Darbeler / Devrimler dalgasının ardından AFRİKA’DA ÜÇ YENİ DALGA -1: Afrika’nın Kandil’lerinde beyaz bayrak
DOĞAN DUYAR
Önce adlarını darbelerle duyduk. Afrika’da “askeri darbeler” serisi denildi.
Şimdi bu “darbeciler”, Cezayir, Etiyopya, Mali ve Çad’da art arda teröristlere “beyaz bayrak” çektiriyorlar.
Mali’de Tuareg ayrılıkçısı “AZAWAD” örgütü beyaz bayrak çekerken, dahası, 26 bin eski “AZAWAD” mensubu, Mali Ordusu komutasına alınırken; Çad’da “teslimiyet” koşulları “milli egemenlik, uzlaşma, barış ve af” başlıkları altında sürüyor.
Burkina Faso, Nijerja, Benin ve Kamerun’daysa eli kulağında.
ABD’nin kukla “Kürdistan” adı altında yaratmak istediği “İsrail Terör Koridoru”nun Türkiye-Suriye işbirliğiyle ortadan kaldırılmasının tartışıldığı şu günlerde, Afrika Kandil’lerinde dalgalanan beyaz bayraklar başarısının zemini nedir?
“Tehdidi ve dostları” doğru tanımlayan Afrika “cunta”larının terörizme karşı başarıları, “NATO bizim müttefikimiz” yanılgısındakilere de uyarılar içeriyor.
Mali’nin Fransa’yı Birleşmiş Milletler’e şikayetiyle, Afrika “NATO”larının terörle işbirliği bir kez daha gözler önüne seriliyor.
AFRİKA VAKIFLARI’NIN ‘MUTSUZLUĞU’
Suriye’de yanlış konumlanan, güya iktidara “yakın”, adları “Afrika Araştırmaları” diye başlayan “Vakıf”larımız, “Afrika Baharı”na karşı patlayan “volkan”dan da “mutlu” değiller.
Etiyopya, PKK’sını ezmiş.
Mali, Fransa’yı topraklarından kovmuş.
Vakıflarımız ne Etiyopya ne de Mali için mutlu.
Dahası Türkiyemiz ve milletimiz için doğan “fırsatlar”dan da mutlu değiller.
Etiyopya’da ABD’ye vurulan darbe, Sahel bölgesinde Fransa “dikta”sının tasfiye edilmesi, Türkiye’mizle birlikte, Çin, Hindistan ve Rusya’ya büyük fırsatlar sunuyor.
HUNTİNGTONCU ‘MAZOŞİZM’
Bu Vakıfların ana işlevi hem Suriye’de hem de Afrika’da tehdidi gizlemek.
“Ermeni sorunu emperyalist bir yalandır.” veya “Kürt sorunu, emperyalizme karşı Türk ve Kürdü birleştirmektir.” diyemeyen bu çevreler, en hafif ifadeyle “mazoşistler” yani “kendimize acı çektirmemizden haz duyuyorlar”.
Bu vakıfların “aydınları”na göre; Moritanya’dan Mali, Nijer, Burkina Faso ve Çad’a uzanan Sahel terör koridoru veya Nijerya-Benin-Kamerun hattındaki “Boko Haram” ve benzeri teröristler, “dış kaynaklı değil”.
Alıntıladıkları Huntington üstadlarına göre, bu ülkelerde yaşanan “çatışmaların” nedeni “içsel”: “Devletler iyi yönetilmiyor. Etnik yapılar dikkate alınmıyor. Adil seçimler zaten yok. Adaletsizler; baskı, zulüm var.”
İstedikleri kadar sözü dolandırsalar da sonunda Vakıfcılarımız, sadede geliyorlar:
“Bu devletler merkeziyetçi. Milliyetçi. İmparatorluk gelenekçisi”.
Peki ne yapmalı?
Federe devlet olmalı...
Yetmez, konfedere devlet olmalı...
Yetmez, ayrı ayrı devletlere bölünmeli.
FERİT İLSEVER’İN OTUZ YIL ÖNCEKİ ‘YALNIZLIĞI’
2022 yılında bu Vakıfcılarımızı dinleyince, bu ne “anakronizm”, ne büyük “şaşzamanlık” demeden edemiyoruz.
