Çölyak hastalığı
Araştırmacılar, çölyak hastalığı olan çocuk ve yetişkinlerin sadece yüzde 20'sine tanı konulabildiğini tahmin etmektedir. Gluten içeren bir gıdayı yanlışlıkla yerseniz, karın ağrısı, bulantı ve ishal gibi belirtiler yaşayabilirsiniz


Çölyak hastalığı (ya da Gluten Enteropatisi), bağırsaklardaki sindirimi sağlayan villus [tüysü oluşumlar] denilen yapıların bozulmasına sebep olan ve dolayısıyla da yiyeceklerdeki besinin emilmesini engelleyen ve ince bağırsakta hasarlar oluşturan bir alerjik sindirim sistemi hastalığıdır.
Glüten, belirli tahıl tanelerinde doğal olarak bulunan yapısal proteindir. "Glüten" genellikle sadece buğday proteinlerine atıfta bulunsa da, tıp literatüründe çölyak hastalığını tetikleyebildiği kanıtlanmış tahılların tümünde bulunan prolamin ve glutelin proteinlerinin kombinasyonuna atıfta bulunur.
Bunlar, herhangi bir buğday türünü (adi, makarnalık, kılçıksız, horasan, emmer ve einkorn buğday gibi), arpa, çavdar ve bazı yulaf çeşitlerinin yanı sıra bu tahılların çapraz melezlerini (tritikale gibi) içerir. Glüten, ekmeklik buğdaydaki toplam proteinin %75-85'ini oluşturur. Glütenler, özellikle Triticeae glütenleri, hamura elastikiyetini veren, kabarmasına ve şeklini korumasına yardımcı olan ve son ürünü çiğnenebilir kılan benzersiz viskoelastik ve yapışkan özelliklere sahiptir. Bu özellikler ve nispeten düşük maliyeti, glüteni hem gıda hem de gıda dışı endüstriler için değerli kılar. Buğday glüteni başlıca iki tür proteinden oluşur: glütenin ve gliadinler. Bunlar da yüksek moleküler ve düşük moleküler glütenler ve gliadinler olarak ayrılabilir.
Arpada tohum proteinlerine hordeinler, çavdarda sekalinler ve yulafta aveninler denir. Bu protein sınıfları toplu olarak "glüten" olarak adlandırılır. Mısır (zein) ve pirinç (pirinç proteini) gibi diğer tahıllardaki depolama proteinlerine bazen glüten denir, ancak çölyak hastalığı olan kişilerde zararlı etkilere neden olmazlar. Buğday tanelerinden üretilen ekmek glüten içerir.

TEDAVİ: GLÜTENSİZ DİYET
Glüten, bazı insanlarda olumsuz, enflamatuar, immünolojik ve otoimmün reaksiyonları tetikleyebilir; Glütenle ilişkili bozuklukların spektrumu, genel popülasyonun %1-2'sinde görülen çölyak hastalığı, genel popülasyonun %0,5-13'ünde görülen çölyak dışı glüten duyarlılığının yanı sıra dermatitis herpetiformis, glüten ataksisi ve diğer nörolojik bozuklukları içerir. Bu bozukluklar glütensiz bir diyetle tedavi edilir.
Çölyak hastalığı buğday, arpa, çavdar gibi tahıllarda bulunan gluten isimli bir maddeye vücut bağışıklık sistemi tarafından verilen anormal yanıt sonucu ortaya çıkan bir hastalıktır. Genellikle 1 yaşından sonra gluten içeren besinlerin tüketilmeye başlanması ile birlikte ilk belirtiler ortaya çıkar. başlangıçta bulantı, kusma, ishal, halsizlik gibi belirtiler görülür. İlerleyen dönemlerde ise anemi, cilt döküntüleri gibi farklı belirtiler eklenir. Kronik bir hastalık olmasına rağmen tedavisi mümkündür ve tedavi gluten içeren besinlerin diyetten çıkarılmasından ibarettir. Çölyak hastalığı, her geçen gün görülme sıklığı artan yaygın bir hastalıktır. Dünyadaki çoğu ülkede her 70 ila 200 kişiden birinde çölyak hastalığı bulunur. Gluten sensitif enteropati olarak da adlandırılan hastalık vücut bağışıklık sistemi ile ilişkili nedenlerle ortaya çıkar. Birçok tahılda bulunan gluten adı verilen proteine yanlış yönlendirilmiş bir bağışıklık tepkisi ile tetiklenir. Bazı hastalarda gluteni parçalayan enzime karşı da bağışıklık cevabı vardır. Çölyak hastalığı, ince bağırsakta iltihaplanma ortaya çıkması neticesinde belirti verir. Bağışıklık sistemi glutene karşı anormal bir tepki vererek iltihabi süreci başlatır. Bağırsak mukozası normal olarak villus adı verilen ve besin emilimini sağlayan eldiven parmağı şeklinde küçük çıkıntılar içerir.
