Devlet her mahallede kreş planlamalı
Çocuk Gelişimci Eylem Göksu Yıldırım, devlet kreşlerinin yetersizliğine, özel kreşlere de güç yetmediğine dikkat çekerek 'Kamu eliyle tüm mahallelerde erişilebilir hizmet lazım.' dedi
Belediye kreşlerinin denetimi konusu, bunlar kapatılacak tartışmalarına yol açtı ve aileleri endişeye sürükledi. Konuya çocuklar ve dar gelirli aileler açısından nasıl bakmalıyız?
Özel Eğitim Uzman Öğretici ve Çocuk Gelişimci Eylem Göksu Yıldırım, devlet kreşlerinin yetersizliğine, özel kreşlere güç yetmediğine dikkat çekerek “Kamu eliyle tüm mahallelerde olacak şekilde erişilebilir, daha uygun eğitim ve bakım hizmetinin verilmesi yönünde politika izlenmesi lazım.” dedi.
Kamunun yetersiz kaldığını anımsatan Göksu, belediye kreşlerinde eksik ya da hatalı bir şey varsa düzeltilerek yaşatılması gerektiğini vurguladı.
Dezenformasyonla Mücadele Merkezi, konunun kreş kapatmak değil, kreşlerin kuruluş amacı ve yönetmeliğine uygun faaliyetlerde bulunmaması olduğunu açıklamıştı. Milli Eğitim Bakanlığınca sahada yapılan incelemelerde, belediyelere bağlı bazı kreşlerde okul öncesi eğitim kurumlarının programında yer alan etkinlik ve eğitim öğretim faaliyetlerinin yapıldığının saptandığı öne sürüldü.
‘KREŞ VE ANAOKULU ZATEN BENZER’
Özel Eğitim ve Rehabilitasyon merkezinde uzman öğretici olarak görev yapan, özel gereksinimli çocuklarla çalışan Eylem Göksu Yıldırım, sorularımızı yanıtladı:
- Kreşlerle anaokulları arasında ne fark var?
Kreşler Aile Bakanlığına bağlı ve 0-36 aylık çocuklarımız için eğitim ve bakım hizmeti verilen kurumlarımız. Okul öncesi eğitimse, (anaokulu, ana sınıfı) 48 ile 60 aylık yaş aralığında olan çocuklarımız için hizmet verilen eğitim kurumlarıdır.
Kreş eğitimi, bayrağını özel sektörün elinde tuttuğu bir alan. Devlet kurumları yetersiz, belediyeler aracılığıyla kurulan kreşler, dar gelirli aileler için çok önemli.
Kreşle anaokulunun farkı, çocuklar arasındaki hem bakım hem de yaş farkı, ay farkı. Her iki grubun da eğitsel olarak kritik dönemleri vardır. 0-36 ay grubu kreşlerimize devam eden çocuklarımız için de biz eğitimciler olarak bir günlük plan hazırlarız. Etkinlik çizelgeleri hazırlarız. Anaokulunda eğitim gören çocuklarımız için de günlük planlar hazırlarız, etkinlik çizelgeleri hazırlarız.
‘KREŞLERDE SADECE BAKIM YAPILAMAZ’
Bakanlığın, ‘kreşlerde anaokullarındaki gibi etkinlik yapılıyor’ iddiasını açması lazım. Çünkü bu çocuklara yönelik sadece yemek yemek, uyku saatlerinin düzenlenmesi, uyku alması çerçevesinde düzenleme yapılamaz.
Bu çocukların dil gelişimi, sosyal gelişimi, motor beceriler dediğimiz kalem tutma, boya yapma, makas tutma ve kesme dediğimiz bütün becerilerinin desteklenmesi gerekir. Eğitimcilerimiz buna yönelik olarak da günlük planlar hazırlarlar.
Söz konusu becerilerin desteklenmesi için planlar anaokullarında da yapılır ama bunların zorluk dereceleri daha farklı olur. Anaokullarında daha çok okuma yazmaya hazırlık dediğimiz etkinlikler yapılır.
Kreşlerimizde ise çocuklar, eğitimcilerin gözetimi ve onların günlük programları çerçevesinde ‘stikır’ ile yapıştırma, meyve sebzelerin isimleri, renkler, sayılar, tane nesne kavramı gibi çocukların ailesinde öğrenebileceği ya da günlük yaşantısında keşfedebileceği beceri eğitimini alırlar.
Bakanlığın uyarıda bulunduğu belediye kreşlerinde, hangi etkinlik anaokullarındaki gibi?
‘BELEDİYE KREŞLERİNE DESTEK VERMEK GEREKİR’
- Konuyu kreş ihtiyacı açısından değerlendirir misiniz?
