Pedagoglardan çocuk istismarı uyarıları
Çocukların beden ve ruh sağlığına zarar verebilecek yanlış davranışlar, farkında olmadan istismara yol açabilir. Çocukların mahremiyetini korumak, onlara saygılı ve bilinçli bir şekilde yaklaşmak, ebeveynlerin en önemli sorumlulukları arasında yer alıyor
Eski futbolcu Gökhan Çıra'nın evlat edindiği kızıyla sosyal medyada yaptığı paylaşım Türkiye'nin gündemine oturdu. Paylaşımda Çıra’nın bebekle verdiği poz, büyük tepki topladı. Ayrıca bebeğin taşıyıcı anne yoluyla dünyaya gelmiş olması ve anne Selin Ciğerci’nin ameliyatla cinsiyet değiştirmiş bir birey olması da tartışmalara yol açtı. Sosyal medyada, eşcinsel birinin evlat edinmesi de eleştirildi.
Pedagog Emrah Şenbabaoğlu, çocukların ruhsal ve bedensel gelişiminde ebeveynlerin kurduğu ilişkinin önemini vurguladı. Şenbabaoğlu, sevgi gösterileri sırasında kullanılan yanlış kelime ve davranışların çocuklarda ciddi travmalara neden olabileceğini ve beden mahremiyetinin korunmasının hayati bir unsur olduğunu Aydınlık’a anlattı.
‘ÇOK DİKKATLİ OLUN!’
Çocukları severken onlara "aşkım" gibi sözcükler kullanmak, dudağından öpmek, poposuna vurmak bir istismar mıdır?
Evet. Pedagog olarak net bir şekilde söyleyebilirim ki bu bir istismardır. Kurduğumuz her cümlenin ve gösterdiğimiz her davranışın çocukların ruhsal dünyalarında bir yeri vardır. Bu yüzden çocuğa hitap ederken veya onu öperken çok çok dikkat etmemiz gerekiyor.
Anne ve babalar çocuklarıyla sıcak ilişki kurmak istemeleri onlara güven hissettirir, her ebeveyn çocuğunu sarıp sarmalamak, koklamak, öpmek ister, çocuklar da buna zaten ihtiyaç duymaktadır.
Ancak bu konuda unutulmaması gereken biz çocuklarımızın rol modeliyiz. Ebeveynlerin tutum ve davranışları çocuğun gelişim sürecinin her aşamasında etkili olur. Çocuğunuza ismi ile hitap edin, örneğin soruda da bahsettiğiniz gibi “aşkım, hayatım” gibi cümleler çocuğun rol karmaşası yaşamasına neden olur.
Bu nedenle çocuğun aile içindeki rolüyle anne, baba rolü arasındaki ayrım doğru şekilde öğrenmesi için ismi ile hitap etmeyi pedagojik açıdan tavsiye etmekteyiz.
ÇOCUKLARIN MAHREMİYET ALANINA GİRMEYİN
Bir babanın bebeğiyle uygunsuz poz vermesi sosyal medyayı ikiye böldü kimi evlat sevgisi dedi kimi istismar. Bu konu hakkında siz ne düşünüyorsunuz?
Yine burada net bir şekilde ifade edebilirim ki sosyal medyada tartışılması bile büyük bir skandaldır. İster öz olsun ister evlatlık olsun bu konuda istismarın hiçbir alanına fırsat tanımamak gerekiyor. Bu konuda devlet yetkilileri muhakkak sürece el atacaktır lakin topluma bakan yönüyle bu fotoğraf bir rol model olmaması gerekiyor yani anne-babalara için özenç duyulacak bir süreç değildir.
Ebeveynlerin sosyal ağlar aracılığıyla kabul görme ve tatmin olma istekleri bunu yaparken de çocuklarının kimi zaman özel alanına giriyor oluşları ileride çocuklar için birçok sıkıntıyı beraberinde getirebilir. Özellikle bir çocuğun ebeveynleri tarafından sürekli fotoğraflarını çekilerek sosyal ağlar aracı ile paylaştığını gözlemlemesi mahremiyet kavramını farklı algılanmasına ve mahremiyet bilincinin yeteri kadar gelişmemesine neden olacaktır.