Villuslar bağırsak emilim yüzeyini artırarak besinlerin kana geçişini kolaylaştırır. Çölyak hastalığında gelişen iltihabı süreç sonucunda vücut kendi dokularına zarar veren antikorlar oluşturur. Bu otoantikorlar ince bağırsak iç yüzeyinde yer alan bu çıkıntıları yok eder ve villuslar düzleşir. Bunlar hasar gördüğünde hastalar ne kadar çok yerse yesin, tam emilim olmadığı için vücuda yeteri kadar besin maddesi almak mümkün olmaz. Uzmanlar çölyak hastalığının alerjik ya da otoimmün bir hastalık olup olmadığı konusunda araştırmalara devam etmektedir. Son verilere göre hastalığın hem alerjik hem de otoimmün unsurlar içerdiği düşünülmektedir. Alerji, bağışıklık sisteminin aslında vücuda zararsız olan maddelere aşırı reaksiyon göstermesidir. Bu, çölyak hastalığında da olan durumdur, çünkü bağışıklık sistemi zararsız glutene aşırı bağışıklık tepkisi ile cevap verir. Öte yandan, bağışıklık sistemi aynı zamanda vücudun kendi enzimi olan doku transglutaminazına karşı antikorlar oluşturur. Glutene tahammülsüzlüğe neden olabilecek kesin nedenler hâlâ tam olarak bilinmemektedir. Fakat muhtemelen genetik yatkınlık ve çevresel faktörlerin bir kombinasyonu çölyak hastalığını tetiklemektedir.
EN ÖNEMLİ UNSUR GENETİK
Son yapılan araştırma bulgularına göre, duyarlı kişilerde ince bağırsak duvarına ulaşan kısmen sindirilmiş gluten molekülleri, bağışıklık sisteminde aşırı bir reaksiyona yol açmaktadır. Hastalığın gelişiminde genetik faktörler en önemli unsurdur. Sıklıkla ebeveynler, kardeşler veya çocuklar gibi çölyak hastalarının birinci derece akrabaları da rahatsızlıktan muzdariptir. Kişinin beslenme şekli, gastrointestinal enfeksiyonlar ve bağırsak bakterileri çölyak hastalığının gelişimine katkıda bulunabilir. Gluten, buğday, çavdar, yulaf, arpa gibi tahıllarda bulunur ve bunlardan yapılmış her türlü yiyeceğin tüketilmesiyle tetiklenir. Buna karşılık pirinç, mısır, soya ya da patates gluten içermediğinden hastalar tarafından rahatlıkla tüketilebilir.
Çölyak hastaları gluten içeren yiyecekler yediklerinde bazı tipik belirtiler yaşarlar. Bunlardan en sık görülenler karın ağrısı, şişkinlik ve yağlı ishaldir. Bu kısa süreli belirtileri daha sonra kronik şikâyetler takip eder. Çölyak hastalığında, bağırsaktaki mukoza, iltihaplanma nedeniyle zarar görür ve tüm gıda bileşenlerinin emilimi bozulur. Sonuç olarak, demir eksikliği gibi önemli sağlık sorunları gelişir. Uzun vadede görülen önemli belirtilerden biri de kilo kaybıdır. Gluten sensitif enteropati, bazı hastalarda deri problemleri gibi bağırsak fonksiyonuyla doğrudan ilişkili olmayan belirtilere neden olur. Hastalığın atipik belirtilerle seyrettiği bu gibi durumlarda tanı sıklıkla gecikir. Tipik olmayan çölyak hastalığı belirtileri arasında; Kaşıntılı ve kırmızı cilt döküntüleri (Dermatitis herpetiformis), dilde yanma, halsizlik, solukluk gibi kansızlık belirtileri (Demir eksikliğine bağlı görülen bu anemi, emilim bozukluğu nedeniyle demir tedavisine yanıt vermez.) Kalsiyum eksikliğine bağlı kemik erimesi, kas zayıflığı, kemik ağrısı K vitamini eksikliğine bağlı kanamalar, gece körlüğü (A vitamini eksikliği nedeniyle), depresyon bulguları, ses kısıklığı, epileptik nöbetleri, baş dönmesi ve denge sorunları, hormon seviyelerinde dengesizlik, eklem problemleri, ağız içerisinde aftlar, dikkat bozukluğu sayılabilir.
