22 Kasım 2024 Cuma
İstanbul 18°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Çokların ortak sesi: Birlikte daha güçlüyüz

Galata Rum Okulu’da, Galeri Nev Ankara’nın ev sahipliğinde Necla Rüzgar’ın 'Çok Kalpli Varlık' isimli sergisi sergileniyor

Çokların ortak sesi: Birlikte daha güçlüyüz
A+ A-
PINAR SARAÇOĞLU

Sanatçı Necla Rüzgar,‘Çok Kalpli Varlık derken, insanın çok kalbi olmasından bahsetmiyorum. Daha çok birden fazla varlığın kalbinin, var olma mücadelesi anlamında. Çok kalplilik, çoğulcu bir anlayışa işaret eden, birlikte olunca daha güçlü olunacağını öne süren bir kavram’ dedi

Galata Rum Okulu’da, Galeri Nev Ankara’nın ev sahipliğinde’nda Necla Rüzgar’ın “Çok Kalpli Varlık’’ isimli sergisi sergileniyor. Deniz Artun’un küratörlüğünü yaptığı sergi 30 Eylül’e kadar devam edecek. Sergi üzerine Necla Rüzgar ile konuştuk. Çok Kalpli Varlık içinde hangi kavramları barındırıyor? Çok Kalpli Varlık, benim üretimimin başından beri ufak ufak filizlenen, doğmayı bekleyen ve giderek büyüdüğünü söyleyebileceğim imgelerin çoğuna dokunan bir kavram aslında. Uzun zamandır yaptığım işlere baktığınızda kadınlar, erkekler ve hayvanların kaynaştıklarını, tek bir bedende birleştiklerini görebiliyoruz. Çok Kalpli Varlık derken, insanın çok kalbi olmasından bahsetmiyorum. Daha çok birden fazla varlığın kalbini, onun var olma mücadelesini ya da anlayışını kendi içinde barındıran bir varlık anlamında, çok kalplilik. Çoğulcu bir anlayışa işaret eden, birlikte olunca daha güçlü olunacağını öne süren bir kavram. Medusa eserlerinize nasıl konu oldu? Gözümün önüne yapışan bir imge vardı Medusa ile ilgili. Onun nerden geldiğini kendime bile açıklayamıyorum ama siyah beyaz bir imgeydi. Mürekkep, karakalem derken, ilkini yaptım ve bir gözü açıktaydı. Günlerce gidip gelip o göze baktım. İnsanın kendi işleri ile ilişkisi kuşkusuz çok faklı ama sanki Medusa’dan büyülenmiş gibiydim.

KADININ KAFASINI KALDIRIP BAKMASINI İFADE EDİYOR

Medusa, işlerinizde neyi ifade ediyor? Daha önce yaptığım işlerde pek çok hayvan vardı. Bunların çoğu, kadın da dahil olmak üzere, kutsal oldukları için hem çok sevilen hem de kurban edilen varlıklardı. Kutsallıkları, güzellikleri onları bir şekilde kurbana çeviriyordu. Doğurganlık ve şiddet arasında trajik bir ilişki olduğunu düşünüyorum. Medusa, çok güzel olduğu için lanetlenmiş. Kimse ona bakmasın, bakarsa taşa dönsün diye bir yaratık haline getirilmiş. Onun güzelliği kıskançlıktan dolayı böyle şiddete uğramış. Buradan hareketle düşündüğümüzde pek çok güzellik kraliçesi cinayeti var. Onların kaderi de, bir şekilde benziyor. Kadınlar, annelerimiz yıllarca yere bakarak yürüdüler. Eskiden laf atan bir erkeğe bakmak bile, çok ayıp karşılanırdı. Başımıza ne gelirse gelsin, kafamızı önümüze eğip yürümek zorundaydık. Karşımızdaki insanın bizim hakkımızda ne düşündüğünü bilmiyor, kendi düşüncelerimizi de aktaramıyorduk. Oysa şimdi Medusa ile göz göze gelerek, onun itibarını iade ediyoruz. Sembolik olarak, artık lanetli denilen kadının, kafasını kaldırıp bakması anlamında okunabilir. Sergiyi düzenlerken nelere dikkat edildi? Serginin küratörü Deniz Artun bu sergiyi, sıçrama ya da sek sek prensibi diyebileceğimiz bir prensip üzerine oturttu. Her sınıfı, o tema ile ilişkili ama yıllar önce yapılmış, tohum olarak adlandırabileceğimiz işlerle ilişkilendirerek yorumladı. Böylece hem yeni işleri gösterip, hem de kaynaklarını sunma olanağı yaratmış oldu.

TRAJEDİLERE BİR AĞIT

Serginin en etkileyici yerleştirmesi olan Tanrının Kuşları’nın hikayesini kısaca anlatır mısınız? 2013 yılında yaptığım bir işti. 40 kuş olarak tasarlamış ve çağdaş sanat fuarı Art International’da sergilemiştim. Birşey yaparsınız da, bitmediğini hissedersiniz ya, sözünüz tamamlanmamıştır. Bu iş de, biraz öyle oldu. Kendiliğinden yaşamaya devam edip, büyümeyi talep etti. Büyüyünce asıl söylemek istediğimi, söyleyebileceğimi düşündüm. Bin kuş olarak burada yeniden sergiledik. Tanrının Kuşları, topluca kırıma uğramış, pek çok olaya atıfta bulunan bir eser. Trajedilere bir ağıt ve saygı gibi ifade edebilirim.

Son Dakika Haberleri