İşte CHP’nin DEM’li adayı: Hayali eyalet sistemi
CHP’nin DEM Parti’nin ‘hassasiyetlerine’ uygun adayı Ahmet Özer'in Kürtçe anadilde eğitim ile eyalet sistemini savunan, Anayasa’nın ilk dört maddesinin değiştirilmesini işaret eden görüşleri dikkat çekiyor.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ile Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi’nin (DEM Parti) İstanbul’un Esenyurt ilçesindeki ortak adayı Prof. Dr. Ahmet Özer’in Kürt meselesiyle ilgili görüşleri dikkat çekiyor. 2015 yılında DEM Parti’den (o dönemki adı HDP) milletvekili aday adayı olan Özer’in konu hakkında pek çok makalesi ve kitabı bulunuyor. Özer, Kürtçe anadilde eğitimi ve eyalet sistemini savunuyor. Anayasa’nın ilk dört maddesiyle 66. maddesinin değiştirilmesini işaret ederek vatandaşlık tanımının yeniden yazılmasını istiyor. Atatürk’ün Türk ve Sunni olmayanları zorla asimile ettiğini belirtiyor. “Andımız” olarak bilinen öğrenci yeminini “ırkçı” ve “baskıcı” olarak niteliyor.
2015’TE HDP ADAYI
CHP’nin Özer’den önce aday gösterdiği ve “Sağlık sıkıntıları nedeniyle çekildi” dediği Ali Gökmen’in sağlık gerekçesiyle değil, kendisiyle yapılan şartlı anlaşmadan dolayı Özer’in aday olabilmesi için çekildiği öğrenildi. Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AK Parti) geçmişte terör örgütü PKK ile yürüttüğü “açılım” sürecini destekleyen Ahmet Özer, o dönem Meclis’te kurulan Çözüm Komisyonu’na da sunum yapmıştı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı İstanbul Planlama Ajansı’na danışmanlık hizmeti veren Özer’in CHP’ye de Kürt meselesi raporları hazırladığı aktarıldı. Özer’in köşe yazısı ve makalelerinde PKK’ya hiç kusur bulmaması, yeniden açılım önermesi ve CHP’ye DEM Parti konusunda cesur olma çağrıları yapması da göze çarpıyor.
‘ANADİLLE BİLİM YAPMALI’
CHP’nin DEM Parti’yle uzlaşarak Esenyurt’ta aday gösterdiği Prof. Dr. Ahmet Özer, Kürtçenin eğitim dili olarak kabul edildiği, ideolojik olarak “tarafsız” vurgulardan oluşan, Kürt kimliğine de atıf yapılan çok kimlikli bir vatandaşlık tanımı içeren hukukî düzenlemeleri savunuyor. Bu talepler de Anayasa’nın ilk dört maddesinin değiştirilmesi anlamına geliyor. Özer, 12 Ocak 2023’te Rudaw TV’ye verdiği röportajında Kürtçe tartışmalarına “Bir toplumu ileriye götürmek istiyorsanız en önemlisi ona dilini öğretmelisiniz. Kendi anadili ile öğrenmeli, bilim yapmalı. Gelişmiş toplumlar çok dilli toplumlardır” sözleriyle dahil oluyor. Özer, Kürtçenin seçmeli dil olarak müfredatlarda yer almasını yetersiz buluyor. Pek çok yazı ve demecinde Türkçe ve Kürtçe iki dilli eğitimin “gerekliliğinin” altını çiziyor.
