22 Aralık 2024 Pazar
İstanbul
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Çocuk yoksulluğu suça sürüklüyor

Artan şiddet eylemlerinde çocuklar ve gençler hem hedef hem fail. Şiddetin pek çok sebebi var ama temel etken ekonomi. Türkiye'de 7,6 milyon çocuk yoksul. 2 milyonu derin yoksulluk içinde. Prof. Dr. H. Hakan Yılmaz bu çocukların çok kolay suça sürüklendiğini söyledi

Çocuklukta şiddetin zemini... Türkiye'de kaç çocuk yoksul? Yoksulluk suça iter mi? Çocuklar şiddete nasıl alışıyor? Çocuk yoksulluğu neden azalmıyor?

Önceki gün 19 yaşındaki bir gencin kan donduran cinayetleriyle yine sarsıldık. İki genç kızımız hunharca öldürüldü, canavarlaşmış katil genç ise intihar etti. Gençler, çocuklar şiddetin hedefi ve faili. Her olayın ardından soruyoruz: uyuşturucu mu kullanıyordu, psikolojik sorunları mı vardı, sosyal medya mı yaptı…

Olayların temeliyle, çocuğu o aşamaya getiren koşullarla ilgili bir sorgulama yapılmıyor. Yetkililer ailelere başsağlığı dilemenin ötesine geçmiyor.

Atılım Üniversitesi İşletme Fakültesi Maliye Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. H. Hakan Yılmaz’ın incelemesi, o zemine ışık tutuyor.

Çocuk yoksulluğu suça sürüklüyor - Resim : 1

ORTA VADELİ PROGRAMDA ÇOCUĞUN ADI YOK!

Atılım Üniversitesi İşletme Fakültesi Maliye Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. H. Hakan Yılmaz, eylül ayı başlarında açıklanan ve 2024-2026 yıllarını kapsayan Orta Vadeli Programı (OVP) çocuklar açısından inceledi. Yılmaz, 'Orta Vadeli Programda Çocuğun Adı Yok: Çocuk Yoksulluğuna İlişkin Politika Eksikliği' başlıklı makalesini, Program Müdürü olarak görev yaptığı TEPAV'ın internet sitesinde yayınladı.

Yılmaz, makalesinde, OVP'de gerek harcama ve vergi konularını içeren bütçe programları özelinde gerekse yapısal reformlar alanında çocuğa dönük bir politika önerisi olmadığına dikkat çekti.

Aydınlık'a konuşan Prof. Dr. H. Hakan Yılmaz, devletin çocuk yoksulluğuna karşı mutlaka ve acilen politika geliştirmesi gerektiğini söyledi.

Çocuk yoksulluğu suça sürüklüyor - Resim : 2
Prof. Dr. H. Hakan Yılmaz

ORAN YÜZDE 33-34 ARTMASI BEKLENİYOR

2016-2023 yıllarını kapsayan çalışmaya göre, çocuk yoksulluğu oranı yetişkin yoksulluğunun yaklaşık bir kat üzerinde. Yetişkin yoksulluğu yüzde 17-18’ler düzeyindeyken çocuk yoksulluğu oranı yüzde 33-34’lerde. Yine çocuk yoksulluğu oranı aynı dönem boyunca, yetişkin yoksulluğunun aksine azalmadı, çocuk sayısının düşmesine rağmen arttı.

Kamu maliyesinde uzman olan Yılmaz, OVP'de bir yerde bile çocuğun adının geçmemesinin, çocuk yoksulluğunun bu kadar yüksek olduğu bir ülkede kabul edilemez olduğunu söyledi. Yılmaz, "Bu ülkede birilerinin çıkıp bir şey yapması lazım." dedi.

Makalede, ekonomide daralma ve işsizlik oranlarında artış beklendiğine işaret edildi ve şu satırlara yer verildi: "Yoksulluk çizgisinin biraz üzerinde olan riskli hanelerin yoksulluk çizgisinin altına düşmesiyle yoksul çocuk sayısının artması muhtemeldir. 2024-2025 yıllarında çocuklara aktarılan kaynakların reel olarak azalması beklenmektedir."

