17 Eylül 2024 Salı
İstanbul 21°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

‘CIA ve MOSSAD İsmailağa’yı radikalleştiriyor’

Kamuoyunda Cübbeli Ahmet Hoca olarak bilinen Ahmet Mahmut Ünlü, kendisine yönelik saldırı sonrası yeni açıklamalar yaptı. Cübbeli, 'İsmailağa’yı İBDA-C’yle terörize etmek istiyorlar. MOSSAD ve CIA’nın projesi.' dedi

Cübbeli Ahmet Hoca açıkladı: İsmailağa’yı radikalleştirmek istiyorlar
A+ A-
HABER MERKEZİ

Kamuoyunda Cübbeli Ahmet Hoca olarak bilinen Ahmet Mahmut Ünlü, önceki akşam Lalegül TV’de kendisine yönelik saldırıyla ilgili yeni açıklamalar yaptı. Ünlü, “Cemaatin ayağına gitmeyeyim istiyorlar. Sadece televizyondan konuşursam olmaz. Gezmemen lazım diye mesaj verdiler. Ben de ‘Daha çok gezmem lazım’ diye mesaj aldım.” ifadelerini kullandı.

7 Eylül Cumartesi akşam İstanbul İkitelli’de düzenlediği bir sohbet etkinliğinde sonra saldırıya uğrayan Ünlü, yaşadıklarını ve saldırının arkasındaki planı anlattı. Lalegül TV Özel Yayın’ında konuşan Ünlü, saldırının amacı şu sözlerle açıkladı:

“Resmi ve gayri resmi istihbaratlar geliyor, ‘Tedbirinizi artırın’ diye. Ama ben bu istihbaratlar geliyor diye ‘sohbetlere gitmeyeyim’ şeklinde evhama girmem. Doğru olmaz. Benim bütün programımı, sözlerimi bozar bu iş. Sonra derler ki ‘Cübbeli’ye ikide bir sağdan soldan böyle haberler gönderelim. Sohbetleri iptal etsin. Nasıl olsa evden konuşuyor televizyona. Adamların derdi bu. Çünkü gidilen ile televizyona konuşulan bir olmaz. Ayağa gidilen hizmet, sünnete ittibadır. Cemaatin toplanması lazım. Cemaatle namaz kılınması lazım. Televizyonda konuşunda 5-10 arkadaşla namaz kılıyoruz. Ama buraya geliyoruz bir kandil-i şerifte 7-8 bin kişi kılıyoruz. Bir Cuma gece en az 2 bin kişiyle namaz kılıyoruz. Bunlar hep zarar olur bize.

“Biz televizyona konuşabiliriz. Hiç de risk olmaz bizim için. İş mi bu? Sünneti bozduktan sonra, cemaati dağıttıktan sonra, herkesi ayağını Allah’ın yolundan kestikten sonra… Oraya bizim gitmemiz lazım. İnsanların dertlerini dinliyoruz. Talebe ihtiyacı mı var, yardıma ihtiyaç mı var? Ekmeği mi yok, yemeği mi yok. Şimdi bütün İsmailağa herkesin yemeğini kesmiş. Mahmut Efendi’ye bağlılar diye. Şimdi bunlar HAYDER’e geliyor, 8-10 bin müracaat var. Benim o derdi dinlemem lazım.

‘KARARI ALINCA
GIRTLAĞIMA SARILDILAR’

“Şimdi o mesaj alındı. Bu ne mesajıydı? Mahmut Efendi hazretlerine rabıtasını koruyan vekillere destek için çağrılan yerlere gideceğim. ‘Hocam, Kayseri’de 10 bin kişi topladık.’ diyorlar. Ben gittim. Kayseri’de 10 bin kişilik salon doldu. Dinlerarası Diyaloğa çattığımız zaman, milletin ödü kopuyordu. Tüm salonlar doluyordu. Ayağa gitmenin, sünnete ittiba bakımından, efendi hazretlerimiz her sene dolaşırdı. Şu an ben mecburum. Efendi hasretlerimizin rabıtasını muhafaza eden adam yemeksiz kalamaz. Mahmut Efendi hazretlerimize rabıta eden adamın yemeği kesilemez. Oraya gidip destek vereceğim. Esnafla da görüşüp diyorum ki bu hocalara sahip çıkın. Dedim, ‘Bu adam kirasını ödeyemiyor, erzakı kesilmiş’. Ben bu kararı aldım. Birkaç kişiyle de görüştüm. Bunu tatbik için de Şifa medresesine gittim. Hemen de gırtlağımı sıktılar.

“Mesaj ne? Sen salonlarda konuşursan konuş. Çattığına çattın, 50 senedir gırtlağını sıkan olmadı. Her şeyi yap. Ama bu tarikat işinde Mahmut Efendi’yi muhafaza işini bırak. Bunu bırakmazsan, gırtlağına değdik. Bunun bıçağı da var, silahı da var. Bunun mesajını verdiler.”

