Cumhuriyet’in Kadınları ne yapıyor?
Aile bir sistemdir. Toplum ve aile bağdaşıklığında kültür, kaynak yapan tek unsurdur. Devlete saldırı aynı zamanda topluma ve kültüre saldırıdır. Uyuşturucu madde kullanımı ve bağımlılığı yalnızca tıbbın sorunu değildir. Bu nedenle ailelere büyük görev düşmektedir.
Cumhuriyetin Kadınları, Cumhuriyet'in istediğini yapıyor. Başkaca söylersem ilkelerden ödev çıkarıyor. Cumhuriyet Kadınları Derneği (CKD)'nin UYUŞTURUCU İLE MÜCADELEDE ANNELER HAREKETİ adını taşıyan atılımı Cumhuriyet ilkelerinin güdülediği bir ödeve işaret ediyor. Anneleri bekleyen bu ödev;
Uyuşturucuya karşı çocuklarımızı korumaktır. Uyuşturucu kullanımını önlemektir.
Bu yolla üretim gücümüzde eksiklik olmamasını sağlamaktır.
Sağlıklı bir gençliğin yurt savunması ve güvenliği için hazır bir güç olarak varlığını sürdürmesine temel olmaktır.
Aile bir sistemdir. Toplum ve aile bağdaşıklığında kültür, kaynak yapan tek unsurdur. Devlete saldırı aynı zamanda topluma ve kültüre saldırıdır. Sorumuzun yanıtı bizi şimdiki koşullarda kültürel yanı da olan ideolojik bir saldırıyı görebilmemize getirmektedir. Uyuşturucu bağımlılığını ideolojik kapsamda görebilmemiz önceliklidir. Cumhuriyet Kadınları dediğimiz vakit, andığım ideolojik saldırıyı nasıl karşılayacağımız ve yok edeceğimiz açıkça belli olmuştur.
Uyuşturucu madde kullanımı ve bağımlılığı yalnızca tıbbın sorunu değildir. Soruna yönelik olarak annelerimizden beklenen ilk fark ediş, sorunun her kesimi eşdeğer olarak ilgilendirdiği gerçeğidir. Her kesimden her bireyin mutlak surette bir annesi vardır. Kadının olağanüstü gücü bu yalın gerçeklikten kaynaklanmaktadır. Dolayısı ile anne toplumun, toplumsal yaşamın değişmeyen ortak paydasıdır. Başka bir ifade ile Cumhuriyet'in halkın sağlığını koruma şeklindeki kamu politikasının(1) gereğini yerine getirmektedir: Koruma ve önleme!
ULUSAL POLİTİKA
Annelerin yanı sıra CKD’nin amaçladıklarından biri de her şeye rağmen madde kullanarak bağımlı hale gelmiş bireyimizi ailenin dışına itmemek ve onu devletin ondan vazgeçmediğine ikna etmektir. Sözünü ettiğim bu iki amacın biri diğerinden oldukça farklıdır. Bu farklılığı ortadan kaldırabilen tek yol ikisinin tümleşik bir programda bir araya getirilmesidir. Böylesi bir tümleşiklik için aklımıza gelecek tek tanımlama Ulusal Politika’dır. CKD bu atılımı ile uyuşturucu kullanım ve bağımlılığı ile mücadelede var olan ulusal politikamızı bir kez daha vurgularken, ulusal politikaların yaşama geçmesinin ancak yurttaş katılımı ile gerçekleşeceğini anımsatmaktadır.
Kısa ve öz olarak uyuşturucu madde kullanma ve bağımlılığı sorunsalını doğru tanımlamak ve çözebilmek ancak kamuculukla mümkündür. Ulusal Politikalar sacayakları temelinde yükselir:
1. Resmi Kuruluşlar.
2. Yarı Resmi Kuruluşlar (Gerçek STÖ’ler, ulusal politika ile ilişkili dernekler vb.)
3. Resmi Olmayan Unsurlar (aile, anne, baba, veli, mahalle, sokak, park, bahçe adlandırmalarını canlı kılan yurttaşlar). Bunlar, CKD atılımı sacayaklarının üçüncüsü için canlı örneklerdir.
Anne koruma ve önlemeyi nasıl sağlar? İlk adım, farkında olmaktır. Annenin farkında olacağı şeyler nelerdir?
Çocuklarımıza kendilerini korumayı öğretirken kendimizi korumayı bildiğimizi gösteriyor olmamız gerekir.
Bunun için ilk adımda “Hayır” diyebilmek önemlidir. Hayır diyebilmek iletişimi/arkadaşlığı bozmaz.
Denemekle bir diğerinin deneyiminden yararlanmak aynı şey değildir. Bir başkasının deneyimini paylaşmak yeterli etkiyi sağlayabilir. Yararlandığımız deneyimin hangi yaşa ait olduğunun bir önemi yoktur.