‘TÜRK KAVRAMI DAYATILIYOR’
Ahmet Özer, ilk dört madde ile 66. maddeyi ilgilendiren anayasal taleplerini CHP’nin düşünsel merkezlerinden Sosyal Demokrasi Vakfı’nın (SODEV) Dergisinde 14 Ocak 2015’te şöyle tarif ediyor: “Kürt sorunu bağlamında en acil çözmemiz gereken başlık, vatandaşlık meselesidir. 1982 darbe anayasası, vatandaş olan herkesi ‘Türk’ diye niteliyor. ‘Türk kelimesi aslında etnik değil, Kürdü de kapsayan bir üst kimliği ifade eder’ iddiası ise hem temelsiz hem de inandırıcı değil. Çünkü söylemlere, uygulamalara, mevzuata ve mahkeme kararlarına baktığımızda Türk kavramının açıkça bir ırkı tarif ettiğini ve diğer etnik gruplara dayatıldığını görüyoruz. Burada gereken, Mustafa Kemal Atatük’ün 1921 Anayasası’nda kullandığı ‘Türkiye halkı’ veya ‘Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı’dır... Bütün bunlar ortada dururken bir kimliği diğerlerinin arasından çekip hepsine hakim kılmaya çalışmak, ulus devletin bütün farklılıkları teke indirgime dönemine aittir ki; bu dönem de artık geride kalmıştır/kalmalıdır.”
‘ETNİK YAPILARIN MÜTÂBAKAT SENEDİ’
Özer, Anayasa ile ilgili fikirlerini SODEV Dergisinin 105/106 numaralı nüzhasında “Yasalardaki ırkçı ve antidemokratik söylem, tanım ve belirlemelerin ayıklanması ve fiili uygulamaların buna uyması gerekir. Hiç kuşkusuz bütün değişikliklerin ilk adımı ve temeli anayasa değişikliğidir. Başta 66. madde -’Türkiye devletine vatandaşlık bağıyla bağlı herkes Türk’tür’ ibaresi- olmak üzere diğer etnisiteleri dışlayan milliyetçi ve ırkçı maddeler değiştirilmelidir... İnsanın şerefi olan kimliğini reddetmeyen, çokluk içinde birlik bu sayede ve bu temelde sağlanabilir” cümleleriyle sürdürüyor. Toplum ve Hukuk Araştırmaları Vakfı (TOHAV) Dergisinin 17. sayısında bu anayasayı “Farklı etnik yapıların, mezheplerin milli mütâbakat senedi olan bir anayasa” diye tarif ediyor. 12 Şubat 2021’de Mersin Kent Haber Sitesinde “Yeni anayasanın felsefesi ne olmalı? Her şeyden önce ideolojik olarak tarafsız olmalı, etnik bakımdan kör olmalı, din ve inanç açısından tamamen tarafsız durmalıdır” tezini paylaşıyor.
‘ASAYİŞİNİ KENDİ SAĞLAMALI’
Ahmet Özer, “kent yönetiminde özerklik” adı altında eyalet sistemi sunuyor. Avrupa Konseyi Yerel Yönetimler Özerklik şartına konulan çekincelerin kaldırılmasını teklif eden Özer, TOHAV Dergisinin 17. sayısında şu ifadeleri yazıyor:
“Yerel yönetimler kendi parlamentolarıyla idare edilmelidir. Kendi güvenliğini asayişini kendi sağlamalıdır. Kendini idare etmek kamçılayıcı olacaktır; öz savunmalarını yapma gibi sorumlulukları yerel yönetimler üstleneceğinden ulusal projelere yönelim hız kazanacaktır.”
Özer pek çok söylevinde terörle mücadele yasasını, milli savunmaya ayrılan bütçeleri ve koruculuk sistemini de eleştiriyor:
“Bütçesinin önemli bir kısmı her yıl savunma giderlerine ayırmakta; çatışmalar bölgenin iç dinamiklerini ve ulusal zenginlikleri, köylerini, kasabalarını, kentlerini, ormanlarını, topraklarını, hayvanlarını ve hatta insanlarını yok etmekte; devlet, çözemediği sorunun çözümünde, koruculardan medet ummakta, koruculuğu yaygınlaştırmakta, bunu yaparken hem sorunu besleyen çağdışı kurumları korumakta ve geliştirmekte hem de iç barışı sağlayacak toplumsal dengeyi dinamitlemektedir.” (24 Haziran 2021 Independent Türkçe)
KURULUŞ YILLARINA SUÇLAMA
Ahmet Özer, “Beş Büyük Tarihi Kavşakta Türkler ve Kürtler” ve “Kürtler Cumhuriyete Niçin İsyan Etti” kitaplarında ise Cumhuriyetin kuruluş yıllarında Kürtler ile Türk ve Sunni olmayan unsurlara karşı inkâr ve baskı politikaları uyguladığını öne sürüyor.