'BİR ÇIKMAZIN İÇİNDEYİZ'

Prof. Dr. Hakan Yılmaz, incelemesinde 2016'dan beri rakamlar veriyor. Çocuk yoksulluğu çok uzun yıllardır düşmüyor, küçük oynamalarla belli bir eğimde gidiyor, zaman zaman daha da yükseliyor. Yılmaz, sorularımızı şöyle yanıtladı:

- Bir çıkmazın mı içindeyiz?

-Evet, bir çıkmazın içindeyiz. Çocuk yoksulluğu azalmıyor! Tabloya bakın lütfen, çocuk nüfusu aslında sayı olarak azalıyor. Çünkü biz yaşlanan bir nüfusa sahibiz. Medyan yaş 34. 2016'da yaklaşık 22,9 milyon çocuk varken bugün 22,2 milyon çocuk var. Yani 700 bin çocuk daha az. Ona rağmen yoksul çocuk sayısı azalmıyor. Oran 33'lerden 34'e çıkıyor. Raporda onun altını çiziyorum özellikle.

7,6 milyon çocuk yoksul gözüküyor ya burada. Buna Suriyeli, göçmen nüfusu da katarsanız rakam 9,6'e çıkıyor. Bu çalışmaya dahil etmedik ama büyük bir rakam.

VERGİDE ÇOCUĞU KORUYAN HİÇBİR ŞEY YOK

- Çocuk yoksulluğunun, yetişkin yoksulluğunun bir kat üzerinde olmasının nedeni nedir?

-İki nedeni var. Türkiye'de ücret düzeyi düşük, kayıt dışı çalışma yaygın, istihdam, iş gücüne katılma oranları da düşük, özellikle kadınların. Çok ciddi sayıdaki nüfus emek piyasasının dışında. Gelir seviyelerinin düşüklüğü hem çocuğu hem yetişkini etkiliyor. Yoksul hanelerin çocuk sayısı fazla olduğu için onları biraz daha fazla etkiliyor.

Daha sonra devlet, ücretler ya da kazançlar üzerinden vergi alıyor. Ayrıca devlet engellilere, yaşlılara, ailelere gıda yardımı gibi sosyal transferler yapıyor. Bu sefer tekrar bir gelir dağılımı ortaya çıkıyor. Ücret düşüklüğü, kayıt dışı çalışma ve istihdam yetersizliği nedeniyle zaten yoksul olan haneler daha çok yoksullaşıyor.

Tekrar vergileme ve sosyal transferle gelir dağılımı tekrar düzenlenirken, çocuk burada üvey evlat muamelesi görüyor. Sosyal yardımlar ağırlıklı olarak yetişkinlere ve yaşlılara veriliyor açıkçası.

Benin çok önemsediğim, çok az tartışılan bir konu var: Türkiye'de vergi sisteminde, çocuğu koruyan hiçbir şey yok. Asgari ücret vergi dışı bırakılıyor, diyor ama sizin iki çocuğunuz var, üç çocuğunuz var, bu çocukların eğitim masrafı var, sağlık, ulaşım masrafı var.

Bunlar vergilendirilebilir kazancın hesaplanmasında dikkate alınmıyor. Modern dünyada, ecnebide dikkate alınır. Bizde, vergilemede çocuğun önemi sıfır. Halbuki vergileme gelir dağılım açısından kritik.

SOSYAL TRANSFER ÇÖZMÜYOR

Öte yandan sosyal transferlerin çocuk yoksulluğunun azaltma etkisi yetişkinlere göre çok daha düşük. Eurostat verilerine göre sosyal transferler sonrasında yetişkin yoksulluğu yüzde 34'ten yüzde 17'ye düşüyor ama çocuk yoksulluğu 41'den 33'e düşüyor. Demek ki sosyal transferlerin çocuğa ulaşma etkisi daha düşük.

ÇOCUK İNDİRİMİ DE ZENGİNLERE!

- Çocuğa yönelik eğitim ve sağlık harcamalarında bir vergi avantajı var ama çalışmanızda bunun yüksek gelirlilerin yararlanabildiği bir avantaj olduğuna dikkat çekiyorsunuz...