‘İBDA-C ÜZERİNDEN
TERÖRİZE EDİYORLAR’

Cübbeli, Nakşibendi tarikatının radikalleştirilmeye çalışıldığını, bunun da İsmailağa cemaati üzerinden yapılmak istendiğini ileri sürdü. Cübbeli şunları kaydetti:

“Dış güçler, İsmailağa’yı ılımlandırmak, şeriat bakımından taviz; İBDA-C’yle de terörize etmek istiyorlar. Bu FETÖ’nün projesi ama FETÖ’nün kendi projesi olmaz. MOSSAD ve CIA’nın projesi. Nakşilerden bir grubu radikalleştirmemiz lazım. Menzil’den buna yol bulamadılar, Erenköy cemaatinden bun yol bulamadılar, İskenderpaşa cematinden buna yol bulamadılar. Ama şu anda görüyoruz ki ana avrat sövenler İsmailağa’da hocaefendiler.

“Gezmemen lazım diye mesaj verdiler. Ben de ‘Daha çok gezmem lazım’ diye mesaj aldım bu işten. Ki benim ihvanın ayağına gitmem diğerlerini rahatsız etti. 50 senedir dalmayan şimdi niye daldı? Bize yapılan bu hareket, bizim doğru yolda olduğumuzu gösteriyor.

BAYRAM ALİ ÖZTÜRK CİNAYETİ

Önceki gün uğradığı saldırıda saldırganın linçe uğramasının da önlendiğini belirten Cübbeli, benzer bir olayın yıllar önce yaşanan Bayram Ali Öztürk cinayetinde de yaşandığını aktardı. 2006’da İsmailağa camisinde vaaz verirken öldürülen Öztürk’ün katilinin linç edilerek öldürüldüğüne dikkat çeken Cübbeli, şunları söyledi:

“O zaman hatırladığım kadarıyla İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah beyefendiydi. ‘Bayram hoca cinayetini karıştırırsak bu iş sizin içinize kadar gider, çok deşmeyelim.’ şeklinde bilgi geldi. Sonra oğlu Mahmut Öztürk de buna benzer şeyler de söyledi. Babasının katili öldürüldü diye… Oysa babasının katili öldürüldü diye bir şey yok ki. O linç edildi. Onu linç eden delili karartmak için linç etti. Efendi Hazretlerinin ihvanı linç etmedi.

“Bunların hepsi üst kattan seyredildi. Sağ üst kattan minbere atladılar. Tamamen hiç tanımadığımız adamlar linç etti. Zaten Bayram hoca şehit edilmeden evvel, İBDA-C takımını çok duyuyorduk, onlar da sohbete çok gelmeye başladı. Hatta dedim ki burada bir sıkıntı çıkabilir. Arkadaşlar Bayram hocayı kıskandığımı söyledi. Çok ağrıma gitti. Şadırvana kadar hasırlar seriliyor. ‘Caminin ön safları hippi gibi uzun saçlı adamlarla doluyor.’ dediler. Bir abimiz vardı, dedi ki ‘Ezana erken çıkmıştım, biri oraya gizlenmiş, meczup gibi eşgalleri var. Böyle adamlar üst kata çıkıyor.’ dedi. Bunlar duyunca daha da işkillendim.

“Zaten İsmailağa caminin içi küçük. 4-5 safla doluyor. Cami bu tiplerle doluyor. Bayram efendi sohbet yaparken 3-5 kişi sarıklı, cübbeli. Gerisi böyle tipler. Bunu şahitler anlattı. Beni de rahatsız etti.

“Bu sefer hocaefendi mihrapta vaaz ettirilmeye başlandı. Dedim niye kürsüye çıkarılmıyor? Müftülük izin vermiyor dediler. Müftülük sohbete nasıl izin veriyor? Bu İBDA’cılardan Saadettin’in babasına biri geliyor, alttaki tabakadan, Bayram hocayı vaaza başlatalım İsmailağa’da dedi. Mevzu böyle başladı. Bu yüzden Bayram hoca İsmailağa’nın mihrabına çekildi. Onu sohbete başlatan irade, kürsüye izin vermedi.

“Şimdi ben bunu deştim. İsmailağa’nın kürsüsü çok yüksek. Oraya bıçağı sallayamaz. O işi planlayan irade, vaazı mihrapta planlayarak devam etti ki onu mihraba yakın getirdi. Böyle temiz iş yapıyorlar. “

‘DELİ RAPORUYLA ÖRTMEK İSTİYORLAR’

“Saldırgan için meczup diyorlar. Birileri bu işi meczuba yatıracak. Bunu böyle yapan iradeler, yarın iç savaşa göz yumacak veya iç savaş olsa bile ‘bana ne’ diyecek kadar şuursuz insanlardır. Bayram hoca cinayetinin de üstüne gidilmesi lazım. Dosyalar açık duruyor. Linç eden kim, azmettiricisi kim, bulunmadı. Hızır efendinin katili dışarıda geziyor. İsmailağa’nın kapısından geçiyor hala. Dükkanı var. Devletin cezasının caydırıcılığı olmazsa, önüne gelen deli raporu alıp çıkarsa, ne olacak bu memleket.”

Cübbeli Ahmet Hoca Ahmet Mahmut Ünlü İBDA-C