellerde büyümesi, doğru eğittim verilmesi son derece önemli.”
ÇOCUĞUN DA GÜVENCESİ
Zuhal Of, anılarını anlatırken, kreşin çocuklar için de bir güvence olduğuna dikkat çekti:
“4-5 yaşında bir çocuk geldi. Kreşe ilk başladığında yürüyüşü tuhaf, sanki ipten kurtulmak itiyor, koşması yine öyle. Yemekte kaşık çatal kullanmıyor, kedi gibi tabağa dalıyor… Zor bir çocuktu, sessizliği zordu… Anne de önce sustu, konuşmadı.“
Sonra bir gün öğlen paydosunda açıldı:
‘Zuhal hanım Tekel’de işe girmeden önce gündelik işlere gidiyordum. Çocuğu bırakacak kimsem yoktu, parayla baktıracak gücüm yoktu… Oğlumu belinde uzun bir iple karyola demirine bağladım, genişçe bir tabağa su ve yemek bıraktım…’ dedi. Bu kadını hiç eleştiremedim.”
SÜMERBANK VE TEKEL KADINA BÜYÜK DESTEK OLDU
“Çalışan annenin en büyük sorunu çocuğunu bırakacak güvenli bir ortam. Sümerbank ve Tekel, kadınların en çok istihdam edildikleri kurumlardı. Türkiye'nin bütçesinde ve kalkınmasında büyük bir payı olduğunu hepimiz biliyoruz, ama en önemlisi kadınların büyük değişimine, gelişmesine sağladı katkıdır. “1985’ te İzmir Merkez Müdürlüğü mevsimlik işçilerinin çoğu okuma yazma bilmedikleri için mühür kullanıyordu. Zorunluluklar ve şartlar bu kadınları çok hızlı geliştirdi.”
ANNENİN TEDAVİSİ SAĞLANDI
Devlet kreşi, annenin de güvencesi. Zuhal Ok, bir anısını daha anlattı:
“Sabah çocuklar gelince hissettirmeden fiziki kontrolden geçiriyorduk. Baktım, çocuğun boynu mosmor ve parmak izi var. Ne olduğunu sordum, çocuk korku ile kulağıma eğildi, ‘Öğretmenim annem beni boğdu, kimseye söyleme yine boğar’ dedi. Kimseye duyurmadan, doktor beyle özel görüşerek kadını hemen o gün psikiyatriste sevk ettik. Anne bedensel özürlü, şeker hastası, çok ağır bir işte çalışıyor, eşi elindekini alıyor ve şiddet uyguluyor, kadın da öfkesini çocuğunda alıyor… Sonradan kendisi anlattı, ‘Zuhal hanım gerçekten çocuğumu öldürecektim’ dedi. “Kadının tedavisi sağlandı. İdare, ‘diyabet ve bedensel özürlü’ raporu ile kadına daha iyi şartlarda çalışma olanağı tanıdı… Yıllar sonra karşılaştık, ‘Çocuklarım devlet sayesinde kurtuldu, okudu, iş sahibi oldu ve vatanına hizmet ediyor.’ dedi. “Kadının, çocuğun güvencesi devlettir. Kreşler, anaokulları aynı zamanda annelerin ve babaların rehberidir. Bu alanlarda yetkin kişilerin görevlendirilmesi önemlidir.”
‘ANNELİK KUTSALDIR’ LAFLA OLMAZ!
Yılların kreş öğretmeni, Cumhuriyet Kadınları Derneği (CKD) Örgütlenme Komisyonu üyesi Zuhal Of, kreş sorununun çözümüne ilişkin görüşlerini şöyle özetledi:
“Türkiye'de kadını ve haklarını savunan, çözüm üreten tek dernek olan CKD bu konuyu ülkemizin gündemine getirdi.
“İnsanı diğer canlılardan ayıran üretmektir, yaratmaktır. ‘Annelik kutsaldır’ diyor yönetenler, lafla olmaz, küçük küçük çözümlerle olmaz. Sendikalar, Odalar, tüm kamu kurumları, işi ciddiyetle ele almalı ve yeni bir mevzuat hazırlanmalı.