-Doğru, çünkü beyan sistemi yok bizde. Çok yüksek gelir grubundaysanız, diyelim faiz geliriniz var, kira geliriniz var, yüksek ücret geliriniz var, kâr payı var, o zaman bir beyanname veriyorsunuz. Beyanname verdiğiniz zaman, çocuğunuza yaptığınız eğitim ve sağlık harcamalarını belli bir orana kadar vergiden düşebiliyorsunuz.

Ama özel sektörde, kamuda çalışan bir işçinin, bir memurun, bir asgari ücretlinin böyle bir şansı yok. Bu çok vahim bir şey, öyle söyleyeyim.

- Eskiden çocuk sayısına göre vergide indirim vardı, değil mi?

- Çocuk sayısı üzerinden bir miktar vergi düşüyordu. Asgari ücretin vergi dışı bırakılmasıyla, 2022 yılından itibaren bu düzenleme kaldırıldı. Artık çocuk sayısı dikkate alınmıyor. Bu, sorunu ne kadar çözer ayrı mesele ama en azından eğitimle ilgili ya da çocuğun sosyal uyumuyla ilgili harcamaların vergiden düşülmesi, bu hanelere bir katkı olur. Ama yetmez.

KADINA, ÇOCUĞA BİNDE 5 KAYNAK

Kadına ve çocuğa verilen kaynak, Gayrisafi Yurtiçi Hasılanın (GSYİH) binde beşi, Finlandiya'da yüzde 2,9'u. AB ortalaması yüzde 1,7. Yoksul hanelerdeki çocuklara özen göstermek, onları eğitimle ilişkilendirmek, sağlık problemlerini çözmek, sosyal uyumunu desteklemek için bu payı artırmak şart.

- Çok teşekkür ederiz.

BAKANLIK MI STK MI!

Çocuk yoksulluğu suça sürüklüyor - Resim : 3

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, İki genç kızımız hunharca öldürülmesinin ardından “Ciğerinin yandığını” açıkladı, “Kadına yönelik şiddet” saptamasında bulundu. Ne gençlikten ne çocukluktan ne de intihar eden cani gençten söz etti.

Göktaş yine “Kadın cinayetlerini bu coğrafyadan kazımak için… ilgili tüm kuruluşlarla iş birliği içinde var gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz” ifadesini kullandı. Ailelere psikososyal destek sağlayacaklarını bildirdi.

- İnsan sormadan edemiyor: Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, sivil toplum kuruluşu mu?

'DERİN YOKSULLUK' ORTAMI SUÇ AÇISINDAN RİSKLİ

- 7.6 milyon yoksul çocuğun iki milyonu, derin yoksul dediniz. Bundan ne anlamalıyız?

-Bu çocukların suç eğilimleri çok yüksek, özellikle 'derin yoksul' dediğimiz çocuklarda. Ertesi gün ne yiyeceklerini bilmeyen hanelerdeki çocuklar. Derin yoksulluktaki çocukları öncelikli hale getirerek bunları desteklemek, korumak, kollamak lazım.

- Derin yoksullukla suç bağlantısı kuruluyor mu bilimsel araştırmayla?

-Var. UNICEF’te böyle bir çalışmamız var bizim. Yayınlanmadı ama şunu gösteriyor: Derin yoksul olan çocukların yaşadığı sosyal ortamlar çok riskli ortamlar. Kentlerin en yoksul mahallelerini düşünün. Bu çocuklar anneleriyle, babalarıyla, ebeveynleriyle sağlıklı bir ilişki de kuramıyorlar. Suç potansiyeli yüksek.

İki milyon çocuk! Ortalama yoksulluktan çok uzaklaşan ve gelir düzeyi çok daha düşük olan aileler. Toplumun, özellikle devletin, belediyelerin, yerel kurumların bu çocuklara yönelik ciddi programlar yapması lazım.

