Çözüm içermeyen muhalefet tarzı
CHP Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu, 30 Mart Salı günü Meclis Grup Toplantısında yaptığı konuşmasında ‘işsizliği bitirecek’ diyerek bir öneri yaptı: Türkiye’deki tüm muhtarların yanına birer muhtar yardımcısı atanmalı!
Kılıçdaroğlu bu fikri ilk kez dile getirmemişti. 12 Mart’ta Manisa’da düzenlenen Muhtarlar Buluşması’nda da aynı öneriyi ortaya attı:
“Neden bir yardımcınız yok? Milletvekillerinin 3 tane danışmanı var. 10 milyon işsizimiz var. Her muhtarlığa bir kişi, özel kalem müdürü olarak atanırsa mesele biter.”
Kılıçdaroğlu’nun bu önerisine kabaca bir hesapla göz atalım.
Eylül 2019’da açıklanan verilere göre Türkiye’de 50 bin 278 muhtar görev yapıyor. Yani her muhtarlığa birer özel kalem müdürü atansa, 50 bin 278 vatandaşa iş verilmiş olacak. Üçer de danışman olsa, 200 binin biraz üzerinde vatandaşa iş vermiş oluruz. Kılıçdaroğlu’nun kendi ifadelesiyle “mesele bitmiş oluyor” mu? Hayır. Ana muhalefet partisinin genel başkanının işsizliğe çözüm olarak üstüne basa basa yaptığı öneri, maalesef bu. 10 milyon işsizi bitirme planı görüldüğü gibi 200 binde kalıyor! Kılıçdaroğlu önerisiyle dalga geçenleri ‘muhtarları aşağılamakla’ eleştirdi.
Kılıçdaroğlu, daha önce de farklı konulara yönelik yaptığı “büyük” önerilerle gündeme gelmişti.
Salgını Bitirecek Büyük Strateji
Kemal Kılıçdaroğlu, 10 Eylül’de yaptığı açıklamada yükselişe geçen koronavirüs vakalarına karşı hükümete “akıl ve mantık” stratejisi önermişti. Strateji kelimesi, kapsamlı ve ayakları yere basan bütünlüklü öneriler, araştırma, yeni yönelimler ve çözümlere odaklanıldığında kullanılır. Ama sayın Kılıçdaroğlu’nun bu kelimeyi de özensiz kullandığı anlaşılıyor. Kılıçdaroğlu’nun “Akıl ve mantık var, çok basit bir strateji” diye yaptığı öneri, şu iki maddeden oluşmaktaydı:
1- Bulaşmayı engellemeliyiz.
2- Bulaşanları da tedavi etmeliyiz.
Türkiye’nin Eylül 2020’ye kadar zaten yaptığı uygulamayı yeni bir ‘strateji’ gibi sundu Kılıçdaroğlu. Dünya Sağlık Örgütü’nün koronavirüsle mücadelede konusunda tebrik ettiği ve dikkatle izlediği Türkiye, Kılıçdaroğlu’na göre bu iki maddeyi uygulamıyordu!
Dâhiyane Öneri
Kılıçdaroğlu Eylül 2020’de de kıraathanelerin açık olmasıyla ilgili vurguları da çok konuşuldu.
Hükümetin açıkladığı kısıtlamalara göre kıraathanelerin açık olması ancak kağıt oynamanın yasak olması, Kılıçdaroğlu’na göre düşüncesizce bir hareketti. Bu karar alınırken uzmanlara danışılsa, mesele çok daha “parlak” önerilerle “basitçe” kotarılabilirdi. Neydi o “basit” fikir? Kılıçdaroğlu’nun kendi ağzından yaptığı öneriyi doğrudan verelim:
“Hangi önlemlerin alınması gerektiğine bakar, uzmanlara sorar. Kahveler açık, güzel. Ama kağıt oynamak yasak. Vatandaş kahveye niye gitsin o zaman? Oysa önlem alabilirsiniz. Dersiniz ki: Her oyunda yeni, sıfır kağıt açacaksınız. Bitti, bu kadar basit. Ama bu düşünülmüyor. Akıllarına bile gelmiyor.”