Kadının çalışma hayatına geçmesiyle birlikte artık çocukların evlerde anneleriyle geçirdikleri zaman daha kısıtlı. Onların evde başlayan bakımları ve eğitim süreçleri, bizim kreş ya da anaokulları dediğimiz eğitim kurumları ve bakım kurumlarında devam ediyor.
Kadın iş yaşantısında daha aktif olduğu için bu kurumların hem sayısının arttırılması hem niteliğinin arttırılması gerekiyor. Nitelik açısından özel sektörün elinde, fahiş fiyatlar söz konusu, kamu eliyle açılan kurum sayısı çok az.
Belediyelerse devletin yapması gereken ama yetersiz kaldığı bakım ve eğitim kurumlarının yerini kamu eliyle düzenlemeye çalışıyor. Bu nedenle hangi siyasi partiye ait olursa olsun belediye kreşlerine destek vermek gerekir.
Yeterli kreş ve anaokulu açmak devletin görevi. Devletin yetişemediği noktalarda belediyeler, ilçe belediyeleri, kaymakamlıklar devreye giriyor. Bunlar eliyle açılacak eğitim ve bakım kurumlarına ihtiyaç var.
‘ÖZELDE NE EĞİTİM NE UZMAN DENETİMİ VAR’
- Denetimde mi sorun var?
Belediyelerin açtığı eğitim kurumları elbette denetlensin. Eksiklikler ya da hatalar var ise zaten denetlemeler çerçevesinde belli programlarla birlikte bunlar düzenlenir. Özel sektör fiyatlarına kıyasla yarı yarıya hatta daha az bir ödemeyle çalışan bu kurumlar dar gelirli ailelerin çıkış yoludur.
‘BÜTÜN ALANI ÖZEL SEKTÖRE AÇARSIN’
Bunları belediyelerin elinden aldığın zaman bütün alanı özel sektöre açmış olursun. Bu hem aileye külfet, aynı zamanda çocuk için bir külfet. Çünkü özel sektörde hem eğitim denetimi yok, hem uzman denetimi yok. Özel sektör, eğitimin kalitesini gözetmeksizin sadece işi yapan elemanları arar. Ama devlet öyle değil. Devlet öğretmenin eğitimcisini arar, alır, bulur ve ona uygun programlar çıkartır.
Kamu yetersiz bu alanda. Zaten yetersiz olan kreş sayısını iyice azaltmaya yönelik bir politika izlersek, özel sektörde daha denetimsiz, daha yetersiz ve ailelerin de cebini çokça yakan bir sistem haline getirmiş olacağız.
‘EĞİTİMİN SADECE ZORLUK DERECESİ DEĞİŞİR’
- Kreşlerde, anaokulu çağındaki çocuğa verilen eğitimi vermek çocuğa zarar verir mi?
Kreşlerimiz, tuvaletinden yemek yemesine, uykusuna kadar günün belirli saatlerini böler, planlar, ona uygun çocukların bakımlarını gerçekleştirir ama bir de arta kalan zamanı var. Bunu da eğitimle değerlendirmek zorundayız. Bu bir keyfi uygulama değil, bu bir zorunluluk.
Kreşle anaokulunda verilen eğitimlerin zorluk derecesi değişir. Tuttuğu makas değişir, kullandığı boyalar değişir. Okul öncesinde daha ince boya kullanır, kreşte daha kalın, örneğin ‘Jumbo’ dediğiniz boyaları kullanır. Ama çocuk yine de eğitim alacak çünkü kritik dönemin içinde. Biz eğitimle onun motor becerilerini destekleyeceğiz, sosyal gelişimini destekleyeceğiz.
Bizim ince motor dediğimiz becerilerde kağıt kesme vardır, boyama vardır, yapıştırma vardır, kırpma vardır. 36 aylık bir çocuk için de yapabiliriz bu etkinliği, ‘stikır'ı çıkartıp yapıştırabilir. Anaokullarındaki gibi şarkı söylemek, tekerleme söylemek de bir başka etkinlik, 2-3 yaşındaki çocukla da şarkı söyleyip el çırpıp ritim tutma çalışması yapabiliriz.
Tekrar vurgulayalım, oradaki yanlış eğitim nedir? Onun açılması lazım. Bu bir bahane de değildir. Bakanlığımızın, tıpkı anaokullarındaki gibi, 0-36 ay arasındaki çocuklarla birlikte yapılabilecek etkinlik çizelgelerini, bunların sınırlarını, gelişim alanlarını, programlarını tek bir elden yayınlaması gerekir.
- Bunu yapmıyor mu?
Aslında var, 0-36 aylık çocuklar için de kullanılabilecek etkinlik çizelgeleri mevcut. Öğretmenler mutlaka onu yapıyorlardır.