Küçük yaştaki çocukların hak ve mahremiyet konularında yeterli bilince sahip olmamaları düşünüldüğünde ebeveynlerin çocuklarının mahrumiyetlerini korumak adına önlemler almaları ve daha düşünceli hareket etmeleri önemlidir. Çocukların kendi rızaları dışında yapılan bu paylaşımlar hem mahremiyet ihlaline girer hem de çocuğun psikolojik olarak olumsuz yönde etkilediğini net bir şekilde söyleyebiliriz.
Son zamanlarda yine sosyal medyada gördüğümüz bir diğer sıkıntı da okulların çocukların aktivitelerini yoğun bir şekilde paylaşıyor olmaları ki bu da aileleri tarafından onay ve izin alındığını dair beyanları olsa da burada çocuğun rızası ve mahremiyetini kesinlikle göz ardı edilmektedir.
‘CİNSEL ORGANLAR SEVGİ OBJESİ DEĞİLDİR’
Annesidir dudağından öper, babasıdır poposuna vurur algısı toplumda çok yaygın bu yanlış bir bakış açısı mı? Öyleyse neden?
Anne-baba-çocuk ilişkisinde sevgi, otorite ve birey arasındaki ilişki sağlıklı kurulmuşsa bu çocuğun ilerdeki yaşamına yansır ve onu tüm ilişkileri aynı rahatlık ve güven duygusuyla devam ettirir. Ve bireyin sahip olduğu beş mahremiyet alanından beden mahremiyetini anne-baba ihlal etmiş olur. İnsan bedeninde kişinin kendisine ait olan ve başkasının görmesine, dokunmasına izin verilmeyen bölgeleri vardır. Dudak, göğüs, cinsel organlar ve anüs bu bölgelerdir.
Yine burada ister anne olalım ister baba olalım kesinlikle ve kesinlikle çocuğun iznini alsak bile bu saymış olduğum bölgeler mahremiyet alanlarıdır. Cinsel organlar bir sevgi objesi değildir, çocuğu sürekli dudaktan öpmek bir sevgi şekli değildir.
Eğer cinsel organların ya da dudakların bir sevgi objesi olduğunu tanımlarsak, başka biri çocuğa dokunduğunda ya da öptüğünde bunu bir “sevgi mi oyun mu yoksa istismar mı” olduğunu kavrayamayacaktır.
Ayrıca böyle sevilmeyi öğrenen çocuklar, bunu dışarıda deneyimlemeye, arkadaşlarını dudaktan öpmeye, poposuna vurmaya çalışabilir. Bu gibi durumlardan kaçınmak için çocuğu özel bölgelerinden sevmemek gerekir. Ceza verirken dahi popoya vurmamak gerekmektedir.
ÇOCUKTAN İZİN İSTEYİN
Çocuğuna istismar uyguladığını düşünmeden yukarıda söylediğimiz hareketleri yapan ebeveynler yine de istismar yapmış oluyor mu?
Kesinlikle farkına varmadan bunu yapmış olurlar. Mahremiyet eğitimi verilirken çocuğumuz da oluşturmak istediğimiz algı bedenin sana aittir ve iznin olmadan kimse sana dokunamaz. Bu amaç doğrultusunda anne babalar da çocuklarının beden mahremiyetine saygı duymalı ve mahremiyet sınırını aşmamalıdır.
Çocuğumuz da bedeni hakkında söz sahibi olduğunu hissettirebilmek için bazı zamanlar sana dokunabilir miyim ya da seni öpebilir miyim şeklinde ondan izin istememiz doğru olacaktır.
Böylece çocuk ailesini bile kendisine belli bir seviye kadar dokunabileceğini kavrayacak ve kendisinin daha değerli hissedecektir. İki yaşından itibaren verilmeye başlanan tuvalet eğitimi ile birlikte çocuğu kendi tuvalet temizliğini kendi yapabilmesi konusunda sorumluluklar verilmeli.