“Yeni bir fabrika planlanırken, kreş ve anaokulu projede zorunlu olmalı, yoksa ruhsat verilmemeli. Organize sanayi bölgeleri de projeye dahil edilmeli.
“Kamu kurumlarında yasal zorunluluk yeniden gözden geçirilmeli. Devasa adliye sarayları, hastaneler yapıldı, kreş ve anaokulu olmayan tek bir kamu kurumu kalmamalı. “Özel anaokulu ve kreşler ticari amaçlıdır. Günümüz koşulları, bu kurumların ücretlerini karşılamaya yetmez. Ayrıca eğitim ve sağlık ticari malzeme olamaz. “Cumhuriyet Devrimlerinin kadınlar için en büyük kazanımı, her alanda çalışma olanağının kazanımdır, tek başına çarşaf ve peçeden kurtulması değildir.”
‘İŞYERLERİNE KREŞ ZORUNLU'
Antalya’dan iki aileyle oturduk, konuştuk, kreş ve anaokulu ile ilgili yaşadıkları sorunları anlattılar. Özetle şunları söylediler:
“İçinde bulunduğumuz ekonomik koşullarda kreş ücretleri bizi çok zorluyor. “Bölgemizde bulunan, özel kreşler gibi hizmet veren tam zamanlı belediye kreşlerine kısıtlı sayıda çocuk alınıyor ve ‘öncelik belediye çalışanına, memur ailelerine, özel firmada çalışan ailelere veriliyor’ diyorlar ama durumları çok çok iyi olan ailelerle yabancı ailelerin çocuklarını buralara gönderdiklerini görüyoruz. “Bölgemizde bulunan devlete bağlı anaokulları da yeterli olmadığı için özel kreşlere yönelmek zorunda kalıyoruz. Asgari ücretle çalışıyorsanız, iki maaşla bile çocuğu kreşe vermeniz imkânsız. Bakacak aile büyüğü de yoksa kadın için tek çare işini bırakmak. “Tüm devlet kurumlarında kreş açılsın, koşulsuz şartsız. Özel sektörde de zorunlu tutması gerekir. Bunlar yapılana kadar kurumlar, çalışanları için özel kreşlerle anlaşma sağlayabilir.”
DEVLET KREŞ İŞİNİ ASLİ GÖREVLERİ ARASINA ALMALI
Avukat Binnur Zuhat Yokuş, devletin kreş işini asli görevleri arasına alması gerektiğini söyledi. Yokuş, konuyu Aydınlık’a şöyle değerlendirdi:
“Kreş ücretlerinin kadınların iş hayatından çekilmesini doğuracak seviyelerde artmasını önlemenin yolu, bunların denetimi değildir. Hatta ekonomik sorunları çözsek de her şey bol ve ucuz olsa bile mesele bu değildir. Mesele devletin kreş işini asli görevleri arasına alması meselesidir. Üretimin toplumsallaştığı çağımızda çocuk bakımı asla sadece annenin sorumluluğunda kalamaz. Hele ki iş hayatından çekilsin ve kariyerini kaybetsin. Bu anayasal eşitlik prensibine aykırıdır. İkincisi devletin yine anayasal eğitim görevinin bir parçası olmalıdır bu.
“Öncelikle İş Kanunu ve Organize Sanayi Bölgeleri Hakkında Kanun, paralel hükümler konularak işverenlerin kadın çalışan sayısını 150 rakamınım altında tutarak kolaylıkla etrafından dolandığı kreş açma yükümlülüğü yerine, OSB ve benzeri sanayi bölgelerinde ortak açılacak, giderleri ortak ödenecek ama devletin yöneteceği kreşler açılması getirilmelidir. Böyle bir yerde bulunmayan işyerleri kaldıysa kreş yükümü sadece kadın işçi sayısına bağlı tutulmamalı, bütün işçi sayısı esas alınmalıdır.
“Belli bir ilde nüfusa oranlı olarak yeterli sayıda OSB’ler, belediyeler, özel kreşler dahil yeterli kreş olup olmadığını izleme, denetleme ve eksikleri tamamlama görevi Milli Eğitim ve Sosyal Hizmetler’in eşgüdümle yürütecekleri asli görevlerinden olmalıdır.”