Başkalarının deneyimi bizim için öğrenme kaynağıdır. Başkalarının deneyimi bizim kimi kabullerimiz için yeterlidir.
Bu fark ediş ve doğrultusu tanımlı bir sorumluluk taşıyan anne, çocukları ile doğru ve sağlıklı bir ilişki kuran annedir. Öncesinde ana-babanın ilişkisinin nasıl olduğu ayrı bir önem taşır. Ana-baba ilişkisi ailede uyuşturucu kullanımı ve bağımlılığı odağında egemen olan iklimi tarif eder. Bu iklimin belirleyicilerini kısaca şöyle sıralamak mümkündür:
Çocukların bilişselliği 6 yaş civarında başlar. Bilişsellikle eş seyreden toplumsallaşmadır.
6 yaş öncesinde görerek belleme yerleşik öğrenmeler için güvenilir bir kaynaktır.
6 yaş sonrasında kurallamalar çocuğu topluma hazırlar.
İlkeler herkes için aynı ölçüde geçerlidir. Ebeveyn buna özen göstermeli.
Ebeveynlerin sağlıklı iletişim ve etkileşimi bilişsellikte kalıcılığı tartışılmayan tek gerçektir.
Ebeveynler arası etkileşim ve örüntüler çocuğun kendisiyle, karşı cinsle etkileşimi için kalıp örnektir.
Benzer biçimde aile içi sistem çocuğun büyük sistemle (toplum) ilişkisinde asaldır. Örneğin kurallara uyum, otorite ile ilişki, görev/ödev paylaşımı, işbirliği, güçbirliği aile içi örneği çok olan başlıklardır. Çocuk bunlardan öğrenir.
Görüldüğü üzere bilgilenme fark edişi getirir. Her ikisi birden koruma ve önlemenin en temel yordamlarındandır. Koruma ve önleme yereldir. Türkiye örneğinde, yani ulus bir devlette koruma ve önleme, ancak devletle işbirliği sayesinde olanaklıdır.
AİLENİN BİLGİLENMESİ
BÜYÜK VE TEK AMAÇ
Bilgilenme insanın farkındalığını artırır. Sorularınız aile odağında olduğuna göre bir bütün olarak ailenin bilgilenmesi başlangıçta büyük ve tek amaçtır. Bu nedenle üyesi olduğum CKD’nin projesi sorumuzun yanıtıdır. Kısaca yinelersem annelerin uyuşturucu karşı mücadelesi tek başına annenin değil, ailenin temsilinde öndeki güç olan anneden doğru ailenin güçbirliği sergilediği mücadeledir.
Kısaca bağımlı hale gelmiş gencimiz için yinelemek istediklerimi belirtmek istiyorum.
Tedavi, bağımlının tedaviyi istemesi ile başlar. Dikkat ederseniz bu, bağımlıyı tedaviye ikna etmek değildir. Böyle anlaşılırsa (bağımlı, anne ve baba, kısaca aile) için sonu çıkmaz olan başka bir soru gündem kazanır:
Bağımlıyı tedaviye nasıl ikna ederiz? Yanıt almayı hak etmeyen bir sorudur bu! Asıl üzerinde durulacak olan bağımlının tedaviyi istememesidir. Şunları kabule şayan tek gerçeklik olarak gören bağımlı neden tedaviyi istesin? Neden onu çok ve tek seven ana babasını geri çevirsin?
Devlet de dâhil herkes benden vazgeçmiştir.
Kendim de dâhil ben de herkesten vazgeçmeliyim.
Örneğin yurttaş olmak, ilke, ödev ve görev benim neyime?
Bu halimle zaten bir lekeyim/damgayım.
Tedavi mi? Taksınlar serumu, üç gün sonra ben gene aynı şeyi yapmakta olacağım.
Tedavinin bu soruları akla bile getirmeyecek kavramsal ve uygulamaya dayanan bir çerçevesi olmalı. Koruma ve önlemede devlet/kamu ne denli işlevsel ve önemliyse bağımlıyı topluma katacak kamu girişimleri o denli önemlidir. Bağımlı, “Demek benden vazgeçen yok. Ben kendimden neden vazgeçeyim” şeklindeki düşünme noktasına bu yolla ulaşır. Kendisi, en baştan tedavi ve esenlenmesinin bir parçası haline gelebilir.
DİPNOTLAR:
* Cumhuriyet Annesi’nin CKD Çankaya Şubesi Üyesi olan oğlu.
(1) Örneğin 1935 tarihli Umumi Hıfzısıhha Kanunu (Kamunun Sağlığını Koruma Yasası), cami, mektep, kışla merkez olmak üzere 250 yarıçapta alkol ve tütün mamullerinin satışına ruhsat vermezdi. Bu yasanın hala geçerlik taşıdığını anımsatmak isterim.