Üç yaşından itibaren ebeveynler artık çocuğun cinsel organını görmemeli ve dokunmamalıdır. Tuvalet yapım esnasında tuvaletin kapısı kapalı olmalı ve içeriye kimse girmemelidir. Yaşlara göre bu mahremiyet eğitimi aktarmalı ama anne babanın ‘ben bilmiyordum, ben bunu istismar olarak düşünmüyorum’ gibi durumlar ile açıklama yapması basiretsizliktir.
KENDİNİ KORUYAN ÇOCUK DİĞER İNSANLARA DA SAYGI DUYAR
Buna maruz kalan çocuk büyüyünce ne gibi zorluklarla karşılaşır?
Mahremiyet eğitimi verilirken temel alınan üç basamak vardır. ‘Özel alanını tanımlaması, özel alanın korunması, özel alanlara saygı duyulması’. Özel alan bedenimizdeki özel bölgelerden özel eşyalarımızdan sahip olduğumuz özel ve paylaşılmaması gereken bilgilerden oluşur. Özel alanını tanımlayan çocuk, artık dışarıdan biri bu alana girmeye çalıştığında onu korumaya ve tepki vermeye başlar.
Eğer özeli tanımlamazsak, çocuk ihmal ya da istismar edildiğini fark etmeyebilir. Özel alanını nasıl koruması gerektiğini anne-baba çocuğa öğretmelidir. Örneğin; biri özel bölgelerine dokunduğunda çığlık at ya da kaç şeklinde bilgilendirme yapılabilir.
Kendi özel alanını korumayı öğrenen çocuk, diğer insanların da özeline saygı duymayı ve sınırı geçmemeyi öğrenmelidir. Ebeveynler, çocuklarının kendi özellerine girmesine izin vermeyerek, “hayır” diyerek bu eğitimin temelini atabilir.
Mahremiyet eğitimi, anlatmanın yanında, uygulayarak yani yaşayarak kazandırılan bir eğitimdir. Anne, baba (ya da eğitimi veren kişi) eğer söylediklerini kendileri yerine getirmezse, çocuğun özel alanını tanımazsa, saygı duymazsa verilen eğitimin pek bir anlamı kalmayacaktır.
NE YAPMALI?
Bilmeden çocuğunu istismar eden aileler ne yapmalı?
Aileler her gün kendini geliştirmeli yeni şeyler örmeli pedagojik normlara uygun olarak çocuklarınız davranmakla zorunludur. Aile evet bu zamana kadar belki bilmeden bu konuda çocuğunu yetiştirmede boşluklar yaşamış olabilir ama hiçbir zaman geç kalmışlığı düşünmeden çocuğuna destek alabilecek alanları veya destek sağlayabileceği alanları yeniden gözden geçirmesi gerekiyor.
Ülkemizde özel kurumlarda ve devlet kurumlarında faaliyet gösteren ruh sağlığı profesyonellerinden destek almayı ihmal etmemeleri gerekmektedir. Günümüzde çok güzel bunlara dair bilgilendirme kitapları bulunuyor, internette araştırmalar maalesef bazen bizi çöplüğe sürüklerken bu kitaplar çocuk yetiştirmede bize kılavuzluk edebilir. Ve çocuğa yeniden mahremiyet eğitimini anlatma sınırları anlatma ve cinsellikle alakalı yeni bilgilendirmelerle beraber pedagojik ve psikolojik normlara ulaştırabiliriz.
EVDE ÇIPLAK OLMAYIN
Bir çocuk istismardan uzak nasıl yetiştirilmeli?
Biraz önce bahsettiğim gibi çocuklardaki mahremiyet eğitimini tamamlamak ve özel bölge tanımlamalarını evde yapmak gerekiyor. Ve çocuklarınıza dört özel bölgeyi anlatmanız evde de bu konularda hassas olmanız kendisini korumayı öğretmenin temel bir başlangıcıdır. Dokunulması yasak olan bölgeleri biz de veya akrabalarımız da kesinlikle dokunarak öperek vurarak sevmemeli, iyi bedensel temas ve kötü bedensel temas nedir bunun tanımlamaları çocuğa yapılması gerekmektedir.