Otuz yıl önce Sevr tehlikesine işaret etmek “yalnızlaştırıyordu”. “Paranoyak” olmakla suçlanıyorduk.
Emperyalist yıkıcı faaliyetlerin ve sapmaların “dedektörü”, öncü Ferit İlsever ağabeyimizin otuz yıl kadar önce bir TV programındaki “yalnızlığını” hatırlıyoruz.
Tarihi bir belgedir, bulunmalı ve tekrar tekrar gösterilmelidir. Tanınmış sunucu, amfi düzenindeki stüdyoda konuklara üçer beşer dakika söz hakkı veriyor.
İlsever ağabeyimiz, vatanımıza yönelik Sevr tehlikesini anlatıyor. Stüdyodaki otuza yakın kişiden “paranoya”, “Sevr paranoyası” sesleri yükseliyor.
RAMSEY CLARK: AMERİKA’YA İHTİYACINIZ YOK
ABD eski Adalet Bakanları’ndan Ramsey Clark, 1991 yılında İstanbul’da Vatan Partisi’nin (dönemin Sosyalist Parti’si) düzenlediği “ABD’nin Ortadoğu’daki Savaş Suçlarını Araştırma Toplantısı”nda sarf ettiği sözler çok uyarıcıydı:
“Gerçeğe ihtiyacınız varsa, Amerika’ya ihtiyacınız yok!”.
Clark, 1967-69 yıllarının ABD Adalet makamının tepesindeki kişi.
Ömrü, Vietnam, Grenada, Panama, Filistin, Irak vb coğrafyalarda ABD’nin “rolü”nü yani suçlarını açıklamakla geçirmiş şahsiyet.
Clark, Amerika yalanın ve suçun merkezi diyordu.
MALİ’NİN BİRLEŞMİŞ MİLLETLER’E BAŞVURUSU
Vakıfcılarımız, diyelim otuz yıldır yapılan uyarıları duymadılar.
Cezayir yönetimi, 22 Şubat 2019 Ordu-Millet Devrimi’nden bu yana, Fransa’nın Cezayir, Libya ve Sahel bölgesindeki yıkıcı faaliyetine ışık tutuyor. Fransa Büyükelçisi’ni sınırdışı ediyor.
Son olarak, Mali devleti, Birleşmiş Milletler (BM)’ye resmen başvurarak, Güvenlik Konseyi’nin olağanüstü toplanmasını talep etti.
Mali devleti BM başvurusunda mealen diyor ki:
“Bugüne kadar ülkemizde yaşanan ayrılıkçı ve cihatçı terörün kaynağını ‘iç sorun’, ‘kötü yönetim’ diye nitelediniz. Oysa elimizde resmî belgeler ve kanıtlar var; Fransa, teröristlere silah yardımı yapıyor”.
Mali Başbakanı bir yıl önce de “Fransızlar, teröristlerle işbirliği halinde.” açıklamasını yapmıştı.
MGK’LAR BEYAZ BAYRAK ASTIRIYOR
Genel Başkanımız Doğu Perinçek’in “Suriye’yle anlaşalım, Kandil beyaz bayrak çeker.” saptamasının örnekleri şimdi Afrika’da yaşanıyor.
Afrika’da “devlet bağımsızlığı” hedefiyle Ordu-Millet birlikteliği, kimi zaman “üniformalı” kimi zaman “karma” “Milli Güvenlik Kurulları” (MGK) aracılığıyla;
1. Tehdidi doğru tanımlıyor.
Örneğin Mali devleti, “terör Libya’nın dağılmasıyla başladı” ve “Fransa, terörizmle işbirliği yapıyor” dedi. Ardından Fransa’nın Barkane adlı 9 yıllık “Çekiç Gücü”nü ülkesinden kovdu.
2. Dostlarını doğru belirliyor.
Afrika devletleri, Türkiye, Çin, Hindistan ve Rusya yani “Yükselen Asya” için dostlarımız diyor.
Mali devleti, Fransız askeri gücünü ülkesinden kovarken, Rusya’yla askeri işbirliğini başlatıyor.
3. ABD-Fransa-İsrail ekseninin Afrika’da zayıflamasına ve MGK’ların “kararlı duruşlarına” koşut; Batı destekli ve dayatması “cihatçı, ayrlıkçı ve Bidencı yıkıcı” terör grupları da teslim oluyorlar.