“1923'ten sonra Cumhuriyet yönetimlerinin de devraldığı ve çeşitli şekillerde sürdürdüğü dört ana politika olan; Kürtleri Türkleştirmek, Alevileri sunileştirmek, Sunileri laiklik sopasıyla terbiye etmek, Gayrimüslimleri sürerek onlardan kalan mal ve mülklerle yeni bir türedi zengin sınıfı oluşturmak politikaları, o günlerden ve İttihat ve Terakki Cemiyeti’nden kalmadır.” şeklinde anlatıyor.
Özer, Kürt meselesini Türkiye’nin en önemli sorunu olarak görüyor. Ekonomik sorunların bile Kürt meselesinden kaynaklandığını iddia ediyor.
‘TÜRKİYE YPG’Yİ KORUSUN’ ÖNERİSİ
CHP’nin İstanbul’un Esenyurt ilçesinde DEM Parti’yle uzlaşarak aday gösterdiği Prof. Dr. Ahmet Özer’in önceki gün 7 Ağustos 2014’te Rudaw TV’de söylediği “Irak bölünürse, bağımsızlık ilanı daha meşru hale gelebilir. Ancak, Irak bölünmese de Kürtler’in devlet kurma hakkı vardır. Nitekim Kürtler referanduma gidecek. Güney Kürtleri için tarihi adım olan bağımsızlık mukadder görünüyor” ifadeleri gündem olmuştu. Özer’in yine aynı kanalda Türkiye’nin, Suriye’nin kuzeyini ABD desteğiyle işgal eden PKK uzantısı YPG’yi korumasını istediği de görüldü. Özer, “Kürtler Kasr-ı Şirin’de ikiye bölünmüştü. Lozan’da da dörde bölündüler. Uzun süre bölünmenin her türlü dezavantajını yaşadılar. Ama sanırım ilk defa Kobani’de birleştiler, bir oldular. Bunun getirisini, tadını, onurunu yaşayarak gördüler... (Türkiye) Şimdi de Suriye'de yanlış politikaya bir yenisini ekleyerek birçok bahaneyle, tarihsel ve akrabalık bağlarından ötürü koruyup kollaması gereken ve Suriye'de ancak bu yolla etkin olması olası Kürtleri karşısına alarak kazanımlarını sönümlendirmeye uğraşmaktadır” dedi.
BEŞTAŞ TERCİHİ İMAMOĞLU’NA YARADI
DEM Parti’nin Eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın eşi Başak Demirtaş yerine Meral Danış Beştaş’ı İstanbul Büyükşehir adayı göstermesi ve Esenyurt-Güngören işbirliğinin kesinleşmesi İstanbul büyükşehiri de kapsayan bir “örtülü anlaşma” olarak yorumlanmıştı.
SAROS Araştırma Başkanı Burhan Eptemli, Başak Demirtaş yerine DEM Parti’nin Meral Danış Beştaş ile Murat Çepni tercihinin oy geçişkenliğini arttıracağını söyledi. Eptemli, İstanbul’da DEM Parti’nin genel oyunu alamayacağını beklediklerini, Ekrem İmamoğlu’na anlamlı oranda geçişler olmasını öngördüklerini belirtti.
“Yakın zamanda bir parti aidiyeti çalışması yayınlayacağız. Oradan gelen ilk verilere göre DEM Parti seçmeninden CHP adayına ciddi oranda bir geçiş bekliyorum. İki parti arasında anlaşma olsa da olmasa da ‘negatif politize’ seçmen davranışı olacaktır” dedi.