Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan Türkiye modeli mesajı
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin genel merkezinde Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı’da konuştu. Erdoğan, 'Avrupa ve ABD demokraside ve ekonomide tümüyle yerle yeksan olsa bile biz milletimizi kalkındırmaya devam edeceğiz.' dedi.
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, video konferans yöntemiyle düzenlenen 140'ıncı AK Parti Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'nda katılımcılara hitap etti.
AK Parti'ye gönül veren, teşkilatlarda görev alan dava arkadaşlarına şükranlarını sunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
Olağan büyük kongre sürecimiz birkaç aylık ötelemeye rağmen takvime uygun şekilde yürüyor. Salgınla mücadele kurallarına uyularak icra ediliyor. 577 ilçemizde kongrelerimizi gerçekleştirdik. Bu kongreler sonucuna göre yüzde 51 oranında yeni yönetimleriyle yola devam ediyoruz. Ülkeye ve millete hizmet yolunda sürdürdüğümüz bayrak yarışında bayrağı devreden arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum. AK Parti'de unvanlar değişebilir ama hizmet yarışı bitmez.
Hak bir dava yolunda verilen mücadele seçime kadar değil, mezara kadar sürer. 83 milyonun her birinin gönlünü kazanmayı hedeflerken, teşkilatlarda görev alan bir kişinin bile bu çember dışında kalmasına rıza gösteremeyiz. İl kongrelerimizi de ekim ayı ortasında başlatmayı planlıyoruz. Amacımız önümüzdeki yıl yapacağımız büyük kongremize çok güçlü bir teşkilat yapısıyla girmektir. 2023 yılında partimizi hem cumhurbaşkanlığı hem milletvekilliği seçiminde zafere taşıyacağımıza inanıyorum. Bu sürecin başarısı için daha çok çalışmalıyız. Türkiye'nin 2053 vizyonunu somutlaştıracak zihni egzersizler, analizler, teknik ve siyasi proje hazırlıkları için şimdiden bismillah demeliyiz. Başkalarının böyle bir hazırlığı olmayabilir. Biz geleceğin de partisiyiz, iktidarıyız, umuduyuz.
TÜRKİYE MODELİ MESAJI
AK Parti'nin ülkemize kazandırdığı bu başarı tablosu çok büyük sorumluluklar yüklüyor. Geçmişte ihmal ve ihanetler nedeniyle ortaya çıkan demokrasi ve kalkınma eksiğini gidermek için çalıştık. Milletimizin her kesimden insanına ulaşmak için gücünü ve kabiliyetlerini geliştirdik. Büyüyen, güçlenen bir ülke olarak çıtayı çok daha yükseğe çıkardık. Dünyanın en büyük 10 ülkesi arasına girmeyi amaçlayan bu vizyon doğrultusunda çok daha büyük atılımlara giriştik. Türkiye bir anda kendini akılla, mantık, tarihle, siyasetle izah edilemeyecek olaylar içinde bulundu. Uluslararası medyanın haftalarca 24 saat verdiği Gezi olaylarını hatırlayın. FETÖ'nün 17/25 Aralık darbe girişimini hatırlayın, çukur eylemlerini hatırlayın, DEAŞ'ın bombalı eylemlerini hatırlayın. 15 Temmuz darbe girişimini hatırlayın. Bunların hiçbirinde de demokrasiyi dillerinden düşürmeyenlerin omurgalı bir tavır sergilediklerini görmedik. Terör örgütü üyelerine kapılarını açarak gerçek yüzlerini ortaya koymuşlardır. Avrupa ve ABD demokraside ve ekonomide tümüyle yerle yeksan olsa bile biz milletimizi kalkındırmaya devam edeceğiz. Kendimizle birlikte ister tarihi bağlara dayansın, ister yeni ilişkiler olsun dostlarımız için de aynı mücadeleyi göstermekte kararlıyız. Bu Türkiye modelidir. Böylesine samimi bir demokrasi, hak ve adalet ideali bulamazsınız.
"SORULARI TERSİNDEN SORALIM"
Ülkemizde bir kesim kendileri böyle fiziki icraat ve zihni derinlik sahibi olmadıkları için kendi sığ sularına çekmeye çalışıyor. 19 yıldır bu tuzağa düşmedik. Bugün de yarın da aynısını yapacağız. Karşımızdaki zihniyetin çapsızlığını anlamak için son dönemde terör örgütlerine, tacizlere, hava ve deniz haklarını korumak için verdiğimiz mücadeleye gösterdikleri tepkiye bakmak gerek. Türkiye bunca mücadeleyi niye veriyor diyorlar. Onların da haklı olabileceğini varsayarak soruları tersinden sorarak ne olacağı üzerine mantık yürütelim. Türkiye tamamen çekilirse Suriye barışa,huzura ve özgürlüğe mi kavuşur? Türkiye tezgahı görmezden gelirse Kuzey Irak terörden mi temizlenir. Türkiye sırtını dönerse Libya'da darbeciler yönetimi meşru idareye mi bırakır? Türkiye her şeyden vazgeçerse Fransa kifayetsiz muhterisin siyasetinden vaz mı geçer? Böyle bir durumda bölgede hesabı olan devletler her şeyi bir kenara bırakıp çekip gidecekler mi? Ekonomik tuzak kuranlar bize destek mi verecekler? Bunlara evet denilirse, izlediğimiz politikayı gözden geçirmek de üzerimize vacip olur.