Darbeci albayın başvurusu reddedildi

Kara Kuvvetleri Komutanlığında Albay rütbesinde görev yapan Bilal Akyüz, 15 Temmuz darbe teşebbüsü sonrasında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılan soruşturma kapsamında 16 Temmuz 2016 tarihinde gözaltına alındı. Daha sonra tutuklanan Akyüz hakkında dava açıldı. Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince görülen ve Genelkurmay çatı davası olarak bilinen davada Akyüz hakkında "anayasayı ihlal" ve "Cumhurbaşkanına suikast" suçlarından birer, 139 kişiye yönelik "kasten öldürmek" suçundan da 139'ar kez olmak üzere toplam 141'er kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verildi.

TEK KİŞİLİK ODAYA ALINDI

Akyüz, tutuklama kararı gereğince Sincan 2 No'lu F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda tutulmaya başlandı. Akyüz, 18 Temmuz 2016 ve 26 Temmuz 2016 tarihleri arasında beş kişi ile birlikte, 26 Temmuz 2016 ve 20 Nisan 2017 tarihleri arasında üç kişi ile birlikte, 20 Nisan 2017 ve 1 Haziran 2017 tarihleri arasında iki kişi ile birlikte tutuldu. Akyüz 1 Haziran 2017 tarihinden sonra ise tek kişilik odaya alındı.

TEHLİKELİ TUTUKLU STATÜSÜ VERİLDİ

Ceza İnfaz Kurumunun 5 Haziran 2017 tarihli İdare ve Gözlem Kurulu kararıyla Akyüz'ün tehlike hali taşıyan tutuklu statüsüne alınmasına karar verildi. Karar gerekçesinde, Akyüz'ün diğer örgüt üyesi tutuklulara ve hükümlülere talimat verebilecek durumda olduğu, devam eden yargılama süreçleri takip edildiğinde örgüt mensuplarının ortak ifade verme çabasında oldukları açıklandı. Akyüz'ün tehlike hali taşıyan tutuklu statüsüne alınmasından sonra İdare ve Gözlem Kurulu tarafından 6 Haziran 2017 tarihinde barındırılma koşullarında değişiklik yapılmasına dair yeni bir karar alındı. Kararda, Akyüz için "FETÖ/PDY terör örgütü mensubu" ifadesi kullanılırken Akyüz'ün zorunlu haller durumunda odasından çıkartılması durumunda diğer tutuklu ve hükümlüler ile karşılaştırılmamasına özen gösterilmesi, kurum içi faaliyetlere çıkarılırken gerekli önlemlerin alınmasına karar verildi.

KARARA İTİRAZ ETTİ

Söz konusu kararlara karşı Akyüz 9 Haziran 2017 tarihinde Ankara Batı İnfaz Hakimliğine itirazda bulundu İtiraz dilekçesinde Akyüz, anılan kararlarda örgüt mensubu olduğu şeklinde kesinleşmiş bir hükümden hareket edildiğini, oysa hakkında kesinleşmiş bir hükmün bulunmadığını, idare ve gözlem kurulu tarafından bu yönde bir karar alınmasının tehlikeli sayılmasını gerektirecek eyleminin bulunmaması nedeniyle hukuka aykırı olduğunu ileri sürdü. İnfaz Hakimliği 12 Haziran 2017 tarihinde şikayetin reddine karar verdi. Karara yaptığı itiraz reddedilen Akyüz, Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuruda bulundu. Başvuruyu inceleyen Anayasa Mahkemesi Birinci Bölümü, kötü muamele yasağının ihlal edildiği iddiasının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna, masumiyet karinesinin ihlal edildiği iddiasının süre aşımı nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verdi.

CEZAEVİ KOŞULLARI

Anayasa Mahkemesi kararında, Akyüz'ün 1 Haziran 2017 tarihinde tek kişilik odaya alındığı, bu odanın 8,29 metrekare kullanım alanı olup bir penceresi, bir banyo ve tuvaleti ile 25 metrekarelik bir havalandırma bahçesi bulunduğu aktarıldı. Kararda şöyle denildi:

"5 Haziran 2017 tarihinden itibaren başvurucu havalandırma imkanından günlük bir saat olarak ve tek başına faydalandırılmıştır. Başvurucunun sosyal ve kültürel faaliyetler kapsamında manevi rehberlik hizmetinden faydalanmaya ilişkin talebinin olmadığı, kapalı ve açık spor salonlarından sportif etkinliklerden faydalandırıldığı bildirilmiştir."

'195 TELEFON GÖRÜŞMESİ YAPTI'

"Başvurucu (Bilal Akyüz) -Bakanlıktan gelen görüş yazısı tarihine kadar -toplamda 162 kez yakınlarıyla, 34 kez avukatıyla ziyaretçi görüşü gerçekleştirmiştir. 195 kez yakınlarıyla telefon görüşmesi gerçekleştirmiş, 115 mektup göndermiş, 70 mektup almıştır." ifadelerine yer verilen kararda şu tespitlerde bulunuldu:

"Diğer taraftan başvurucu, havalandırma imkanından her gün ve günde bir saat olarak yararlandırılmıştır. Başvurucu, ailesi ve avukatı ile çok sayıda görüş gerçekleştirmiştir. Bu şekilde dış dünyayla iletişimi bütünüyle kesilmeyen başvurucunun duyusal ve sosyal olarak izole edildiği sonucuna ulaşılamamıştır. Başvurucu ayrıca havalandırma bölümüne güneş ışığını engelleyecek şekilde tel çekilmesi uygulamasından yakınmaktadır. Havalandırma bahçelerinin üzerine tel çekilmesi uygulamalarına ilişkin başvurular daha önce Anayasa Mahkemesi tarafından incelenmiş ve uygulamanın kişilerin maddi ve manevi bütünlüklerini ihlal etmediği sonucuna varılmıştır. Somut başvuruda anılan içtihattan ayrılmayı gerektirir bir unsur bulunmamaktadır."