ÇOCUKLARDA ÇÖLYAK
Dermatitis herpetiformis, bağırsak gluten intoleransı kaynaklı, kaşıntılı ve kabarcıklı bir döküntülü deri hastalığıdır. Döküntü daha sık olarak dirsekler, dizler, gövde, kafa derisi ve kalçalarda görülür. Dermatitis herpetiformis, çoğunlukla çölyak hastalığına benzer bağırsak değişiklikleriyle birliktelik gösterir; ancak bazı hastalarda belirgin sindirim sistemi belirtileri görülmeyebilir. Dermatitis herpetiformis, günümüzde çölyak hastalığının cilt bulgusu olarak kabul edilmektedir.
Bebeklerde hastalığın belirtileri ek gıdalara başladıktan sonra ilk tahıl ürünlerini aldıklarında ortaya çıkar. Birkaç hafta ila ay sonra sindirim sistemi ile ilişkili bulantı, kusma, ishal gibi klasik belirtileri görülmeye başlar. 2 yaş altı çocuklarda, çölyak hastalığı belirtileri: Kusma, kronik ishal, karında şişlik, gelişme geriliği, iştahsızlık, kas erimesi…
2 yaşından büyük çocuklarda ise: İshal, kabızlık, kilo kaybı, sinirlilik, kısa boy, ergenlikte gecikme, dikkat eksikliği/hiperaktivite, öğrenme güçlükleri, baş ağrısı, kas koordinasyon eksikliği ve epilepsi nöbeti gibi nörolojik belirtiler görülebilir. Çölyak hastalığı; cerrahi işlem, gebelik, doğum, viral yangı veya şiddetli duygusal stres sonrasında ilk kez belirti verebilir ya da var olan belirtiler tetiklenebilir.
Araştırmacılar, çölyak hastalığı olan çocuk ve yetişkinlerin sadece yüzde 20'sine tanı konulabildiğini tahmin etmektedir. Çölyak hastalığı teşhisi için doktorunuz farklı testler isteyebilir. Seroloji testi ile kandaki antikorlar araştırılır. Test sonucunda, belirli antikor proteinlerinin yükselmiş seviyeleri, glutene karşı bir bağışıklık reaksiyonunu gösterir. HLA-DQ2 ve HLA-DQ8 isimli insan lökosit antijenlerine yönelik yapılan genetik testler, çölyak hastalığının tanısını için kullanılabilir.
Yapılan testlerin sonuçları çölyak hastalığını destekliyorsa, doktorunuz ince bağırsağınızı endoskop adı verilen ve ucunda kamera bulunan küçük bir boru yardımıyla inceler. İşlem sırasında gerek duyarsa villus hasarını analiz etmek için küçük bir doku örneği de (biyopsi) alabilir. Bu testlerin, doğru sonuç vermesi için glutensız bir diyete başlanmadan önce yapılmaları gerekir. Diyetinizden gluteni çıkarmak kan testi sonuçlarını değiştirebilir ve sonuçlar normal çıkabilir. Çölyak hastalığının tedavisinde tek seçenek diyetten gluten içeren yiyeceklerin tamamen çıkarılmasıdır. Bunun için gluten içeren besinlerin bilinmesi gerekir. Buğday, arpa, çavdar ve bunlardan yapılmış bulgur, irmik, makarna, erişte, kek, börek gibi her türlü yiyecek gluten içerir. Diyetinizden gluten içeren besinleri çıkardığınızda, ince bağırsağınızdaki iltihaplanma genellikle birkaç hafta içinde azalmaya başlar. Birkaç gün içinde kendinizi daha iyi hissetmeye başlayabilirsiniz. Tam şifa ve bağırsak villuslarının yeniden büyümesi birkaç aydan birkaç yıla kadar sürebilir. İnce bağırsaktaki iyileşme süreci, çocuklarda yetişkinlerden daha hızlı gerçekleşme eğilimindedir. Gluten içeren bir gıdayı yanlışlıkla yerseniz, karın ağrısı, bulantı ve ishal gibi belirtiler yaşayabilirsiniz. Bazı insanlar, gluten yedikten sonra hiçbir belirti yaşamazlar; ancak bu, glutenin onlara zarar vermediği anlamına gelmez. Diyetinizdeki az miktardaki gluten bile, belirti veya bulgu olup olmamasına bakılmaksızın, zararlı olabilir.