ÇİÇEK VE SOPAYLA GELİŞTİRİLEN EGEMENLİK
Batı, düne kadar “cihatçıları ve ayrılıkçıları” iktidar yapmaya çalışırken, Afrika’da inisiyatif milli devletlere geçince, “uzlaşma” ve “af” çağrılarına tavır alıyorlar.
Milli devletler, terörü bir yandan ezerken, başarılarına koşut, “düşman cephesini parçalama ve çatışmasız çözüm arayışlarını” geliştiriyorlar.
Darbelerin yaşandığı devletlere bakınız; “Milli birlik ve uzlaşma” bakanlıklarının oluşturulduğunu göreceksiniz.
Mali devrimini yapan dört kafadar albaydan birisine “Uzlaşma Bakanlığı”nın verilmesi, “sopa” kadar “çiçek” politikasının da Afrika’da ne kadar önemli olduğunu gösteriyor.
MALİ’DE 26 BİN ESKİ AYRILIKÇI ORDU KOMUTASINDA
Mali devleti dostunu ve düşmanını doğru tanımladığı ve MGK’sı eliyle yönettiği için, Ağustos ayı başında büyük bir başarı elde etti.
Tuareg ayrılıkçısı “AZAWAD” örgütü beyaz bayrak çekti. Dahası, 26 bin eski “AZAWAD” mensubu, Mali Ordusu komutasına aldı.
Dünün “ayrılıkçı silahlı grupları”nın ilk işi Mali’nin kuzeyinde devlet otoritesinin sağlanması. Yeni “silahlı grup” devamında diğer şehirlerde görev alacaklar.
ETİYOPYA VE ÇAD’DA ÜNİFORMA GİYMENİN ÖNEMİ
Etiyopya’da Başbakan Abiy Ahmed, ayrılıkçı terörün kaynağını saptadı. ABD’yi eleştirdi, askeri üniformasını giydi, Afrika vakıfcılarının “Çok güçlüler. Bugün yarın başkent Addis Abeba’yı teslim alırlar” dedikleri Tigre ayrılıkçılarına beyaz bayrak çektirtti.
Çad’a bakalım.
Devlet Başkanı İdris Debi'nin teröristlere karşı ülkesini savunurken cephede çatışırken öldürülmesi, bölgede Fransa'ya karşı öfkeyi daha da arttırmıştı.
Debi, Fransa'nın Libya, Kamerun ve Orta Afrika Cumhuriyeti'nde ''istikrarsızlaştırma girişimlerine'' karşı çıktığı için, Paris'teki görüşmeden ülkesine döndükten kısa süre sonra öldürülmüştü. Teröristlere istihbarat Fransa tarafından verilmişti.
Çad Ordusu ve Milleti, Fransa'ya yanıtlarını Debi'nin “albay” rütbesindeki asker oğlu Mahamat Debi'yi lider seçerek vermişti.
Dünün “Fransa’nın adamı” Debiler, Batı’nın gerçek rolünü gördükleri an, çözümün de kapısını açtılar. Geçen hafta, FACT ve benzeri teröristlere beyaz bayrak çektiren, dost ve düşmanı doğru tanımlayan kararlılıkta yatıyor.
Cezayir’de 22 Şubat 2019 devrimiyle oluşturulan Bumedyenci MGK yönetimi de aynı zihin açıklığı ve kararlılık sayesinde, “neo-Hirak” denilen cepheyi bölmeyi ve yalnızlaştırmayı başardı.
SURİYE’DEKİ ‘PROBLEM’
Afrika’nın “mazoşistleri”, Suriye’de de karşımıza “Esad’ın kötü yönetimi”, “Esad’ın hataları” diye çıkarak, ABD ve İsrail’in bölge planlarını gizlemeye ve “iç sorun”muş diye sunmaya çalıştılar.
Ancak, artık “kral çıplak” dönemindeyiz.
Cezayir, Mali, Çad, Sudan ve Etiyopya’da “Arap ve Afrika baharlarının” ardındaki Batı dayatması nasıl ortaya saçıldıysa ve BM Güvenlik Konseyi toplantılarının gündemine kadar gelebildiyse, Suriye’deki “Arap Baharı” yalanları da artık savunulamayacaktır.
Kandil’in beyaz bayrak çekmesi yakındır.