Yani önemli olan, kıraathanelerin belli ölçüde açık tutularak ekonomik sıkıntı yaşamasını önlemek değil insanların bir araya gelerek kağıt oynamasıydı. Kılıçdaroğlu, bu önerisiyle koronavirüsle mücadelede çığır açmıştı! İşte mesele bu kadar basitti!
Gerçek Çözümler İçin...
Türkiye ve dünya, bambaşka bir süreçten geçiyor. Yeni yeni olgular keşfediyoruz. Virüsün hayatımıza girmesiyle hayatı sürdürmenin yöntemlerini arttırıyoruz. Elbette burada bazı hatalar, aksaklıklar ve eksiklikler olacaktır. Burada yapacağımız yapıcı önerilerle, sorunları en az hasarla atlatabiliriz.
Açıkçası, CHP liderinin yaptığı öneriler, öneri bile değildir. Türkiye’nin gerçek sorunlarına gerçek çözümler bulmak için kapsamlı bir çözüm programına ihtiyaç var. Vatan Partisi neredeyse kırk yıldır ÜRETEN TÜRKİYE programını savunmaktadır. Türkiye üretim devrimiyle önündeki zorlukları aşabilir. Bu yüzdendir ki hükümet ve Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yeniden Asya Açılımı” ile “Yeni Ekonomi Programı”nı ilan etti. Türkiye önündeki sıkıntıları ancak ve ancak üretimle aşabilir. Bunun Türk milleti de hükümet de Cumhurbaşkanı Erdoğan da farkındadır. Öyle ki Erdoğan, açıkladığı Ekonomi Reform Paketi’nde en çok vurguyu yatırım, istihdam, üretim ve ihracata yapmıştır. Kamu İktisadi Teşekküllerinin yeniden arttırılacak olması da başka bir göstergedir.
Muhtarlarımızın yanına yardımcı atamak elbette tartışılabilir, bu başka bir meseledir. Ancak sorun sadece Türkiye’de işsizliği bitirmektir midir yoksa işsizliği bitirirken üretimi de sağlamak mıdır? Muhtarın yardımcı sayılarını arttırarak hangi alanda üretimi arttırabiliriz? Öncelikli istihdam alanı, muhtarların yardımcılarını mı arttırmaktır? Atanan muhtar yardımcılarının mali giderleri hangi kaynaktan nasıl karşılanacaktır? Öneri sahipleri en önemli noktaya cevap vermemektedir.
Peki çözüm nedir?
Bunun cevabı için Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek’in kaleme aldığı Üretim Devrimi kitabı büyük bir rehberdir. Türkiye’nin üretimden kopuk, borçlanma odaklı “Özal Ekonomisi”nden kurtularak yeniden üretime geçmesinin yöntemi, enine boyuna burada anlatılmaktadır.
Doğu Perinçek’in bu kitabı yazarken ilham aldığı Altı Ok programı, aslında Türkiye’nin önündeki bütün sorunların çözümüdür. Emperyalizme karşı verdiğimiz İkinci Kurtuluş Savaşı’nın başarıya ulaşması, buradan üretim devrimiyle çıkılması, Türkiye’nin yükselen Asya’da yerini alması için Atatürk’ün ilan ettiği Altı Ok programı büyük bir yol göstericidir.
Sayın Kılıçdaroğlu, örnek verdiğimiz ‘önerilerinin’ de gösterdiği gibi ‘çözüm’ üretirken nesnel verilere daha çok odaklanmalı. Gerçeğe dayanan muhalefetin somut çözümleri daha çok dikkate alınır. Her koşulda muhalefet, her an her adıma itiraz, yıkıcı söylem ve bozguncu tutum belki taraftarların alkışını ve ilgisini çeker ama Türkiye’nin önündeki sorunları aşmamızı engeller.