ÇOCUKKEN SUÇ İŞLEYEN İKİ KEZ DAHA İŞLİYOR

Dünyada yapılmış bir istatistiğe göre çocukken suç işleyen bir birey, eğer engelleyemezseniz, yetişkin olduğunda en az iki suç daha işliyor. Çocukken daha basit suç işliyor, küçük bir hırsızlık gibi ama yetişkin olmaya başlayınca maalesef bambaşka alanlara gidebiliyor, esrar eroin gibi.

- 19 yaşında ama medyada 'suç makinesi' diye lanse edilen çocuğun annesi “Defalarca karakola gittim, çocuğumu ihbar ettim ki alsınlar” demişti. Anne babalar çaresiz. Onlar da çareyi devletten mi umuyor?

-Bağımlıymış bu çocuk. Yoksul, düşük gelirli bir haneden geldiği için onu devlet alacak, iyileştirmeye, bağımlılıktan kurtarmaya çalışacak, bir kısım maddi desteklerle o süreci daha rahat geçirmelerini sağlayacak. Devletin kol kanat germesi böyle bir şey aslında. Ama bunu sistemli yapmanız gerekiyor.

'ÖNCELİKLE OKUL EKSENLİ ÇÖZÜM'

- Çözüm olarak mutlaka bir kamu programı mı gerekir?

-Son günlerde, bir yandan suç olayları, hiç beklenmedik hareketler görüyoruz. Öbür yanda çocukların ne çalışma hayatında ne de okulda olması meselesi var.

Çocuk yoksulluğu çok önemli, çok hassas bir konu. Çünkü çocuk o sudan akıp geçtikten sonra biz onu tekrar geriye döndüremeyiz. O yüzden aile ve özellikle okul odaklı, eğitim odaklı sosyal yardımlar getirilmesi lazım. Yoksul çocukların okula ulaşımı, okulda sağlıklı bir beslenme sağlanması, bu çocuklara tamamlayıcı eğitim verilmesi çok önemli. Çünkü problemli ailelerden geliyor bir kısmı, onlara ders çalıştırılması lazım çünkü eğitim bunların en önemli çıkış yolu.

KENTLERDE VE KIRSALDA

İngiltere’de buna benzer uygulamalar var... Avrupa'da çocuk yoksulluğunun en yüksek olduğu ülke İngiltere, ilginç bir şekilde. O yüzden onların bütçelerinde eğitim, sağlık ve sosyal koruma odaklı, kırılgan haneleri koruyan ve çocuğun sosyal uyumunu ve eğitimde belli başarısını sağlayan harcama programları, hizmet programları var. Birincisi bunu öneriyorum. Kentler bu kadar hızla büyüdüğünde ya da kırsalda yoksulluk arttığında bu programlar daha önemli hale geliyor.

VERGİDE ÇOCUK İNDİRİMİ

İkincisi, en kısa zamanda, mutlaka, çocuk sayısını dikkate alarak, çocuğun eğitim öğretimle ilgili harcamalarını vergi dışında tutacak bir vergileme sistemi getirilmelidir. 7-8 çocuktan sonrasına vermezsiniz, ayrı mesele.

Ben asgari ücretliyim, siz de asgari ücretlisiniz. Siz bekarsınız, ben evliyim. Benim okula giden iki çocuğum var. Sizin yok. İkimizin vergileme rejimi aynı. Halbuki benim iki çocuğum okula gidiyor, kitap alınacak, ulaşım masrafları var vs. Ecnebide, özellikle Avrupa Birliği ülkelerinde beyan sistemi var, gelir vergisi. Eğitim masrafları düşülüyor.

Bizde beyan sistemi yok, vergi ödüyoruz ama ödüyor muyuz, ödemiyor muyuz bilmiyoruz. Maaşımızı yatıran, bizim adımıza kesip yatırıyor vergi dairesine. Toparlarsak, çocuğun eğitimi, sağlığı ve sosyal uyumuna yönelik daha kapsamlı programlar olması gerekiyor. Oraya daha çok kaynak ayırmamız gerekiyor. Çok düşük.

Bunları yapmazsak ki yeterince yapmıyoruz, bu çocuklar hem eğitimde başarılı olamıyorlar hem de ciddi sosyal uyum problemleri ortaya çıkıyor.

çocuk Şiddet Yoksulluk Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Eğitim