Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 10 Kasım konuşması 4: Vatan ve üretim için birleştirici konuşma
Erdoğan'ın 10 Kasım konuşmasını değerlendiren Hasan Korkmazcan 'Atatürk’ün yol haritası Türkiye’nin çıkış yoludur' dedi.ADD Başkanı Bozkurt 'Konuşmayı dikkatle dinledim. Eyleme dökülmeli.' ifadelerini kullandı. Gazeteci Mahmut Övür de Erdoğan'ın bu konuşmayla geniş bir kesimi kucakladığını vurguladı
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, 10 Kasım'da yaptığı ve Atatürk'ün yoluna işaret ettiği açıklamayı değerlendirmeye devam ediyoruz. Bugün üç ismin daha görüşlerini paylaşıyoruz.
'TÜRKİYE DÖNÜŞÜMDE YERİNİ BELİRLİYOR'
Hasan Korkmazcan, (Eski TBMM Başkanvekili): Dünyada büyük bir dönüşüm yaşanmaktadır. Büyük dönüşüm süreçlerinde tarihin en büyük aktörlerinden biri olan Türk devleti de belirleyici yerini almaktadır.
Türkiye Cumhuriyeti 10 Kasım’da bizzat Cumhurbaşkanının konuşmasıyla bu gerçeği ilan etmiştir. Dünya yeniden kurulmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti yeni dünyanın öncü kurucularından biri olarak süreçteki yerini almaktadır. Bu sorumluluk ancak tarihin, coğrafyanın, bilimin gerçeklerine dayanarak yerine getirilebilir.
Türk milletinin gerçeği Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün yol haritasıdır. Sayın Cumhurbaşkanımız Erdoğan, Atatürk’ü anma töreninde bu açık gerçeği tekrar dile getirmiştir. Yüzyıl önce Atatürk milli karakterimizin, milli kaderimizin ve milli kimliğimizin gerektirdiği mücadelelere öncülük etmişti. Atatürk sadece fani hayatına ve ortaya koyduğu kahramanlıklara sığmaz. O milletimizin bin yıllara dayanan var olma ve var kalma bilincini yeniden güçlendirmiş, egemenlik meşalemizi sonsuza kadar yeniden yakmıştır.
Türkiye’nin ve Türk milletinin geleceği her alanda yürütülen vatan savaşıyla, Mehmetçiğin süngüsüyle, üretim devrimi mücadelesiyle eylemli olarak çizilmektedir. Türklüğün dünyadaki rolü de Türk Devletler Teşkilatı olarak adı konulan bütünlükle tayin edilecektir.
BOZKURT: EYLEME DÖKÜLMELİ
Dr. Hüsnü Bozkurt, (Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Genel Başkanı): Sayın Cumhurbaşkanının 10 Kasım konuşmasını baştan sona dikkatle dinledim.
Öteden beri ADD olarak, Kemalizm’in Cumhuriyetin kurucu felsefesi, geçmişin bekçiliği değil geleceğin öncülüğü, Türk milletin kutup yıldızı olduğuna inananlardanız.
Çünkü Kemalizm antiemperyalizm, tam bağımsız olmak demektir. Kamu sektörü ile özel sektörün bir araya gelerek üretim ekonomisini kurması, laik, bilimsel eğitim demektir… Siyaseten ve ekonomik olarak tam bağımsız olmak demektir. Kadın devrimi, kadın erkek eşitliğinin ötesinde kadının insan olarak eşit olması demektir.
Sayın Erdoğan, samimi ise bundan ancak memnunluk duyarız. Eyleme dökülmesi gerekir. Eğer törende söylenenle kalırsa bir anlamı olmaz. 15 Temmuz’un ertesi günü Ankara’daki Ak Parti Genel Merkez binası tam boy Atatürk portresi ile kaplandı. Sonra neler yapıldığını gördük. Atatürk, başımız sıkışınca sığınılacak, portresinin arkasına saklanılacak biri değildir. Bugün de örnek alınacak bir insandır.
Korona salgını döneminde de gördük; ABD ve Avrupa’da birçok ülke -adını koymasalar da- Atatürk' ün karma modelini uygulamışlardır. Son olarak yine belirteyim, bizim için önemli olan söz ve eylemin bir biriyle örtüşmesi gerekir. Bundan da mutluluk duyarız.
'ORTAK DEĞER'
Mahmut Övür (Sabah gazetesi yazarı): Sayın Erdoğan bu konuşmayla toplumsal kesimlerin bir sentezini yapıyor. Atatürk üzerinde ortak değer yaratma açısından önemli buluyorum. 2012 yılında yazdığım yazılarda böyle bir sürecin başlayacağını, böyle bir yaklaşıma gidileceğini söylüyordum. Geniş kesimleri kucaklayan, ortak bir yerde buluşma konuşmasıydı. Sayın Erdoğan’ın Atatürk’ün yaşadığı tarihsel süreçteki olaylarla bugünkü yaşananları karşılaştırması son derece yerindedir. Buna dikkat çekmesi çok anlamlıdır. Şunun da altını çizeyim; Başkan Erdoğan, Atatürk’ü her anışında, her defasında yeni bir yaklaşımla, bakışla siyasi yaklaşım ortaya koydu. O da çok anlamlı.
NE DEMİŞTİ?
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 10 Kasım günü yaptığı konuşmada Atatürk’ün mücadele tarihinden örnekler sıralayarak şunları söylemişti: “Atatürk'ü anmak elbette önemlidir ama asıl olan Atatürk'ü verdiği mücadelenin izini sürerek gerisindeki sebepleri doğru şekilde tespit ederek anlamaktır. (...) Gazi Mustafa Kemal'in bu serencamı, bugünkü Türkiye'nin de yol haritasıdır. Türkiye bugün de Suriye'dedir, Türkiye bugün de Libya'dadır, bugün de Kafkaslar'dadır, Türkiye bugün de Avrupa'da ve dünyada öncü bir diplomatik mücadele yürütmektedir. Eğer bu ülkede Gazi'nin bölgemizi ve dünyayı kucaklayan siyasi, diplomatik, ekonomik, askeri mirasına sahip çıkan birisi varsa o da biziz."