Bir diğer istismardan uzak yetiştirmek için soyunma ve giymede yalnızlık ilkesine dikkat ettirmemiz çok önemli. Evde çıplak banyoda ve tuvalette çıplak olmama adına anne babaların dikkat etmesi önemlidir. Anne babaların yine dikkat etmediği bir konuda çocuğu apar topar bir yerlere taşıma konusu, fiziksel baskıya direnme refleksi oluşturulması gerekmektedir burada.
Apar topar götürülmesi normal olduğu algısı oluşturmamalıdır. Odasına girerken izin alma ve iyi bir iletişim de çocuğu İstismardan korumak adına yapılacak en güzel adımlardandır.
Bu konuda birçok kurum ve kuruluşun araştırmaları bulunuyor ama Türkiye’de buna dair herhangi bir araştırma yapan kurum mevcut değil. Amerika’daki üniversiteler ve Avrupa’daki üniversiteler olumlu yanlarını ve olumsuz yanlarını ortaya koyuyor lakin toplumsal normlar ve kültürel yapılanmalar da göz önünde bulundurulduğu zaman Türkiye’de bu konuda sıkıntılı süreçler yoğun olabilir.
Aslında burada çocuğunu ele almalıyız, çocukların kendi iradeleri ve seçimleri olmayan bir süreç. Transferler evet kendilerini mutlu etmek ve tatmin etmek için evlat edinme evlat duygusunu yaşama durumlarını istiyor olabilirler ama çocuğun kararları çocuğun iradesi ve seçimleri göz ardı ediliyor burada.
Çocuğu ele aldığımız zaman çocuğun pedagojik ve psikolojik ileride görebileceği toplumsal baskılar veya kimlik kavram karmaşası göz önünde bulundurulması gereken en önemli tutumlardan. Çocuğun fıtratına uygun olmayan ve fıtratına uygun olmayan büyüme stili ile beraber ileride çocuk psikolojisinde derin yaralar açılabilir..
Çocukların ebeveynleri onlar için birer rol modeldir ve hayata karşı bakış açılarını ciddi manada Belirleyici kişilerdir. Anne babanın bakış açısını direk empoze etmese de toplumda maalesef kültürel, sosyolojik ve pedagojik çatışmalara da yol açabilir.
‘DERİN YARALAR AÇAR’
Sosyal medyada konu olan bebeğin annesi ameliyat yoluyla cinsiyet değiştirdi. Eşcinsel birinin evlat edinmesi doğru mu?
Bu konuda birçok kurum ve kuruluşun araştırmaları bulunuyor ama Türkiye’de buna dair herhangi bir araştırma yapan kurum mevcut değil. Amerika’daki üniversiteler ve Avrupa’daki üniversiteler olumlu yanlarını ve olumsuz yanlarını ortaya koyuyor lakin toplumsal normlar ve kültürel yapılanmalar da göz önünde bulundurulduğu zaman Türkiye’de bu konuda sıkıntılı süreçler yoğun olabilir.
Aslında burada çocuğu ele almalıyız, çocukların kendi iradeleri ve seçimleri olmayan bir süreç. Eşcinsel bireyler kendilerini mutlu etmek ve tatmin etmek için evlat edinme, evlat duygusunu yaşama durumlarını istiyor olabilirler ama çocuğun kararları çocuğun iradesi ve seçimleri göz ardı ediliyor.
Çocuğu ele aldığımız zaman çocuğun pedagojik ve psikolojik ileride görebileceği toplumsal baskılar veya kimlik kavram karmaşası göz önünde bulundurulması gereken en önemli tutumlardan. Çocuğun fıtratına uygun olmayan büyüme stili ile beraber ileride çocuk psikolojisinde derin yaralar açılabilir.
Çocukların ebeveynleri onlar için birer rol modeldir ve hayata karşı bakış açılarını ciddi manada belirleyici kişilerdir. Anne babanın bakış açısını direk empoze etmese de toplumda maalesef kültürel, sosyolojik ve pedagojik çatışmalara da yol açabilir.